Konu
:
Kalbimiz Değil Beynimiz Kırılıyor!
Yalnız Mesajı Göster
Kalbimiz Değil Beynimiz Kırılıyor!
11-29-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Kalbimiz Değil Beynimiz Kırılıyor!
Aslında Kalbimiz Değil Beynimiz Kırılıyor!
Dr
Mehmet Yavuz "Karşı cinsden herhangi bir olumsuz davranış aldığımız da 'kalbim kırıldı' deriz
Aslında kırılan kalp değil beyindir" dedi
Nöroloji Uzmanı Dr
Mehmet Yavuz insanların kalpleriyle değil beyinleriyle aşık olduğunu belirterek "Kalbimiz sevgide her ne kadar efsaneştirilmiş olsa da bu konu da asıl işlevi gerçekleştiren beynimizdir
Karşıt cinsden herhangi bir olumsuz davranış aldığımız da 'kalbim kırıldı' deriz
Aslında kırılan kalp değil beyindir" dedi
İNSANLAR BEYİNLERİYLE AŞIK OLUR
Nöroloji Uzmanı Dr
Mehmet Yavuz
aşk
ın biyokimyasını anlattı
Beyinde sevgi
aşk
gibi duygularla cinsel istek ve enerji gibi faktörleri etkileyen bir çok merkez ve hormonal faaliyet olduğunu anlatan Dr
Yavuz ?Mesela oksitocin hormonu annelik dürtülerini geliştirir
İnsanlar kalpleri ile değil beyinleri ile aşık olurlar
Sevgi ve
aşk
duygularında tamamıyla beyindeki mekanizmalar işlev görür
Aslında kalbimiz sevgide her ne kadar efsaneştirilmiş olsa da bu konu da asıl işlevi gerçekleştiren beynimizdir
Karşıt cinsden herhangi bir olumsuz davranış aldığımız da 'kalbim kırıldı' deriz
Aslında kırılan kalp değil beyindir
Aşk üzerine olan
şiirler
in hemen hepsi kalp merkezlidir
Doğrusu ta Aristo?dan beri bu yanılgı böyle süregelmiştir
Bu noktada beyine büyük haksızlık yapılmaktadır? dedi
Bazı araştırmacıların beyinde depresyonla büyük ilişkisi olan serotonin hormonunun
aşk
acısı ve duygusu üzerinde etkili olduğunu iddia ettiğini dile getiren Dr
Yavuz ?Bunlara göre serotonin hormonunun az salgılanması
aşk
acısını körüklemekte hatta dayanılmaz hale getirmektedir
Depresyonlu ya da depresyona eğilimli kişilerde
aşk
duyguları daha yoğun yaşanmakta ve ortada
aşk
ın neden olduğu bir acı varsa bu daha derin ve yoğun hissedilmektedir
Bu nedenle
aşk
tan dolayı üzüntü ve elem yaşayanlara antidepresan ilaçlar fayda verebilir
Ya da diğer bir ifade ile
aşk
acısı beyinde serotonin salgısını arttıran 'manyetik stimülasyonla' (TMS) da tedavi edilebilir
Adrenalin ve noradrenalin
aşk
ve sevgi esnasında vücut organlarının üstüne düşen tepkimeleri göstermesinden sorumludur
Göz bebeklerinin büyümesi terleme mide ifrazlarının hızlanması mide kramplarıellerde titreme ses tonunda değişiklikler ve kalp ritminin hızlanması bu nöroaminler sayesindedir
"YENİ BİR AŞKIN EŞİĞİNDE OLAN BİR KİMSE DOPAMİNİN VERDİĞİ ÇOŞKUYLA BİRKAÇ GECE UYKUSUZ KALABİLİR"
En az serotonin kadar dopamin de
aşk
ve sevgi duygularını kontrol etmektedir
Dopamin normal şartlarda enerjineşe dikkat yoğunlaşması ve keyif hali ile alakalıdır
Yeni bir
aşk
ın eşiğinde olan bir kimse dopaminin verdiği çoşku ile birkaç gece uykusuz kalabilir
Güneşin doğuşunu yağmurun yağışını bamb
aşk
a bir pencereden ele alabilir
Hiç olmadığı kadar pozitif düşünebilir
Nitekim beynimizin accumbens merkezindeki dopamin1 (D1) ve dopamin2 (D2) reseptörlerinin çalışma şekilleri erkek-kadın ilişkilerinde büyük rol oynar
Örneğin eğer D1 reseptörü devre dışı kalmışsa ya da iyi çalışmıyorsa sadakat duygusunda aksama olur ve o erkek ya da bayan çapkın biri olarak karşımıza çıkabilir
Bu noktada çapkınlık bir beyin hastalığı mıdır? diye de bir soru gelebilir akla
D1 eksikliğinde sadakat duygusu zayıflamaktadır
Hovarda bir kadından diğerine koşan ve sürekli kadın değiştiren erkeklerde ise D1?in aşırı etkisizliğini ifade edebiliriz
Tabi bu durum bayanlar için de geçerlidir
D1 reseptörünün düzenli aile yaşamı ve seviyeli beraberlikler için iyi çalışması şarttır
D1 reseptörü monigamiyi D2 reseptörü ise poligamiyi temsil etmektedir diyebiliriz
Dolayısıyla sadakat duygusu için D1 reseptörlerinin iyi çalışması mutlak gerekli olan bir durumdur
Ayrıca D1 reseptörlerinin iyi çalışır durumda olması kişinin tek evliliğe yönelmesini de sağlamaktadır
Kim bilir belki de ilerde D1 reseptörlerini somut olarak gösteren bir tetkik geliştirilir ve bu geliştirilen sadakat testi ile evlenecek bayan ya da erkekler karşıt cinsleri değerlendirebilirler? diye konuştu
"ORTA YAŞ İLE BERABER DUYGULAR DAHA MANTIKLI VE KONTROLLÜDÜR"
Aşk hormonlarının en dengeli olduğu dönemin orta yaş dönemi olduğunu kaydeden Dr
Yavuz daha sonra şunları kaydetti:
?Orta yaş ile beraber beynin salınımını ve kontrolünü üstlendiği hormonlarda değişim başlar
Dopamin ve türevleri mesela feniletilamin orta yaşlarda daha dengeli salgılanır
Sadakat ve bağlılığı düzenleyen D1 ve D2 reseptörleri nispeten dengeye girer
Gençliğin fırtınalı ve sorumsuz davranış tarzları daha aklı başında ayakları yere basan davranışlara dönüşür
Dopamin serotonin ve katekolaminlerin dengeye girmesi ile karşı cinse karşı oluşan beğenme birlikte olma yanından ayrılmama gibi yoğun duygular üst seviyeye çıkar
Orta yaşta insan gerek beyin kapasitesi gerekse vücut fonksiyonları olarak üst seviyededir
Duygular daha mantıklı ve kontrollüdür
Gençlik yıllarından farklı olarak beyinden salgılanan hormonların da etkisi ile mantık ve duygu paralel seyreder
Dolayısıyla bu yaşlarda oluşan beraberlikler uzun solukludur
?
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul