Konu
:
Ardahanın Tarihi Ve Tarihçesi. Nedir?
Yalnız Mesajı Göster
Ardahanın Tarihi Ve Tarihçesi. Nedir?
12-20-2012
#
2
Prof. Dr. Sinsi
Ardahanın Tarihi Ve Tarihçesi. Nedir?
Ardahanın Tarihi Ve Tarihçesi
Ardahanın Tarihi ve Tarihçesi
Yukarı Kura boylarının yazılı belgelerde anılarak "'Tarih Çagı'na girmesi "İlk Türkler'den sayılan ve Sümerlilerle soydaş olan "yuvarlak başlı (Brekisefal) bitişken-dilli Hunilerin" torunlarının Van Gölü çevresinde güçlü bir devlet kurmaları zamanında görülmektedir
Sümerlilerin icat ettiği çivi yazısını kullanan Van Gölü çevresindeki bu devletin ülkesine Güney komşuları Asurlular M
Ö
1280 yılından beri "Yukarı El-Ulke" anlamında "Ur-Artu" diyorlardı
Urartular ise baş tanrılarına göre kendilerini "Khaldi" diye anıyorlardı
Eski Van (Tuşpa) şehrini merkez edinen Urartulardan Kral II
Sardur (M
Ö
753-735) Çıldır Gölü Güneybatısındaki Taşköprü Köyü kayalığına kazdırdığı buraların fethi-ni anlatan yazıtında Çıldır-Ardahan ve çevresini "Ukhiemani" beyliğinden aldığını anlatır
Başka bir yazıtında da Çoruh Irmağı boyunda (Bayburt'tan Batum'a kadar Artvin ve Ardanuç dahil) "Kulhi" ad-lı güçlü bir kavmi yendiğinden bahseder
II
Sardur'un yazıtlarında yer alan her iki kavim de Aryani (Ortaasya) kökenli kavimlerdir
II
Sardur'un oğlu Kral I
Rusa/Ursa (753-713) zamanında Kafkaslar ve Karadeniz'in Kuzeyinde M
Ö
2000 yılından beri yaşayan ve sonraki Hazar ve Bulgar Türklerinin mensubu bulunduğu "Kıpçak-lar'm ataları olan "Kimmerlerin" ülkesi aynı soydan gelen "Sakalar'in akınına uğramıştı
Saka (İskit) Türkleri M
Ö
720 yılında Kimmerlerin Doğu kolunu Kafkas sıradağlarının Güneyine sürdüler
Sarı saçlı kumral gök gözlü Kuman/Kıpçak tipinde olan Kimmerlerin İskit Türkleri'nin önünde Kura Çoruh Araş ve Yukarı Fırat ırmakları boyuna yayılarak yerleşmeleriyle Ardahan'ı da içerisine alan böl-gede Türklük hayatı başlamış oldu (M
Ö
720)
İlk olarak Yunanca yazılıp M
S
V
yüzyılda Gürcü diline çevrilen "' Kartlis-Çkhovreba" adlı tarihin baş-larında Kimmerlerin gelip Ardahan'ı da içerisine alan Kafkasların Güneyine hakim oluşlarını anlatır
Makedonyalı İskender'in ordusuna karşı koyan "Yaman savaşçılar" dediği Kimmerlerin Ardahan yöre-sindeki "KamaraDağı' civarında verdikleri mücadeleyi yücelterek anlatır
M
S
680 yılında İskit Türkleri hükümdarları Bartatua öncülüğünde çok kalabalık göçler hâlinde Kafkas geçitlerini aşarak itaat etmeyen Kimmerleri Kızılırmak boylarına sürdüler
İskitlerin hükümdarı kışlık başkent yaptığı Kura'a sağdan karışan Terter çayı boyundaki Partav ve-ya Barda şehrine adını vermişti
Sakalar'ın bütün Kura Araş ve Çoruh bölgesine olan hakimiyetleri Heredot Tarihinde Türklerin hakimiyeti diye gösterilmektedir
4
Vakit kaybetmeden Milli Şûra Hükümeti ile temas kurulmalıdır
Bu bölgelerden gelecek temsil-ciler ile II
Ardahan Kongresi toplanmalıdır
Ardahan bir süre sonra I
Kongrede alınan karar gereği II
Kongreye ev sahipliği yapmaya hazır-lanmaya başladı
7-9 Ocak 1919'da daha geniş bir katılımla II
Ardahan Kongresi toplandı
İlk Kong-reye katılanların yanında Ahıska Çıldır Oltu Kars Ahılkelek Kağızman ile Şüregel'den gelen davet-li delegeler bu tarih öncesinde hazır bulundular
Kongrenin reisi yine Halit Beydir
II
Ardahan Kongresi'ne katılan birçok önemli davetlinin başında Şura Hükümeti Cumhurbaşkanı Cihangirzade İbrahim Bey gelmektedir
II
Ardahan Kongresi çalışmaları ilkine göre daha kapsamlı idi
İngiliz ve Ermeni tehdidinin baş-lamak üzere olduğu bir sırada Doğuda başka bir deyişle Elviye-i Selase'de çıkan en cesur ses olma özelliğine sahiptir
Bu Kongrede alınan karalar ise şunlardır:
1
Güneybatı Geçici Millî Kafkas Hükümeti kurulmalıdır
Bunun için Millî Şura temsilcilerinin se-çip göndereceği delegelerle Kars'ta Büyük Kongre toplanması sağlanmalıdır
2
İngilizler Mütareke hükümleri içerisine alınmıştır
Ordudaki silâhlar halka dağıtılmalıdır
Gür-cü ve Ermeniler asla memleket içerisine sokulmamalıdır
Trabzon'da İstikbal ve İkbal Batum'da Sa- day-ı Millet ve Erzurum'da Albayrak gibi milli yayınlar çıkarılmalıdır
3
Eldeki silahlar kesinlikle teslim edilmeyecek III
Tümen 1914 sınırları gerisine çekilecek Gü-neybatı Kafkasya Hükümeti'ne her türlü önderlik Halit Bey tarafından yapılacaktır
I
ve II
Ardahan Kongreleri Doğu Anadolu Kongreler grubu içerisinde yer almaktadır
Burada ve sonra Kars'taki toplantı son derece önemlidir
Bir müddet sonra da Erzurum'da önce vilâyet ve son-ra da Mustafa Kemal Paşa'nın katıldığı büyük kongre toplanacaktır
Böylece Ardahan'da başlatılan Hukuk savaşı bütün doğuyu içine alacaktır
Gürcüler yukarıda da belirtildiği gibi Ardahan istikametinde ilerleyerek 20 Nisan 1919'da Arda-han'ı işgal ettiler
Kongre sonrasında oluşan Şurayı da dağıttılar
Ayrıca Gürcüler Ardahan civarında-ki Seyduran ve Dikan köyleriyle Göle'deki Arpaşen köyünü tahrip ettiler
Ardahan ve havalisinde 1000 kadar insanı katlettiler
Bu olaylar olduğu sırada İngilizler Kars'a girerek 13 Nisan 1919'da Millî Şura Hükümeti'ne son verdiler
İngilizlerin delaletiyle Gürcü ordusu Kura ırmağının sol tarafını işgal ederken şehrin sağ yakada kalan kesimi de Ermenilere verildi
Yöre halkı Ermeni ve Gürcülerin arasında kalmıştı
KURTULUŞ VE ŞANLI BAYRAĞIMIZA KAVUŞMA (23 ŞUBAT 1923)
Ardahan uzun zamandan beri beklediği kurtuluş ve şanlı bayrağı-mıza kavuşma hülyasını 23 Şubat 1321 Günü gerçekleştirdi
Gürcü bir-liklerinin şehri boşaltmasının ardın-dan öğleden sonra Yüzbaşı Osman Bey'in komutasındaki Türk birlikleri şehre girdi
Halkın içten karşılaması Allah'a yapılan şükürler kesilen kurbanlar çok güzel bir Havayı aksettiriyordu
Ardahan'a Türk Bayrağı çekildi
TBMM Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Pa-şa'ya bir teşekkür telgrafı çekti
Fevzi Paşa da Kazım Karabekir Paşa'ya çektiği telgrafta "Ardahan ve Artvin 'i kurtaran Şark Ordumuzun kahraman komutanlarım ve askerlerini tebrik ederim" diyordu
24 Şubat 1921'de Ardahan Livası adına Hamşioğlu Celal ve İsa ileri gelenlerden Mehmet Ali ve Karaman imzalarını taşıyan bir telgraf Kâzım Paşa'ya teşekkür olarak gönderildi
Aynı mealde bir telg-raf da TBMM'ne gönderildi
Şark Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa 24-26 Ekim tarihleri arasında Ardahan'ı ziyaret et-miş beraberindeki heyete Ermeni ve Rusların burada yaptıkları kıyımları anlatmıştır
ARDAHAN'IN MUTASARRIFLIK YAPILMASI (1921) Ardahan anavatana katıldıktan sonra 7 Temmuz 1921 tarih ve 133 sayılı kanunla vilâyet ile kaza arasında bir yönetim olan Mutasarrıflık haline getirildi
Eylül 1924'te Reis-i Cumhur Mustafa Kemal Paşa yanında eşi Latife Hanım olduğu halde Karade-niz gezisine çıkmıştı
Bu sırada merkez üssü Erzurum olan deprem felâketi nedeniyle gezisini kese-rek Erzurum'a geldi
7 Ekim 1924 günü Kars'a gelen Mustafa Kemal Paşa olağanüstü bir coşkuyla karşılandı
Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa gezi programına Ardahan'ı da almıştı
Fakat tam bu sırada çıkan Musul-Kerkük hadiseleri Gazi'nin Programını tamamlamasına engel oldu
O sebeple Mustafa Kemal Paşa Başvekil İsmet Paşa'ya şu telgrafı göndermişti: _
Başvekil İsmet Paşa Hazretlerine Kars Vilâyeti kazaları ve Ardahan Vilâyeti davet ve arz-ı tazimat için Kars'a hususi heyetler göndermişlerdi
Bütün serhat vilayetlerimizi görmeye vaktin müsait olmadığına pek müteessirim
06
10
1924 Salı M
Kemal" Çok fazla istemesine rağmen mühim yurt sorunları nedeniyle Gazi Paşanın Ardahan ziyareti böy-lece gerçekleşememiş oldu
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NDE 1926'YA KADAR ARDAHAN MİLLETVEKİLLERİ Ardahan 1921'de Mutasarrıflık haline getirildiği için Kars gibi TBMM'de Milletvekilleri ile temsil hakkına sahip oldu
iki yasama dönemi için şu Milletvekillerini seçmiş ve TBMM'ne göndermiştir:
I
Dönemde Ardahan'ı temsil edenler Hilmi Bey ve Os-man Server Bey'dir
Hilmi Bey 1885 yılında Şavşat'ta doğdu
Filibeli Mustafa Efendi'nin oğludur
Harbiye'den mezun oldu
İttihat ve Terakki'de aktif bir rol üstlendi
I
Yasama döneminin ikinci milletvekili Osman Server Bey tarihî Atabekler ailesindendir
1886 Ahıska doğumludur
Yüksek tahsil için Avru-pa'ya gitti
Almanya'da ziraat maden ve kadastro Mühendisliği Petersburg'da hukuk tahsili gördü
Millî islam Şurası ve Güneybatı Kafkas Hükümetlerinin kuruluşlarında aktif roller aldı
1921 seçimlerinde Ar-dahan'ı temsilen Ankara'ya gitme hakkı kazandı
1923'den sonra Mühendis olarak özel kurumlarda bu-lundu
Atabek soyadını aldı
1962 yılında İzmir'de geçirdiği bir trafik kazasında vefat etti
1923'deki II
Dönemde Ardahan üç Milletvekili ile Meclis'te temsil edildi
Milletvekillerinin hepsi Asker kökenli idiler
Bu milletvekilleri Halit Talat ve Tahsin Beylerdir
Halit Paşa Kars ve Ardahan'ı kurtaran ordunun komutanı olan Halit Paşa'dır
Daha sonra Karsı-alan soyadını almıştır
1925'te TBMM'de vuruldu ve vefat etti
Talat Bey 1922 yılında Ardahan Mutasarnflığı'na tayin edilmiş ve ertesi yıl Ardahan'dan Milletve-kili seçilmiştir
Sönmez soyadını alan Talat Bey 1950'de vefat etmiştir
Tahsin Bey I
Dünya savaşında Rus istilâsına kadar Erzurum Valiliği'nde bulundu
1923 seçimle-rinde Ardahan'dan Meclis'e girdi
Atatürk tarafından kendisine Üzer soyadı verilmiştir
Ardahan tekrar ilçe hâline getirilince milletvekili olarak Melis'te temsil edilmesi sona erdi
1926'YA KADAR ARDAHAN VALİLERİ
Ardahan'ın Vilayet statüsünde bulunduğu 1923-1926 yılları arsında görev yapan valiler ve görev sü-releri şöyledir:
1
Ali Rıza CEYLAN 1923-1925
2
Mehmet Eşref SAY1T 1925-1926
3
Mehmet Hurşit ARKAYA 1926
ARDAHAN'IN KAZA HALİNE GETİRİLİŞİ
1926'ya kadar vilâyet statüsünde bulunan Ardahan 30 Mayıs 1926 tarih ve 877 sayılı kanun ile ka-za haline dönüştürüldü
Bu karar 26 Haziran 1926 tarih ve 404 numaralı Resmî Ceride'de ilan edil-miştir
877 numaralı kanun "Teşkilat-ı Mülkiye" kanunu adını taşımaktadır
Bu kanunun Ardahan'ı il-gilendiren 1 numaralı cetveli şöyledir
"İsimleri belirtilen 1 numaralı cetvelde yazılı olan Üsküdar Beyoğlu Ardahan Çatalca Gelibolu Genç Er-gani Siverek Kozan Muş ve Dersim kazaya çevrilmiştir
"
ARDAHAN'IN İL OLMASI (1992)
Ardahan yarım yüzyıldan fazla tam 66 yıl Kars iline bağlı bir ilçe olarak yer aldı
27 Mayıs 1992 ta-rih ve 3806 sayılı kanun ile tekrar 1921'deki gibi bir İl haline getirildi
Ardahan'ın Bakanlar Kurulu Kararıyla il yapıldığı 3806 sayılı kanunun 1
Maddesi şöyledir:
Madde 1- Kars iline bağlı Ardahan ilçe merkezi olmak ve ekli (13) sayılı listede adları yazılı ilçe bucak kasaba ve köyler bağlanmak suretiyle Ardahan adı ile "İL" kurulmuştur
1992' DEN SONRA ARDAHAN VALİLERİ
1- Yener UNLUER
2-Kutluay ÖKTEM
3-Ali GÜNGÖR
4-Ayhan NASUHBEYOĞLU
5-Hasan ÖZDEMİR
6-Mustafa YİĞİT
7-Aydın GÜÇLÜ
I
DÜNYA SAVAŞI VE SONRASINDA ARDAHAN
I
Dünya Savaşına Osmanlı Devletinin katılmasından sonra Harbiye Nazırı Enver Paşa Kafkaslara doğru büyük bir harekat başlattı
Amaç Kafkaslarda kaybedilen Toprakların alınması idi
Sarıkamış harekâtının başladığı günlerde Alman subayı Stange'nin kontrolündeki milis güçler Artvin Ardahan ve Tiflis'i ele geçirmek için ileri harekâta geçtiler
25 Aralık 1914'te Artvin üzerinden Yalnızçam ge-çidini geçen Türk ordusu 29 Aralık günü Ardahan'a girdi
Ardahan'ın kendileri açısından öneminin farkında olan Ruslar 3 Ocak günü hücuma geçti
Arda-han'da bulunan Türk milis kuvvetleri daha fazla dayanamayacaklarını anlayınca şehri boşaltmak zo-runda kaldılar
Böylece Ardahan'ın hürriyet sevinci bir hafta sürmüş oldu
Durumu daha iyi anlayan Ruslar Ardahan'daki kuvvetlerini üç kat arttırdılar
Osmanlı ordusunun Sarıkamış'tan harekete geçtiği haberi Ardahan'da yeni bir sevinç dalgasının ortaya çıkmasına neden oldu
Harekât Allahuekber dağlarının Sarıkamış cihetinden başlamıştı
Dağ-ların kuzey yönü ise Ardahan ve Göle yaylasına bakıyordu
Harekâtın başarılı olması durumunda Ar-dahan kurtarılacaktı
14 Ocak 1915 gecesi Osmanlı ordusu harekâta başladı
Tarihe "Sarıkamış Faci-ası" olarak geçen bu harekât esnasında Osmanlı Ordusunun büyük bir bölümü soğuk ve açlıktan şehit oldu
Harekât başarısızlıkla sonuçlanınca harekâtın ikinci ayağını oluşturan Göle-Merdinik ve Ardahan hattı iptal edildi
Enver Paşa harekâtı durdurarak İstanbul'a döndü
Ardahan'ın bir haftalığına Türklerin eline geçişi bütün Türkiye'de çok büyük sevinç yaratmıştır
İstanbul gazeteleri olayı hemen okurlarına duyurmuş İstanbul ve İzmir'den Ardahan'a kutlama telg-rafları yağmıştır
Ayrıca Güneyden Antep Maraş Urfa ve Mardin'den de Ardahan'a kutlama mesajla-rı gönderilmiştir
Ardahan'a I
Dünya Savaşı sırasındaki kıtlık ve felâket günlerinde kardeş ellerden yardımlar yapıl-mıştır
"Baku Müslüman Cemiyet-i Hayriyesı' Ardahan ve ilçelerinde birer şube açmış çok sayıda yetime el atmıştır
Yine Azerbaycan'da yardım amacıyla faaliyet gösteren "Kardaş Kömeği" de Ardahanlı fakir ve hastalara çok büyük yardımlar yapmışlardır
Bu dönemin Ardahan açısından dikkat çekici en önemli özelliği bölgeyle ilgisi olmayan Ermenile-rin Rus işgali sırasında bölgeye yerleşme ve etnik temizlik yapma faaliyetleridir
Ruslar sürekli olarak Ermenilerin Ardahan ve Kars taraflarına yerleşmelerini teşvik ettiler
1855'te yürürlüğe giren Rus Ara-zi Nizamnamesi hayata geçirildi
Toprak mülkiyeti kaldırıldı arazi devletin malı oldu
Bu uygulama-dan amaçlanan burada Türk ve Müslüman nüfusun hukukî dayanaklarını koparmaktı
Her türlü di-nî eğitim engellendi
Türk nüfus zorunlu olarak çalışmaya zorlandı
Amele sıfatıyla çalıştırılan Arda-hanlıların ücretleri ya ödenilmedi ya da hukuka aykırı gerekçelerle önemli ölçüde azaltıldı
Ardahan Türkleri'nin bu kara günlerde tek dostu Bakülü Kömekciler idi
BREST-LİTOVSK ANTLAŞMASI VE ARDAHAN'DA YENİ DÖNEM
1917'de Rusya'da Bolşevikler ihtilâl yaptılar
Çarlık rejimi yıkıldı
Yeni hükümet kayıtsız ve şartsız sa-vaştan çekildiğini ilân etti
Rusya Hükümeti 3 Mart 1918'de Osmanlı Devletiyle barış yaptı
Müzakereler sırasında Berlin Büyükelçisi İbrahim Hakkı Paşa çok mükemmel bir konuşma yaparak Elviye-i Selâse yani Kars Ardahan ve Batum meselesini gündeme getirdi
Hakkı Paşa Kars-Ardahan ve Batum'un Türk yurdu olduğunu vurgulamış 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında bir kısmının savaş tazminatı olarak Çar-lık Rusyası'na terk edilmek zorunda kalındığını söylemiştir
Rusya delegasyonundan Sokolnikov öneri-ye karşı çıkmışsa da bölge halkının kendi geleceklerini belirleme fikrine ses çıkarmamışlardır
Sovyet heyeti üyesi L
M
Karahan Brest-Litovsk'tan 4 Mart 1918'de çektiği telgrafında Kars-Arda-han ve Batum'un Türkiye'ye bırakıldığını yazıyordu
Yalnız Elviye-i Selâse'den çekilme plânının uy-gulanması gerekiyordu
Trabzon Konferansı bu konudaki çalışmaları devam ettirdi
I
Dünya Savaşı esnasında Rusların kontrolünde bölgede etnik temizliğe girişen Ermeniler Ana-dolu'daki ilk büyük kıyımlarını Ardahan ve çevresinde yaptılar
Çıldır Göle Hanak ve Ardahan köy-lerinde giriştikleri katliamlarda 150 Türk köyünü yağma ve talanla yerle bir ettiler
Çoğu kadın ve ço-cuk yaklaşık 20
000 Türkü katlettiler
Aşağıda kısa bir bölümü aktarılan ağıtlar 1915 Ardahan kırgını-nı anlatmaktadır:
Brest-Litovsk Antlaşması ile Ardahan'ın düşman işgalinden kurtuluşu istanbul'da büyük sevinçle karşılandı
Brest-Litovsk barışıyla ortaya çıkan Ardahan ve Kars'ın kurtuluş sevinci fazla uzun sürmedi
Birin-ci Dünya Savaşı'nda Osmanlı împaratorluğu'nun müttefikleri yenilip savaş dışı kalınca Osmanlı Dev-leti de çok ağır hükümler taşıyan Mondros Mütarekesi'ni imzalamak zorunda kaldı
Mondros Müta-rekesine göre Osmanlı Devleti Elviye-i Selase'yi boşaltmak zorundaydı
Büyük devletlerin gizli mak-sadı bölgede kendi himayelerinde bir Ermenistan devleti kurmaktı
I
Dünya Savaşı sonrası popüler olan Wilson Prensipleri'ne göre her millet yaşadığı yerde Self-Determinasyon hakkına sahipti
Yani nüfus olarak çoğunlukta oldukları yerlerde kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptiler
Büyük devlet-lerin himayesinde olan Ermeniler bölgede aleyhlerine olan nüfus dengesini lehlerine çevirebilmek amacıyla katliamlara yani bir etnik temizlik harekâtına giriştiler
Ayrıca Gürcülerin de Ardahan üze-rinde talepleri vardı
Ermeniler Kars dahil bütün Güney Kafkasya'nın tarihî olarak Ermenistan hu-dutları içerisinde olduğunu iddia ediyorlardı
Gürcüler 20 Nisan 1919'da Ardahan'ı işgal ettiler
Göle'ye kadar ilerleyen Gürcüler bu sırada Ar-dahan'da konuşlanmış bulunan Millî Kuvvetler tarafından püskürtüldüler
Aynı anda harekete geçen eli kanlı Ermeni çeteleri yörede binlerce silahsız ve savunmasız Türkü katlettiler
KARS MİLLİ İSLÂM ŞURASI VE CENUBÎ GARBİ KAFKAS HÜKÜMETİ
"Şura" kelimesi Osmanlı Dünyasına yeniliklerden sonra girmiş bir kelimedir
Konuşmak ve karar vermek için toplanma anlamına gelmektedir
Mütareke sonrası Osmanlı Devleti'nin bölgede varlığı sona erdiğinden büyük devletlerin himayesinde bölgeyi Ermenistan'a dahil etme çabaları başladı
Bölgede ezici bir çoğunluğa sahip olan Türk-Müslüman halk Wilson ilkeleri doğrultusunda oluşacak fiilî bir durumu engellemek amacıyla Kars Batum Ardahan Oltu ve Doğubayezid'i içerisine alacak olan bağımsız bir Türk Devleti kurma çabalarının içerisine girdiler işte Kars Millî islâm Şurası Oltu islâm Şurası ile I
ve II
Ardahan Kongreleri bu sürecin çok önemli parçalarıdır
Mütareke sonrası Kars'taki aydınlar bir araya gelerek Kars Milli İslâm Şurası'm teşkil ettiler
5 Kasım 1918 ile 19 Nisan 1919 tarihleri arasında çalışmalarını sürdüren bu yerel hükümet kısa da olsa millî varlığımızın orta-ya konması açısından önemlidir ingilizlerin destekleyeceği bir Ermeni devletini oluşturacak gelişme-lerin önüne geçmek isteyen Kars ve Ardahanlı aydınlarca 5 Kasım 1918'de "Kars Millî İslâm Şurası Mer-kez-i Umumisi" teşekkül ettirildi
Daha sonra çalışmalarını hızlandıran şura 18 Ocak 1919'da "Cenub-i Garbi Kafim Hükümeti Muvakkata-i Milliyesf adını aldı
19 Nisan'da ingilizler tarafından bu hüküme-te son verilerek kurucuları ve ileri gelenleri Malta'ya sürgüne yollandı
Kars'ta olduğu gibi Ardahan'da da Milli Kuruluşlar göze çarpmaktadır
"Ardahan Milli İslam Şura-sı" bir avuç vatansever aydının gayretleriyle kurulmuş ve Kars ile aynı paralelde hareket etmiştir
Kars'ın faaliyetlerine ingilizlerce son verilmesi üzerine Gürcüler de harekete geçerek Ardahan Milli İslam Şurası'nı 26 Nisan 1919'da askeri yöntemlerle dağıttılar
ARDAHAN KONGRELERİ
Kongre kelimesi batı kökenlidir
"Toplantı" anlamına gelmektedir
1918 Mondros Mütareke-si'nden sonra istanbul ve vatanın birçok yerinde "hukuku" korumak amacıyla sık sık millî toplantılar yapılmıştır
5 Kasım 1918'de Kars'ta îslâm Şurası meydana getirilmiş ve 14 Kasım 1918'de bir kongre toplanmıştı
Bunu Ahıska Ahılkelek ve Ardahan kongreleri izledi
Ahıska ve Ahılkelek'in Gürcüler-ce işgalinden sonra Millî Kongre Japonya'ya başvurarak tanınmak istedi
Batum'un İngilizlerce işga-linden sonra I
Ardahan Kongresi çalışmaları başladı
Böylece Türkiye'deki kongreler edebiyatında Ardahan öncelikli yerini almış oldu
Ardahan kongreleri daha sonra yapılacak olan Erzurum ve özel-likle Sivas Kongresi'ne önemli bir örnek teşkil etmiştir
Kurtuluşa bağımsızlığa ve Cumhuriyete gi-den yolun temelini atmıştır
I
Ardahan Kongresi
3-5 Ocak 1919'da toplanmıştır
Başkanlığını III
Tümen Komutanı Halit (Karsıalan) Bey yapmıştır
Halit Bey Enver Paşa komutasındaki I
Kafkas Ordusu'nda bulunmuş de-ğerli bir komutandı
Kongredeki diğer üyeler ise şunlardı: Cafer (Erçıkan) Bey Dr
Hakkı Cenap Dr
Fuat Sabit Dr
Abidin (Ağacıkolu) Filibeli Hilmi Arif Bey Rasim (Acar) Cafer Bey (Bu zat aslen Er-zurumlu olup eski Teşkilât-ı Mahsusa mensuplarındandı ve Ebulhindili Cafer diye tanınırdı
Özellik-le Ermenilerin korkulu Rüyası idi
)
Dr
Fuat Sabit İttihatçıların Erzurum'daki kilit isimlerindendi
Arif Bey Orduda Baytarlıkta bulun-muş bir yarbaydı
Ardahan Kaymakamı Rasim (Acar) Bey ise yörede köklü bir Aile olan Hamşioğul-larına mensuptu
Kongre Rasim Bey'in konağında toplandı
Bu konak bugün Ardahan İl Sağlık Müdürlüğü olarak hizmet vermektedir
Kongreye katılan üyeler tecrübeli kimselerdi
Ardahan ve çevresinde meydana gelecek oldu bitti-lere karşı kesinlikle direnme kararında olan kimselerdi
I
Ardahan Kongresi 3-5 Aralık 1919 Günleri arasında devam etti ve Kongrede şu önemli karalar alındı:
1
Mondros'ta dikte ettirilen kararlara uyulmamalıdır
2
Eldeki silâhlar teslim edilmeyecektir
Hatta yeni bir mücadele için her çare denenerek yeniden silahlanmaya gidilecektir
3
Ahıska ve Elviye-i Selâse (Kars Ardahan Batum) düşman işgalinden yeni kurtulmuştur
Buralar hiçbir şekilde terk edilmemelidir
Anavatan için Boğazlar son derece elzemdir
Limanlar ve demiryol-ları düşman kontrolüne bırakılmamalıdır
Zafere ulaşıncaya kadar yılgınlık gösterilmemelidir
Her-kesin uyum içerisinde çalışması gerekmektedirOSMANLI DÖNEMİ
Ardahan ve çevresi kesin olarak 1573 tarihinden itibaren Osmanlı topraklarına tamamen katılmış-tır
1552 tarihli Terakki Defterinde Ardahan'ı ilk defa Sancak olarak görüyoruz
1554 tarihinde ise Ardahan Sancak Beyi olarak Mehmed Beyin adı zikredilmektedir
Bu durumda Ardahan Sancağının ilk sancak beyi olarak Mehmed Beyi kabul etmek durumundayız
Hicri 963 Miladî 1 Aralık 1555'te Meh-med Bey Hınıs Sancağına tayin edilmiştir; ne var ki yerine Ardahan'a kimin atandığı belli değildir
1558 tarihli Terakki Defterlerine göre 1558 yılında Ardahan'a Ardanuç Sancakbeyi Kara Mehmed Bey'in tayin olunduğunu tespit ediyoruz
Bu kayıtlardan ve daha sonra yapılan atamalardan anlaşıla-cağı gibi Ardahan Sancağı Ocaklık Sancaklık olamayıp normal sancaklar statüsündeydi
Ardahan'ın Sancak olmasını müteakip tahrir edildiği anlaşılıyor
Nitekim Başbakanlık Arşivindeki 313 numaralı tapu defterinde Ardahan Sancağının Erzurum zaimlerinden Ömer tarafından Tecdid-i Kitabet edildiğini ve bu sancağın dirliklerinin 1557'den itibaren Defter-i Cedidi-i Hakani'ye (Yeni defter) kaydedildiğini ve sahiplerinin ellerine tezkere (İşletme ve İşleme Ruhsatnamesi/bir nevi ta-pu) verildiğini tespit ediyoruz
Sancağın dirliklerinin tespit edildiği bu defterde ayrı birer Sancak olan Kamhıs ve Peneskired'in de Ardahan'a bağlandığını görüyoruz
Ardahan Sancağında 1574 yılında ikinci bir tahririn (arazi düzenlenmesi) yapıldığım görüyoruz
1575 tarihinden itibaren Ardahan Sancağının Ardahan-ı Büzürg yani Büyük Ardahan adını aldı-ğını görmekteyiz
Ardahan Kalesinin 1559'dan itibaren inşa edilmeye başlandığını ve kalenin tam ola-rak 1578 yılında bugünkü şekline kavuştuğunu görmekteyiz
Ardahan Kalesinin Batıdaki büyük kapı-sında bulunan 65x71 cm'lik sert kızıl taş üzerine kabartma nesih yazı ile üç satırlık kitabe de Kanuni Sultan Süleyman'ın saltanatının son zamanlarında konulmuştur
Kitabede şu ifade edilmektedir
"BUNİYE Bİ-EMRİ ES SULTAN'ÜL AZAM MEVLA MÜLUKÜ'L Arap VE'R-RUM VE'L ACEM SAHİ-BÜ'L-BERR VE'L-BAHR ESSULTAN SÜLEYMAN İBN-İ SELİM HAN HALLADALLAHU MÜLKEHÜ Fİ ŞEHRİ ŞEVVAL 963
"
(Arap Anadolu ve Acem Meliklerinin bağlı bulunduğu karalar ve denizlerin sahibi Selim Han oğ-lu Büyük Sultan Süleyman'ın emri ile yapıldı
Allah onun ülkesini ebedi kılsın
Ağustos 1566)
Ardahan Kalesi Kanuni Sultan Süleyman devrinde mükemmel bir şekilde hizmete sokulmuş ka-pısına da yukarıda belirtilen Arapça Kitabe konmuştu
Devrin önemli devlet adamlarından Ayaş Pa-şa kale içinde Ulu Camii/Cami-i Kebir inşa ettirmişti
zamanla haraplaşmaya başlayan caminin tami-ri için 1699 yılında Ardahan kadısına şu hüküm yazılmıştır
K^4zdahan Juu)LSLtıa hüküm ki
an kaû ası ahaûisi gaâüb kade-'ı mezbuze dahiûinde 3e mütatr ■^/tuas fDaşanuı bina eu(Le3ityi Clami-i Jjzbizin üç zita miktat-ı nitri tamizde kalbiz bina oâmaifiıp muzuz-1 eififam ita keszet'i emtaz-3an müntehim oâup mezetnete muhtaç otmakta Lızatfhı şezz 2en üzezine vazıâub şezziâe kcşjbâundukça ancak 50 kuzuş iia tatniz otunuz 2euu tahmin iâe şezziâe keföfi ue hüccet otunup vakfen müsaadesi otmakta şezz ite Uımiz oâunmak için uatcâmısüz
Aiisan 1699
Hükümden anlaşıldığına göre Ulu Camii ayrıca Ayaş Paşa'nm ayırdığı vakıflara sahipti
XVIII
YÜZYILDA ARDAHAN/ÇILDIR EYALETİ
Osmanlı yazarlarından Hezarfen Hüseyin Efendi'nin verdiği bilgilere göre Ardahan bir ara Kars Eyaletinde sonrada Çıldır'daki taksimat içerisinde yer almaktadır
Onun yazdığına göre Kars Eyaletine bağlı Livalar şunlardır:
Liva-ı Kars
Liva-ı Zaruşat
Liva-ı Keçivan
Liva-ı Hoçuvan
Liva-ı Ardahan-ı küçük (Göle) dir
*
Hezarfen Hüseyin Efendi Eyalet-i Çıldır ve Ardahan hakkında şu bilgileri yazmaktadır
"Liva-yı Ardahan-ı Büzürg; Hass mir-i liva ber vech-i yurdluk ve ocaklık dörtyüzaltmışiki bin akçadır
Ze-amet dokuz tımar yüzseksenaltı
"
Evliya Çelebi de Erzurum 'da gümrük görevlisiyken Ardahan ve dolaylarını görmüş ve gezi notlarında yöreye ait bilgiler vermiştir
Kara Ardahan Göle ve Kazan hakkında şunları kaydetmektedir
"Kara Ardahan Kalesi Se-lim Hanı evvel fethidir
Çıldır Ey aleti 'nde Sancak Beyi tahtıdır
Beyinin hassı 200
000 akçedir: Sancağında 8 tımar 87'zeamet vardır
Alabeyisi çeribaşısı dizdarı ve 200 kalfa neferatı vardır
Beyin atlılar ile 1000 kadar askeri olur
150 akçalık paye ile şerif kazadır
Nakibul Eşrafı yoktur
Müflisi Ahtska 'dadır
Kalesi yalçın bir kaya üzerinde kare şeklinde Şeddadi bir kaledir
Bir taraftan havalesi yoktur
Yet
mişiki kulesi üç kapısı vardır
Ardahan çevresinde olan kaleler; Vale Gümek Acaris Kinzo Kazan Kalesi
Bu kalelerin hepsi Lala Paşa fethidir
Mektepleri çarşıları ve hanları vardır
Su ve Havası soğuktur
Bağ ve bahçe-leri görünmez
Meyve ve sebzesi Tortum ve Acara'dan gelmektedir
Ardahan ahalisi mümin sünnet ehli ve garip dostu insanlardır
Ekserisi tarımla uğraşmaktadır
Dağlarında güzel meyvesi olur
Bu kale Erzurum 'un kuzeyin-de beş konaklık yerdedir
Ardahan Kars 'a da bir konaktır
"
Evliya Çelebî Ardahan'dan sonra Küçük Ardahan'ın merkezi Göle'ye dair de şunları anlatmakta-dır
"Buradan yine batıya taşlık yerlerden geçerek Göle kalesine geldik
Ahıska toprağında Gürcistan Beylerinden Levend Han binasıdır
Tahrir Selim Han üzre Çıldır Eyaletinde sancak beyi tahtıdır
Beyinin hass-ı Hümayu-nu kanun üzre 300
000 akçadır
Alaybeyi Çeribaşısı kale dizdarı ve askerleri vardır
Kale Selim Han fethi olup yalçın bir kaya üzerindedir
150 akçalık kazadır
Camii ve hanı hamamı vardır
"
Ardahan Kars Ahıska ve Çıldır gibi merkezler yine bu asrın sonunda merkezden atamalar yoluy-la idare edilmiştir
Bazen ocaklık ve yurtluk sahibi ve ahalinin "Atabey" diye isimlendirdiği kimseler de yönetimde yer almışlardır
Bunlar XVIII
yüzyılda bir ekol teşkil etmişler ve sosyal hayata damgaları-nı vurmuşlardır
1702-1703'DE ÇILDIR EYALETİ
Osmanlı Devlet adamlarından Halil Paşa 1702'de Erzurum Beylerbeyliğine atandı
Bu dönem Os-manlı devlet adamlarından Defterdar Sarı Mehmet Paşanın da layihasında belirttiği gibi Büyük ve Kü-çük Ardahan'ın da içerisinde bulunduğu civardaki tüm sancaklar Çıldır Eyaleti içerisinde toplanarak Halil Paşaya bağlandı
1694 ile 1732 tarihleri arasında Çıldır Eyaletine bağlı Sancak sayısı 14'tür
Defterdar Sarı Mehmed Paşanın "Zübde-i Vekaiyat" isimli eserinde yazdığına göre bu 14 sancak içerisinde Ardahan şu kısımlar-dan oluşmaktaydı:
1-Nahiye-i Hoçuvan der Liva-ı Ardahan-ı Küçük 2-Nahiye-i Şimal der Liva-ı Poshov 3-Nahiye-i Mise der Liva-ı Ardahan-ı Büzürg 4-Nahiye-i Güney der Liva-ı Poskhov 5-Karye-i Hamaş der Liva-ı Ardahan-ı Büzürg 6-Nahiye-i Germücük der Liva-ı Ardahan-ı Küçük 7-Karye-i Çardak der Liva-ı Ardahan-ı Küçük
Bu örnekler ile XVIII
yüzyıl başlarında Ardahan ve çevresi hakkında özellikle yerleşim yerleri açı-sından fikir edinebilmemiz mümkün olabilmektedir
1694 ile 1732 yılları arasında bu yerlerde isim-leri geçen kişilerden bazıları şöyledir:
Süleyman Mehmed Ahmed Mustafa Veled-i Mehmed İsmail Osman Mirza Abdal Mehmed Mah-mud Resul Hızır Abdülbaki Veled-i Derviş Ali Mirza İdris Abdurrahman İdris Veled-i Süleyman
Bu defterde diğerlerinde görüldüğü gibi Ocaklık Yurtluk ve çiftlik olarak verilen araziler de mev-cuttur
Gelir ise 22
000 akçe ile sınırlı kalmaktadır
ARDAHAN VE ÇILDIR (1722-1732)
XVIII
yüzyıl başlarında Ardahan "Ardahan-ı Büzürg" yani Büyük Ardahan olarak belgelerde geç-mekte ve Çıldır dahilinde gösterilmektedir
Sancak Beyi Yahya'nın ölümü üzerinde bu sancak idare-sinde kısa dönemli bir problem çıktı
Yahya'nın babası Süleyman idareden vazgeçmesine rağmen da-ha sonra bir ariza gönderdi
Altı Ay müddetle Ardahan'ın idaresini elinde tuttu
İstanbul onun bu ha-reketinden memnun olmadı ve Erzurum Beylerbeyliğine bir Emirname gönderilerek duruma müda-hale edilmesi istendi
Bunun üzerine Yahya'nın oğlu Hafız İbrahim Babasının haklarına sahip olarak Sancak Beyliğine getirildi
1791 yılında Çıldır Beylerbeyi Süleyman Paşa'nm aniden ölümü üzerine yerine îshak Paşa getiril-di
Çıldır Beylerbeyliğine İshak Paşa'nın getirilmesi Ardahan da dahil olmak üzere Çıldır'a bağlı bu-lunan Sancaklar ve buralar ahalisinin hiç hoşuna gitmedi
İshak Paşanın tepki çekmesine neden olan en önemli olay askeri birliklerin içerisinde Hıristiyanları da kullanmak istemesidir
Tepkilerden bu-nalan İshak Paşa Ardahan Kalesine geldi ama kendisini istemeyen ahali tarafından şehre sokulmadı
Diğer Sancaklarda Ardahan örneğinde olduğu gibi birlikte hareket ederek İstanbul'a şikayet üzerine şikayet göndermeye başladılar
Neticede İshak Paşa görevden alınarak yerine Şerif Paşa atandı
Adı geçen bu İshak Paşa bugün Doğubayezid'de bulunan İshak Paşa sarayını yaptıran ve ona adını veren kişidir
XIX
YÜZYIL BAŞLARINDA ARDAHAN VE ÇILDIR OLAYLARI
18 Aralık 1800 yılında Çar Paul'ün manifestosu ile Gürcistan resmen Rusya'ya katılmıştı
Böylece Ruslar İran ve Türkiye yani Osmanlılar ile komşu oldu
1807'de Ruslar kalabalık bir orduyla sınırı geçip Ahıska'ya doğru ilerlemeye başladılar
1807 ve 1810 yılları arasında Ruslar Osmanlılara karşı birtakım başarılar kazandılar
1810 yılında Osmanlılar karşı bir hareketle Gürcistan üzerine yürüdüler
Bu haberi alan Rusların İtalyan asıllı generali Palucci Ahılkelek üzerine yürüdü ve buradaki Türk Kuvvetlerini bozguna uğ-rattı
1811 yılında bölgede Ruslar'a karşı Osmanlı-İran ittifakının gerçekleşmesi Rusların daha fazla ilerleyememelerine neden oldu
16 Mayıs 1812'de imzalanan Bükreş antlaşmasıyla Osmanlı Devleti 1807'den itibaren Kafkaslarda kaybettiği topraklarına yeniden kavuştu
1816 yılında İsyan eden Acara'lı Ahmet meselesi devleti epeyce uğraştırdı
Ardahan ve Çıldır'da bulunan askeri kuvvetler Acara'lı Ahmed'in tedibi için epeyce uğraştılar
İLK RUS İSTİLASI (1828-1829)
1829'da Ardahan Kars Ahıska ve Erzurum dolaylarında ön plâna çıkan bir komutan vardır
Bu ko-mutan Salih Paşa'dır
Rus generali Paskeviç Kaçar hanedanını mağlûp edip Revan'ı (Erivan) aldık-tan sonra buralara Ermeni göçü başladı
Bugünkü Büyük Ermenistan hayalinin kökleri Revan'm düş-mesinden sonra Ruslarca başlatılan iskân politikasına dayanmaktadır
Batıya doğru ilerleyen Paskeviç Ahıska'yı kuşattı
Kahramanca direnen Ahıska halkı gıda ve iaşesinin bitmesi neticesinde Ruslar'a teslim oldu
17 Ağustos 1828'de Ahıska'ya giren Ruslar şehri yerle bir ettiler ve halka akla gelmedik zulümler yaptılar
Kars'ı ele geçiren Ruslar bu sefer Ardahan'ı da ele geçirmenin plânlarını yapmaya başladılar
Zira Ardahan Erzurum'a giden yol üzerinde idi
Ordu Komutanının emri ile Ardahan üzerine yürüyen Genaral Muravyev 22 Ağustos 1828'de şehri aldı
Böylece Ardahan ilk işgal acısıyla tanışmış oluyor-du
Ardahan'ın düşmesinde muhtemelen Ahıska'nın düştüğü feci durum önemli rol oynamıştı
Rus dehşetinden korkan Aıdahanlılar canlarını kurtarabilmek için yurtlarını terk etmek zorunda kalmış-lar Oltu-Narman üzerinden Erzurum'a bir Sel gibi akmışlardı
1829'da Ardahan ve çevresinde savaşlar yeniden başladı
Acaralılar Nisan 1829'da Suskap/Aşık Zü-lâli Köyü yakınında Ruslar'a yenildiler
Salih Paşa bunun üzerine Hakkı Paşa'yı Posof a yolladı
Arda-han üzerinden Posof istikametinde giden Türk kuvvetleri yine Suskap civarında Ruslar'a yenildiler
Yalmzçam civarında bulunan 8
000 kişilik Osmanlı kuvveti de Ruslar karşısında tutunamayarak dağıl-mıştı
Ruslar artık Ahıska ile Yalnızçam arasındaki güvenliği tam olarak sağlamışlardı
Erzurum önün-deki Ardahan-Posof savunma hattını kıran Ruslar 25 haziran 1829'da Erzurum'u ele geçirdiler
Ruslar 1829 sonbaharına doğru Ardahan ve Erzurum dahil olmak üzere bütün önemli merkezleri ele geçirmişlerdi
Bunun üzerine Osmanlı Devleti acilen barış istedi
EDİRNE ANTLAŞMASI (14 Eylül 1829)
Edirne Antlaşması bölgedeki savaşa fiili olarak son verdi
Çıldır Ahıska Ahılkelek savaş tazmina-tı olarak Rusya'ya terk edildi
Buna karşılık Ardahan Göle Oltu Poskhov Şavşat Livana Osmanlıla-ra geri veriliyordu
Bu antlaşmadan sonra Ruslar Ermenileri sınır gerisine çekmeye başladılar
Asıl amaçları Ardahan ve Kars karşısında tampon hudut teşkil etmekti
Edirne antlaşması Ardahan için yeni bir devrin başlamasına sebep olmuştu
Çünkü Ahıska ve Ahıl-kelek'in Rusların eline geçmesiyle Ardahan Osmanlı devletinin kuzeydoğudaki son toprağı yani Ser-hat Şehri durumuna düşmüştü
Artık bu tarihten sonra Türk topraklarına gelecek ilk saldırıyı Arda-han göğüsleme durumunda olacaktı
Bu dönemi Ulemadan Ahmet Dursun Efendi Natıkî mahlasıy-la yazdığı şiirlerinde işlemektedir
Bu şiirlerin bulunduğu yazma bugün Beyazıd Devlet Kütüphane-si'nin Türkçe Yazmalar bölümünde 1225 sayılı tasnifinde bulunmaktadır
İKİNCİ RUS İSTİLÂSI (1855-1856)
Osmanlılar muhtemel bir Rus tehlikesine karşı devrin en geçilmez savunma hatlarını Ardahan-Kars ve Erzurum hattında inşa etmeye başladılar
Çarlık ordusunun karargâhı ise 1829 sözleşmesi ile Rusya'ya bırakılan Ahıska'da bulunuyordu
Ardahan'daki Osmanlı Komutanı Ali Paşa idi
Karade-niz'deki Rus-Osmanlı mücadelesi Ardahan'ın bulunduğu bölgede yeni bir Osmanlı-Rus savaşının çık-masına neden oldu
Sinop'ta Osmanlı Donanması Ruslarca yakılınca devlet Rusya'ya savaş ilân etti
Özellikle bu sırada Avrupa basını bölgedeki Rus-Osmanlı çekişmesiyle yakından ilgileniyor Ardahan ve etrafındaki durumu Rus kaynaklarına dayanarak okuyucularına ulaştırıyorlardı
Ardahan'daki Os-manlı kuvvetleri tam bir teyakkuz halindeydiler
24 Mayıs 1855'te Genaral Muravyev sınır noktası Arpaçay'ı geçti
Çok kanlı çatışmalara sahne ola-cak Kars Kalesi kuşatıldı
Rusların bir kolu da Erzurum istikametine yöneldi
Hemen hemen bütün Doğudaki harp hali Ardahan için endişe verici idi
Nitekim Kars'tan gönderilen ve Ahıska'dan gelen kuvvetlerle birleşen Ruslar Ardahan'ı ele geçirdiler
Osmanlı kuvvetleri zorunlu olarak Göle'ye ora-dan da Oltu'ya çekildiler
Ardahan yıllar sonra bir Ramazan ayının sonlarında Rus çarlık ordularının kahredici pençesine düştü (11 Haziran 1855)
Osmanlı kaynaklarında bu dönemde Ardahan'ın el de-ğiştirmesine ilişkin şu bilgiler verilmektedir:
Ardahan Garnizonu ana kuvvetlerle irtibatın kesildiğini görünce kaleyi terk etti
Ardahanlılar kendi başla-rına kaldıklarını görünce 11 Haziran'da fazla kan dökülmesini engellemek için teslim olmaya karar verdiler
Ge-neral Kovalevskiy bunu kabul etti
Kalenin eski bedenleri tahrip edildi
Askerî düzene ait ne varsa yıkıldı
Böyle-ce Ardahan Rusların eline geçmiş oldu
"
Osmanlı-Rus savaşında Ardahanlılardan Hacı Hüseyin Paşa ve kardeşi Hasan Bey'in gösterdiği kahramanlıklar bölge ahalisi tarafından takdirle karşılanmıştır
Birkaç Gün sonra İstanbul'daki Takvim-i Vekayii gazetesi Ardahan'ın düşüşünü "çok acı bir haber" şeklinde okuyucularına duyurdu
Serasker Zarif Paşa da hatıralarında Ardahan'ın düşüşünü "istanbul kapısız kaldı" şeklinde dile ge-tirmektedir
Osmanlı orduları Çarlık orduları karşısında bir önceki savaşta olduğu gibi yine bütün cephelerde yenilince devlet acilen barış istedi ve taraflar Paris'te barış Masasına oturdular
PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI (30 Mart 1856)
İşgal altındaki Ardahan'ın kaderi bir yıl suma Paris Antlaşmasıyla belirlendi
İngiltere'nin zorla-masıyla Rusya Kars ve öteki Osmanlı arazisini boşaltacaktı
30 Mart 1856'da yürürlüğe giren antlaş-mayla Ruslar Kars ve Ardahan'ı boşalttılar
Ardahan bu tarihten sonra tekrar Osmanlı idaresine geçti
1877-1878 (93 Harbi) Savaşlarına ka-dar sükunet havasına kavuşmuş oldu
ÜÇÜNCÜ RUS İSTİLASI (1877-1878)
XIX
yüzyılın son yarısında korunma yapılarından kaleler önemini kaybetmeye başladı
Artık yer-leşim merkezleri ve önemli merkezler tabya denilen yapılarla korunmaya başlandı
Osmanlı Devleti'nde de boğazlar ve sınırlarda bu tür yapılara ihtiyaç duyuldu
Batum Erzurum Kars ve Ardahan'da Tabya denilen tahkimli yapılar kuruldu
Ardahan'daki tabyaların sayısı Kars ve Erzurum'dakinden azdı
En stratejik noktalara para ve in-san gücü seferber edilerek büyük tabyalar yapıldı
Ardahan civarına yapılan tabyaların hepsi Ardahan Kalesinin Güney Doğu ve Kuzey istikametinde olup şehre ve Kura düzlüğüne hakim idi
înşa edilen bu tabyaların isimleri şöyle idi: Ramazan Emiroğlu Senger Kaz Kaya tabyaları
Rus komutanı Devel 27 Nisan 1877'de Çıldır'ın merkezi Zurzuna'yı ele geçirdi
Oradan Arda-han'a doğru ilerledi
Bu esnada Posof da bir başka Rus kolu tarafından ele geçirilmişti
Genel hücum 16 Mayıs 1877'de başlatıldı
Osmanlı ordusunun mukavemeti yetersiz kalınca Ruslar Ardahan'a doğ-ru ilerlemeye başladılar
Gölebert Tepesini de geçen Rus ordusu Ardahan Kalesi'ni yakından muha-saraya aldı
Ardahan komutanı Hüseyin Sabri Paşa Gölebert Tepesinin kaybedilmesinden sonra 16 Mayıs'ı 17 Mayıs'a bağlayan gece beklenmedik bir kararla Ardahan'ı boşalttı
Kalede kalan Mehmet Bey Ruslara direnme kararında yok
Fakat Ermeniler yine hıyanetlerini göstererek kumandanın as-kerlerin çoğu ile şehri boşalttığını Ruslara haber verdiler
Az sayıdaki Türk askerinin direnişi fayda vermedi
Ruslar Ardahan'a girdiler (17 Mayıs 1877)
Ardahan'ın yönetimi Albay Komarov'a bırakıldı
Böylece Ardahan'da 40 yıl sürecek olan esaret ve hasret dönemi başlamış oluyordu
Ardahan'ın düşmesinin sorumlusu olarak gösterilen Hüseyin Sabri Paşa Divan-ı Harp'te yargılan-dı ve suçlu görülerek sürgüne gönderildi
İŞGALDEN SONRA BARIŞ (Mart Haziran Temmuz 1878)
93 Harbi sonucunda Kars ve Erzurum Rus pençesine düştü Ardahan'da istila edildi
3 Mart 1878'de İstanbul'un banliyösü durumundaki Yeşilköy'de Ayestefanos'ta Osmanlı ve Rus tarafları bir araya gelerek Yeşilköy antlaşmasını imzaladılar
Buna göre Kars Ardahan Batum ve Eleşkirt savaş taz-minatı olarak Rusya'ya bırakılıyordu
Böylece kara Günler ve vatan hasreti başlamış oluyordu
Gerçekten de binlerce yıllık Türk diyarı Serhat Ardahan'ın düşüşü bütün Türk kamuoyunda bü-yük infial uyandırmıştı
Ardahan'ı topraklarına katan Ruslar şehri bir vali aracılığıyla yönetmeye başladılar
Bu tarihten sonra kurtuluşa kadar Ardahan tarihinde kayda geçen hadiseler ve iz bırakan olaylar birtakım kurak-lık ve kıtlık olaylarıdır
Örneğin 1895 yılında Meşe Ardahan tarafında vuku bulan bir dolu hadisesi halkı önemli ölçüde maddî ve manevî zarara uğratmıştır
Hanak'lı Halk Şairi Ahmet Mazlumî bu ola-yı destan şeklinde dile getirmiştir
1907 yılında yurt çapında meydana gelen bir kuraklık Ardahan'da da hissedilmiş yemsizlikten bü-
tün hayvanlar telef olmuş "1907 Saman Destanı" böyle bir zamanda söylenmiştir
1908 yılında meydana gelen bir hayvan hastalığı salgını çok sayıda hayvanın telef olmasına sebep
olmuş zaten ekonomik açıdan fakir olan bölge halkı için hayatı daha da zorlaştırmıştır
1878 Ardahan'ın Rusların eline geçmesinden sonra haritalar düzenlendi ve Kars-Aidahan Çar'ın topraklan arasında gösterilmeye başlandı
1912 yılında Osmanlı ve Rus temsilcileri bir araya gelerek kesin sınırları bir daha tespit ettiler
1912 sınırlarından sonra karakol noktaları bir daha belirlendi
Artık Kars ve Ardahan gibi yerlerden Erzurum'a gidilmesi için pasaport alınması gerekiyordu
1068 güzünde iç karışıklıkları yatıştıran Sultan Alparslan II
Batı Seferine çıkarken barışı bozup Bizans'ın kışkırtmasıyla akınlara başlayan Apkaz-Kartli Kralı IV
Bagrat'ın ülkesine yöneldi
Tiflis'i Ca-feroğulları Emirliği'nden alıp orada kışladıktan sonra 1069'da karlar erirken ordusuyla Ardahan'a geldi
Buradan kuzeyde Meşe Ardahan/Vardosan (Yamaçyolu) çevresine gelince (bugün halkın Ca-muşkıran Fırtınası dediği) "(ibrelin beşi" 18 nisan günü çıkan Kar fırtınasında çok zorluk çekildi
Sel-çuklu kaynakları bu bölgeyi şöyle tanıtıyor
Kenan oğlu Nemrud'un sakin olduğu ve oradan kule ya-parak göklere çıkmak istediği memleket (Yani Uğuz efsanesinde de adı geçen Hanak kesimi) alına-rak harap edildi
Onun Doğu yanındaki memleketi de (Büyük Ardahan) alarak burada bir mescit yaptıran Sultan 1069'da (Mayıs ortasına yakın) IV
Bagrat'ın barış isteğini kabul edip onu tekrar ha-raca bağladıktan sonra Gence üzerinden İran'a döndü
1075 yılında Kutalmışoğlu Süleyman Şah İstanbul'un yanı başındaki İznik şehrini alarak Türkiye-Selçukluları Devletini kurdu
Kısa bir zaman sonra ihtilâller ile bunalan Bizans'ın içişlerine karışacak ve onlardan haraç alacak güce erişti
Bu sırada Araş ve Ardahan'ı da içine alan Kura boyları da yeni Türkmen göçleriyle doluyordu
Aynı dönemde güçlenen Apkaz-Kartli Kralı II
Giorgi Kars ile Meşe Ardahan'ı geri almıştı
1080 yılında Sultan Melikşah Danişmendli Emir Ahmet Başbuğluğu'nda bir orduyu buraya göndererek bir yıldır işgal edilen Kars ve Meşe Ardahan'ı geri aldı
Apkaz-Kartli kaynağı "Kartlis-Çkhovrebd''da Ardahan Sancağının bütününün fethedildiği Kol Zafe-ri'ni müteakip bu yerlere Türkmen göçlerinin gelip yerleşmeleri şöyle anlatılıyor:
Bu sırada Anadoluya Turki-Koçevniki göçebeler ve sürülerimle yerleşmeye giden iki büyük emir yollarını de-ğiştirip çekirge gibi ülkemize yayılıp işgal ettiler
Savşet Acara Samshe (Ardahan Posof Ahıska Ahılkelek ve Çıldır çevresi) hep Türkler'le doldu
Dağlara mağaralara kaçan Hıristiyan ahali giderek azaldı; kilise ve manastırlar sahipsiz kaldı
"
ARDAHAN SANCAĞI BÖLGESİNİN 1080 FETHİNDEN SONRAKİ KISA TAKVİMİ
1124 yılında Kıpçaklar Erzurum'daki Saltuklu Emirliğine bağlı Çavakhet'ten (Ardahan ve Artvin kesimi dahil) İspir'e kadar hudut sayılan yerleri alıp buralara yerleştirildiler
Böylece 1118 ve müte-akip yıllarda gelip yerleşenlere eski Kıpçak 1195 ve sonrasında gelenlere ise yeni Kıpçak denmeğe başlandı
Bu çağda Ardahan-Ahıska Kıpçaklarının beyi "Beka" (Türkçe Böke/Ejder) Posof taki Cak-su Kalesinde oturuyordu
1225 yılında Harezmşah hükümdarı Çelaleddin Mengüberti komşu Müslüman ülkelere akınlar yaparak çok zararlar veren Apkaz-Gürcistan ordularını Haziran 1225'te Revan'ın güneyinde Gerni'de yenmiş ve Ardahan ile Kars'ı almıştı
1239'da Moğol Cengiz İmparatorluğunun İran Genel Valisi Baycu Noyan Ardahan'ı da içine alan bütün Araş ve Kura boylarını fethedip buraları Cengiz İmparatorluğu'na tabi kıldı
1243 Kösedağ sa-vaşında yararlılığı görülen Caklı Sargis'e Ardahan ve Ahıska hakimliği verildi
■■
1267 İlhanlı hükümdarı Abaka Han kardeşi ile girdiği taht mücadelesinde çok yararlılık gösteren Caklı Sargis'e Ardahan ve Ahıska valiliğini verdi
Buralara Atabek Ülkesi denmeye başlandı
Atabek-lik ülkesinde yazı dili Kartvelce konuşma dili ise Türkçe olarak devam etti
Bugün de Ahıska Posof ve Şavşat ağzı dediğimiz; ban/ben san/sen babay/baba anay/ana vs
gibi yüzlerce Kıpçak ağzı söz-leri öteden beri buralarda kullanılmakta ve başka bir dil bilinmemektedir
1334'te T
Beka'nın torunu I
Korkore Atabek unvanını alarak İlhanlılar ve Celayırlılardan sonra Karakoyunlular'a tabi oldu
Böylece Ardahan ve çevresinde Karakoyunlular dönemi başlamış oldu
1386'da Kars'ı uzun ve zorlu bir kuşatmadan sonra alabilen ve aldıktan sonra yağma ettiren Timur ordusuyla Tiflis'e giderken Ardahan'da bulunan Kıpçaklı Atabekler de ona tabi oldu
1405'te Timurmur'un ölümünden sonra Atabekler ülkesi yine Karakoyunlular'a tabi oldu
O zaman Ardahan ve çev-resi Nahçıvan Valiliğine bağlı olduğundan buraların haracı oraya ödeniyordu
1463'te Karakoyunlular kendilerini sıkıştıran Apkaz Kralına karşı Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'dan yardım istediler
Uzun Hasan Temür Bek idaresindeki bir orduyu yardıma gönderdi
Ka-rakoyunlular Akkoyunlular'ın yardımıyla düşmanlarını mağlûp ettiler ve Ardahan dahil idarelerin-deki yerler Akkoyunlular'a tabi oldu
1472 yazında Akkoyunlular'a itaatten çıkan Atabek-Bahadur ile Kartli Kralı ülkesine sefer eden Uzun Hasan Ahıska ve Tiflis'i alıp iki ülkeyi de Tiflis'e tayin ettiği kendi valisine bağladı
İşte bu sıra-da Ardahan Türkmenleri denilen ve çoğu yaylakçı ve kışlakçı olup giyimleri kuşamları ve dokumaları ile Oğuz töre ve geleneğini yaşatan Hanak-Damal/Meşe Ardahan'daki Türkmenler Uzun Hasan tara-fından Maraş-Altı'ndaki yerlerinden getirtilerek hudut korucusu olarak buralara yerleştirildiler
1477 Yılındaki Akkoyunlu seferi tesiriyle Yukarı Kura ve Çoruk boylarındaki Kıpçaklı Atabekler ül-kesi Caklılar sülalesi elinde beş beyliğe bölündü
1)Merkezi Ahıska olup; Azgur Altunkale/Adigön/Koblıyan Poskhov ve üç Ardahan'ı da içine alan anakol Samshe
2)Merkezi Çıldır Akçakalası olup; Ahılkelek'i de içerisine alan Çavakhet
3)Merkezi Imerhev olup yukarı Acara'yı da içine alan Şavşet-Maçakhalet
4)Merkezi Ardanuç olan ve Artvin Borçka ve Gönye'yi (Batum) içerisine alan Kalarçet
5)Merkezi Oltu olan ve Şenkaya Bardız ve Narman'ı ihtiva eden Tao
1479'da bu beş Atabeklikten üçüncüsü Fatih döneminde Osmanlı Devleti'ne bağlandı
Trabzon sancağına bağlanan bu Atabekliğin halkı da gönüllü Müslüman olmaya başladı
1514 yılında Yavuz Sultan Selim Çaldıran seferine giderken Çıldır'dan İspir'e kadar olan yerlere hükmeden Caklı Mirza Çabuk Bey sefer gidişi ve dönüşü esnasında Osmanlı ordusuna önemli ölçü-de iaşe yardımında bulundu
1551'de Erzurum Beylerbeyi Sarı İskender Paşa ordusuyla Şah Tahsmab'a bağlı Atabek II
Kayhus-rev'in ülkesine yürüdü
13 Mayıs'ta Ardanuç fethedildi
Ana koldan ilerleyen Paşa Göle Hanak Ar-dahan ve Hoçuvan kesimlerini alarak Osmanlı hududunu Çıldır ile Poskhov'da Kısır ve Ilgar dağla-rına dayadı
Atabekler hükümetinin son yurdu III
Sultan Murad çağında Safevi-Osmanlı savaşları sonucunda Osmanlı Devleti'ne bağlandı
Diyarbekir'den getirilen Osmanlı Devleti'ne sadık Kürt aşiretleri Göle ve Hoçuvan'a yerleştirildi
Bu aşiretlerin kökeni de anonim Oğuz kaynakları Şerefname ve îskender-name'ye göre Oğuzlara dayanmaktadır
8 Ağustos 1578'de yüz bin kişilik ordu ile Ardahan'dan çıkan Serdar Lala Mustafa Paşa İran'ın Çıl-
dır hududundaki Begrehatun düzünde konakladı
Bu sırada İranlıların hakimiyetine yüz çeviren ve iki oğlu ile Altım Kal'a hakimesi olarak Adigön'de bulunan Atabek II
Khushurev'in ölümüyle dul kalan Dedis İmed Hatun'un elçisi ve itaatnamesi Serdar'a ulaştı
Serdar'ın emriyle o gün şafakla Poskhov'a giren Ardahan Sancakbeyi Abdurrahman Vale kalasını da savaşsız fethetti
9 Ağustos 1578 sabahı hududu geçip Şeytan Kalesi'ni topla alan Osmanlı Ordusu ilerlerken gece- den pusuya yatmış kalabalık İran ordusuyla Çıldır Gölünün Kuzeyindeki düzlükte kanlı bir savaşa gir-di
Muharebeyi Osmanlı ordusu kazandı
Çıldır Meydan Muharebesi 1514 Çaldıran Savaşından beri İran'la yapılan ikinci muharebeydi
Aynı gün Abdurrahman Beyin Ardahan Sancağı hdaki askerleri Ahıska Tümük Hırtıs ve Ahılkclck kalelerini işgal etti; bu arada Çıldır Akçakale'si de alındı
Lala Mustafa Paşa itaat edip Müslüman olan İmed Hatun'un Müslüman olan oğluna Mustafa adını verdi
Anadilleri temiz Türkçe olan Atabekler Ülkesi halkı da Müslüman oldu
Bundan sonra kurulup geli-şen Ahıska ve Ardahan medreselerinden birçok şair bilgin paşa yetişti
Çıldır Eyaleti 1647'de Evliya Çelebi'nin tanık olarak belirttiği gibi Anadolu'nun İran hududunda erler yatağı olarak serhadlık et-ti
Bu durum 1828 deki Rus istilâsına kadar sürdü
Ayrıca bölgenin Ardahan Sancağı ke-siminin "Bun-Türkler" (Otokton-Yerli Türkler) tarafından idare edildiğini yazmaktadır
Bartatua'nın oğlu (bazı kaynaklara göre torunu) ilk Türk Cihangiri Afrasyab unvanlı Alp-Er Tun-ga olup Karpat dağlarından Doğuda Çin'e kadar Doğu Avrupa ile Asya'ya hakim olmuştu
Çinlilerin "Su" Hintlilerin "Sakya" Heredot Tarihinde "Basilik" Ermeni ve Süryani kaynaklarının dedikleri Sa-ka-İskit Türklerinin Ardahan Sancağı kesimine yerleşen Urugları şunlardır:
1
Merkezi Lorı/Loru Kalesi olan Borçalı kesimi
2
Bir güçlü oymaktan adını aldığı anlaşılan "Artahanlar" (Bugün halk arasında ve Osmanlı resmi belgelerinde belirtilen: Küçük Ardahan/Göle Büyük veya Kara Ardahan ve Meşe Ardahan/Hanak Kesimi)
3
Çıldır Gölü ve Ahılkelek ile Ahıska kesimini içine alan ve "ÇWlar anlamına gelen eski Türkçe bir ad ile anılan oymak
(Çin-Çavat kelimesi Kâtip Çelebi'nin Cihannüma isimli eserinde de geçmekte olup bugün bile yörenin yerli halkını belirtmek için kullanılan bir kelimedir
Anlamı Çin Türkistan'ından gelme demektir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul