Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Anna Ahmatova ( 1889)

Eski 01-25-2013   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Anna Ahmatova ( 1889)



1914
Daha az girebilirdin düşlerime
Nasılsa sık sık buluşuyoruz
Ama yalnız karanlığın tapınağından sen
Hüzünlü, heyecanlı ve sevecensin
Bir de orda ne adımı şaşırıyorsun
Ne de burda yaptığın gibi
Gögüs geçiriyorsun


1914 / Anna Ahmatova
Anna Ahmatova





Aynı Bardaktan
Aynı bardaktan içmeyeceğiz,
Ne suyu,ne tatlı şarabı,
Şafakta öpüşmeyeceğiz
Ve akşam çöktüğünde pencereden bakmayacağız

Sen güneşle soluklanıyorsun ben ay ile
Ama aynı aşkla yanıyoruz ikimiz de

Benim yanımda sadık,sevgili yarim,
Senin yanında neşeli eşin,
Ama okuyorum gri gözlerindeki korkuyu
Çünkü sensin acım
O arada bir buluşmalarımız bundan böyle
Daha bir aradabir olsun
Gönlümüz rahat olsun,o zavallı gönlümüz

Şiirlerimde yalnız senin sesin var
Senin şiirlerinde,biliyorum benim soluğum esiyor
Ah bir ateş ki cesareti yok
Ne unutuşa,ne korkuya dokunmaya
Bir bilsen nasıl seviyorum şu an
O kuru dudaklarını,gül rengi!


(çev: Güneş Acar)
Anna Ahmatova







Bilmiyorum, Yaşamakta mısın,Öldün mü?


Bilmiyorum,yaşamakta mısın,öldün mü?
Dünyada bir yerlerde bulabilir miyim seni
Yoksa,akşamın yaslı karanlığında
Bir ölüyü mü düşünmeli

Her şey senin için:Gün boyunca dualarım
Uyuşturan ateşi uykusuz gecelerin;
Şiirlerimin beyaz sürüsü,
Ve mavi yangını gözlerimin

Hiç kimse daha yakın olmadı bana,
Hiç kimse böylesine üzmedi beni,
Acıya salıp gidenler bile,
Okşayıp bırakanlar hatta
(çeviren:Ataol Behramoğlu)
Anna Ahmatova







Mektubumu Buruşturup Atma Canım


Mektubumu buruşturup atma canım,
Sonuna kadar oku dostum, mektubumu
Sıkıldım bu durumdan, hep sıradan,
Hep yabancı olmuşum senin yoluna çıkan

Böyle bakma, öfkeli kaşlarını çatıp,
Sevgilinim ben, seninim ben
Ne bir çoban kızı, ne bir kraliçe,
Ne de bir rahibeyim artık sayende

Günlük giydiğim bu gri elbiseyle,
Yıpranmış ökçeli ayakkabılar içinde
Ancak eskisi gibi ihtiras dolu özlemim,
Kocaman gözlerimde aynı korku var

Mektubumu buruşturup atma canım
Saklı kalacak yalan üzerinde akmasın gözyaşın
Sen şu fakir bez çantanın içinde,
Mektubumu en derin bölmeye yerleştir
1912

Çeviren:
Melaike Hüseyin
Anna Ahmatova



Ne Çok İsteği Var Tatlı Yârin!


Ne çok isteği var tatlı yârin!

İsteksizdir elbet aşksız insan

Sevinç duyarım suyun sâkin

Saydam buz altında kalışından



Ve atların buza – yardım et Tanrı’m! –

O aydınlık ve kırılgan olan,

Sakla, sende kalsın mektuplarım,

Gelecek’tir bizi yargılayan



Açık, apaçık olman için ve

Bilge görünmen için onlara,

Senin o şanslı yaşamöykünde

Hiç yer verilir mi boşluklara?



Her nimet tatlıdır bu dünyada

Sıkı dokunmuştur ağları aşkın

Benim adımı ders kitabında

Çocuklar okusun, farkına varsın,



Bıyık altından gülümsesinler,

Bu hazin öyküyü öğrenince…

Aşk ve huzur vermedin, bu sefer

Acı bir şöhret ver, hiç değilse



1913

Anna AHMATOVA

Çeviri: Kanşaubiy MİZİEV - Ahmet NECDET
Anna Ahmatova



Requiem


On yedi aydır feryat ediyor,
Seni eve çağırıyorum
Celladının ayaklarına da kapandım,
Sen hem oğlum hem de felaketimsin
Herşey sonsuz bir kargaşa içinde
Ve ben kimin hayvan, kimin insan
Olduğunu artık çözemez oldum
İnfazını bekleyişim
Daha ne kadar sürecek,
Öngöremiyorum
Görkemli çiçekler etrafta, çan sesleri
Ve hiçbir yere uzanan ayak izleri
Koskoca bir yıldız, gözlerimin içine
Bakarak, yakın bir ölümü vaat etmekte
1939
Çeviren:
Melaike Hüseyin
Anna Ahmatova



Son Kadeh


Yıkılmış yuvama kaldırıyorum kadehimi
Kin , öfke dolu hayatıma
Yalnızlığına ikimizin
ve sana kaldırıyorum
Yalanına bana ihanet eden dudaklarımın
Gözlerindeki ölü soğukluğuna
Hayatın bu kadar acımasız , kaba oluşuna
Ve kurtarmamasına bizi tanrının

1934
Anna Ahmatova



Son Karşılaşmanın Şarkısı


Buzdan bir el kalbimi sıkıştırıyordu sanki

Ama bir düşte yürüyor gibiydim;

Sağ elimin eldivenini

Çıkarıp sol elime giydim



Bitmez tükenmez gibi geldiler bana

Oysa topu topu üç taneydi basamaklar

“Benimle öl” diye fısıldadı

Akçaağaçların arasından sonbahar



“Aldatıldım ben Üzgünüm

Uçarı, kötü yazgım aldattı beni…”

Dedim ki “Ben de, ben de öyleyim

Ölürüm… Ölürüm seninle sevgili



Son karşılaşmanın şarkısıydı bu

Dönüp bir kez daha baktım karanlık eve;

Yatak odasının penceresinde

Mumlar, kayıtsız, sarı bir ışıkla parlıyordu…

1911



Anna AHMATOVA

Çeviri: Ataol BEHRAMOĞLU
Anna Ahmatova







Taş Bir Sözcük Düştü Parçalandı


Taş bir sözcük düştü parçalandı

Henüz yaşayan göğsümde

Zararı yok, ben zaten hazırdım

Gelirim bunun da üstesinden

Başımda işim çok bugün:

Belleği sonuna değin öldürmek gerek,

Taşlaşması gerek ruhun

Ve yaşamayı yeniden öğrenmek

İşte… Yazın hışırdayan sıcak soluğu

Bayram gibi sarıyor pencereyi

Ben çoktan sezmiştim bu

Aydınlık günü ve boş evi



Anna AHMATOVA

Çeviri: Azer YARAN
Anna Ahmatova

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla