Konu
:
Kariyer Seçimleri Ve ´Elinin Hamuru´ Meselesi
Yalnız Mesajı Göster
Kariyer Seçimleri Ve ´Elinin Hamuru´ Meselesi
12-23-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Kariyer Seçimleri Ve ´Elinin Hamuru´ Meselesi
Çadırda oyun oynayan iki çocuktan biri der ki: “Akşama ne pişirdin?” diğeri de cevap verir: “Bugün bir şey yapamadım
dışarıdan söyledim” ve çocukların annesi elinde siparişlerle (çikolatalarla) çıkagelir… Bu diyalogda yer alan cümlelerin hangisinin erkek çocuğa hangisinin kız çocuğa ait olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek
Her ne kadar masum bir çikolata reklamı gibi gözükse de aslında gelecekte cinsiyet rollerinin çok hızlı değişemeyeceğini gösteren bir anlayışın izlerini görmek mümkün bu oyunda
Günümüz yaşantısına baktığımızda
kadın ile erkeğin eskiye oranla daha eşit algılandığı ve kadınların daha fazla iş hayatında yer aldığını görüyoruz
(Halen eşit oranlara ulaşılmış olmadığının da altını çizmek gerekiyor
) Bununla birlikte dışarıda da çalışan kadınların evdeki rolleri bazı küçük değişikliklerle (artık kadınlar dışarıdan da yemek siparişi verebiliyorlar) eskisi gibi devam ediyor
Kadınlar artık eskisi gibi ince ince dolma sarmıyorlar
mantılar açmıyorlar
cam çerçeve silip halı dövmüyorlar ama sonuçta mutfakla
temizlikle ilgili sorumlulukları ve de sonrasında annelik sorumlulukları devam ediyor
İş yaşantısının paylaşımı artmakla birlikte ev yaşantısı henüz pek de paylaşılamıyor… “Toplumsal cinsiyet” kavramı altında görebileceğimiz etkenler bu rol dağılımını doğuruyor
Ve çoğu zaman bu rol dağılımı kadınlar açısından da fazla sorgulanmadan kabul edilmiş oluyor
Sonuç itibarıyla bu toplumda büyüyen gençler annelerini mutfakta
babalarını da elinde gazeteyle televizyon karşısında görüyorlar çok büyük olasılıkla…
Meslek seçimi söz konusu olduğunda ise gelen yönlendirmelerde bu kadınlık ve erkeklik rollerinin etkisi büyük oluyor
O yüzden halen daha
inşaat
fakültesi mezunları arasında çok fazla kız öğrenciye rastlayamıyoruz
Yönetici sekreterlerinin neredeyse tamamı ise kadınlardan oluşuyor
Öğretmenler büyük ölçüde kadın olurken okul müdürlüğü erkekler tarafından icra ediliyor
Ülkedeki dağılımı anlayabilmek için gelmiş geçmiş tüm meclislere de bakmak yeterli olacaktır
Eve temizliğe gidenler
çocuk-hasta bakanlar
hemşireler
santral görevlileri kadın; postacılar
taksiciler
dolmuş şoförleri
tamirciler
simitçiler erkek
Bu dağılıma baktığımızda evdeki işbölümünün meslek seçimlerine yansıdığını söyleyebiliriz
OKS ve ÖSS’ye hazırlanan gençlerle yaptığım koçluk görüşmelerinde fark ettiğim eğilimler de toplumda geçerliliğini halen koruyan
cinsiyet temelli bazı
güçlü
inançların altını çiziyor: (Bu yazının konusu itibarıyla sadece cinsiyet temelli inançlar üzerinde duruyoruz
)
Erkek çocuklar seçecekleri meslekle ilgili olarak öncelikle PARA konusunu düşünmelidir
Sanata ya da herhangi başka bir uğraşa ilgileri varsa bu ilginin hemen üstü kapatılmalıdır
Öncelikle elinde onu ayakta tutacak doğru düzgün bir meslek olmalıdır…
Kız çocukları iyi bir eğitim almalı ve meslek sahibi olmalıdır
Bu meslek gelecekteki annelik ve eşlik rolleriyle çatışmayacak bir meslek olursa daha hayırlıdır
Doktorluk
mühendislik (hemen her sektör)
pazarlama (çok fazla dışarıda olmayı gerektirdiği için) gibi bazı meslekler aslında kız çocukları için pek uygun değildir
Onların sürekli seyahatte olmaları
gece mesailerine kalmaları ailenin sürekliliği ve düzeni açısından çok uygun olmayacaktır
Bu inançlar öyle güçlü veriliyor ki veli çocuğunun kendisine karşı olduğunu
hiçbir şekilde onu etkileyemediğini zannetse dahi çocuk aslında içten içe ailesiyle aynı inançlara saplanıp kalıyor
Ve bu inançlar nedeniyle en güçlü hayaller çöp sepetine atılıp heba ediliyor…
Oysaki farklı farklı örneklerle biliyoruz ki insanlar yeteneklerinin
ilgilerinin
motivasyonlarının olduğu alanlarda çalıştıklarında çok daha başarılı oluyorlar
İşte Türkiye’den iki örnek:
Üstün Dökmen üniversite yıllarından üçüncü sınıfta kariyer değişikliği yapıp psikolojiye geçmeseydi
fizik okumaya devam etseydi belki de bugün tanınan
başarılı bir psikolog-eğitmen olmayacaktı
Fazıl Say’ın yeteneğini çok küçük yaşlarda annesi fark etmeseydi ("Fazıl Say’ın Annesi Olmak" kitabından) ve bu yeteneğin üzerinde türlü çalışmalar yapılmasaydı belki de bugün Fazıl Say diye birinden hiç haberdar olmayacaktık
Bu örnekleri artırmak mümkün tabii ki
Gerek Türkiye gerekse dünyadan başarı hikayelerine baktığımızda çıkan sonuç şu: Tüm engellemelere
önyargılara rağmen yüreğinin sesini dinleyenler
onun yolunda gidenler başarılı ve de en önemlisi mutlu oluyorlar
Çünkü yine ve yine tekrar etmek istiyorum ki seçtiğimiz meslek bizim yaşam tarzımızı belirliyor
Nasıl bir yaşam tarzı istediğimizi ise tutkularımız
ilgi alanlarımız
becerilerimiz ve algılarımızın hangi konulara dönük olduğu belirliyor
Henüz üniversite öğrencisiyken okul derslerine yardım ettiğim bir ortaokul öğrencisiyle aramda geçen konuşmayı hâlâ hatırlıyorum
Makinelere büyük ilgisi olduğunu
büyüdüğünde aslında makine mühendisi olmak istediğini söylerken annesinin bu isteğine kız çocuğu olduğu için sıcak bakmadığını anlatmıştı
Ve bu etkiyle o da kendi kendini ikna etmeye çalışıyordu
Daha sonraları karşılaştığım bir başka genç ise müziğe çok ilgili ve yetenekli olmasına rağmen erkek çocuk olduğu için öncelikli görevinin para kazandırıcı bir meslek seçmesi gerektiğine ikna edilmişti
Müzikle ilgili hedeflerini emeklilik sonrasına ertelemişti
Bu ve benzeri konuşmalara o kadar çok şahit oldum ki artık yetişkin olup işini gücünü eline almış
para da kazanan ama yüzünden mutsuzluk akan
sürekli pazartesi sendromları yaşayan kişilerle karşılaştığımda hiç şaşırmıyorum…
"Sevdiğin bir işi
meslek
edinirsen
hayatında bir gün dahi çalışmış olmazsın
”
Konfüçyüs
Altan Şahinoğlu Özen
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul