| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  İkilemelerin Genel Özellikleri Türkçe Edebiyat Dersi Konu Anlatımı Örnekler Konular 
 
             İKİLEMELERİN GENEL ÖZELLİKLERİ
 Dilimizdeki ikilemelerin hiçbir dilde görülmeyen derecede zengin olduğu tartışmasız bir gerçektir
  
 İkilemeyi kuran sözcüklerin genel özelliklerinin başında ses benzerliği, dana doğrusu ses uyumu, ses güzelliği gelmektedir
  Ses benzerliği, anlatım zorunluluğu ile birlikte, ikilemeyi kuran endüstriyel büyük etkendir  
 Ayrıca Türk dilinde “ikilemeler” konusunda Türkoloji yayınlarında bu konu üzerinde çıkmış araştırmaların sayısı oldukça kabarıktır
  İkilemeler konusunda yapılan araştırmaları ileride vereceğim  
 İkilemelerde Ses Benzerliği
 
 İkilemelerin oluşturulmasında, ses benzerliğinin ses güzelliğinin önemi ve etkisi büyüktür
  İkilemeleri meydana getiren sözcüklerin genelinde, önseste veya sonseste ses benzerliği mevcuttur  İkilemelerde ses benzerliği, ses uygunluğu kuralı vardır  Anlatımı güçlendirmek için, ikileme kurulurken ya aynı sesi veren aynı sözcük tekrar edilir, yahut sesleri birbirine yakın olan birbirini andıran sözcükler yan yana kullanılır  Kısacası Türk düşüncesi, ikilemeleri kullanırken bir çeşit kafiye arar  
 A
  Önseste Benzerlik 
 İkilemelerdeki Önsesteki Benzerlik, ikilemeyi kuran sözcüklerin başındaki ünsüzlerin benzeşmesiyle sağlanır
  
 Selam sabah, kör kütük, kış kıyamet, çul çaput, bağ bahçe, düğün dernek, yalan yanlış, zar zor vb
  
 B
  Sesteki Benzerlik 
 İkilemelerde son sesteki ünlü veya ünsüzlerin ses bakımından bir çeşit kafiye sayılır
  İkilemelerde sonses benzerliği, genellikle son ek benzerliği ile sağlanır  
 Sonsesteki Benzerlik: az buz, giyim kuşam, ayrı gayrı, dirlik düzenlik, akça pakça vb
  
 Son Ekteki Benzerlik: gelen giden, sarmaş dolaş, sıkış tıkış, allak bullak vb
  
 İkilemelerdeki Sözcükler Arası Ünlü Kuralları:
 
 Aynı sözcüklerden kurulan ikilemelerin genelinde özellikle yansımalarda, birinci sözcüğün ilk hecesinde “a” sesi bulunuyorsa, ikinci sözcüğün ilk hecesinde “u” sesi bulunur: Şapur şupur, takır tukur, hatır hutur, şakır şukur, cart curt, zart zurt, haşır huşur vb
  
 Bu kural ince sıralı ünlülerde de yürütülür
  Tek tük, kem küm, eğri büğrü, efil üfül vb  
 İkilemeyi kuran farklı sözcüklerden birisinin ilk hecesinde, özellikle kalın, düz, dar ünlü varsa bütün hecelerde ve öteki sözcükte de kalın, düz, dar ünlü bulunur
  Sıkı fıkı, ıvır zıvır, pılı pırtı vb  
 Sayıca Eş Heceli İkilemelerde Ünsüz Dizisi:
 
 Türkçe’de sayıca eş heceli ikilemelerde bazı ünsüz dizileri tespit edilmiştir
  Bunlardan bazıları şunlardır: 
 Boy bos, huy hus (y –s ), çör çöp (r –p), torun tosun (r –s), belek bebek (l –b), delik deşik (l –ş), sat pat (s – p), kaba saba (k – s), şeş beş (ş –b)
  
 İkilemelerde Kalıplaşma:
 
 Uzun zamanlardan beri birlikte kullanılan ikilemeler birkaç bakımdan kalıplaşmış sözcüklerdir
  İkilemelerdeki kalıplaşma o kadar kesindir ki ikilemelerde kullanılan sözcüklerin sırası değiştirilemez, bazıları da tek başlarına yaşayamaz: 
 Tek tük, eski püskü, çoluk çocuk, eğri büğrü vb
  bu ikilemelerde; tük, püslü, çoluk, büğrü sözcükleri tek başlarına bir anlam ifade etmezler ve kullanıldıkları sözcüklerle aralarında bir kalıplaşma söz konusudur  
 Bunlardan başka her iki sözcüğü de tek başına kullanılamayan ikilemeler bulunmaktadır:
 
 Didik didik, allak bullak, mırın kırın, karman çorman vb
  
 İkilemelerde Sıra Kalıplaşması:
 
 İkilemeleri oluşturan sözcükler arasında kesin bir kalıplaşma söz konusudur
  İkilemeyi oluşturan sözcükler arasında yer değiştirme yapılamaz  İkilemeleri oluşturan sözcükler arasında yer değiştirme yapılırsa kalıplaşma bozulur, dolayısı ile ikilemelerde ortadan kalkar  
 Karı koca yerine koca karı denemez
  Aynı şekilde kış kıyamet, kol kanat vb ikilemelerde de bu kural söz konusudur  
 Ancak bazı istisna kelimeler söz konusudur: büyüklü küçüklü, dayalı döşeli, ikilemelerinde olduğu gibi
  
 İkilemelerde Kalıplaşmayı Perçinleyen Etkenler:
 
 Kalıplaşmayı perçinleyen belli başlı birkaç etken bulunmaktadır
  Bir ikilemede birden fazla etkenin bir arada bulunması da mümkündür  
 a
  İkilemelerde Az Heceli Sözcüğün Önce Gelişi: 
 Bu kuralda ikileme oluşurken az heceli sözcük ikilemenin başında, çok heceli sözcük ise ikilemenin sonunda bulunmaktadır
  Çok heceli sözcüğün öne alınmasıyla ikileme kurulamaz  Örneğin: 
 Çul çaput, kör topal,kul kurban, kör kütük, dal budak, bağ bahçe vb
  
 b
  İkilemelerde Ünlü İle Başlayan Sözcüğün Önce Gelişi: 
 İkilemelerde ünlü ile başlayan sözcük ünsüz ile başlayan sözcükten genelde önce gelir
  
 Akça pakça, el pençe, er geç, ekip biçmek, eksik fazla vb
  
 Ayrıca ikilemelerde özellikle ünlü ile başlayan sözcüklerin çoğunda geniş, kalın, düz ünlünün başta bulunduğu görülür: ana baba, aslı faslı, açık saçık vb
  
 c
  İkilemelerde Türkçe Sözcüklerin Önce Gelişi: 
 İkilemelerde çoğunlukla Türkçe sözcük başta, yabancı sözcük sonda kullanılır:
 
 Güçlü kuvvetli, aç biilaç, kış kıyamet, eksik fazla vb
  
 “akıllı uslu” veya “uslu akıllı”, “gönül hatır” veya “ hatır gönül” gibi ikilemelerde ise b ve c kurallarına göre iki etken arasında kalarak her iki şekilde de kullanılan ikilemeler bulunmaktadır
  
 ç
  İkilemelerde “b_” Veya “p_”ile Başlayan Sözcüklerin Sona Gelişi: 
 İkilemelerin bazılarında “b” ve “p” ile başlayan sözcüklerin ikinci sözcük olarak kullanıldığına rastlamaktayız
  Süs püs, süklüm püklüm, yırtık pırtık, ondan bundan, bölük pörçük vb  
 Özellikle “p” sesinin ikilemenin, hatta pekiştirmenin oluşturulmasında etkili bir rol oynadığı görülür
  
 “eski püskü, yırtık pırtık, bölük pörçük” vb
  ikilemelerde de yalnız başına kullanılamayan sözcüklerin başında “p” sesinin geldiği görülmektedir  
 Ayrıca bazı pekiştirmelerde “p” sesinin kullanıldığı görülmektedir:apayrı, upuzun, ipince vb
  Bazen pekiştirme yeterli bulunmazsa pekiştirmenin kuvvetini artırmak için “p” sesinde sonra kalınlık incelik uyumuna uyan bir ünlünün geldiği görülmektedir  Örneğin: 
 Sapasağlam, çepeçevre, yapayalnız, güpegündüz vb
  
 Sözcük Yapısı Bakımından İkilemeler:
 
 Türkçe’mizde kavramları pekiştirmek için hemen hemen her türlü sözcükten ikileme kurulabilmektedir
  İkilemeyi oluşturan sözcüklerden her ikisi de Türkçe, biri yabancı, her ikisi de yabancı olabilmektedir  
 Türkçe + Türkçe = “şıkır şıkır oynuyor, tak tak kapı çalındı, çisil çisil yağmur, yarım yamalak, yorgun argın, eğri büğrü” vb
  
 Yabancı + Yabancı = “hal hatır, hayır hasenat, haraç mezat, hısım akraba, şan şöhret, zarar ziyan, şen şatır” vb
  
 Türkçe + Yabancı = “yüz surat, güçlü kuvvetli, kılık kıyafet, aç biilaç” vb
  
 Not:
 
 Her iki sözcükte Türkçe olan ikilemelerde sözcükler genelde yansımadır
  Bazen de Türkçe sözcük ve eskiden kullanılan bir Türkçe sözcükten oluşur 
 Türkçe yabancı sözcüklü ikilemelerde Türkçe sözcük önce yabancı sözcük sonra gelir
  
 Sayılardan İkileme:
 
 Bu tür ikilemelerde, küçük sayıdan büyük sayıya doğru sıralanarak ikileme kurulmaktadır
  Bazı ikilemelerde de aynı sayı adından ikileme kurulmaktadır: 
 Üç beş kişi, sekiz on adam vb
  bir bir anlatmak üçer üçer dağıtmak vb  
 Tamlamadan İkileme:
 
 Bu tür ikilemelerde bazen belirtili tamlama bazen de belirtisiz tamlama olarak karşımıza çıkmaktadır
  
 B’li tamlama : sersemin sersemi, kötünün kötüsü vb
  
 B’siz tamlama: arslanlar arslanı, güzeller güzeli, tövbeler tövbesi, yıllar yılı vb
  
 Bazen de “ne” sözcüğünden kurulmuş belirtili bir tamlama olarak karşımıza çıkan ikileme bulunur: “nenin nesi” örneğinde olduğu gibi
  
 Bazı ikilemelerde de “oğul” ve “üst” sözcüğü ikilemeyi oluşturan sözcükler arasına girerek anlamı kuvvetlendirdiği görülür
  
 Oğul: hayvan oğlu hayvan, köpek oğlu köpek vb
  
 Üst : sigara üstüne sigara, kavga üstüne kavga vb
  
 M-’ li İkileme:
 
 Türküye Türkçe’sinin özelliklerinden biriside m-‘li ikileme kurulabilmesidir
  Türkçe bir sözcük aslında “m” sesiyle başlamaz  “m” sesiyle ikileme kurulması Türkçe’nin bir yaratma gücüdür  Bunun için ünlüyle başlayan sözcüğün başına veya ünsüzle başlayan sözcüğün ilk sesi kaldırılıp yerine “m” sesinin getirilmesiyle ikileme oluşturulur  Örneğin: 
 Çocuk mocuk, kalem malem, kız mız, ekmek mekmek, para mara, perde merde, lamba mamba, çakmak makmak vb
  
 K’ lı İkileme:
 
 Türkçe’de “m”’li ikilemenin yanı sıra “k”’lı ikilemelerde mevcuttur
  Bu tür ikilemelerin ağız ortası açıklığı dizisinin ikinci tipteki otomatik tekrarlar dolayısıyla k’nin yer değiştirmek zorunda bırakılarak ikiye bölünmüş olabileceğini O  Nedim Tuna araştırmalarında tespit etmiştir  Örneğin : paldır küldür, tambur kümbür vb  
 ARALIKLI İKİLEMELER:
 
 Bu tür ikilemelerin bazılarında kalıplaşma söz konusu olurken bazılarında kalıplaşmanın olmadığı görülür
  Aralıklı ikilemelerde endüstriyel az üç sözcükten, - arada “mi” eki gibi ayrı yazılan ek de olabilir – endüstriyel çok da birkaç sözcük arayla kurulabilir  Bunların asıl amacı anlamı pekiştirmek ve kuvvetleştirmektir  
 Bağlaçlı ikilemeler:
 
 Bu ikilemelerde anlamı pekiştirmek için “ve”, “de” bağlaçlarının aynı sözcüğün arasına girerek ikilemeyi oluşturdukları görülmektedir
  
 “ve” li ikileme: ancak ve ancak, yalnız ve yalnız vb
  
 “de” li ikileme: bebek de bebek, ev de ev vb
  
 Sorulu ikilemeler:
 
 Anlamı kuvvetlendirmek, pekiştirmek için aynı sözcüğün arasına “mi” yada ünlü uyumuna göre değişimleri getirilerek, ikileme kurulmaktadır
  Örneğin: 
 Ev mi ev, iş mi iş, kalem mi kalem vb
  
 Aynı kuruluş sorulu – cevaplı eylemlerde de kullanılmaktadır: yapar mı yapar, oldu mu oldu, ölür mü ölür vb
  
 Ayrıca “mi” ikilemeye belirteç ve sıfatlarda da rastlanmakta ve burada “çok” sözcüğünün yerini tutmaktadır: Fakir mi fakir (çok fakir), güzel mi güzel (çok güzel), temiz mi temiz (çok temiz), uslu mu uslu (çok uslu), zengin mi zengin (çok zengin), akıllı mı akıllı (çok akıllı) vb
  
 Sorulu ikilemelerin bir başka biçimi de “ne” ile kurulan şeklidir
  Örneğin : ne ev ne ev, ne çocuk ne çocuk vb  
 Ayrı İkileme:
 
 Türkçe de ikilemelerin etkisi yadsınamayacak derecede yaygındır
  Aralarına başka sözcükler girse bile anlamı pekiştirmek, kuvvetlendirmek için araya giren sözcüklerden yardım alınarak ikilemeye devam edilmektedir  Ancak bu tür ikilemeler kalıplaşmamıştır  
 Aç vatan göğsünü ilahına aç
 
 (N
  Kemal) 
 Toprak sel, ışık sel, güneş sel, ay sel
 
 Sel orman ve deniz; sel… sel… sel…
 
 (Tahsin Saraç)
 
 Sayı Adlarından İkileme:
 
 Sayı adlarından da aralıklı ikileme kurulabilir:
 
 Örneğin : üç aşağı beş yukarı, bir ferahladı bir ferahladı, yedi iklim dört bucak vb
  
 Sözcük Türü Bakımından İkileme:
 
 Türkçe’mizde sekiz sözcük türü mevcuttur
  Bu sekiz sözcük türünün hemen hepsinden ikileme yapılabilmektedir  
 Adlardan ikileme:
 
 a- Özel Adlardan İkileme: Özel isimlerden seslenmeler dışında çok az sayıda ikileme kurulur
  
 Hanya’yı Konya’yı, Hasan Hüseyin, Ali Veli, Ahmet Mehmet vb
  
 Seslenmelerde ise anlam pekiştirilmek istenir, hitapta ısrar edilir
  Bu nedenle seslenmelerdeki veya hitaplardaki tekrarlarda bir çeşit ikileme sayılır: 
 Kubilay! Kubilay! Sesleriyle ortalık çınladı
  
 Murat! Murat! Diye bağırdı
  Vb  
 b- Cins Adlardan İkimle: cins isimlerden birçok ikileme oluşturulmuştur:
 
 salkım salkım üzümler, dere tepe, dağ taş, ev ev dolaşmak, demet demet güller vb
  
 Adıllardan İkileme:
 
 Az sayıda zamirlerle kurulan ikilemeler mevcuttur
  Zamirlerle kurulan ikilemelerde en çok dönüşlülük zamiri kullanılmaktadır  Ayrıca soru zamirleriyle de ikilemeler kurulur: 
 “Sen sen ol başkalarına uyma”
 
 “Sen seni bil sen seni”
 
 “Kendi kendime kızıyorum” (Dönüşlülük zamiri)
 
 “Kendim ettim kendim buldum” (Dönüşlülük zamiri)
 
 “Ne? Ne?” (Soru zamiri)
 
 “Kim? Kim?” (Soru zamiri) vb
  
 Sıfatlardan İkileme:
 
 a- Aynı Sıfattan Kurulan İkileme: Aynı sıfattan kurulan ikilemelerde, sıfat ismin önünde tekrar edilmek suretiyle meydana gelir:
 
 büyük büyük ayaklar, beyaz beyaz evler, küçük küçük bahçeler, iri iri erikler, yumruk yumruk eller, renkli renkli taşlar, kırmızı kırmızı elmalar vb
  
 b- Ayrı Sıfatlardan Kurulan İkileme: Bu ikilemelerde çoğu zaman anlamları veya sesleri birbirine yakın, bazen de başlı başına bir anlamı olmayıp sadece ses yakınlığı dolayısıyla bir araya getirilmiş ikilemeler karşımıza çıkmaktadır:
 
 Ufak tefek adam, kara kuru oğlan, yorgun argın kadınlar, delik deşik elbise, yarım yamalak iş, eğri büğrü sokak, abuk sabuk yazı vb
  
 Belirteç ve Belirteç Görevindeki Sözcüklerden İkileme:
 
 Aslı Belirteç Olan Sözcüklerden İkileme: Aslı belirteç olan sözcükler çoğu zaman oldukları gibi tekrar edilerek ikileme oluşturulur:
 
 “şimdi şimdi anlıyorum”
 
 “orda orda gezme”
 
 “böyle böyle öğreneceksin” vb
  
 b- Aslı Ad Olan Sözcüklerden İkileme: Aslı isim olan sözcüklerden ikilemeler kurularak belirteç görevinde kullanırlar
  Ayrıca yansımalardan kurulan ikilemelerde bu bölümden sayılır: 
 “zaman zaman ağlar”
 
 “vakit vakit gelir”
 
 “gece gündüz, yaz kış çalışır”
 
 “şakır şakır akıyor”
 
 “zırıl zırıl ağlıyordu”
 
 c- Aslı Sıfat Olan Sözcüklerden İkileme: Aslı sıfat olan sözcüklerin çoğu belirteç görevinde kullanılabilir
  Türkçe’de “çok güzel yaz” anlatımı yerine “güzel güzel yaz” anlatımının kullanımı yaygın olduğunda sıfatların aynen tekrar edilmesiyle belirteç görevinde kullanılmaları sağlanabilir: 
 “küçük küçük doğramak, hızlı hızlı yürümek, güzel güzel git, soğuk soğuk içmek” vb
  
 Bazen de iki ayrı sıfattan ikileme yapılarak belirteç görevinde kullanılma sağlanabilir:
 
 “iyi kötü bilmek, saçma sapan düşünmek, doğru dürüst konuşmak” vb
  
 ç- Aslı Ulaç Olan Sözcüklerden İkileme: Bu tür ikilemelerde, edilgen, ettirgen, dönüşlü, işteş, ve olumsuzları yapılabilen ulaç biçimindeki eylemsilerin yan yana kullanılmasıyla ikilemeli belirteçler kurulmaktadır:
 
 “dura dura, düşüne düşüne konuşmak, sallana sallana dolaşmak, söylene söylene gitmek, salına salına gezmek, alıştıra alıştıra öğretmek” vb
  
 Bu tür ikilemeler bazen de iki ayrı ulaçtan kurulur:
 
 “araya taraya bulmak, gide gele usanmak” vb
  
 Ünlemlerden İkileme:
 
 Ünlemler duyguları, coşkuları dile getiren sözcüklerdir
  Ünlemlerdeki bu coşkuları, düşünceleri pekiştirmek güçlendirmek için ünlemler tekrar edilerek ikileme oluşturulur: 
 “vah vah!, hay hay!, of of!, öf öf!” vb
  
 Bağlaçlardan İkileme:
 
 Bağlaçlarla oluşturulmuş ikilemeler çok az sayıdadır
  Genelde bir zorlama söz konusu olmazsa bu tür ikilemeler pek oluşturulmaz  Bağlaçlar genelde yabancı sözcükler olduklarından ikileme oluşturulmaları pek uygun değildir: 
 “fakat fakat, ancak ancak”
 
 Eylemlerden İkileme:
 
 Eylemlerle oluşturulmuş ikilemeler çeşitlilik göstermektedir
  Bazen çekimli eylemlerin tekrarı ile ikileme oluşurken bazen de eylemsilerin tekrarıyla ikilemeler oluşur  Ayrıca aralıklı ikilemelerde eylemsilerle kurulabilir: 
 “oldu olacak”, “düştü düşecek”, “sarıp sarmaladı”, “buldu buluşturdu”, “buyur buyur”, “koştu koştu yoruldu”, yer yer, yemez yemez” vb
  
 YAPI VE KURULUŞ BAKIMINDAN İKİLEMELER:
 
 Yapı ve kuruluş bakımından ikilemeleri ikiye ayırabilir
  İkilemeler ya isim kök yada gövdelerinden veya eylem kök yada gövdelerinden kurulurlar: 
 I- İsim Kök veya Gövdelerinden Kurulan İkilemeler:
 
 Bu tür ikilemeler ya yalın haldeki isimlerdir veya isim durum ekleri alarak oluşan ikilemelerdir
  
 Yalın Durumdaki İkilemeler:
 
 İsim kökü veya gövdesinden kurulmuş yalın durumdaki sözcüklerin başında yansımalar gelir
  
 Yansımadan Kurulan İkileme:
 
 Bu tür ikilemeleri ayırabiliriz:
 
 a- Aynı Yansımadan Kurulan İkileme:
 
 aynı yansımadan kurulan ikilemelerde aynı sözcüklerin tekrarıyla oluşması söz konusudur: “şırıl şırıl, horul horul, kıkır kıkır, tıkır tıkır, mışıl mışıl” vb
  
 b- Ayrı Yansımadan Kurulan İkileme:
 
 ayrı yansımadan kurulan ikilemeler yapı ses bakımından birbirini andıran sözcüklerin yalın durumda tekrarıyla yapılmaktadır: “hapur hupur, şapur şupur, takır tukur” vb
  
 Yalın Durumdaki Adlardan Kurulan İkileme:
 
 Aynı isimden kurulan
 
 Farklı isimden kurulan
 
 a- Yalın Durumdaki Aynı İsimden Kurulan:
 
 Örneğin: “büklüm büklüm yol, çanak çanak yoğurt, demet demet gül, kaşık kaşık, bukle bukle saç, çeşit çeşit yemek” vb
  
 b- Yalın Durumdaki Farklı İsimlerle Kurulan İkileme:
 
 Örneğin: “iş güç sahibi, saç sakal, al pençe, tarla tapan, yol yordam, kavga döğüş” vb
  
 Yönelmeli İkileme: (a,e)
 
 Bu tür ikilemelerde ikilemeyi oluşturan sözcüklerden herhangi biri veya ikisinin yönelme durum ekinin almasıyla oluşması söz konusudur
  Bu ikilemeler aynı sözcüğün tekrarı veya farklı sözcüklerle yapılabilirler  
 a- Aynı Sözcüklerden Kurulan Yönelmeli İkileme:
 
 Sözcüklerden birisinin yönelme durum ekini alması gerekmektedir: “baş başa, göz göze, başa baş, göze göz, dişe diş, el ele, saç saça, üst üste, alt alta, arka arkaya” vb
  
 b- Farklı Sözcüklerden Kurulan Yönelmeli İkileme:
 
 farklı sözcüklerden kurulan yönelmeli ikilemelerde genelde sözcüklerin ikisinin de yönelme durum ekini aldıkları görülmektedir: “sele suya kapılmak, çoluğa çocuğa karışmak, yalana dolana sapmak, kurda kuşa yem olmak” vb
  
 Bu tür ikilemelerde çok az sayıda ikileme de sadece ikinci sözcüğün yönelme durumunu aldığı görülür:
 
 “iğne ipliğe, bir deri bir kemiğe dönmek”
 
 Çıkmalı İkileme: (dan)
 
 Çıkmalı ikilemelerde ikilemeyi kuran sözcüklerden birisi veya her ikisinin de çıkma durum ekini alması söz konusudur
  Yine bu ikilemeler aynı sözcüğün tekrarı veya farklı sözcüklerle kurulurlar  
 a- Aynı Sözcükten Kurulan Çıkmalı İkileme:
 
 Bu tür ikilemelerde her iki sözcükte çıkma durum ekini almaktadır: “kenardan kenardan gitmek, arkadan arkadan konuşmak” vb
  
 Ayrıca çıkmalı ikilemelerde ikilemeyi kuran sözcüklerden birincisi çıkma durum ekini (dan) ikincisi ise yönelme durum ekini (e, a): “inceden inceye, uzaktan uzağa, evden eve, elden ele, kulaktan kulağa, dağdan dağa” vb
  
 b- Ayrı Sözcüklerden Kurulan Çıkmalı İkileme:
 
 Sözcüklerin her ikisi de çıkma durum ekini almasıyla oluşan ikilemelerdir: “sağdan soldan, içten dıştan, ordan buradan, elinden dilinden, evden barktan, şundan bundan” vb
  
 Ayrıca bu tür ikilemelerde birinci sözcük çıkma durum ekini ikinci sözcük yönelme durum ekini alabilir: “iğneden ipliğe, baştan aşağıya, tepeden tırnağa, geceden gündüze” vb
  
 Kalmalı İkileme:
 
 Bu ikilemeyi kuran aynı veya farklı sözcüklerden birisi yada her ikiside kalma durum ekini almaktadır
  
 a- Aynı Sözcüklerden Kurulan Kalmalı İkileme:
 
 Her iki sözcükte kalma durumunu almaktadır
  Örneğin: “ayda ayda ödemek, orda orda dolaşmak” vb  
 b- Farklı Sözcüklerden Kurulan Kalmalı İkileme:
 
 Her iki sözcükte kalma durumundadır
  Örneğin: “kıyıda köşede oturmak, ötede beride, arada sırada, ayda yılda” vb  
 Yüklemeli İkileme:
 
 Bu tür ikilemeler az sayıdadır
  Kalıplaşmıştırlar, örneğin: “elini eteğini çekmek, yaşını başını almak” gibi  
 Araç Durumundaki (insturumentalis) İkileme:
 
 Insturumentalis ikilemede, ikileme aynı sözcüklerden oluşmaktadır
  Bunlar araç durum ekini almış ikilemelerdir  Örneğin: “ardın ardın gitmek, için için yanmak” gibi  
 İyelikli İkileme:
 
 İsim hal eklerinin gördüğümüz gibi ikilemenin kurulmasında etkili rol oynayabilmektedir
  Aynı şekilde iyelik ekleri de ikileme oluşurken görev alabilmektedir  İyelik ekleri ikilemeyi kuran sözcüklere eklenir  
 a- Aynı Sözcükten Kurulan İyelikli İkileme:
 
 Aynı sözcükten kurulan iyelikli ikilemelerde, aynı sözcüğün tekrarı söz konusudur
  Ancak bu tür ikilemeleri oluşturan sözcüğün iyelik ve isim hal eklerini alıp almaması bakımından çeşitlilik göstermektedir: 
 Her iki sözcükte iyelik ekini alır ve yalın halde olur
  Örneğin: “hepsi hepsi ikiyüz elli bin lira, topu topu bir araba” gibi  
 Her iki sözcük iyelik ekini alır, ikinci sözcük ayrıca yönelme durum ekini alır: “lafı lafına, sözü süzüne, boyu boyuna, huyu huyuna, ucu ucuna, eli eline” vb
  
 İlk sözcük iyeliksiz yalın halde olur, ikinci sözcük iyelikli yönelme durum ekini alabilir: “tam tamına, aç açına” gibi
 
 İlk sözcük iyelik ve yönelme ekini almıştır: “zenginliğine zengin, çalışkanlığına çalışkan, güzelliğine güzel” vb
  
 İlk sözcük sadece iyelik ekini alır: “sözü söz, işi iş” vb
  
 Her ikiside iyelik ve yönelme ekini alır: “üstüne üstüne varmak, tersine tersine davranmak” vb
  
 b- Farklı Sözcüklerden Kurulan İyelikli İkileme:
 
 Farklı sözcüklerden kurulan iyelikli ikilemelerde diğerinde olduğu gibi ek alıp almamalarına göre farklılık göstermektedirler:
 
 Her ikiside iyelik ekini alır ve yalın durumda olur: “yüzü gözü şişmek, soyu sopu belli olmak, aslı astarı olmamak, sözü sazı dinlemek” vb
  
 Her iki sözcükte iyelik ve yönelme eki almış: “yüzüne gözüne bulaştırmak, saçına başına bakmamak, üstüne başına bakmak” vb
  
 Her iki sözcük iyelik eki alır, ikinci sözcük yönelme eki alır: “saçı sakalına karışmak, evini barkını terk etmek, yaşını başını almak” vb
  
 Bazı Yapım Ekleriyle Kurulan İkilemeler:
 
 a- “-li” Ekiyle Kurulan İkilemeler:
 
 Aynı kök ve gövdeden: bu tür ikilemede, ikilemelerin çoğu belirteç veya sıfat görevindedir: “boyalı boyalı yüzler, uslu uslu oturmak, tatlı tatlı anlatmak, akıllı akıllı çocuklar” vb
  
 Birincisi “-li” ekini alır, ikincisi iyelik ve yönelme ekini alır: “evli evine, köylü köyüne, yerli yerine” vb
  
 Birinci sözcük “-li” ekini, ikinci sözcük “-siz” ekini alır: “zamanlı zamansız, belli belirsiz, yerli yersiz” vb
  
 Farklı kök ve gövdeden: örneğin: “irili ufaklı, allı pullu, akıllı uslu, evli barklı, güçlü kuvvetli, büyüklü küçüklü” vb
  
 Ayrıca “-lik” ekiyle ikileme türetilir: “dirlik düzenlik, günlük güneşlik” vb
  
 b- “-siz” Ekiyle Kurulan İkileme:
 
 Aynı kök ve gövdeden: örneğin: “sessiz sessiz, arsız arsız, yüzsüz yüzsüz, yersiz yersiz” vb
  
 Farklı kök ve gövdeden: örneğin: “borçsuz harçsız, ipsiz sapsız, tatsız tuzsuz, yersiz yurtsuz” vb
  
 Eylem Kök ve Gövdelerinden Kurulan İkilemeler:
 
 Bu tür ikilemelerin önemli bir bölümü ulaç biçimindedir
  
 Ulaçlardan Kurulan İkileme:
 
 Ulaçlar, eylem kök veya gövdelerinden türetilmiş eylem soylu sözcüklerdir
  İkilemelerde ulaçların, dönüşlü, işteş, edilgen, ettirgen, olumsuz biçimleri kullanılmaktadır  
 a- Aynı ulaçtan kurulan ikileme: Aynı eylem kökünden ve gövdesinden “-e” ekiyle türetilmiş ulaçların tekrarıyla kurulan ikilemelerdir
  Bunların olumsuzları da yapılır  Ayrıca bunların bir bölümü de “-ip” veya “-ken” ekleriyle türetilir: 
 “-e” ekiyle türetilenler: yaza yaza, koşa koşa, güle güle, baka baka, oynaya oynaya, otura otura” vb
  
 Olumsuzları: “yazmaya yazmaya, koşmaya koşmaya, bakmaya bakmaya” vb
  
 “-ip” ekiyle türetilenler: “bakıp bakıp, alıp alıp, düşüp düşüp, dönüp dönüp” vb
  
 “-ken” ekiyle türetilenler: “yaparken yaparken, bakarken bakarken” vb
  
 b- Farklı Ulaçlardan Kurulan İkileme: Bu tür ikilemeler farklı ulaçlardan oluşur ve belirteç görevinde kullanılırlar
  “-ip” ekiyle de kurulanları vardır: “yana yakına, sere serpe, bata çıka, yatıp kalkıp, satıp savıp, yiyip içip” vb  
 Ortaçlardan Kurulan İkileme:
 
 Ortaçlarla kurulan ikilemeler eylem kökünden veya gövdesinden türetilen ortaçlarla kurulmaktadır
  Bu tip ikilemelerde diğerleri gibi ya aynı ortacın tekrarıyla yada farklı ulaçların birbiri ardına getirilmesiyle oluşmaktadır  
 a- Aynı ortaçla kurulan ikileme: Aynı ortaçtan kurulan ikilemeler “-miş, -en, -mez, -ir, -dik” ekleriyle kurulamaktadırlar
  Örneğin: “solmuş solmuş benizler, kurumuş kurumuş ağaçlar, bilmiş bilmiş konuşmak, koşan koşana, konuşan konuşana, olur olmaz, konuşur konuşmaz, bilir bilmez, tanıdık tanıdık simalar” vb  
 b- Farklı ortaçlardan kurulan ikilemeler: Bu ikilemeler farklı ortaçlardan oluşmaktadır
  Yine aynı eklerle yapılmaktadırlar  Örneğin: “yemez içmez, yazan çizen, yenir yutulur, sararmış solmuş, bitmez tükenmez” vb  
 Eylemliklerden Kurulan İkileme:
 
 Eylemliklerden kurulan ikilemelerin bir bölümü aynı kökten türetilirken bir bölümü de farklı kökten türetilmiş olmaktadır
  
 a- Aynı eylemlikten kurulan ikileme: Bu tip ikilemelerin bazıları şunlardır: “kaçış o kaçış, gidiş o gidiş”, “burma burma bıyıklar, oyma oyma dolap, saçma saçma işler”
  
 b- Farklı eylemliklerden kurulan ikileme: Bunlar farklı kök veya gövdeden kurulmuş eylemliklerle yapılan ikilemelerdir: “değiş tokuş, yalvarmak yakarmak, okuma yazma, derme çatma, bıkmak usanmak” vb
  
 Eylemden Türetilmiş Sıfatlardan Kurulan İkileme:
 
 Eylemden türetilmiş sıfatlardan kurulan ikilemelerin, ortaçlarla kurulan ikilemelerden farkı bunların olumsuzluklarının yapılamamasıdır
  Bunlarda ikiye ayrılırlar: 
 a- Aynı eylemden: Örneğin: “şaşkın şaşkın çocuklar, kesik kesik saçlar, yırtık yırtık elbiseler” vb
  
 b- Farklı eylemden: Örneğin: “kırık dökük sandalye, delik deşik duvar, açık saçık resimler” vb
  
