Prof. Dr. Sinsi
|
Dünyada Ve Türkiyede Nüfus - Nüfus Hakkında Konu Anlatımı İçerik
DÜNYADA VE TÜRKİYEDE NÜFUS
Sınırları belli bir alanda yaşayan insan sayısına nüfus denir Nüfusun sayısı, eğitim durumu, yaş ve cinsiyet gruplarına dağılımı gibi özellikleri hakkında bilgi edinebilmek için, nüfus sayımları yapılır Nüfus sayımı bir ülkede yaşayan insanların belli bir günde sayılması işlemidir
Günümüzde Dünya Nüfusu 5 Milyar 530 Milyona ulaşmıştır Dünya nüfusundaki bu hızlı artışın nedenleri;
·Tıp Bilimindeki gelişmeler : Tıp bilimindeki gelişmelere bağlı olarak doğum oranlarının artması ve ölüm oranlarının azalması nüfus artışına yol açmıştır
·Tarımdaki Gelişme ve Endüstrileşme : Tarım ve endüstri alanındaki gelişmelere yaşam koşullarının iyileşmesini sağlamıştır Böylece kötü beslenmeden kaynaklanan ölümler azalmıştır
·Teknolojik Gelişmeler : Teknolojik gelişmeler, yaşam koşullarını iyileştirerek, nüfus artışına dolaylı olarak etki eder
Nüfusun Kıtalara Dağılımı
Birleşmiş Milletler’in 1994 yılı verilerine göre Dünya Nüfusu 5 Milyar 530 milyondur
Doğal Nüfus Artış Hızı (Doğurganlık Hızı)
Bir yıl içinde, doğum ve ölüm sayısına bağlı nüfus artışına doğal nüfus artış hızı ya da doğurganlık hızı denir Doğurganlık hızı, eğitime, kültüre ve ekonomik gelişime bağlı olarak değişir Ekonominin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu, eğitim ve kültür düzeyinin geri olduğu ülke ve bölgelerde doğurganlık hızı fazladır Ayrıca kırsal kesimde doğurganlık hızı kentlere göre daha yüksektir Nüfusun yıl içinde göstermiş olduğu artış hızına ise yıllık nüfus artış hızı denir Bir bölgedeki yıllık nüfus artış hızı doğum ve ölüm oranları dışında göçlerle de değişebilir Doğurganlık hızı ve yıllık nüfus artış hızı yüzde (%) yada binde (%o) ile ifade edilir
Dünya Yıllık Nüfus Artış Hızı
Aşağıda, Birleşmiş Milletler’in verilerine göre (1990-1995) kıtaların doğum oranı, ölüm oranı, doğal nüfus artış hızı ve yıllık nüfus artış hızı verilmiştir
Kıtalara Göre Doğum Oranları
Doğum oranının en yüksek olduğu kıta %o 42 ile Afrika’dır Avrupa ise %o 12 ile doğum oranının en düşük olduğu kıtadır Doğum oranları ile kıta veya bölgenin gelişmişliği arasında yakın bir ilişki vardır Ekonominin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu, eğitim ve kültür düzeyinin düşük olduğu yerlerde doğum oranlarında artış görülür
Kıtalara Göre Ölüm Oranları
Yaşam koşularına bağlı olarak insanların ortalama yaşam süresi kısalmaktadır Bu nedenle ölüm oranının en yüksek olduğu kıta, ekonomik ve kültürel yönden geri kalmış Afrika’dır Genç nüfusun fazla olduğu ve sürekli göç veren Güney Amerika ise, %o 7 ile ölüm oranının en az olduğu kıtadır
Dünya Doğal Nüfus Artış Hızı
1990-1995 yılları arasında, ekonomik ve kültürel yönden geri kalmış olması nedeniyle doğal nüfus artışının en fazla olduğu kıta Afrika’dır Avrupa’da ise doğal nüfus artışının en az olmasının nedeni,doğurganlık hızlarını kontrol altına almış gelişmiş ülkelerin varlığıdır
Dünya Yıllık Nüfus Artış Hızı
1990-1995 yılları arasında yıllık nüfus artışının en fazla olduğu kıta, %o 28 ile Afrika kıtasıdır Avrupa ise göç almasına karşın %o ile yıllık nüfus artış hızının en az olduğu kıtadır
Hızlı Nüfus Artışının Getirdiği Sorunlar
* Tüketici durumda olan çocuk yaştaki nüfusu ve tüketimi artırır
* Kişi başına düşen ulusal gelir payı azalır
* Ulusal gelirin büyük bölümünün artan nüfus tarafından tüketilmesine bağlı olarak ekonomik kalkınma hızı yavaşlar
* Artan nüfusu beslemek için toprağın aşırı kullanılması toprak erozyonunu hızlandırır Çeşitli çevre sorunları ortaya çıkar
* Ekonomik bağımlılık oranı yükselir
* Yetersiz beslenme sorunu ortaya çıkar
* Kırsal kesimden kentlere doğru olan göçler yoğunluk kazanır
* Kırsal alanlarda ve kentlerde işsizlik ve geçim sıkıntısı başlar
* Çarpık kentleşme görülür
UYARI : Bir ülkedeki nüfus artış hızının fazla olmasının sorun haline gelmesindeki temel etken, o ülkenin ekonomik kaynaklarının ülkede yaşayan nüfusun beslenme, barınma, eğitim, sağlık ve iş gibi temel gereksinimlerini karşılayamamasıdır Bu duruma aşırı nüfuslanma denir
Göçler
Nüfusun geçici veya sürekli olarak yer değiştirmesidir Göçler, hızlı nüfus artışının doğal bir sonucudur Bir bölgedeki nüfusun, artmasında veya azalmasında göçlerin büyük etkisi vardır
Göçlerin oluşum nedenleri 3 grupta toplanır
* Doğal Yıkımlar
Deprem, heyelan, kuraklık, taşkın, sel, çığ gibi doğal yıkımlar göçlere neden olmaktadır
Doğal yıkımlardan zarar gören insanlar bulundukları yerleri terk ederek koşulları daha iyi olan yerlere göç ederler Örneğin ülkemizde 1998’de Adana’da meydana gelen depremde zarar gören birçok kişi başka kentlere göç etmişlerdir Yine 1998’de Bartın’da meydana gelen sel felaketi ise ilçeyi yaşanamaz hale getirmiş ve göçe neden olmuştur
* Sosyal ve Siyasi Nedenler
Savaşlar, işgaller, devrimler, terör olayları veya dini olaylar göçlere neden olmaktadır Örneğin Sırpların işgali nedeniyle Bosnalıların bulundukları bölgeyi terk etmesi siyasi nedenli bir göçtür
* Ekonomik Nedenler
Ekonomik gelişmenin yavaş olduğu bölgelerde iş olanaklarının az olması, göçlere neden olmaktadır İşsizlik nedeniyle yapılan göçlere işgücü göçü denir İşgücü göçleri mevsimlik, kısa süreli veya uzun süreli olabilir Örneğin ülkemizde yaz mevsiminde pamuk işçilerinin Çukurova’ya gelmesi mevsimlik işgücü göçüdür
Göç Tipleri
Göçler bir ülkenin sınırları içinde olabileceği gibi ülkeler arasında da olabilir Göçler, oluştukları yere göre iki gruba ayrılır :
* İç Göçler
Herhangi bir ülkenin sınırları içinde oluşan göçlerdir Bu yer değiştirme hareketi sırasında ülke nüfusunda herhangi bir değişme söz konusu değildir Genellikle iç göçlere bağlı olarak kent nüfusları artarken, kırsal nüfus azalmaktadır İç göçler;
Kırsal alandan kırsal alana
Kırsal alandan kentlere
Kentlerden kentlere
Kentlerden kırsal alana
doğru olmaktadır İç göçlerin en fazla görüleni kırsal alandan kentlere doğru olanıdır Verimli tarım alanları, endüstrinin geliştiği bölgeler, ticaret merkezleri, maden yatakları bakımından zengin olan bölgeler ve turistik yöreler göçmen çekerler
* Dış Göçler
Bir ülkeden başka ülkelere olan göçlerdir Göç veren ülkenin nüfusu azalır Dış göçler, oluşum nedenlerine göre 5 gruba ayrılır:
§Zorunlu Göçler (Sığınma Göçleri) : Savaş, baskı veya zulümden açarak başka ülkelere yapılan sığınma göçleridir Örneğin 1991 yılındaki Körfez Savaşı sırasında Kuzey Irak halkının bir bölümünün ülkemize göçü bu türdendir
§Yer Değiştirme (Mübadele) Göçleri : Bir antlaşmanın esaslarına dayanılarak yapılan, ülke nüfuslarının karşılıklı olarak yer değişmesi ile oluşan göçlerdir Örneğin Kurtuluş Savaşı sonrası Yunanistan ile yapılan anlaşmalarla ülkemizde yaşayan Rumlar ile Yunanistan’daki Türkler arasında yer değiştirme göçleri yaşanmıştır
§Gönüllü Göçler : İnsanların çeşitli nedenlerle, kendi istekleri doğrultusunda, sürekli yaşamak için başka ülke veya kıtalara gitmesiyle oluşan göçlerdir Örneğin Avrupalıların yeni dünya kıtalarına göçü bu türdendir
§İşgücü Göçleri : İnsanların, işsizliğin fazla olduğu geri kalmış ülkelerden, iş olanakları fazla olan endüstrileşmiş ülkelere gitmesiyle oluşan göçlerdir Bu göçle işçi gönderen ülkeler döviz sağlar, ülkede işsizlik azalır, ülkeler arasındaki ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler gelişir Örneğin 1960 yılından itibaren, Türkiye’den çeşitli Avrupa ülkelerine işçi göçü olmuştur
§Beyin Göçleri : İyi eğitilmiş elemanların daha iyi çalışma olanakları sağlayan ülkelere gitmesiyle oluşan göçlerdir Örneğin II Dünya Savaşı sırasında Alman bilim adamlarının ABD’ye göçü bu türdendir
Nüfusun Dağılışı
Dünya’nın her yerinde nüfus dağılımı aynı değildir Bu dağılımda;
* İklim,
* Bitki örtüsü,
* Yer şekilleri,
* Tarımsal etkinlikler,
* Endüstri,
* Madenler,
* Ulaşım,
* Ticaret
gibi doğal ve beşeri koşulların etkisi vardır
UYARI : Nüfusun dağılışında yer şekilleri, iklim, doğal bitki örtüsü, su kaynakları gibi doğal koşulların belirleyici olduğu ülkeler ve bölgeler, ekonomik bakımdan geri kalmış yerlerdir Gelişmiş bölge ve ülkelerde nüfusun dağılışı daha çok ekonomik koşullara bağlıdır
Sık Nüfuslanmış Yerler
Dünya nüfusunun büyük bir bölümü uygun yaşama koşulları taşıyan ılıman iklim kuşağında toplanmıştır Dünya’da sık nüfuslanmış alanlar :
Muson Asyası : Asya kıtasının güney ve güneydoğusundaki ülkeleri kapsayan bu bölgede, bol yağışlı iklim nedeniyle pirinç ve çay tarımı önem taşır Dünya’nın en kalabalık ülkeleri olan Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan bu bölgede bulunmaktadır
Akarsu Havzaları : Tarım koşullarının elverişli olduğu Ganj, İndus, Fırat, Nil gibi akarsu havzaları sık nüfuslanmıştır
Avrupa : Madencilik, endüstri ve ticaretin çok geliştiği Avrupa’nın bütünü sık nüfuslanmıştır
Japonya ve Kuzey Amerika’nın doğu kıyıları : Sanayileşmenin ve kısmen madenciliğin etkisiyle sık nüfuslanmıştır
Seyrek Nüfuslanmış Yerler
İklim koşullarının olumsuzluğuna bağlı olarak nüfusun çok az olduğu, tenha yerlerdir
Soğuk Bölgeler : Kuzey Kutup Dairesi içinde bulunan Grönland, Alaska, Kanada’nın Kuzeyi, İskandinav Yarımadası ve Sibirya’nın kuzey bölgeleri düşük sıcaklık nedeniyle seyrek nüfuslanmıştır
Yüksek Dağlar : İklim koşullarının her türlü ekonomik faaliyeti, özellikle tarımı sınırlamasına bağlı olarak seyrek nüfuslanmıştır
Sıcak ve Nemli Ekvatoral Bölgeler : Tropikal kuşakta, Amazon, Kongo havzaları gibi alçak yerler, yüksek sıcaklık, aşırı nemlilik, sık ormanlar ve geniş alan kaplayan bataklıklar nedeniyle az nüfuslanmıştır Bu bölgede nüfus, iklim koşullarının elverişli olduğu yüksek kesimlerde toplanmıştır
Nüfuslanmamış Yerler
İklim ve zemin koşulları nedeniyle insanların yerleşmesine elverişli olmayan, nüfuslanmamış yerlerdir
Kutup Bölgeleri : Güney Kutup Bölgesi’nde bulunan Antartika Kıtası 14 milyon km2 genişliktedir Kalın buzullarla kaplı bir kıta olduğu için nüfuslanmamıştır
Bataklıklar : Bataklık, yağış miktarının fazlalığı nedeniyle, toprağın çok ıslak olduğu, yer yer suların yüzeyde biriktiği yerlerdir Yerleşmeyi ve ekonomik faaliyeti sınırlandırdıkları için nüfuslanmamıştır
Çöller : Dönenceler çevresindeki Meksika, Büyük Sahra, Arabistan, Kalahari, Avusturalya çölleri ile Asya’nın iç kesimlerindeki İran, Kızılkum, Karakum, Taklamakan ve Gobi çölleri, insanların yaşamasına ve yerleşmesine uygun değildir Bu nedenle nüfuslanmamıştır Ancak vaha adı verilen sulak yerlerde az da olsa nüfuslanma görülür
Nüfus Yoğunluğu
Belli bir alanda yaşayan nüfusun, o alana oranıdır Ülkenin genişliği ve toplam nüfus hakkında bilgi verir Kişi/km2 olarak gösterilir
Nüfus yoğunluğu 3 farklı biçimde ifade edilir
* Aritmetik Nüfus Yoğunluğu
Bir bölgenin veya ülkenin toplam nüfusunun bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğudur
Toplam Nüfus
Aritmetik Nüfus Yoğunluğu = Yüzölçümü
formülü ile hesaplanır
Aritmetik nüfus yoğunluğu, ülkenin gelişmişlik durumunu, nüfuslanma özelliğini ifade etmez Sadece ülkenin yüzölçümü hakkında bilgi verir
* Tarımsal Nüfus Yoğunluğu
Bir ülkenin tarımla geçine kırsal nüfusunun, toplan tarım arazisine bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğuna denir
Kırsal Nüfus
Tarımsal Nüfus Yoğunluğu = Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır
Tarımsal nüfus yoğunluğu tarım alanlarının genişliği hakkında bilgi verir Dağlık bölgelerde tarım alanları dar olduğu için ve yağışların fazla olduğu yerlerde sulamaya gerek duyulmadan tarım yapılabildiği için, kırsal nüfus fazladır Buna bağlı olarak tarımsal nüfus yoğunluğu yüksektir
UYARI : Dağlık ve engebeli yerlerde tarım arazisi az olacağı için tarımsal nüfus yoğunluğu da az olabilir
* Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu
Bir ülkenin toplam nüfusunun, tarım alanları yüzölçümüne bölünmesi sonucu elde edilen nüfus yoğunluğudur
Toplam Nüfus
Fizyolojik Yoğunluk= Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır
Fizyolojik nüfus yoğunluğu, nüfusun tamamını tarımla geçiniyor kabul ettiği için yanıltıcı sonuçlar verebilir
Nüfusun Yapısı
Bir ülkede nüfusun sayısı ve yoğunluğundan daha önemli olan nüfusun yapısıdır Bir ülkenin sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel durumu hakkında bilgi edinmek için ülkenin nüfus yapısından yararlanılır Nüfusun yapısını belirleyen özellikler :
* Nüfusun Yaş Gruplarına ve Cinsiyete Göre Dağılımı
* Etkin (çalışan) Nüfusun Sektörlere Dağılımı
* Nüfusun Gelir Durumu
* Nüfusun Eğitim Durumu
* Nüfusun Kır ve Kentlere Dağılımı
Nüfusun Yaş Gruplarına ve Cinsiyete Göre Dağılımı
Nüfusun yaş gruplarına dağılımına nüfusun yaş yapısı denir Bunun için ülkenin toplam nüfusu yaş dilimleri temel alınarak gruplandırılır Bu gruplandırma genellikle 0-14, 15-64, 65-65 üstü biçiminde yapılır
Nüfusun kadın ve erkek nüfus olarak dağılımına nüfusun cinsiyet yapısı denir Hemen her ülkede erkek ve kadın sayısı birbirine yakındır Savaş dönemlerinde erkeklerin ölmesi veya erkek nüfusun ekonomik nedenlerle göç etmesi bu dengeyi bozar
Nüfus Piramitleri
Nüfusun yaş yapısı nüfus piramidi adı verilen grafiklerle gösterilir Nüfus piramitleri ülkenin gelişmişliğine göre farklı özellikler gösterir
Piramit 1 : Bu piramit doğum ve ölüm oranlarının yüksek olduğu, geri kalmış ülkelerin nüfus yapısını göstermektedir Bu tür nüfus yapılarına gelişen nüfus denir
Piramit 2 : Bu piramit doğum oranlarının fazla çocuk ölümlerinin az olduğu, gelişmekte olan ülkelerin nüfus yapısını göstermektedir
Piramit 3 : Bu piramit doğum ve ölüm oranlarının düşük olduğu, endüstrisi gelişmiş ülkelerin nüfus yapısını göstermektedir Piramidin tabanının dar olması, doğum oranının düşük, 60 yaşın üzerindeki nüfusun fazla, ortalama insan ömrünün uzun olduğunun göstergesidir Bu tür nüfus yapılarına durağan nüfus denir
Piramit 4 : Bu piramit doğum oranları son yıllarda artmaya başlayan ülkelerin nüfus yapısını göstermektedir Genellikle İtalya, Almanya, İngiltere, Danimarka, ABD, Kanada gibi ülkelerin nüfus dinamiğini gösterirler
Piramit 5 : Nüfusu artmakta olan ülkelerin doğum oranlarını hızla azaltması sonucu oluşan piramitlerdir Piramidin tabanındaki daralma, doğurganlığın çeşitli önlemlerle yavaşladığını göstermektedir
Etkin (Çalışan) Nüfusun Sektörlere Dağılımı
Çalışan nüfusa etkin nüfus denir 15-64 yaş arasındaki nüfus, çalışma çağındaki nüfusu (etkin nüfusu) oluşturur Gelişmiş ülkelerde çalışma yaşı daha yüksektir ve çalışma çağındaki nüfusun tümü etkindir Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise nüfusun büyük bölümü tüketici durumdadır
Çalışan nüfus 3 ana sektöre dağılır Bir ülkede hizmet ve endüstri sektörlerinde çalışan nüfusun fazla olması, ülkenin gelişmişliğinin göstergesidir Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ise tarım sektöründe çalışan nüfus daha fazladır
Nüfusun Gelir Durumu
Bir ülke nüfusunun gelir durumu, ülkenin gelişip gelişmediği hakkında bilgi verir Örneğin gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı düşük, ekonomik kalkınma hızı yüksektir Buna bağlı olarak kişi başına düşen ulusal gelir yüksektir
Gelişmemiş ülkelerde ise nüfus artış hızının yüksek olması ekonomik kalkınmayı yavaşlatır Buna bağlı olarak kişi başına düşen ulusal gelir azalır
Nüfusun Eğitim Durumu
Bir ülkede her alanda yetişmiş insan gücüne gereksinim duyulur Bu nedenle yetişmiş insan gücünün ülke kalkınmasına katkısı çok büyüktür Gelişmiş ülkelerde okullaşma oranı ve yetişmiş insan sayısı fazladır Bu durum ülkenin kalkınma hızını artırıcı etki yapar
Okullaşma Oranı : Eğitim almış nüfusun toplam nüfus içindeki payına okullaşma oranı denir Okullaşma oranı yüksek olan ülkelerin gelişme hızı da yüksektir
Nüfusun Kır ve Kentlere Dağılımı
Her ülkede kır ve kent nüfusu farklıdır Kentleşme hızı yüksek olan yerlerde iş olanakları daha geniştir Bu nedenle kentlerin nüfusu doğal nüfus artışından çok, aldıkları göçlere bağlı olarak artar Genellikle kır nüfusu fazla olan ülkelerde gelişme yavaş, kent nüfusu fazla olan ülkelerde ise gelişme hızlıdır
Ülkelere Göre Nüfus Yapısı
Gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde nüfusun yapısı birbirine zıt özellikler taşır
Gelişmiş Ülkelerde Nüfus Yapısı
Ekonomik ve sosyal yönden gelişmiş ülkelerde :
* Nüfus artış hızı azdır
* Doğum oranı düşük olduğu için, 0-14 yaş arası nüfus azdır
* Çocuk ölüm oranı azdır
* Sağlıklı ve bilinçli beslenme ile gelişkin sağlık hizmetlerine bağlı olarak ortalama yaşam süresi uzun, yaşlı nüfus sayısı fazladır
* Üretici nüfus fazla, tüketici nüfus azdır
* Okur yazar oranı yüksektir
* Nüfusun büyük bölümü kentlerde yaşar
Az Gelişmiş Ülkelerde Nüfus Yapısı
Ekonomik ve sosyal yönden gelişmemiş ülkelerde :
* Nüfus artış hızı fazladır
* Doğum oranı yüksek olduğu için, 0 – 14 yaş arası nüfus fazladır
* Çocuk ölüm oranı fazladır
* Sağlıksız ve bilinçsiz beslenme ile sağlık hizmetlerinin yetersiz olmasına bağlı olarak ortalama yaşam süresi kısa, yaşlı nüfus sayısı azdır
* Üretici nüfus az, tüketici nüfus fazladır
* Okur yazar oranı düşüktür
* Nüfusun büyük bölümü kırsal kesimde yaşar
Yerleşme
İnsanların barındığı ve geçimlerini sağlamak amacıyla çalıştığı yeri kapsayan alandır Ancak yeryüzünün tamamı yerleşmeye uygun değildir Doğal ve ekonomik kökenli bazı etmenler yerleşmeleri sınırlamaktadır
Yerleşmeyi Sınırlayan Etmenler
Denizler
Kutuplar
Çöller
Ormanlar
Yer şekilleri
Toprak özellikleri
Ekonomik özellikler
Ulaşım olanakları
UYARI : Sıcak kuşakta yerleşmenin üst sınırı 3000 m, ılıman kuşakta 2000 m, soğuk kuşakta 0 m’dir Örneğin Türkiye’de 2000 m’nin üstündeki yerleşmeler oldukça azdır
Yerleşme Tipleri
Yerleşmeler ekonomik etkinliğin türüne göre ikiye ayrılır
Sürekli Yerleşmeler
Geçici Yerleşmeler
Sürekli Yerleşmeler
Tarım, ticaret, endüstri, madencilik, ulaşım gibi bir yere yerleşmeyi zorunlu kılan ekonomik faaliyetlerin görüldüğü yerleşmelerdir Bu yerleşmeler ikiye ayrılır
Kent Yerleşmeleri : Ekonomik faaliyetlerin endüstri, madencilik, ticaret, ulaşım turizm vb olduğu yerleşmelerdir Kentler, öne çıkan ekonomik faaliyetlere göre;
Endüstri kenti
Ticaret kenti
Maden kenti
Tarım kenti
Ulaşım kenti
Turizm kenti
Eğitim, kültür kenti gibi sınıflara ayrılır Bu faaliyetlerin bir arada bulunduğu kentlerde gelişme daha hızlıdır
Kır Yerleşmeleri
Bir yerleşim merkezinin kır yerleşmesi sayılabilmesindeki en belirleyici özellik ekonominin tarım ve hayvancılığa dayalı olmasıdır Kırsal yerleşmeler, yerleşim alanının özelliğine göre ikiye ayrılır
Toplu Kır Yerleşmeleri : Evlerin bir arada bulunduğu yerleşmelerdir Bu yerleşmelerin oluşmasında iklimin kurak ve yarı kurak olması, su kaynaklarının her yerde bulunmaması belirleyici olmuştur Bu nedenle toplu kır yerleşmeleri su kaynakları çevresinde kümelenir
Dağınık Kır Yerleşmeleri : Evler arasındaki uzaklığın fazla olduğu ve geniş bir alan yayılmış olan yerleşmelerdir Bu yerleşmelerin oluşmasında arazinin engebeli, tarım topraklarının küçük, parçalı ve dağınık olması belirleyici olmuştur Yağışların ve su kaynaklarının bol olması, tarımda sulamaya ihtiyaç duyulmaması dağınık yerleşmeyi kolaylaştırmıştır
Geçici Yerleşmeler
Ekonomik faaliyetin göçebe hayvancılık, tarım, turizm veya tükenebilen madenin işletilmesi olduğu yerlerde, faaliyet süresince yapılan yerleşmedir
Konut Tipleri
Yerleşmelerin en küçük birimi konutlardır Kırsal kesimde ve geri almış yerlerde konutlarda kullanılan yapı malzemesi doğal çevre ile uyumludur Gelişmiş bölgelerde ise konut tiplerinde teknolojinin etkisi belirgindir
Doğal Barınaklar : Mağaralar ve ağaç kovuklarıdır İlk insanların kullandıkları barınaklardır
Çadırlar : Göçebe hayvancılıkla geçinenlerin, konar-göçer yaşantılarını sürdürdükleri barınaklardır
Kulübeler : Saz ve kamışlardan yapılan basit evlerdir Afrika ülkelerinde görülür
Kerpiç evler : İklimin kurak ve yarı kurak olduğu bölgelerde, bitki örtüsünün cılız olması nedeniyle, killi toprağın yapı malzemesi olarak kullanıldığı evlerdir Türkiye’de İç ve Doğu Anadolu ile Orta Asya, İran, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yaygındır
Taş evler : Arazinin dağınık olduğu yerlerde taşın, yapı malzemesi olarak kullanıldığı evlerdir
Ahşap evler : İklimin nemli olduğu yağışlı bölgelerde ağaçtan yapılan evlerdir Türkiye’de Karadeniz Bölgesi’nde, Kuzey Orta Avrupa’da, Sibirya’da, Muson ülkelerinde, Ekvatoral bölgelerde ve Kanada’da yaygındır
Betonarme evler : Endüstrileşmeye bağlı olarak demir, tuğla ve betonun yapı malzemesi olarak kullanıldığı evlerdir Endüstrileşmiş ülkelerde yaygın olarak görülür 
Türkiye’de Nüfus ve Yerleşme
Türkiye’de Nüfus
Ülkemizdeki nüfusun sayısı ve nüfusla ilgili veriler yapılan nüfus sayımları ile elde edilir Bu sayımlar sonucunda, toplam nüfus, nüfusun yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı, okur yazar oranı, eğitilmiş nüfus durumu, işsiz sayısı, çalışan nüfusun iş kollarına göre dağılımı, köy ve kent nüfus sayıları belirlenir
Türkiye’de ilk düzenli nüfus sayımı 1927’de, ikinci nüfus sayımı ise 1935’te yapılmıştır Daha sonra 5 ve 0 ile biten yıllarda nüfus sayımı yinelenmiştir En son nüfus sayımı 1990’da yapılmış ve daha sonraki sayımların 10 yılda bir yapılması kararlaştırılmıştır
Yıllara Göre Nüfus Sayımları ve Sonuçları
1927-1990 yılları arasında Türkiye nüfusu 43 milyon kişi artmıştır
En düşük nüfus artış hızı (% 10,5) 1940-1945 arası dönemde görülür Bu durumun nedeni II Dünya savaşı koşullarıdır
Nüfus artış hızının en fazla olduğu dönem 1955-1960 arasıdır Nedeni sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması ve yanlış nüfus politikalarıdır
1960-1965 arası dönemde bir önceki döneme göre nüfus artışında azalma görülür Nedeni yurt dışına yapılan işçi göçleridir
1985’ten itibaren nüfus artış hızında sürekli olarak azalma görülür
Türkiye’de Doğal Nüfus Artış Hızı (Doğurganlık Hızı)
Bir yıl içinde, doğum ve ölüm sayısına bağlı nüfus artışına doğal nüfus artışı hızı ya da doğurganlık hızı denir Doğurganlık hızı, eğitime, kültüre ve ekonomik gelişime bağlı olarak değişir
Türkiye genelinde kırsal kesimde doğurganlık hızı fazladır
Doğurganlığın en az olduğu bölgeler Marmara ve Kıyı Ege, en fazla olduğu bölgeler, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dur
Doğurganlık Hızının Sonuçları
Doğurganlığın fazla olduğu bölgelerden ve kırsal kesimlerden iş olanaklarının fazla olduğu gelişmiş bölge ve kentlere göçler olur Göçler nedeniyle nüfusun bölgeler arası dağılım dengesi ve cinsiyet dengesi bozulur
Doğurganlık arttıkça iç tüketim artar, hammadde kaynakları hızla tükenir, iş, eğitim, sağlık, beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlar karşılanamaz
Türkiye’de Göçlerin Nedenleri
Türkiye’de 1850’den itibaren kırsal kesimden kentlere doğru hızlı bir iç göç başlamıştır Türkiye’deki göçlerin nedenleri şunlardır
Kırsal kesimdeki hızlı nüfus artışı
Tarım arazisinin miras yoluyla parçalanıp küçülmesi
Tarımda makineleşmenin başlamasıyla oluşan işsizlik
Verimli tarım alanlarının azalması
Kan davaları ve güvenlik sorunu
Kentlerin iş, eğitim ve sağlık bakımından çekiciliği
İç göçlerin hızla artması, bir çok sorunu da beraberinde getirmiştir
UYARI : iç göçler sonucu nüfus, ülke sınırları içerisinde yer değiştirdiği için toplam nüfusta artma ya da eksilme olmaz Nüfusun dağılım dengesi ve cinsiyet dengesi, bölgeden bölgeye değişir
Türkiye’de Göçlerin Sonuçları
* Kent nüfusu hızla artar
* Alt yapı yetersizliği ve plansız kentleşme sorunları ortaya çıkar
* Kentlerde, ulaşım, konut, eğitim gibi alanlarda sorunlar oluşur
* Kentlerde işsizlik artar
* Kentlerde güvenlik bozulur
* Kırsal alandaki yatırımlar verimsiz hale gelir
Türkiye’de Nüfus Dağılışı
Türkiye’de nüfusun dağılımında, iklim, yer şekilleri, ulaşım, tarım olanakları, endüstri, madenler gibi doğal ve ekonomik koşulların etkisi vardır Bu koşulların elverişli olduğu yerler sık nüfuslanmıştır Arazinin dağlık ve engebeli olduğu, tarım alanlarının az bulunduğu, önemli yolların uzağında kalan, endüstri ve ticaretin gelişmediği yerler ise seyrek nüfuslanmıştır
Türkiye’de Nüfus Yoğunluğu
Belli bir alanda yaşayan nüfusun o alanın yüzölçümüne oranıdır Kişi/km2 olarak gösterilir Nüfus yoğunluğu 3 farklı biçimde ifade edilir
Aritmetik Nüfus Yoğunluğu
Bir bölgenin veya ülkenin toplam nüfusunun bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğudur
Toplam Nüfus
Aritmetik Nüfus Yoğunluğu = Yüzölçümü
formülü ile hesaplanır
Ülkemizde 1990 yılı sayımına göre km2’ye 73 kişi düşer Alanın genişliğine ve nüfusun fazlalığına göre değişen aritmetik nüfus yoğunluğu illere ve bölgelere göre farklılık gösterir
İllere Göre Nüfus Yoğunluğu
Aritmetik nüfus yoğunluğu en fazla olan ilimiz İstanbul, en az olan ilimiz Gümüşhane’dir İllerin nüfus yoğunlukları turizme ve tarımsal faaliyete bağlı olarak mevsime göre değişir Örneğin yaz mevsiminde Antalya’nın nüfusu turizm nedeniyle artarken, Adana’nın nüfusu Çukurova’ya çalışmak için gelen işçiler nedeniyle artmaktadır
Bölgelere Göre Nüfus Yoğunluğu
Aritmetik nüfus yoğunluğu en fazla olan bölgemiz iş olanaklarının fazla olduğu Marmara, en az olan bölgemiz ise doğal ve ekonomik koşulların olumsuzluğu nedeniyle Doğu Anadolu’dur Ayrıca bölgenin yüzölçümünün geniş olması da nüfus yoğunluğunun az olmasında etkilidir
UYARI : Aritmetik nüfus yoğunluğu hesaplanırken Türkiye’nin gerçek alanı (814 578 km2) değil göl yüzölçümlerinin katılmadığı izdüşüm alanı (774 814 km2) dikkate alınmıştır Türkiye’nin göl yüzölçümlerinin dikkate alındığı izdüşüm alanı ise 779 452 km2’dir
Tarımsal Nüfus Yoğunluğu
Tarımsal nüfus yoğunluğu, tarımla geçinen nüfusun tarım alanları yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğudur
Kırsal Nüfus
Tarımsal Nüfus Yoğunluğu = Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır
Tarım alanlarının az, sulama olanakları ve yağışların fazla olduğu yerlerde tarımsal nüfus yoğunluğu fazladır Örneğin Doğu Karadeniz kıyıları ile Doğu Anadolu’da tarımsal yoğunluk 500 kişiyi bulurken, tarım arazisinin geniş olduğu İç ve Güneydoğu Anadolu ile endüstrileşme ve kentleşme oranının yüksek olduğu Marmara’da çok azdır
Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu
Bir ülkenin toplam nüfusunun tarım alanları yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğudur
Toplam Nüfus
Fizyolojik Yoğunluk = Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır
Ülkemizde 1990 yılı sayımına göre km2’ye 197 kişi düşer Ancak bu yoğunluk nüfusun tamamını tarımlı geçiniyor kabul ettiği için sonuçları güvenilir değildir
Türkiye’de Nüfusun Yapısı
Nüfusun sayısı ve yoğunluğundan daha önemli olan nüfusun yapısıdır Bu bölümde Türkiye nüfusunun yaş gruplarına dağılımı, cinsiyet özellikleri ve eğitim durumu ile etkin (çalışan) nüfusun sektörlere dağılımı incelenecektir
Nüfusun Yaş Gruplarına ve Cinsiyete Göre Dağılımı
Nüfusun yapısını belirleyen en önemli özellik yaş grupları ve cinsiyet dağılımıdır
Yaş Grupların Göre Dağılım
Türkiye’de toplam nüfusun %50 si 20 yaşın altındadır Yani ülkemiz genç nüfusludur
Nüfus artış hızı yüksektir Bu durum temel ihtiyaçların karşılanması konusunda sorunlar yaratır
Tüketici nüfus fazla, üretken nüfus azdır Bu nedenle ekonomik bağımlılık oranı yüksektir
Okul çağındaki nüfus fazladır
Ortalama insan ömrü kısadır
Cinsiyete Göre Dağılım
Ülkemizde kadın erkek sayıları arasında genel bir denge vardır Nüfusun bu cinsiyet dengesi göçlerle değişir Göç veren bölgelerde kadın sayısı, göç alan bölgelerde erkek sayısı daha fazladır Çok göç veren iller arasında bulunan ve bu nedenle devamlı olarak kadın nüfus fazlalığı olan Rize, Trabzon, Gümüşhane ve Giresun bu konu için iyi birer örnektir
UYARI : Türkiye, nüfusun yaş gruplarına göre dağılımı ve nüfus artış hızı bakımından geri kalmış ülkelere benzer özellikler taşır
Nüfusun Eğitim Durumu
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini saptarken eğitim en temel ölçüttür Ülkemizde okur yazarlık oranı gittikçe artmakla birlikte, hala istenen düzeyde değildir Buna bağlı olarak gazete, dergi ve kitap tüketimi gelişmiş ülkelerdeki düzeyin çok altındadır Nüfusun, %46,1’ini ilkokul, %7,4’ünü ortaokul, %7,8’ini lise ve %3,2’sini yüksek öğrenim düzeyinde eğitim alanlar oluşturmaktadır Hiç eğitim almamış olanlar %19,6, okula gitmemiş okuryazarlar ise % 15,9’dur Kırsal kesimde iş gücüne duyulan ihtiyaç nedeniyle çocukların okula gönderilememesi, kız çocuklarının eğitimine önem verilmemesi ve okullaşma oranının yetersizliği eğitimin istenen düzeye gelmesini engellemektedir
Etkin Nüfusun Sektörlere Dağılımı
1990 yılı verilerine göre etkin nüfusumuz 23,3 milyon kişidir Bu nüfusun sektörlere dağılımı ise şöyledir Tarım sektöründe çalışan 12 milyon 118 bin kişi etkin nüfusun %49’unu, Endüstri sektöründe çalışan 2 milyon 910 bin kişi etkin nüfusun %15,2’sini, Hizmet sektöründe çalışan 7 milyon 919 bin kişi etkin nüfusun %35,8’ini oluşturmaktadır
Türkiye’de Yerleşmeler
Türkiye’de yerleşmeler ekonomik etkinliğe bağlı olarak ikiye ayrılır
Sürekli Yerleşmeler
Geçici Yerleşmeler
Sürekli Yerleşmeler
Türkiye’de sürekli yerleşmeler ekonomik etkinliklerine ve idari yapılarına göre gruplandırılır
Kent Yerleşmeleri
Kır Yerleşmeleri
Kent Yerleşmeleri
Nüfusu 10 000’in üzerinde olan, kaymakam veya vali tarafından yönetilen, iş bölümünün belirgin, tüketici nüfusun fazla, ekonomik faaliyetin endüstri, ticaret, turizm vb olduğu yerleşim merkezleridir Kentler, iş olanaklarının daha fazla olması nedeniyle, kırsal kesimden sürekli göç alarak büyümektedir Buna bağlı olarak Türkiye’de hızlı bir kentleşme süreci devam etmektedir 1990 nüfus sayımına göre toplam nüfusun 33,8 milyonu (% 59,1) kentlerde yaşamaktadır
Kır Yerleşmeleri
Nüfusu 2000’den az olan, muhtar tarafından yönetilen, üretici nüfusun fazla olduğu, iş bölümünün belirgin olmadığı, ekonomik faaliyetin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu, konutlarda yapı malzemesinin doğadan temin edildiği yerleşmelerdir Yerleşmeler arazinin yapısı ve su kaynaklarının özelliğine göre ikiye ayrılır
Toplu Kır Yerleşmeleri
Dağınık Kır Yerleşmeleri
Toplu Kır Yerleşmeleri
Evlerin birbirine çok yakın olduğu kır yerleşmeleridir Bu tür yerleşmelerde iklim koşulları belirleyici olmuştur Yerleşim birimleri su kaynaklarının çevresinde toplanmıştır İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür
Dağınık Kır Yerleşmeleri
Evler arasında uzaklığın fazla olduğu, geniş bir alana yayılan kır yerleşmeleridir Bu tür yerleşmelerde arazinin engebelik durumu tarım topraklarının küçük, parçalı ve dağınık olması belirleyici olmuştur Yağışların ve su kaynaklarının bol olması dağınık yerleşmeyi kolaylaştırmıştır Karadeniz Bölgesi’nde dağınık yerleşme yaygındır
Geçici Yerleşmeler
Ülkemizde kır yerleşmelerinin, ekonomik açıdan tamamlayıcısı olarak gelişmiş, ekonomik faaliyetin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu yerleşmelerdir Yayla, mezra, oba, kom, ağıl gibi adlar verilen geçici yerleşmeler Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür Ayrıca mevsimlik olarak konaklamak amacıyla gidilen yazlık siteler, dağ ve bağ evleri de geçici yerleşmelerdir
Yayla : Yaz aylarında hayvan otlatmak veya tarımsal faaliyette bulunmak amacıyla gidilen geçici yerleşmelerdir Yaylalar dinlenmek amacıyla gidilen yazlık sayfiye yerleri de olabilir
Mezra : bazı ailelerin tarım alanlarının az olması, kan davaları gibi nedenlerle bulundukları sürekli yerleşmelerden ayrılıp daha uzak bir yere yerleşmesiyle oluşmuş yerleşmelerdir Tarımsal faaliyetler hayvancılığa göre ön plandadır Bir kaç ev ve eklentilerden oluşan mezralar zamanla sürekli yerleşme haline gelebilir Örneğin Elazığ, Harput’un bir mezrası iken zamanla büyüyerek kent haline gelmiştir
Oba : Daha çok göçebe hayvancılık yapan toplulukların geçici olarak yerleşip, çadır kurdukları yerleşmelerdir
Dam : Köy ailelerinin geçici bir süre için yararlandıkları yerleşme biçimidir Bölge köy yerleşmelerinde bir kısım aileler, birkaç aylık süre için köylerinden ayrılarak, kendi bahçe, tarla ve otlaklarındaki damlarda oturduktan sonra, tekrar köylerine dönerler
Kom : Ekonomik faaliyetin büyük ölçüde hayvancılığa dayalı olduğu aileler veya kişiler tarafından oluşturulan geçici yerleşmelerdir
Ağıl : Hayvanların barındığı, çevresi taş veya ahşap ile çevrili yerlere ağıl adı verilmektedir Ağıllar zamanla nüfusun artmasına bağlı olarak sürekli yerleşme haline gelebilir Sürü sahipleri tarafından kurulan ağıllar kış mevsiminde hayvanların korunması amacıyla kullanılır
Türkiye’de Görülen Konut Tipleri
Dünya’nın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de konut tiplerini belirleyen temel etmen iklim koşullarıdır Ayrıca jeolojik yapı, bitki örtüsü gibi doğa doğal koşullar da konut tiplerini belirlemektedir Ülkemizde ekonomik ve kültürel gelişme, doğal çevrenin konut tipleri üzerindeki etkisini azaltmaktadır
Kerpiç Evler : Kerpiç evlerde yapı malzemesi olarak killi toprak kullanılmaktadır Killi toprak samanla karıştırılarak çamur haline getirilir, kalıplara dökülerek kurutulur Kerpiç evler, yağışların az, iklimin kurak olduğu İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür
Taş Evler : Arazinin dağlık olduğu, ağacın ve toprağın yeterince bulunmadığı yerlerde yaygın olan konut tipidir Yapı malzemesi olarak kullanılan taşlar genellikle yakın çevreden karşılanır Akdeniz’de Toros Dağları, İç Anadolu’da Nevşehir, Ürgüp Yöresi, Güneydoğu Anadolu’da Mardin Yöresi taş evlerin yaygın olduğu yerlerdir
Ahşap Evler : İklimin nemli ormanın bol olduğu yerlerde yapı malzemesi olarak ağacın kullanıldığı konut tipidir Bazı yörelerde ağaçla birlikte taş veya kerpiç de kullanılır Taş evler ormanların geniş yer kapladığı Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak kullanılır
Betonarme Evler : Yapı malzemesi olarak demir, beton ve tuğlanın kullanıldığı konut tipidir Son yıllarda kullanımı artan betonarme evler, sanayileşme nedeniyle Marmara ve Ege Bölgesi’nde yaygın olarak görülür
|