12-20-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Can - Could
CAN
"Can" şu andaki ya da gelecekteki yeteneği ya da kapasiteyi; izin ya da olabilirliği ifade etmek için kullanılır Negatif şekli "can?t", "can not", ya da "cannot" olarak yazılabilir ve eğer bir izin için kullanılmış ise reddetmek yani ? hayır ? anlamına gelir
Şimdi CAN ile ilgili örneklerimizi görelim:
1- for ability (Yetenek, muktedir olma, yapabilme ifade eder):
- A strong man can lift heavy things
- Güçlü bir insan ağır şeyleri kaldırabilir
- A: Can you swim? A: Yüzebiliyor musun?
- B: Yes, I can B: Evet, yüzebiliyorum
- A: I can ride a bike A: Bisiklete kullanabiliyorum
- B: I cannot ride a bike B: Ben kullanamıyorum
2- In asking for permission or giving permission (İzin isteme ya da izin verme, müsaade etme):
- You can take a break if you are tired
? Yorulduysan dinlenebilirsin
- Can you help me a minute, please?
? Lütfen bir dakika bana yardım edebilir misin?
- Can I read your newspaper?
? Gazeteni okuyabilir miyim?
3- Present possibility (only in questions and negative statements) (Şu anı ifade eden olabilirlik):
- Somebody is coming Can it be the postman?
? Biri geliyor O postacı olabilir mi?
4- Expresses past possibility wıth "can have + past participle[size="3">"]uygun[/size] olmama, uygunsuzluk ifade ederken):
-You cannot wear that dress! It?s indecent
- Bu elbiseyi giyemezsin! O açık saçık
COULD
"Could" geçmişteki bir yeteneği, kabiliyeti ifade etmek için kullanılır[size="3">[b] ve bu anlamda "]kullanılmaz[/size], could aynı zamanda şu andaki ya da gelecekteki olabilirliği ifade etmek için ve kibarca ? bir şey için izin ya da yardım istemek? için kullanılır Bu anlamda ?can?den daha resmidir Please (lütfen) kelimesi;
Could I please borrow your pen? şeklinde özneden sonra ya da;
Could I borrow your pen, please? şeklinde cümlenin sonunda gelebilir
Negatif şekli "couldn?t" ya da "could not"" şeklinde yazılabilir
Could ile ilgili bu genel açıklamalardan sonra örneklere geçebiliriz
1- Ability in the past (Geçmişteki bir yeteneği ifade ederken):
- When he was young, he could work all day long
-Gençliğinde gün boyu çalışabiliyordu
- When she was five, she could read and write
- Beş yaşında iken okuyup yazabiliyordu - I was ill, so I couldn?t go to school yesterday OR
- Hasta idim onun için dün okulagidemedim
2- Present possibility (İhtimal ya da tahmin bildirirken):
- There is somebody in our car, he could be a thief
-Arabamızın içinde biri var, o bir hırsız olabilir
3- Ability in a conditional sentence (present-unreal) (Şart cümlelerinde):
- You could learn English if you studied regularly
- Düzenli çalışırsan İngilizce?yi öğrenebilirsin
4- In polite requests, offers and asking for permission (İstek, öneri ya da izin ifadelerinde):
REQUEST (İstek):
- Could you help me, please?
- Lütfen bana yardım edebilir misiniz? OFFER (Öneri) :
- Could you be my guest?
- Misafirim olur musunuz?
PERMISSION (İzin):
- Could I read your newspaper?
- Gazetenizi okuyabilir miyim?
5- SUGGESTION (Öneri):
- You could ask him to help you
- Ondan sana yardım etmesini isteyebilirsin
6- In indierct speech (as the past of CAN) (Dolaylı anlatımda):
DIRECT:
- She said, ?I can cook?
-?Yemek yapabilirim? dedi
INDIRECT:
- She said she could cook
- Yemek yapabildiğini söyledi
7- Expresses unfulfilled possibility in the past with could have + past participle (Geçmişte değerlendirilmeyen bir yeterlilik):
- He could have been champion, but he wasn?t given a chance
-Şampiyon olabilirdi fakat kendisine fırsat verilmedi
|
|
|