 Çekimli Eylemden Türetilmiş İkileme:
 
 Bu ikilemeler çekimli eylemlerle kurulurlar
  Bunlardan bazıları aynı kök veya gövdeden, bazıları ise farklı kök veya gövdeden meydana gelirler  
 a- Aynı çekimli eylemden: Bu ikilemelerin şahıslara göre çekimi şöyledir:
 
 1
  ve 2  kişi: “koştum koştum yoruldum, sevdin sevdin bunu mu sevdin?” gibi  
 3
  kişi: “bağırmış bağırmış duyuramamış, koştu koştu düştü, gelse gelse bugün gelir” gibi  
 b- Farklı çekimli eylemden: Bu ikilemeler örneğin şöyledir: “ezildi büzüldü konuşmaya çalıştı, ağladı sızladı kendini affettirdi” gibi
  
 Çekimli Eylemle Birlikte Ulaçtan Kurulan İkileme:
 
 “-e” veya “-ip” eklerinden türetilen ulaçlar çekimli eylemle birlikte kullanılarak oluşturulmuş ikilemelerdir:
 
 “kala+kaldım, veri+versin” vb
  
 Yardımcı Eylemlerle Kurulan İkileme:
 
 Bu ikilemelerde, “etmek, olmak, eylemek” yardımcı eylemleri ikilemeyle birlikte kullanılır
  
 Etmek: “tiftik tiftik etmek, kaş göz etmek” vb
  
 Olmak: “parça parça olmak, al al olmak” vb
  
 Eylemek: “rica rica eylemek” vb
  
 GÖREV BAKIMINDAN İKİLEMELER:
 
 a- İkilemeden Özne: İkilemeler cümle içinde özne göreviyle kullanılabilirler
  İkileme tek bir sözcük gibi görevi üstüne alabilmektedir  Örneğin: “ana baba çoğu zaman çocukları için tartışırlar” cümlesinde olduğu gibi  
 b- İkilemeden Nesne: İkilemelerden belirtili veya belirtisiz nesne yapılabilmektedir
  Örneğin: “çanak çömlek satıyor”, “pılıyı pırtıyı topladı” gibi  
 c- İkilemeden Tümleç: İkilemeler tümleç görevinde de bulunabilmektedirler
  Örneğin: “Abisi kardeşini şehir şehir arıyor”, “Ortalık birdenbire karıştı”, “Eninde sonunda buraya gelecek”, “Ele güne karşı üstüne başına dikkat etmelisin” gibi  
 ç- İkilemeden Yüklem: Örneğin: “Yine bir sofrada şen şakraktık”, “Ben o rüzgarla şimdi baş başayım
  ”, “Büyük tehlikelerle karşı karşıyayız” gibi  
 ANLAM BAKIMINDAN İKİLEMELER:
 
 İkilemeler anlamı pekiştirmek, güçlendirmek amacıyla yaratılmış sözcüklerdir
  İkilemelerde iki sözcük yan yana getirilerek bu birlikten ortak bir anlam, güçlü bir kavram elde edilmektedir  İkilemeleri anlam açısından ayırma imkanımız bulunmamaktadır  
 Anlamı Pekiştirme:
 
 Asıl amaç anlamı pekiştirmek olan ikilemeler, “çok, pek, fazla, gayet” gibi sözcüklerin belirttikleri kavramla ikilemenin anlamda sağladığı güç, pekiştirme bakımından ölçülmez
  “öbek öbek çiçekler, demet demet güller, salkım salkım üzümler, deste deste para” gibi ikilemelerle sağlanan kavramlar “çok” vb  sözcüklerle sağlanamaz  
 Sözcüklerin pekiştirme olayı da bir çeşit ikileme sayılır
  Bu konuyla ilgili Mehmet Ali Ağakay’ ın yaptığı çalışmayı ileride vereceğim  
 Anlamı Güçlendirme:
 
 İkilemeler oluşturulurken çeşitli amaçlar güdülmüştür
  Bunlardan birisi de anlamı kuvvetlendirmek, güçlendirmektir  Sözcük tekrar edilerek anlam tekrar edilir, böylelikle anlam güçlendirilmiş olmaktadır  
 Çoğu zaman deyimlerde de, atasözlerinde de bu yola başvurulmakta, böylelikle anlam güzelliği ve kuvveti oluşmaktadır
  Örneğin: “yalvara yalvara ikna ettik, ağlaya ağlaya anlattı, gide gele usandık” vb  
 Anlamı Abartma:
 
 İkilemeler anlamın sağladığı gücü, değeri arttırmak, abartmak içinde oluşturulmaktadır
  Yani ikilemelerde az çok mübalağa söz konusudur: “koşa koşa yorulmak” anlamını hiçbir zaman “koşarak yorulmak” sağlayamayacağı gibi  
 Anlamı Çoğaltma:
 
 İkilemeler topluluk isimleriyle, “ler” çoğul ekiyle bazen de ikilemelerin tümleç görevi gördüğü zamanlarda çokluk ifade ettikleri görülmektedir
  Örneğin: “deste deste para, demet demet çiçek, sarı sarı güller, güzel güzel elbiseler, ev ev dolaşmak, sokak sokak gezmek” vb  
 Anlamı Kolaylaştırma:
 
 İkileme ile anlam, öteki anlatımlardan çok daha kolaylıkla, çok daha yalın, esnek ve açık olarak anlaşılır
  Mesela: “çok fakir bir adam” yerine, “fakir mi fakir bir adam” anlatını durumu daha net bir biçimde anlatır  
 Anlam Bakımından İkilemeyi Kuran Sözcükler:
 
 İkilemelerde sözcükler anlam bakımından, bir tek sözcükmüş gibi birbirine sıkı sıkıya bağlıdır
  Hatta bazı ikilemelerde sözcükler birbirinden ayrı düşünülemez  
 I- İki Sözcüğe de Anlamlı İkileme:
 
 Başlı başına anlamları olan sözcüklerden kurulan ikilemelerdir
  Bu tür ikilemeler üç çeşittir: 
 a- Aynı Anlamlı Sözcüklerden Kurulan İkileme:
 
 Bu tür ikilemelerde sözcükler aynı anlamda görünseler de her yerde birbirlerinin yerine kullanılamadıkları için, gerçekte aynı anlamda değillerdir
  Bu tür ikilemelere endüstriyel iyi örnek tekrar edilen sözcüklerle kurulan ikilemelerdir  Örneğin: “it köpek, kılık kıyafet, deli divane, ses seda, köşe bucak” vb  
 “ağlaya ağlaya anlatmak, güzel güzel kızlar, tatlı tatlı masallar, demet demet çiçekler” vb
  
 b- Yakın Anlamlı Sözcüklerden Kurulan İlkeme:
 
 Bu ikilemelerde sözcüklerin kendi başlarına anlamları mevcuttur
  Yakın anlamlı sözcüklerin bazılarında ses biçim yakınlığından faydalanılmıştır  Örneğin: “dünya alem, eş dost, ar namus, mal mülk, ak pak, ağrı sızı, açık saçık” vb  
 c- Karşıt Anlamlı Sözcüklerden Kurulan İkileme:
 
 Bu tür ikilemelerde sözcükler karşıt anlamlıdır
  Örneğin: “iyi kötü, er geç, dost düşman, tatlı tatsız, yerli yersiz, ileri geri, eksik fazla, az çok” vb  
 II- Bir Sözcüğü Anlamlı İkileme:
 
 Bu ikilemelerde sözcüklerden birisi tam anlamlı diğer sözcük anlamlı sözcüğün gölgesidir
  Ama bu gölge sözcük anlamı güçlendirmede yardımcıdır  Örneğin: “ufak tefek, yırtık pırtık, incik boncuk, eski püskü, eğri büğrü” vb  
 III- İki Sözcüğü de Yarı Anlamlı İkileme:
 
 Bu ikilemelerdeki yarı anlamlı sözcükler bir zorlama olmasa tek başlarına kullanılmazlar
  Bu tür sözcüklerle kurulan ikilemelerde bir pekiştirme apaçık ortadadır  Örneğin: “eciş bücüş adam, abur cubur, yalap şalap, hapur hupur, katır kutur, şarıl şurul” vb  
 ORHUN YAZITLARINDA İKİLEME:
 
 İlk Türk metinlerinden, Orhun Yazıtlarında de ikilemelere rastlanır:
 
 “Tengri teg tengride bolmış”, “bilig bilmez kişi”, “yogçı sıgıççı tutıp”, “yabız yablak budun”, “Elig yıl işig küçüg birmiş” gibi
  
 UYGURCADA İKİLEME:
 
 Uygurca metinlerde ikilemelere oldukça sık rastlanmaktadır
  İkileme, Uygurca’nın başlıca özelliklerinden biridir  Uygurca döneminde, yabancı dillerin Türkçe’ye etkisi artmaya başlamıştır  İkilemeden vazgeçmeyen Türkler Uygurca sözcüklerle yabancı sözcükleri yan yana getirmek suretiyle ikilemeler oluşturmuşlardır  Örneğin: “Çin kitrü (doğru, hakiki); hua çiçek (çiçek), kalp öp (zaman, vakit), vb  
 Ayrıca Türkçe sözcüklerden kurulan ikilemelerde mevcuttur: “köngül köküş (gönül kalp), küç erdem (erdem güç), san sakış (sayı, hesap) gibi
  
 Uygurca’da ikilemeleri dört gruba ayırabiliriz:
 
 a) Unsurları aynı olan tekrar grubu
 
 Bir kelimenin arka arkaya iki defa tekrarlanmasıyla yapılır
  
 kayta-kayta “tekrar tekrar”
 
 yéňi-yéňi “yeni yeni”
 
 gür-gür “gür gür”
 
 kiçik-kiçik “küçük küçük”
 
 énik,énik “açık açık”
 
 b) Unsurları eş anlamlı tekrar grubu
 
 Grubu meydana getiren kelimeler yakın veya eş mânâlıdır
  
 Teň-otak “denk ortak” göşt-et “et et”
 
 yekke-yalguz “tek yalnız” hesel-bal “bal bal”
 
 sak-salamet “sağ selamet” val-vul “val vul”
 
 c) Unsurları zıt anlamlı tekrar grubu
 
 Zıt anlamlı iki kelimenin meydana getirdiği kelime grubudur
  
 İlgiri-kéyin “önce sonra” yukuri-töven “yukarı aşağı”
 
 Keçe-kündüz “gece gündüz” küni-tüni “gündüz gece”
 
 Anda-munda “orta burada” koya-koymak “koyar koymaz”
 
 ç) İlâveli tekrar grubu
 
 Kelime başına bir ses veya bir hece ilâvesi ile meydana gelen tekrar grubudur:
 
 Kipkizil “kıpkızıl”
 
 Köpkök “gömgik”
 
 Az-maz “az maz”
 
 Un-pun “un mun”
 
 DEDE KORKUT’TA İKİLEME:
 
 Dede Korkut kitabında ikilemelerin değişik, etkili, renkli biçimlerine bol bol rastlanır
  Dede Korkut kitabının çekiciliğini sağlayan özelliklerin başında ikilemeler gelmektedir  
 Dede Korkut’ta aynen tekrarlar tabii bugünkünden farksızdır
  Yalnız tekrar için kullanılan bazı kelimeler, bazı ses taklitleri esere mahsustur, eserin eski Anadolu ve Azeri hususiyetlerine dahildir  Fakat tekrarın bünyesinde bir fark yoktur: kaş kaş 87-11, buldur buldur 54-4, burçak burçak 266-12-13, güv güv 281-4, küpür küpür 285-12, alay alay 285-11, öğür öğür 300-9 misallerinde olduğu gibi  Aynen tekrarlar eserde bugünkü gibi çok kullanılan bir kelime grubudur  
 Eş mânalı tekrarlar da bugünkünden faksızdır: çoban çoluk 218-4, yamrı yumrı 274-3 gibi
  
 Zıt mânalı tekrarlar da bugünkü gibidir: dünlü günlü 263-3 gibi
  
 İlâveli tekrarlardan başa m getirilerek yapılan tekrar eserde bir terde geçer: herze merze 248-7
  Hece tekrarı olarak ap alaca 61-4, kap kaya 188-7 gibi misaller vardır  Sonraki p’ye a, e ilavesi ile de yapa yaluňuz 148-1, sapa sağ 29-7 şekilleri yapılmıştır  Sapa sağ bugün Azeri Türkçe’sinde de aynen vardır  
 Dede Korkut’ta Azeri Türkçe’sindeki bir tekrar kısaltması da vardır: kova kov 76-3
  gide gide gibi bir gerundium tekrarından Osmanlı sahasında git gide şekli çıkmışken Azeri sahasında bu gide git olmuştur  İşte bunun, bu Azeri şeklin Dede Korkut’ta da bulunduğu görülüyor  
 İKİLEMELER ÜZERİNE YAPILMIŞ BAZI ÇALIŞMALAR VE SAPTANMIŞ KURALLAR:
 
 Osman Nedin TUNA: Bu konuda çok değerli bir araştırması bulunan O
  Nedim TUNA, topladığı malzemeye “ünlü-ünsüz, ünlü-ünlü” kurallarını uygulayarak, tekrarlanan kelimelerin fonetik yapı özelliklerine göre dizildiğini tespit etmiştir  Ayrıca Türkçe’de yalnız ikili değil, üçlü dörtlü tekrarların da bulunduğunu eserinde kaydetmiştir  (Bkz  Osman Nedin TUNA, Türkçe’nin Sayıca Eş Heceli İkilemelerinde Sıralama Kuralları ve Tabii Bir Ünsüz Dizisi, Ank  1986) 
 Prof
  Dr  Osman Nedim TUNA eserin sonunda şu kuralları tespit etmiştir: (s  66) 
 Sayıca Eş Heceli İkilemelerin Sıralama Kuralları
 
 İkilemelerde sıralama, yani hangi üyenin ilk, hangisinin ondan sonra geleceğini tâyin eden esas fonetiktir
  Bununla kastedilen şey, sıralamanın V=ünlü, K=ünsüz’ü gösterdiği takdirde: 
 üyelerin her birindeki fonemlerin sayısı (çok heceli sonda)
 
 üyelerin aynı yerlerindeki fonemlerin karşıtlıkları’na göre yapılmasıdır
  Kısaca a ve b maddeleri sıralamayı tâyin eden faktörlerdir ve bu faktörler fonetiktir  Konumuz yalnız “sayıca eş heceli ikilemeler” olduğundan, aşağıdaki kurallar yalnız bunlara aittir  Şu halde bu tür ikilemelerdeki sıralamalar V, K kombinasyonlarına dayanmak mecburiyetindedir  
 Kurallar
 
 Bütün kurallar sıralanmıştır
  Yani, kuralların sırasında değişiklik yapılamaz  Aksi halde bunlar işlemez  Sıralama esası sırası 1  V-K 2  K-K 3  V-V dir  
 Önce üyelerin sonuna bakılır
  Biri V biri K ile bitiyorsa, başa bakılır K’lar farklı ise, V ile biten üye sıralamada ilk, Msl: balta – nacak 
 Durum bu değilse, başa bakılır
  Üyelerden biri V, öbürü K ile başlıyorsa, o zaman V ile başlayan üye sıralamada ilk olur  Msl: ana – baba 
 Durum bu değilse, ya her iki üye V ile, veya her iki üye K ile başlıyor demektir
  Eğer K – K ise, ilk üyenin hangisi olacağını (Ünsüz Dizisi’ne) bakarak tâyin ederiz  “Ünsiz Dizisi”nde, bu kelime başı K’larından hangi üyeninki ilk geliyorsa o üye başta yer alır  Msl: kaba – saba  Eğer V – V ise, ilk üyenin hangisi olacağını (Ünlü Dizisi’ne) bakarak tâyin ederiz  Ünlü dizisinde bu, kelime başı V’lerinden hangi üyeninki ilk geliyorsa, o o üye başta yer alır  Msl: oğul – uşak 
 Eğer her iki üyeninde baş tarafları birbirinin aynı ise, karşılıklı olarak baştan sona doğru, her iki üyenin fonemlerine bakılır
  Bu ikisi arasındaki ilk farkın gösterdiği karıtlığa bakılır  Bu, ya V – K, yada K – K’dır  (V-V için örnek yok)  Eğer V – K ise, V’lisi başa gelir  Msl: sere serpe  Eğer K – K ise (Ünsüz Dizisi’ne) bakılır  Hangi üyedeki K, Ünsüz Dizisi’nde öbüründen önce geliyorsa o üye başa gelir  Msl: çoluk – çocuk, huy – hus 
 ÜNLÜ DİZİSİ : e, a; i, ı; ö, o; ü, u
 
 Şu sıra ile bakılır: 1
  düz – yuvarlak (düz önde) 2  geniş – dar (geniş önde) 3  ön–art (ön önde) 
 ÜNSÜZ DİZİSİ: ğ, h; l, r, n, m; v, y; k; z, s, ş, f; c, d, g, b; ç, t, p
 
 Şu sıra ile bakılır: 1
  başka- (k hariç) patlayıcı (patlayıcı sonda) 2  ğ, h-başka (ğ, h önde) 3  liquid ve nasal sonant- başka (başka sonda), 4  v,y – başka (v, y önde) 5  aynı grupta arkadan öne (arka önde), 6  aynı grupta ölümlü – ölümsüz (ölümlü önde) 
 Ayrıca prof
  Dr  Osman Nedim TUNA bu çalışmasında sade ikilemeler değil Türkçe’de üçlemeler ve dörtlemelerinde olduğunu tespit etmiştir  Çalışmasında bunlara dair örnekler vermiştir  
 Üçlemeler: “dost ahbap akraba, han hamam apartman, çay kahve gazoz, at avrat pusat, bağ bahçe baston, bahçe sandık sepet, boy bos endâm, çoluk çocuk boncuk, din imam insaf, eş dost ahbap, nane limon ökaliptus, şans kader kısmet” vb
  
 Dörtlemeler: “ana avrat kız kısrak, bardak sürahi tabak çanak, çanak çömlek tencere tava, din imam insaf merhamet, eş dost hısım akraba, ev bark ot oçak, kadın çoluk çocuk boncuk, karı kancık kız kısrak, karyola dolap masa sandalye, üst baş giyim kuşam” vb
  
 Mehmet Ali AĞAKAY: İkilemeler konusunda bir başka kapsamlı çalışması olan da Mehmet Ali Ağakay’dır
  Ağakay ikilemelere koşmalar adını vermektedir  M  Ali Ağakay’a göre Türkiye Türkçe’si koşmalarında da koşuklar arasında ses uygunluğu göze çarpacak derecede çoktur: “kılık kıyafet, selâm kelâm, çoluk çocuk”’ta olduğu gibi başta, sonda veya her iki yanda sesleri uygun düşen kelime seçilmesi bir kural değilse de uygulanmasına elden geldiği kadar çalışılan bir yoldur  (Bkz  Mehmet Ali AĞAKAY, Türkçe’de Kelime Koşmaları, TDAY- Belleten 1954) 
 Ağakay incelemesini;
 
 Koşuklar dizilirken uyulan ilkeler
 
 Meydana gelen koşmalarda sağlanan anlam değeri bakımından iki oluşturmuştur:
 
 Diziliş İlkeleri:
 
 Koşmalarda koşukların dizilişi gelişi güzel olmuyor
  Bu diziliş koşukların niteliğine göre uygulanan bir takım kurallara sıkıca bağlıdır  O kadar ki, bunların yeri değiştirilecek olursa kimi, koşma ya anlaşılmaz olur, yada bütün bütün başka bir anlam verir  “iri yarı” yerine “yarı iri” denince aynı kavram çevresi içinde kalınsa da istenilenin tersi anlaşılacağı gibi, “karı koca” yerine “koca karı” denince de büsbütün ayrı bir şey anlatılmış olur  
 Bu derece önemli olan dizi sırası başlıca iki temel anlama dayanır: Koşukların biriri karşısındaki anlam ve ses durumu
  
 Koşukların arasında tabiat ve mantığın anlam bakımından gerekli kıldığı bir sıra varsa buna bağlı kalınır
  Böyle bir gereklik bulunmadığı zaman koşukların ses özellikleri işe karışır  Şu ilkelere göre dizilmişlerdir: 
 a)- Azdan Çoğa: az çok, beş on, bir iki, kırk elli, eksik ziyade, sekiz on, üç dört, vb
  
 b)- Öncekinden Sonrakine: bugün yarın, eninde (önünde) sonunda, o gün bugün, yarın öbürgün, vb
  
 c)- Bir işin ilk evresinden son evresine: ekip biçmek, giyinmek kuşanmak, derme çatma, dur otur, kapıp koyvermek, kaptı kaçtı, kesip atmak, satıp savmak, selâm kelâm, vb
  
 d)- Temel kavramdan yardımcı kavrama: çürük çarık, aslı astarı, canla başla, çeyiz çimen, az buz, bağırmak çağırmak, çift çubuk, dedi kodu, değiş tokuş, falan fıstık, gezip tozmak, helâl hoş, sövmek saymak, sürü sepet, tuz buz, yaşı ne başı ne, yaşlı başlı vb
  (haraç mezaç koşması bu kurala uymamıştır  ) 
 e)- Koşuklardan biri yakıştırma olduğu zaman sona alınır: bakkal çakal, boy bos, çarpık çurpuk, eski püskü, hayal meyal, kaba saba, kambur kumbur, sıkı fıkı, ufak tefek, yarım yamalak, yırtık pırtık, tüy tüs vb
  (çoluk çocuk, hırlı hırsız, konu komşu koşmaları bu kurala uymamaktadır  ) 
 f)- Olumlu – olumsuz iki koşuktan olumlusu öne geçer: belli belirsiz, yerli yersiz, münasebetli münasebetsiz, bilir bilmez, görünür görünmez, ister istemez, olur olmaz vb
  
 Mantığın sıra göstermediği maddelerde (eş anlamlı, yakın anlamlı, karşıt anlamlı, ayrı anlamlı olan veya kendi başına anlamı olmayan koşuklarla yapılmış koşmalarda) koşukların dizilişi ses özelliklerine göre düzenlenir
  Bunlarda kelimelerin hece sayısı, vokal veya konsanla başlamaları, vokallerin niteliği gibi durumlar göz önünde tutulur: 
 Hece sayısı eşit olmayan koşuklardan hecesi az olanı başa geçer: aç biilâç, ardı arası, az buçuk, bağ bahçe, bet beniz, bıkmak usanmak, bitmek tükenmek, bulup buluşturmak, can ciğer, çalışmak çabalamak, çekip çevirmek, dirlik düzenlik, don gömlek, el ayak, göz kulak, güle oynaya, hısım akraba tam takır, top tüfek, toz duman, vb
  
 Eşit heceliler arasında vokalle başlayan koşuk öne geçer: abur cubur, adı sanı, ağlayıp sızlamak, alacak verecek, alıcı verici, aslı nesli, aygın baygın, allı pullu, el gün, eni konu, etli canlı, etli butlu, ezile büzüle, incik boncuk, vb
  
 Koşma konusunda eşit heceli kelimelerin baş hece vokalleri arasında bir sıra üstün göze çarpar: kapalılarla yuvarlaklara göre açık ve düz olan “a” sonra “e” kapalı yuvarlaklara göre de düzler ve özellikle açık yuvarlak olan “o” ve “ö” üstün tutularak başa alınır: alt üst, altlı üstlü, artık eksik, barış görüş, cart curt, çalı çırpı, falan filan, fasa fiso, irili ufaklı, kara kuru, kaş göz, kazma kürek, kelle kulak, kem küm, sarmaş dolaş, tekme tokat, sayıp dökmek, sazı sözü, tadı tuzu, yalan dolan, vb
  
 NOT: Ağakay bu araştırmasını 100 koşma üzerinde gerçekleştirmiş bunlardan 12 tanesinin bu kurallara uymadığını saptamıştır
  (C kuralı için), Tuna araştırmasını 2022 örnek üzerinde gerçekleştirmiş ve daha yüksek bir yüzde oranına ulaşmıştır  
 Koşamlarla Sağlanan Anlatışlar:
 
 Bir koşmanın verdiği anlam, kendisini meydana getiren koşukların eş, yakın, karşıt anlamlı olmak gibi birbirine göre olan durumlarıyla belirir
  Onun için diziliş konusunda bunların karşılıklı ses durumları nasıl gözden geçirilmişse burada da anlamlarının birbiriyle olan ilişiğini göz önüne almak gerekir  Çünkü, koşmaların anlamında beliren pekişme, genişleme, kutuplaştırma, ikircillik, tekleştirme, gibi çeşitli değerler bu ilişiğe dayanır  Mesele bu bakımdan ele alınınca, koşukların yedi vasıfta alabileceği görülür: 
 Eş anlamlı
 
 Yakın anlamlı
 
 Karşıt anlamlı
 
 Anlamca ilişkili
 
 Anlamca ilişkisiz
 
 Koşuklardan biri anlamsız
 
 Her ikiside anlamsız
 
 Eş anlamlı koşuklarla yapılan koşmalar düşünceyi pekiştirerek anlatır: bitmek tükenmek, doğru dürüst, deli divane, kılık kıyafet, sille tokat vb
  
 Yakın anlamlarla yapılan kavram çerçevesini genişletmeye yarar: ak pak, akıl fikir, aslı nesli, din imam, mal mülk, yer yurt vb
  
 Karşıt anlamlı olanlar ya alt üst, öte beri, ulu orta gibi mecaz yolu ile yeni bir kavram meydana getirmeye, ya alıcı verici, altlı üstlü, büyüğü küçüğü, enine boyuna, gece gündüz, yaz kış, gibi iki karşıt anlamı uzaklaştırıp iki kutuplu bir düşünce anlatmaya yada az çok, var yok, er geç, ileri geri, gibi iki ihtimali karşılaştırıp ikircilik meydana getirmeye yarar
  
 Koşuklarında ancak çağrışım yoluyla bir anlam ilişiği sezilen koşmalar, karı koca, ana baba, giyim kuşam, göz kulak, saz söz, selâm kelâm, vb
  de olduğu gibi iki ayrı kavramı birbirine bağlayıp tekleştirme görevindedir  
 Koşuklar arasında hiçbir anlam ilişkisi bulunmadığı zaman ya ahım şahım, dedi kodu, hoş beş gibi apayrı bir anlam meydana gelir yada afiyet şeker, aslı faslı, çeyiz çimen koşmalarında görüldüğü gibi ikinci koşuk birincisinin anlamını pekiştirir veya genişletir
  
 Koşukların biri anlamsız olduğu zaman (ki aralarında her zaman ses uygunluğu bulunur) anlamsızı anlamlı olanın alanını kendi değeri içinde genişletmeye yarar: bakkal çakal, çoluk çocuk, hayal meyal, sıkı fıkı, ufak tefek gibi
  
 Son olarak, koşukların her ikiside abuk sabuk, çıtı pıtı, ıvır zıvır, kem küm gibi anlamsız olan koşmalar geliyor
  Bunlarda anlamın doldurma olması tabiidir  
 Ayrıca Ağakay pekiştirmeyi bir çalışmasında şöyle anlatmaktadır
  (Bkz  Türk Dili Dergisi sayı: 156 (1964)) 
 Pekiştirme öğesi “p” ile yapılan kelimelerin çeşitleri:
 
 sesli ile başlayanlar,
 
 yapılarında dudaksıl ve s yakını (z, ş, ç) bulunmayanlar,
 
 Bu çeşit seslerin her ikisinden başka bir de r taşıyanlar
  
 a) ap + acı ap + aydın ip + ince
 
 ap + açık ap + ayrı up + uygun
 
 ap + ak ep + ekşi up + uzun
 
 ap + ansız (+ın) ep + ey (+ce)
 
 ap + aşikâr ıp + ıslak
 
 b) dap + dar (+acık) kap + kalın kop + koyu
 
 dip + diri kap + kara kup + kuru
 
 dop + dolu kap + karanlık tap + takır
 
 dup + duru kop + kolay yep + yeni
 
 c) çep(e) + çevre kıp + kırmızı sip + sivri
 
 2
  b sesi ile başlayan ve yapılarında s yakını ses bulunanların pekiştirmesi m ile yapılır: 
 bam + başka bom + boş
 
 bem + beyaz bum + buruşuk
 
 Aşağıdaki pekiştirmeler s yakını ses taşıyan kelimelerle yapılıştır
  Bunların kimisi, pekiştirme öğesine p, kimi ise m almıştır  Ancak bu grupta çağdaş olarak dümdüz/düpedüz, tamtakır/taptakır almaş’ını tenavvubünü görmekte olduğumuz gibi aynı olayı ayrı çağlar arasında da görüyoruz: Eskiden yapyalış, düpdüz, tamtaze şimdi yemyeşil, dümdüz, taptaze  Bu gözlem (yukarıda iki sayılı maddede saptanan durum dışında) dil beğenisi’nin s yakını ses taşıyan kelimelerde p ile m yi aynı değerde tuttuğunu gösterir  
 a) p alanlar:
 
 düp(e) + düz kıp + kızıl tap + taze
 
 düp + düz (eski) sap + sarı yap(a) +yalnız
 
 gep + geniş sıp + sıcak yap + yaşıl (eski)
 
 kıp +kısa şip + şirin zap + zayıf
 
 b) m alanlar:
 
 dım + dızlak tam + taze (eski) yam + yaş
 
 düm + düz yam + yassı yem + yeşil
 
 4
  Yapılarında dudak sesi bulunup da s yakını ses taşımayanlar s alır: 
 bas + bayağı cas + cavlak pes + pembe
 
 bes + bedava kıs + kıvrak tas + tamam
 
 bes + belli kös + kötürüm tos + toparlak
 
 bes + beter mas + mavi yus + yumru
 
 büs + bütün mos + mor yus + yuvarlak
 
 5
  Yapılarında dudaksıl ve s yakını ses taşıyanlar r alır  
 Çar + çabuk sır(ıl) + sıklam tor + topaç
 
 Çır(ıl) + çıplak ter + temiz
 
 Yukarıda beş madde halinde anlattığımız düzene uymayan ancak beş sıfat vardır: doğru, katı, koca, sağlam ve top
  
 Saptadığımız düzene göre ilk üçünün p, dördüncüsünün r, beşincisinin de s alması gerekirken bu gerekliğe uymamışlardır
  
 ÖRNEKLER
 
 Şiir:
 
 Ilgıt ılgıt esen seher yelleri
 
 Esip esip yâre değmeli değil
 
 Ak elleri elvan elvan kınalı
 
 Karadır gözleri sürmeli değil
 
 Karaçoğlan
 
 Beni bende demen, bende değilem
 
 Bir ben vardır bende, benden içerü
 
 Yunus Emre
 
 Sen olasın deyü yer yer asılıp ayineler
 
 Gelene gidene eyler nazarı döne döne
 
 Necati
 
 Zerre zerre hak-i dergâhına ister sala nur
 
 Dönmez ol dergâhtan ger olsa pare pare su
 
 Füzuli
 
 Kadrini seng-i musallada bilüp ey baki
 
 Durup el bağlayalar karşına yâran saf saf
 
 Bâki
 
 Zerre zerre hak-i guristanı pâmal etme kim
 
 Tûde tûde Husrev-i zerrin külehdür her biri
 
 Naili
 
 Sönük sönük yanıyor rafta isli bir lamba
 
 Önünde bir küme: Fes, tekke, hırka, salta, oba
 
 Mehmet Akif ERSOY
 
 Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
 
 Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
 
 Ahmet Haşim
 
 Bu kitaptır, her insana için dışın öğreten
 
 Gökte yerde tende canda bir Yaradan sezdiren
 
 Mehmet Emin Yurdakul
 
 Sen ağlayan bir gözle süzersin uzun uzun
 
 Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini
 
 Faruk Nafiz Çamlıbel
 
 Geceler geceler almış giderim,
 
 Kara taş uyudun mu?
 
 Fazıl Hüsnü Dağlarca
 
 Atasözü:
 
 “damlaya damlaya göl olur”
 
 “ödünç güle güle gider, ağlaya ağlaya gelir”
 
 “üzüm üzüme baka baka kararır”
 
 “dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur”
 
 “yer damar damar, insan soy soydur”
 
 “erken kalkan yol alır, erken evlenen döl alır”
 
 “bal bal demekle, ağız tatlanmaz”
 
 Deyim:
 
 “durdu durdu turnayı gözünden vurdu”
 
 “dik dik bakmak”
 
 “ne yapıp yapıp başarmak”
 
 “elini kolunu sallaya sallaya gezmek”
 
 “tepe tepe kullanmak”
 
 “sıcağı sıcağına söylemek”
 
 “vakitli vakitsiz gelmek”
 
 “fitil fitil burnundan getirmek”
 
 “az buz değil”
 
 “tüyleri diken diken olmak”
 
 “huyuna suyuna gitmek”
 
 “bucak bucak kaçmak”
 
 İkilemeler Konusunda Yararlanılabilecek Kaynaklardan Bazıları:
 
 1- Ağakay, Mehmet Ali: “Türkçede Kelime Koşmaları” TDAY – Belleten 1954, Ankara (s
  97 – 104) 
 2- Aksan, Doğan: “Sözcük Türleri” Türk Dil Kurumu Yayınları s
  93 – 94 
 3- Ergin, Muharrem: “Türk Dil Bilgisi” İstanbul 1998, s
  377 – 379 
 4- Güneş, Sezai: “Türk Dili Bilgisi” 3
  Basım 1997 İzmir, s  355 – 358 
 Hatipoğlu, Vecihe: “Türk Dilinde İkileme” Ankara 2
  Basım 1981, 119 sayfa 
 Hatipoğlu, Vecihe: “Kelime grupları ve kuralları” TDAY – Belleten 1963, s
  203 – 244 
 7- Karahan, Leyla: “Türkçede Söz Dizimi” 4
  Baskı 1997 Ankara s  26 – 28 
 8- Tuna, Osman Nedim: “Türkçede Tekrarlar(1)”, TDED, III
  no  3 – 4,İstanbul, 1949 (s  429 – 447), “II”  IV, no  1, İstanbul, 1950 (s  39 – 81) 
 9- Tuna, Osman Nedim: “Türkçenin Sayıca Eş Heceli İkilemelerinde Sıralama Kuralları ve Tabii Bir Ünsüz Dizisi, Ank 1986, 66 sayfa
 
 
 |