Konu
:
İrade Gücünüz Yeterli Mi?
Yalnız Mesajı Göster
İrade Gücünüz Yeterli Mi?
12-23-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
İrade Gücünüz Yeterli Mi?
”Bir gelişim kitabı okuyunca müthiş motive oluyorum; heyecanla harekete geçiyorum
ama kısa süre içerisinde heyecanım sönüyor ve cesaretimi yitiriyorum; kararımı istikrarlı sürdüremiyorum
Ne yapmalıyım?”
Dr
Muhammed Bozdağ ;Sıklıkla karşılaştığım sorulardan birisi şudur: ”Bir gelişim kitabı okuyunca müthiş motive oluyorum; heyecanla harekete geçiyorum
ama kısa süre içerisinde heyecanım sönüyor ve cesaretimi yitiriyorum; kararımı istikrarlı sürdüremiyorum
Ne yapmalıyım?” Siz de böyle bir durumla karşılaşıyor musunuz? Bu durum yıllar boyunca benim de sorunumdu
Hatta şimdi bile
hayatımda yeni bir tarza girişmeye karar verdiğimde
başlangıçta bu takılmayı kısmen yaşarım
Nedir bu sorun ve nasıl çözebiliriz?Doğrudur
İyi bir motivasyon kitabı okurken
rahatlayabilirsiniz
Eserin olumlayıcı önermeleri derin bilincinize iner; size ”yapabilirsiniz” denir ve o anda yapabileceğinize inanırsız
Kısa süre sonra
mantıklı bilincinizin hükmettiği alana geri dönersiniz ve gerçekleriniz size durumun farklı olduğunu haykırır
Uyanık bilincimizle neye karar verirsek verelim
her zaman derin bilincimizde oluşmuş inançlarımızın baskısı altında yaşarız
Ruhsal Zeka’nın inanma gücü bölümünde bu sistemi anlattım
İnançlarımız
yıllarımıza yayılan deneyimlerimiz sonucu yerleştiler
Biz ne olduğumuza inanmışsak
her adımımızda o inanç hükmünü icra edecek
ya gücümüzü katlayacak
ya da içimizden güçlü frenler oluşturacaktır
Aklımız
”cesurum” dese de
derin bilinç
”korkaksın
adımına dikkat et” diyecek
”Başarırım” deseniz de
derinden
”bunca başarısızlık deneyimin aksini söylüyor
geri çekil” telkininde bulunacaktır
Eğer
iyi bir geçmişle
güçlendirici inançlar geliştirmişsek
ne mutlu bize
Cesur
güçlü
sempatik
sorumlu
bilinçli
dirençli
planlı olduğuna inanan
aklın ve kalbinin bu vasıflarla çalışması desteklediğini görecektir
Aksi ise
içerden temizliklere girişmediğimiz sürece bir ömür
patinaj yapmak ve frenlere basılıyken gaza basmak gibi kıvranma halinde geçecektir
Ben şahsen geçmişinden gelen frenleri çok fazla olan bir insanım
Maddi yokluklar
hakaretler
haksızlık ve adaletsizlikler
yalnızlık ve korku tüm çocukluğumu doldurmuştu
Derin bilincimden bu virüsleri temizleme sürecim kolay olmadı; ama mümkün olduğunu gördüm
Siz daha da iyisini başarabilirsiniz
Bu yolda bir dizi çalışma yapabilirsiniz
Tüm vücudunuzu iyice gevşetip rahatlattığızda
derin bilincinize yaklaşmış olursunuz
Ne kadar rahatsanız o kadar derinde olursunuz
Hayalinizde yıllar önceki sizi izleyip
yaşadığı olumsuz deneyimleri yeniden yapılandırmayı ve geçmişteki sizin aracılığıyla derin bilincinizi ikna etmeyi deneyebilirsiniz
Oradaki size
o olayların geçmişte kaldığı
artık güçlü olduğunuzu
oradaki sizi belli vasıfları nedeniyle sevdiğinizi
önemseyip takdir ettiğinizi söyleyebilir; aynı onayları başkalarına da söyletebilirsiniz
NLP’nin bu türden frenleri gidermekte işe yarayabilir teknikler ürettiğini düşünüyorum
İçimizdeki bu türden frenlerin etkisini azaltmak
otomatik olarak irademize hükmetme becerisini doğurmaz
Bu ülkede irade zafiyetinin yaygınlığın
aileden
toplumdan
yaşama biçimimizden ve siyasal söylemden kaynaklanabilen pek çok nedeni vardır
İçinde yaşadığız bu sistem sizi bazı ahlaki zafiyetlere zorlayabilir
İradeyi çökerten bu zafiyetler neler olabilir diyor musunuz?
