12-20-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mecaz Anlam
Mecaz Anlam
Mecaz Anlamın Özellikleri - Mecaz Türleri - Eğretileme - İstiare - İstiare Çeşitleri - Mecazı Mürsel - Kinaye
Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir
Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır
Örnek:
Müşteriden para sızdırmak için elinden geleni yapardı
Satıcının o ince ve tiz sesi kulaklarımızda patlıyordu
Bugünlerde havasından yanına varılmıyor
Bu hayırsız evlat için insan kendisini ateşe atar mı?
Mecaz Türleri
Benzetme (Teşbih) :
Aralarında benzerlik bulunan iki varlıktan (kavramdan) niteliği zayıf olanın, niteliği üstün, belirgin olana benzetilmesidir
Benzetme, Sözü daha etkili ve gözle görünür kılmak amacıyla kullanılan bir mecaz türüdür Benzetmenin dört öğesi vardır :
1- Benzeyen (niteliği zayıf olan)
2- Benzetilen (niteliği, üstün, belirgin olan)
3- Benzetme yönü (benzerlik ilgisi gösteren)
4- Benzetme edatı (gibi, kadar, sanki, misali)
Örnek :
Kızın deniz gibi masmavi gözleri vardı
Benzetilen Benzetme Benzetme Benzeyen
Edatı Yönü
Benzetme İle İlgili Uyarılar:
Benzetmenin oluşabilmesi için benzeyen ve kendisine benzetilenin kullanılması şarttır
Bunlar, benzetmenin temel öğeleridir
Dört öğesinin dördünün de kullanıldığı benzetmelere ayrıntılı benzetme, benzetme edatının olmadığı benzetmelere kısaltılmış benzetme, yalnızca temel öğelerin kullanıldığı benzetmelere teşbih-i beliğ denir
Örnek :
Sular öyle temiz ki annemin yüzü gibi (Ayrıntılı Benzetme)
Benzeyen Benzetme Benzetilen Benzetme
Yönü Edatı
Adam cesurlukta aslandı (Pekiştirilmiş Benzetme)
Benzeyen Benzetme Benzetilen
Yönü
Bin Atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik (Kısaltılmış benzetme)
Benzetilen Benzetme Benzeyen
Edatı
ider oldum kömür gözlüm elveda (Teşbih-i beliğ)
Benzetilen Benzeyen
Eğretileme (İstiare) :
İstiare : Arapça bir sözcük olup "bir şeyi iğreti, ödünç alma" anlamındadır Ya benzeyenle ya da benzetilenle yapılan benzetmedir
Örnek :
Aslan gibi güçlü bir adamdı (benzetme)
Soruyu doğru yanıtlayınca "Aslan be!" dedi (eğretileme)
Eğretileme üç çeşittir
Açık Eğretileme: Yalnızca kendisine benzetilenin kullanılmasıyla yapılan eğretilemedir
Örnek :
Havada bir dost eli okşuyor tenimizi Benzeyen:Rüzgar(yok) Benzetilen:Bir dost eli
Kurban olam kurban olam
Beşikte yatan kuzuya Benzeyen : Bebek, çocuk (yok) Benzetilen : Kuzu
Kapalı Eğretileme: Yalnızca benzeyen ile yapılan, benzetilenin de bir özelliğinin belirtildiği (genel olarak benzetme yönü) eğretilemedir
Örnek :
Oğlu büyüyünce yuvadan uçup gitti
Benzeyen : Oğul Benzetilen : Kuş (yok) Benzetme yönü : Uçup gitmek
Ay zeytin ağaçlarının arasından yere damlıyordu
Benzeyen : ay Benzetilen : su (yok) Benzetme yönü : yere damlaması
Yaygın (Temsili) Eğretileme: Benzetmenin temel öğeleriyle birlikte, birden çok benzetme yönünün bulunduğu eğretilemedir Yaygın eğretilemede bir "gizleme" vardır Açıkça söylenmeyen ya da söylenmek istenmeyen sözler, benzetme yoluyla ve sözlük anlamına gizlenerek söylenir, şairler bunu çoğu kez güzel ve etkili bir anlatım için kullanırlar
Örnek :
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Eğretileme Yolları
İnsana özgü kavramların, doğaya (dış dünyadaki varlıklara) aktarılmasıyla;
Örnek :
İnsan Derinden derine ırmaklar ağlar Kapalı Eğretileme
Benzetilen Benzeyen
Doğaya özgü kavramların insana aktarılmasıyla;
Örnek :
Askerin ölümü Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor Açık Eğretileme
Benzeyen Benzetilen
Doğadaki bir varlığa ait özelliğin, bir başka varlığa aktarılmasıyla;
Örnek :
Bulut Yüce dağ başında bir top pamuk var Kapalı Eğretileme
Benzeyen Benzetilen
Bir duyuya ait bir kavramın bir başka duyuya aktarılmasıyla;
Örnek :
Sıcak bakışlarıyla ısıtırdı içimizi Kapalı Eğretileme
Ad Aktarması (Mecazı Mürsel)
Bir sözü benzetme amacı gütmeden bir başka söz yerine kullanmaktır
Sözcüklerin yeni anlamlar yüklenmesinde bir etken de ad aktarmasıdır
Örnek :
"Sinema" için "beyaz perde"
"seçime katılmak" yerine "sandık başına gitmek"
Ad aktarması şu ilişkiler çerçevesinde kurulabilir:
Sanatçı verilir, yapıtı anlatılır
Örnek :
Yaşar Kemal'i lise yıllarımda okudum (Yaşar Kemal'in romanlarını)
İçteki varlık verilir, dışındaki anlatılır ya da dıştaki varlık verilir içindeki anlatılır
Örnek : Haberi duyunca bütün ev ayağa kalktı (Evin içindeki insanlar)
Ayağını çıkarmadan içeri girme (Ayakkabını)
Parça verilir, bütün anlatılır ya da bütün verilir, parça anlatılır
Örnek :
Bu acılı haberi ona hangi dil söyleyebilir? (İnsan)
Gemi Mersin'e yanaştı (Mersin Limanı)
Bir yer adı verilir, o yerde yaşayan insanlar anlatılır
Örnek :
Bütün köy meydanda toplandı (köy halkı)
Erzurum, Mustafa Kemal'e kucak açtı (Erzurum Halkı)
Bir yön adı verilir, o yöndeki bölgeler ya da ülkeler anlatılmak istenir
Örnek :
Batı bu duruma müdahale etmedi (Batı ülkeleri)
Bir eşya adı verilir, onu kullananlar anlatılmak istenir
Örnek :
Koştu, yokuş aşağı bir şapka (İnsan)
Soyut bir ad verilip, somut bir varlık anlatılır
Örnek :
Bu sonucu Türk gençliğine armağan ediyorum (Genç insanlar)
Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı (insanlar)
Sonuç verilir, bunun nedeni kastedilir Örnek :
Gökten sicim gibi bereket yağıyor (bereket, sonuçtur, nedeni yağmur anlatılmıştır)
Kinaye (Dolaylı Söz Söyleme)
Sözcüklerin çok anlamlı olarak kullanılmasında kinayenin de büyük bir önemi vardır Kinaye bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek bir biçimde kullanılmasıdır Kinayede gerçek anlam verilir, mecaz anlam kastedilir
Örnek:
Bu çocuğun elinden tutsan ne kaybedersin?
Bulmadım dünyada gönüle mekan
Nerde gül bitse etrafı diken
Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın?
Tariz (Taşlama) : Bir kimseyi iğnelemek, onunla alay etmek amacıyla bir sözü gerçek anlamının tam karşıtı bir anlamda kullanmaktır
Örnek:
Randevuna sadıkmışsın, beklemekten kök saldık
O kadar çok konuştu ki söylediklerinden hiçbir şey anlamadık
Biraz daha hızlı yürürsen karıncalar bile bizi geçecek
Teşhis - İntak (Kişileştirme - Konuşturma) :
İnsana özgü nitelikleri insan dışındaki varlıklara aktarmaya kişileştirme denirken, bu varlıkların insan gibi konuşturulmasına da konuşturma denir
Örnek:
Güneş ışığında yağmurunu döken bulutlar sanki gülüyordu (Teşhis)
Ufukta günün boynu büküldü (Teşhis)
Dal, bir gün dedi ki tomurcuğuna :
Tenimde bir yara işler gibisin (İntak)
Abartma (Mübalağa) :
Bir durumu olduğundan çok ya da az göstermektir
Örnek:
Bütün gün çalışmaktan iğne ipliğe döndü
Alem sele gitti gözüm yaşından
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın
|
|
|