-İki yüzlülük: Sevmediğimiz halde
çıkar umduğumuz bir insana takdir sunar mıyız? Hoşlanmadığımız bir kişiye hoş görünmeye çalışır mıyız? Hoşlanmadığımız kişiye nefretimizi haykırmamız gerekmez
ama hoş görünmek zorunda da değiliz
İki yüzlü olmayan
içinde sempati duymuyorsa
nötr (tarafsız-duygusuz) davranabilir
İki yüzlülük
derin bilincimizin karar mekanizması çökertir
Derinden
”bunu sevmiyorsun” diyen iradeye ”seviyorum” tutumuyla karşılık verince
iradeniz dev bir darbe yiyecektir
Eskiden sevmediğiniz bir varlığı-olguyu artık sevmeye karar vermişseniz
gerekçelerinizi sıralayarak derin bilincinizi ikna edebilirsiniz
İçimiz ya her zaman dışımıza uymalı; ya da uygun değilse
dışımıza içimizin zıddı yerine tarafsız durumunu koymalıyız
-Yalancılık: İstikrarsızlığı ve iradesizliği derin bilincimizin otomatik tutumuna dönüştüren diğer tehlikeli alışkanlık da yalancılıktır
Tıpkı ikiyüzlülükteki gibi
vicdanızın söyledikleri
dilinizin beyan ettikleriyle çatışır
Diliniz ne derse desin
vicdanız
gerçekleri gözlerinizden ve vücut dilinizden dışarıya fışkırtmaya çalışır
Anlayan belki anlar; ama siz içinizdeki iki kimliğinizi birbiriyle savaştırmanın bedelini
vicdan azabı ve içsel gerilim halinde yaşarsız
Derin bilinciniz bu acıyı daha fazla çekmenize izin vermez ve kısa süre içerisinde
kararı yerine getiremeyen
güçsüz
plansız ve programsız bir insana dönüşürsünüz
Her zamanda ve şartta ağır bedeller göğüsleyerek doğru söylemek zorunda değilsiniz
Ama
ilkemiz şu olmalıdır: ”Ya doğru söyle
ya da sus
”
-Sözünde durmama: Hepimiz zaman zaman kendimize veya başkalarına verdiğimiz sözü tutmamış veya karar değiştirmiş olabiliriz
Belli bir konuda karar vereceğimizde
tahmin edebildiğimiz muhtemel olumlu ve olumsuz sonuçları hızla zihnimizden geçiririz
Sonuçları hayali bir terazide tartarız ve göğüslemek isteğimiz sonuca gideceğini sandığımız yönde karar veririz
Eğer net düşünemiyor
sonuçları yeterince somut göremiyorsak
bilgimiz eksikse
kısa süre sonra yeni bilgileri ve farklı sonuç ihtimallerini dikkate alarak karar değiştiririz
Bir insan eyleme geçtiğinde yüzleştiği zorluğu karar anında dikkate almamışsa
ilk adımda kararından vazgeçebilir
Dolayısıyla
insan ne kadar bilinçli ve detaylı düşünerek karar vermişse
sözünü tutabilme ihtimali o kadar yüksek olacaktır
İçeriği net olmayan
kesin ve keskin analizlere bağlı olarak varılmayan her karar
yakın gelecekte saldırıya uğrayıp değişecektir
Böylece insan sözünde duramayacak
durmamayı seçecek ve bedelini irade gücünün gövdesine birkaç balta savurmakla ödeyecektir
Bir insanın iradesini iyice zayıflatması için on kez sözünden cayması yeter
Derin bilinci
sözünde durmayan bir insan olduğuna ikna olduktan sonrası kötüdür
Artık karar verse de
içinden
”sen sözünde durmuyorsun
bunu da tutma
küçük bir çıkar farklılığı için sözünü terk et
”Söz verdin diye böyle bir bedel ödemene gerek yok” diyecektir
Bu iç telkinlere uzun süre direnmek her yiğidin harcı değildir
-Vücut kimyasın bozulması: Vücut kimyamızın irademiz üzerinde büyük etkisi vardır
Gereğinden fazla veya az veya zamansız ve düzensiz uyku sinir enerjimizi tüketir
Düzenli spor yapmamak kas gücünü zayıflatarak vücuttaki toksik birikimleri hızlandırır
Sürekli stres de çok önemli kimyasal maddelerin azalmasına yol açar
Bu şartlardaki kişi hele bir de C ve B grubu vitaminleri eksik alıyor
demir ve çinko kaybına uğruyorsa
iç dünyası büyük bir gerilim yaşar
Bedeni sırtına çöken kamyon boyutunda kaplumbağa kabuğu gibidir
Bu şartlarda istikrarlı irade gösteremezsiniz
Bir kitap okudunuz
heyecanlandız ve karar vererek geleceğe yöneldiniz
Yukarıdaki sorunlarla savaşmaksızın kimsenin size yardımcı olabileceğini sanmıyorum
Bu temel tutumlar üzerinde çalışmazsanız
her teknik sonuçsuz kalacaktır
Benim kitaplarımda yapmaya çalıştığım
okuyucuların inanç düzlemlerine inmeye ve yüksek değerlerini bu düzeyde kendilerine hissettirmeye çalışmak olmuştur
Bir insan kendi değerini fark edip öz saygısı güçlendirebilirse
öz yüksekliğini algılamak için başkası aşağılamak ihtiyacına düşmez
Eğer
ilahi kudretle de bağı sağlam kurup özgüvenini besleyebildiyse
kimseyi kıskanma ihtiyacı hissetmez
Böyle olduğu için
kişisel gelişim her zaman manevi gelişimle yan yana sürdürülmelidir
Bir insan
erdem değerlerini geliştirmeksizin kişisel gelişime dalarsa
ağır bedellerden kurtulması zordur
Büyük ihtimalle bireyselleşir
yalnızlaşır
rekabetçiliğe kapılır
büyüklenir; çılgınca kazanmak ve yükselmekten başka bir derdi kalmaz
O zaman da
mağaradaki hazineye ulaşan
ama mağaranın çöküşüyle içeride hapsolan korsanların durumuna düşebilir
Büyük bir şeyi bulduğunu sandığı noktada
en büyük değerleri yitirdiğini görebilir
Ben bir gelişim yazarı olarak
önce kendi manevi gelişim yolculuğuma odaklanıyorum
Bir yandan geçmişimin üzerimdeki frenleyici baskısı temizlemeye çalışıyorum
Bunun için affetmeyi kullanıyorum
İçtenlikle affettiğim her vakanın zincirleri ruhumdan siliniyor
Affedilmeyecek bir durumsa
ilahi adalete havale ederek siliyorum
Sonra
kendi hatalarımdan kaynaklanan vicdan azaplarımı da içten tövbeyle temizliyorum
Batılılar
buna ”kendini affetme” diyorlar
İkinci adımda
en önemlilerini yukarıda sıraladığım ahlaki değerleri içselleştirmeye ve yaşama şeklimi denetleme girişiyorum
Sıklıkla kendimi gözlemliyor
gıybet
dedikodu
kıskançlık yaşadığımda derhal baştan alıyorum
Üçüncü adımda ise
irademi güçlendirecek ek eylemlere girişiyorum
Çevremi
amaçlarımı destekleyecek sembollerle dolduruyorum
Resimler
yazılar
bilgisayar
mektuplar
kitaplar gözlerimin önünde oldukça
onlarla ilişkili hedeflerimden kopamam
oyalanamam
Yapacaklarımı her sabah yazıyorum ve gün boyu amaçlarımı
misyonumu hatırlamaya çalışıyorum
Her günüme
bir ömür ve belki de son günüm gözüyle bakıyorum
Hayata Sonsuzluk Yolculuğu kitabında anlattığım pencereden bakınca da
basit oyalanmalar ve küçük sorunlar gözlerimin önünde iyice küçülüyor
İnsan
yeryüzünün gördüğü en muhteşem ilahi sanat eseridir
Yaradan eserleri arasında ayırım yapmaz
Herkes aynı iki insanın neslindendir
Büyük şairin küçük şiiri olmaz
Mevlâna şöyle der: ”Karınca Süleymanlık dilerse
hor görme
himmetine bak
” Demek ki herkesin büyüklüğü
gayretiyle orantılı olacaktır
alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul