TÜRKİYE’NİN KULLANDIĞI ENERJİ ÇEŞİTLERİ
Taşkömürü
TÜBİTAK’ın yaptığı araştırmaya göre Türkiye’nin taşkömürü toplam rezervi 1127 milyon ton

1998 yılında taş kömür üretimi 2

1 milyon ton olarak gerçekleşti

İhtiyaç duyulan taşkömürü giderek artan miktarlarda ithal ediliyor

1998 yılı ithalatı 10 milyon ton dolayında bulunuyor

Önümüzdeki yıllarda yerli üretimde bir miktar artış öngörülmekle birlikte hızla büyüyen demir çelik sanayiine paralel olarak taşkömürü ithalatının giderek artması, 2020 yılında 148 milyon ton seviyesine çıkması öngörülüyor
Petrol ve doğalgaz
Petrol, Türkiye’nin enerji ithalatında en önemli yeri tutan ve önümüzdeki yıllarda da bu önemini koruması beklenen enerji kaynağı olarak değerlendiriliyor

Türkiye’de 43

7 milyon ton üretilebilir petrol mevcut olup, ilave rezerv olmaması halinde yaklaşık 13 yıl üretim yapabilecek kapasite mevcut

Doğalgazda ise Türkiye’nin 1998 yılı üretimi 565 milyon metreküp olarak gerçekleşti

Yerli üretimin yetersiz olması nedeniyle 1987 yılından itibaren Rusya Federasyonundan doğalgaz ithal ediliyor

Ayrıca Marmara Ereğli’sinde yapılan LNG terminali Ağustos 1995 tarihinde işletmeye alındı

1997 yılında Cezayir’den 3 milyar metreküp LNG ithalatı yapıldı
Hidrolik enerji
Bugün işletmede 10 bin 306 MW kurulu güç bulunuyor

1998 yılı sonu itibariyle 125 milyar kwh/yıl olan hidrolik potansiyelin halihazırda mevcut santrallerle yüzde 30’u değerlendirilmiş olup, 1998 yılında hidrolik enerji üretimi 42

2 milyar kwh olarak gerçekleşti

İnşa halindeki tüm hidrolik santrallerinin devreye girmesi ile Türkiye’nin ekonomik potansiyelinin yaklaşık yüzde 38’i değerlendirilmiş olacak

2020 yılı itibariyle, ekonomik hidroelektrik potansiyel kurulu güç olarak yüzde 84

6 ve ortalama üretim olarak yüzde 83

3’ü değerlendirilebilecek
Biyokütle
Biyokütle kaynakları olan odun, bitki artıkları, tezek Türkiye’de uzun yıllardan beri kırsal bölgelerdeki konutlarda ısıtma ve yemek pişirme amaçlı olarak tüketiliyor

Bu kaynaklar toplam olarak halen ülkenin birincil enerji tüketiminin yüzde 10’unu ve konutlardaki enerji tüketiminin yüzde 40’ını oluşturuyor

Biyokütle nin sanayileşmiş ülkelerdeki birincil enerji tüketimindeki payı yüzde 3’ün altında ise de, bazı ülkeler biyokütle enerji kaynağını önemli ölçüde kullanıyor

Örneğin Finlandiya yüzde 15, İsveç yüzde 9, Amerika yüzde 4 oranında biyokütleden üretilen enerjiden faydalanıyor
Elektrik enerjisi
Bugün 21 bin 889 mw (103 milyar kwh) olan kurulu gücün 2020 yılında 109 bin mw (547 milyar kwh ) seviyesine yükselmesi öngörülüyor
Jeotermal enerji
Türkiye, jeotermal enerji yönünden şanslı ülkeler arasında

Sıcaklığı 100°C’ye varan 600’den fazla sıcak su kaynağının varlığı Türkiye için önemli bir jeotermal enerji potansiyeli

Türkiye’nin ilk jeotermal santralı 1984 yılında, TEK tarafından Denizli-Kızıldere’ de kuruldu

20 mw gücündeki bu santral üretim kuyularındaki CaCO3 kabuklaşma problemine rağmen kurulduğu yıldan bu yana elektrik üretimine devam ediyor

Türkiye’de jeotermal enerjiye dayalı bina ve sera ısıtmacılığı da hızla gelişiyor

Balıkesir-Gönen, Kütahya-Simav, Kırşehir, Kızılcahamam, İzmir-Balçova vb

alanlarda 50 binden fazla konut günümüzde jeotermal enerji ile ısıtılıyor

Hava kirliliği yaratmayan bu kaynakla yapılan bina ısıtmacılığı diğer kaynaklara oranla çok daha ucuza mal oluyor

Ülke sathında 2 bin 843 mwt olan potansiyelin toplam 250 mwt dolayındaki bölümü kullanılmış olup, bunun önümüzdeki yıllarda giderek artması bekleniyor
Güneş
Türkiye’de güneş enerjisi potansiyeli açısından birçok ülkeye göre şanslı durumda

Ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2 bin 640 saat (günlük toplam 7

2 saat) olup, ortalama toplam ışınım şiddeti metrekareye yılda bin 311 kwh (günlük ortalama 3,6 kWh/m2) olduğu hesaplandı

En fazla güneş enerjisi alan bölge Güneydoğu Anadolu olup, bunu Akdeniz Bölgesi takip ediyor

Güneş enerjisi teknolojileri, termal güneş sistemleri ve fotovoltaik sistemler olarak ikiye ayrılıyor

Güneş enerjisi ısıtma, kurutma, tuzlu suyun damıtılması, yemek pişirme, yüzme havuzlarının ısıtılması, soğutma, proses ısısı sağlama gibi alanlarda kullanılıyor

Ancak güneş enerjisi uygulamalarının en yaygın ve ekonomik olanı sıcak su sistemleridir
Rüzgar
Türkiye’de rüzgar santrallerinin kurulması yolunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na Yap İşlet Devret modeli çerçevesinde 1400-1500 MW civarında toplam 48 adet başvuru oldu

EİEİ tarafından yapılan rüzgar enerjisi çalışmalarında Çanakkale Boğazı civarı, Bozcaada, Gökçeada, Sinop, Bandırma, Ayvalık, Dikili, Çeşme, Bodrum, Antakya, Silifke ve Mardin yörelerinin rüzgar enerjisinden yararlanılabilecek alanlar olduğu tespit edildi
Hidrojen
Geleceğin enerjisi olarak adlandırılan hidrojen, suyun elektrolizi veya ısıl parçalanması ya da kömür veya petrol ürünlerinin parçalanması gibi çeşitli yöntemlerle üretilebiliyor

Günümüzde ABD, Almanya, Kanada ve Rusya gibi ülkelerin yansıra Uluslararası Enerji Ajansı gibi kuruluşlarda araştırma ve geliştirme çalışmalarına önemli kaynaklar ayırıyor

Japonya, 2020 yılına kadar hidrojen araştırmaları için 4 milyar dolar ayırdı

UNIDO işbirliği ile Türkiye’de Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (ICHET) projesi ile hidrojen çağına adım atılması hedefleniyor
Nükleer enerji
Son yıllarda Türkiye’de enerji sektöründe en çok tartışılan konuların başında da nükleer enerji geliyor

Bu nedenle nükleer santral kurma çabaları 1969 yılından bu yana, 30 yıldır gündemde olmasına rağmen henüz bir gerçekleştirilemedi

Bugün dünyada 33 ülkede nükleer santral mevcut

1997 yılı itibariyle 437 ünite işletmede olup, toplam kurulu güç 351 bin mw

Nükleer elektrik üretimi ise 2 milyar mwh seviyesinde bulunuyor

Bu miktar dünya elektrik üretimin yüzde 18’ini oluşturuyor

1994 yılı dünya nükleer elektrik üretimi 470 milyon ton petrole karşılık geliyor ve Suudi Arabistan’ın 1993 yılı petrol üretiminden fazla

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca yapılan projeksiyonlara göre ilk nükleer santralın 2005 yılında, ikincisinin ise 2008 yılında işletmeye alınması öngörülüyor

2020 yılına kadar Türkiye’nin nükleer kurulu gücünun 10 bin mw seviyesine ulaşması hedefleniyor
ENERJİ TASARRUFU
Evde enerji tasarrufu enerjinin akıllıca kullanılışı anlamına gelir ve gereksiz enerji tüketimini önlemekle yapılır

Enerji ihtiyacı ve kullanımı açısından üzerinde en fazla durulması gereken grup ailedir

Çünkü toplumda aileler, diğer kaynaklarda olduğu gibi enerji kaynaklarının kullanımı ve tüketiminde de rol oynayan en önemli tüketici gruplarından biridir

Sağlıklı, rahat, temiz ve etkin bir ev ortamının yaratılabilmesi için yürütülen ısınma, aydınlatma, temizlik, kişisel bakım gibi çeşitli faaliyetler için aileler enerji kaynaklarını kullanmakta ve buna bağlı olarak her ay bütçelerinden binlerce lira harcamaktadır
Evde toplam enerji kullanımının yaklaşık %40’ı sıcak su sağlama, yiyecek hazırlama ve pişirme, bulaşık yıkama, çamaşır yıkama, aydınlatma, kişisel bakım, eğlenme, dinlenme ve iletişim gibi faaliyetler, %60’ı da konutun sahip olduğu özellikler ile ilişkilidir
Özellikle konutlarda tüketilen enerjinin toplam enerji tüketiminin yaklaşık 1/3 oranında olduğu dikkate alınırsa bu alanda yapılacak tasarrufun hem aile açısından hem de çevre açısından önemi ortaya çıkmaktadır
EVLERİN ISITILMASINDA ENERJİ TASARRUFU
• Isı elde etmek için elektrikli sobalar yerine gaz sobaları tercih edilmelidir
• Kötü takılmış kapı ve pencerelerdeki boşluklar ve hava girişleri kontrol edilerek gerekirse izolasyonları sağlanmalıdır
• Yerleri halı kaplamak zeminde ısı kaybını azaltacaktır
• Kalın astarlı perdeler kullanılarak pencerelerden ısı kaybı azaltılmalıdır
• Perdeler radyatör önlerini örtmeyecek şekilde kapatılmalıdır
• Odaları havalandırmak için pencereler uzun süre açılmamalıdır

3-4 dakikalık süre yeterlidir
• Radyatörler yaldız boya ile boyanmalıdır
• Radyatörlerin üst tarafına mermer levha veya kafesler konmamalıdır
• Çamaşırlar radyatör üzerinde kurutulmamalıdır
• Kullanılmayan odalar ısıtılmamalı ve kapıları kapalı tutulmalıdır

Ancak bu odaların sıcaklığının 10 °C altına düşmemesine dikkat edilmelidir
• Kullanılan odaların sıcaklığı 18-21 derece arasında tutulmalıdır
• Bacalar kış aylarına girmeden önce kontrol ettirilerek temizletilmelidir
MUTFAKTA ENERJİ TASARRUFU
Yiyecek hazırlama ve pişirme faaliyetlerinde doğru tipte pişirme araçlarının kullanımı ile de enerjiden tasarruf sağlanır
Her şeyden önce yemekler mümkün olan en az suyla pişirilmeli ve tencerenin kapağı sıkı bir şekilde kapalı tutulmalı, yemek kaynamaya başladıktan sonra ocak iyice kısılmalıdır

Çünkü kaynama başladıktan sonra verilen yüksek ısı daha çok suyun buharlaşmasından, dolayısıyla da enerjinin boşa harcanmasından başka hiç bir işe yaramaz

Ayrıca kapların sadece tabanına ısı verecek şekilde alev ayarlaması yapılmalıdır

Kabın kenarlarından alev taşmamalıdır
Düdüklü tencere olarak adlandırılan basınçlı tencereler, özellikle uzun süre pişmesi gereken yiyeceklerin pişirilmesinde yakıt tasarrufu sağladığı için tercih edilmelidir
Basınçlı tencerelerin kullanılmadığı pişirme işlemlerinde ise pişirmenin daha kolay ve kısa sürede olması için kenarları kıvrımsız, tabanı düz, yan yüzleri dik ve tabanla birleştiği yerde hafif yuvarlak olan kaplar kullanılmalıdır
Ocakların verimli yanmalarını sağlamak için daima temiz tutulmalıdır
Yiyecekler pişerken fırın kapağını sık sık açmak her seferinde soğuk havanın fırın içine girmesine, dolayısıyla da enerji kaybına neden olmaktadır

Bu nedenle kapak gereğinden fazla açılmamalıdır
Birçok yiyecek için pişirilirken fırının önceden ısıtılmasına gerek yoktur
KONUTLARIN AYDINLATILMASINDA ENERJİ TASARRUFU
• Kullanılmayan alanlar aydınlatılmamalıdır
• Çok sayıda ufak ampul yerine büyük bir ampul kullanılmalıdır
• Çalışırken masa lambası kullanılmalıdır
• Ampullerin üzerine ışığı az geçiren abajurlar kullanılmamalıdır
• Genel ışıklandırma yerine kısmi ışıklandırma tercih edilmelidir
• Duvarlar açık renklere boyanarak daha çok ışık yansıması sağlanmalıdır
• Merdiven aydınlatılmasında küçük ampullerin kullanılmasına özen gösterilmelidir
• Evimizde enerji kaybına engel olmak için halojen ve normal ampuller yerine floresan lambalar kullanılmalıdır

Böylece %40 oranında enerji tasarrufu sağlayabiliriz
SU TASARRUFU
• Damlayan musluklar tamir ettirilmelidir
• Su akıtırken daha az akıtan duş başlıkları ve muslukları kullanılmalıdır
• Diş fırçalarken musluklar kapatılmalıdır
• Mümkün olduğunca küveti doldurmak yerine duş alarak yıkanılmalıdır
• Kısa sürede duş alınmalıdır
• Sifon asgari çekilmelidir

(Her sifon çekildiğinde, beş günlük içme suyu kaybedilmektedir)
• Bulaşık ve çamaşır makinelerini tamamen doldurmadan çalıştırmamalıdır
• Randımanlı su kullanan aletler tercih edilmelidir

Özellikle çamaşır ve bulaşık makinelerin böyle olmasına dikkat edilmelidir
• Sıcak su musluğu açıldığında suyun ısınmasını beklerken akıtılan suyun ziyan olmaması için kova doldurulup bu su gereken farklı yerlerde kullanılmalıdır (Örneğin, çiçek sulama, tuvalete dökme, balkon yıkama)
• Ne kadar az su kullanırsak o kadar az depolanmış su gerekir ve o kadar az atık su oluşur

Biz de boşa harcadığımız suyu kesmekle su faturalarından kolaylıkla %25 oranında tasarruf sağlamış oluruz
TÜRKİYE’NİN ENERJİ KONUSUNDAKİ SIKINTILARI
HABERLER :
1- NTVMSNBC İnternet sitesi
23
Ekim
2001
Enerji Bakanı Zeki Çakan, Japonya ve Türkiye hükümetlerinin işbirliği ile kurulan enerji tasarrufu uygulama tesisinin açılışını yaptı

Çakan, açılış konuşmasında, Türkiye’nin enerji ithal eden bir ülke olduğunu ve 2000 yılı itibariyle enerji arzının yüzde 66’sının ithal edildiğini belirtti
Çakan, 2020 yılında bu rakamın yüzde 78 olmasının beklendiğini ifade ederek, Türkiye’de enerji tasarrufunun önemini vurguladı

Çakan, şöyle konuştu:
“Sanayi sektöründe yıllık 1 milyar dolar enerji tasarrufu potansiyeli belirlenmiştir

Bu nedenle Türkiye enerjisinin verimli kullananımı ve enerji tasarrufu konularının üzerinde önemle ve hassasiyetle durmaktadır

Tasarruf edilerek kazanılabilecek enerjiyi üretmek için pahalı yatırımlara ve uzun zamana ihtiyaç vardır, oysa enerji tasarrufu daha çabuk ve ucuza elde edilen bir enerji kaynağıdır

”
Enerji tasarrufu projesi kapsamında, mini bir fabrika şeklinde yapılan tesiste verilecek eğitimin uygulanması ile enerji kullanımında yüzde 10 oranında tasarruf sağlanabileceği öngörülüyor
2-Elektrik Mühendisleri Odası Yayınları (EMO)
http://www
emo
org
tr
Ülkemizde Enerji Krizi Yoktur

Enerjide Yönetim Krizi ve Çok Başlılık Vardır!
Enerji yetmezliği değil enerji bürokrasisi yetmezliği vardır!
Ülkemizde özellikle son on yılda deneyimli bürokratlara el çektirilerek, bir kriz ortamı yaratılmaktadır

ETKB, TEAŞ, TEDAŞ, TKİ, DSİ, EİEİ, MTA, BOTAŞ, DPT ve Hazine Müsteşarlığı arasında bir çok başlılık ve koordinasyon eksikliği vardır
Ülkemiz bugün 26

300 MW'lık kurulu gücü ve 160

000

000

000 kwh'lik yıllık üretim kapasitesine karşın 18

000 MW'lık puant değerini ve 118

000

000

000 kwh'lik ülke ihtiyacını karşılayamıyorsa burada sorgulanması gereken enerji bürokrasisidir

Enerji yetmezliği değil enerji bürokrasisi yetmezliğini sorgulamak gerekir
Ülkemiz bugün tüketime sunduğu her yüz birim enerjinin yirmi birimini (Ülkemizde %20 olan kayıp oranı gelişmiş ülkelerde % 6-10 arasındadır

OECD ortalaması ise % 7'dir

) yani yirmibirmilyar kwh enerjiyi kötü dağıtım hatlarında kaybetmektedir

Bu ise iki adet 1

000 MW'lık Nükleer Santralın yıllık üretimine eşittir

Altyapıya yapılacak çok daha az bir yatırımlarla kayıplar gelişmiş ülkeler seviyesine çekilebilir
Termik santrallerimizde kapasite kullanma oranı gelişmiş ülkelerin % 15-20 gerisindedir

Termik santrallere yapılacak yatırımlarla hem kapasite kullanma oranı yukarı çekilecek hem de verimleri artacaktır

Buralarda yapılacak yatırımlarla 1

000 MW'lık bir Nükleer Santralın üretimine eşit bir üretim sağlanabilir
Ülkemizin 2010 yılında 375

000

000

000 kwh ve 2020 550

000

000

000 kwh brüt enerji ihtiyacı olacağı söylemi bir fantezidir

Bu varsayımlar, "hiç altyapı yatırımı yapmayacağım ve bugünkünden daha kötü bir yönetimle enerjiyi çarçur edeceğim" demektir

(sadece dağıtım hatlarında yapılacak yatırımlarla % 10'luk bir iyileştirme sağlanırsa bu talep tahminleri otomatikman % 10 aşağıya çekilecektir

)
Gerek geçmiş yıllar trendi incelendiğinde gerekse gelişmiş ülkelerin durumuna bakıldığında böylesine abartılı bir talebin olamayacağı görülmektedir
ETKB ulusal kaynakları alabildiğine küçük, talebi de olabildiğince büyük göstererek Akkuyu Nükleer Santral projesini haklı göstermeye uğraşıyor

DPT, biri 30 Haziran 1999'da diğeri ise 11 Ekim 1999'da iki kez ETKB'ye mektup yazarak, olur verdikleri projelerle ülkemizin 2000 yılından itibaren bir atıl kapasiteyle karşılaşacağını açıkça belirtmiştir
• Öncelikle gerçekçi ve merkezi bir enerji planlaması yapılmalıdır

Ülkemizde geleceğe yönelik projeksiyonlar ve planlamalar genellikle bugünkü üretim/tüketim dengesine ve bugünkü kurulu güç/puant dengesine dayandırılmaktadır

Oysa yapılması gereken fiili tüketimin esas alınması ve ondan geriye doğru gidilmesidir

Bu tüketim değerinin üstüne gelişmiş ülkelerdeki dağıtım kayıpları oranı olan %8 ilave edilmeli, daha sonra iletim kayıpları ve diğer kayıplar ilave edilmelidir

Bu noktadan hareketle önce yıllık nüfus artışı daha sonra da yıllık büyüme oranları esas alınarak gelecek yıllara yönelik planlamaya gidilmelidir

Geleceğe yönelik projeksiyonlardaki bir diğer hata ise son beş yıldaki artış trendinin gelecek otuz yılda da süreceği varsayımıdır

Oysa gerçekçi bir planlamayla artış trendinin 2010 yılı itibarı ile düşeceği söylenebilir

Bugün gelişmiş ülkelerdeki yıllık artışların % 1'ler civarında olduğu unutulmamalıdır
• Özellikle termik santrallerin baca gazı arıtma ve kül tutma tesisleri hızla devreye sokulmalı ve çevreye olan etkileri azaltılmalıdır

Böylelikle kapasite kullanma oranı yukarı çekilecektir

1997 yılı içerisinde termik santrallerde ortalama kapasite kullanma oranı %55'tir

Bu oran % 65'lere çekilerek sisteme bugünkü kurulu güçle yaklaşık yedi milyar kwh enerji verilebilir
• Termik santrallerde hızla otomasyona geçilerek santrallerin verimi yukarıya çekilmelidir
• Uygun bir fiyat politikası benimsenerek özellikle puantın yüksek olduğu saatlerde (17

00- 22

00 saatleri arası) puantı aşağı çekebilecek önlemler alınmalı - tarifeli sayaçlar vb - ve varolan kapasite ile daha uzun süre sisteme düzenli enerji verilebilecektir

Kademeli bir şekilde az enerji tüketen ev aletleri ve az enerji tüketen sanayi tesislerine geçilmelidir
• Öncelikle ulusal kaynaklarla çözüme yönelinmeli ve gerek proje, gerek plan, gerekse başlanılmış olan ve bitirilmiş olan toplam 702 hidroelektrik santralın (sadece 510 adedinin ekonomiklik analizi yapılmıştır

) tümünün çalışmaları tamamlanmalıdır

Böylelikle hem ucuz enerji üretilecek hem de tüketime ucuz elektrik verilerek sanayinin rekabet gücü artırılacaktır

Elektrik enerjisi üretimindeki dışa bağımlılık en alt düzeye indirilecektir
• Gelişmiş ülkelerde kullanılan Energy Managment System (EMS) ve Supervisory Control And Data Acqusition (SCADA) sistemleri hızla devreye sokularak etkin bir yük izleme ve yük yönetimi sağlanmalıdır
• Dünyadaki yeni elektrik enerji üretim teknolojileri hızla gündeme alınmalı ve bu konudaki pilot uygulamalar teşvik edilmelidir
• Ülkemizin acilen bir rüzgar haritası çıkarılmalı ve bu konudaki potansiyel tespit edilmelidir

Bugün rüzgar türbinlerinde pilot uygulamalarda 1000 MW'lar düzeyine çıkılmıştır

Maliyetlerde termik santrallerde yarışabilir düzeydedir

Rüzgar konusunda hızla pilot uygulamalar başlatılmalıdır
• Güneş enerjisinde en çok oranda yararlanma konusunda teşvik edici bir politika benimsenmelidir

Fotovoltaik piller henüz elektrik enerjisi üretimi için ekonomik değildir

Ancak özellikle güneyde su ısıtmada güneş enerjili sistemler teşvik edilmeli ve bu işler için harcanan elektrik enerjisinden tasarruf sağlanmalıdır
• Fotovoltaik piller 2015 - 2020 yıllarından itibaren kwh başına maliyetlerinin makul düzeylerde olacağı bilinmektedir

Bu konudaki AR GE çalışmalarına başlanmalıdır
• Sadece %2

97'sinde yararlanılan ülkemizin 2450 MW'lık jeotermal potansiyelinin tümüyle kullanılması konusunda gerekli yatırımlara gidilmelidir
• Elektrik tüketiminde tasarrufu teşvik edici uygulamalara gidilmelidir

Elektrik enerjisinin verimli kullanımı konusunda merkezi projeler geliştirilmeli, özellikle elektrik enerjisinin yoğun olarak kullanıldığı çimento ve demir çelik sektörlerinde hızla az elektrik tüketen teknolojilere yönelinmelidir

Elektrikli ev aletlerinde kademeli olarak az enerji tüketen teknolojilere geçilmelidir
• Üretim, iletim ve dağıtımda bozulan merkezi yapı yeniden oluşturulmalı ve sistemin bütünlü¤ü sağlanmalıdır

Özelleştirme uygulanmalarından hızla vazgeçilmelidir

Özelleştirilmiş olan bölgeler derhal merkezi sisteme dahil edilmelidir
• Planlama ve karar vermede çok merkezli yapı terk edilmeli ve ulusal düzeyde konunun tüm taraflarının özellikle (EMO ve tüketici temsilcileri bu kurulda yer almalıdır

) yer aldığı Elektrik Enerjisi Ulusal Kurulu oluşturulmalıdır
• Sektördeki ekonomik olmayan küçük ölçekli yatırımlardan vazgeçilmelidir

Bu konuda merkezi kurul optimum ölçekleri belirlemelidir
• Siyasi nedenlerle kenara itilmiş olan deneyimli kadrolar derhal sistemin ilgili birimlerinde görevlendirilmelidir

Oluşturulacak olan merkezi kurula siyasi iktidarların kolayca müdahale edemeyeceği özerk bir yasal statü kazandırılmalıdır
• Başta Avrupa Enerji Şartı (ki bu sözleşmeyi dönemin hükümeti TBMM'ne onaylatmadan imzalamıştır) olmak üzere ülkemiz enerji sektörü üzerine ipotek getiren tüm uluslararası sözleşmeler iptal edilmelidir

Özelleştirme adı altında verilen tüm imtiyazlar geri alınmalıdır
3-TEDAŞ (Türkiye Elektrik Dağıtım A
Ş
) Resmi İnternet Sitesi
http://www
tedas
gov
tr
Türkiye 62 milyonu aşan nüfusu ile gelişmekte olan bir ülkedir

1997 yılı sonu itibariyle kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla 3 000 ABD Dolarına ve kişi başına elektrik enerjisi tüketimimiz brüt 1 650 kWh'a ulaşmıştır

Ülkemiz, alt yapı yatırımlarını tamamlayarak, ekonomik seviyesini gelişmiş ülkeler ile rekabet edebilecek bir düzeye çıkarma noktasındadır

Bu durum özellikle enerji talebinde hızlı bir arışı beraberinde getirmektedir
Türkiye hızlı sanayileşme sürecinde olan bir ülkedir

Bununla birlikte yerli enerji kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle kalkınmada enerji ithalatı önemli bir yer tutmaktadır

Uygulamakta olduğumuz ulusal enerji politikalarımızın başlıca amaçları şunlardır:
Ekonomik ve sosyal kalkınmayı desteklemek için yeterli, güvenilir ve ekonomik enerji arzının sağlanması;
Enerji arzının emniyetli olarak yapılması;
Artan enerji talebinin karşılanması için gereken sermaye yatırımlarının teşvik edilmesi

Enerji sektörünün genel görünümüne bakıldığında; sanayileşme oranı ile kalkınma hızı ve artan nüfusa paralel olarak birincil enerji ihtiyacımızın yıllık ortalama % 8' lik bir artışa sahip olduğu görülmektedir

Yapılan projeksiyon çalışmalarına göre; 1997 yılında 71 milyon ton petrol eşdeğeri (TEP) olan birincil enerji tüketimimizin, 2000 yılında 91 milyon TEP, 2010 yılında 175 milyon TEP ve 2020 yılında ise 314 milyon TEP'e ulaşması beklenilmektedir

Birincil enerji üretimimiz dikkate alındığında ise; 1997 yılında 28 milyon TEP olan birincil enerji üretiminin, 2000 yılında 31 milyon TEP, 2010 yılında 53 milyon TEP ve 2020 yılında ise 80 milyon TEP olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir
Yerli enerji üretimi toplam birincil enerji talebinin 1997'de % 40'ını karşılamış olup, muhtemelen 2000'de % 34'ünü, 2010'da % 30'unu ve 2020'de ise % 26'sını karşılayacaktır
Enerji politikalarımızın en önemli unsurlarından birisi enerji arzının kesintisiz olarak temin edilmesidir

Bu nedenle, yerli enerji üretimi ile enerji talebi arasındaki fark geçmiş yıllarda olduğu gibi yine ithalat yoluyla karşılanacaktır
4-SABAH GAZETESİ 24
07
2000
Enerji sıkıntısına ek önlem
Enerji Bakanlığı, sıkıntıyı önlemek için ek önlem alıyor

Önlemler arasında otoprodüktör santralleri için vergi kolaylığı da bulunuyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, enerji sıkıntısı çekilmemesi için ilave tedbirler almaya çalışıyor

Alınacak tedbirler arasında, otoprodüktör tesislere vergi yönünden kolaylıklar getirilmesi, daha fazla doğalgaz kullanımı, gereğinde Marmara Ereğlisi'ndeki LNG tesislerinde terminal olarak yararlanılmak üzere LNG yüklü bir tankerin yedekte bekletilmesi yer alıyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan bir yetkili, özellikle kış aylarında, bütün termik santrallerin tam kapasitede çalışması gerektiğini belirterek, bunun için önlemlerin alınmaya başlandığını söyledi

Şirketler açısından akaryakıt fiyatlarının yüksek gelmeye başlaması nedeniyle, otoprodüktürlerden bir kısmının kapanmaya başladığına dikkat çeken yetkili, "Otoprodüktörleri teşvik etmek amacıyla, motorin üzerindeki akaryakıt vergisinin kaldırılması düşünülüyor" dedi
5-SABAH GAZETESİ 09
11
2000
Zeytinyağından elektrik
Selçuk Gıda, Germencik'te yapılacak enerji santralinde, zeytinyağı fabrikalarının atığı olan "prina" adlı maddeyi kullanarak elektrik üretecek
Türkiye'nin son aylarda devamlı gündemini meşgul eden enerji sorununa İzmirli şirket Selçuk Gıda'dan farklı bir çözüm geldi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in "Bu kışı programlı elektrik kesintisi yaşamadan geçirebiliriz" sözleriyle rahat bir nefes alınmasına rağmen, Türkiye'nin enerji sıkıntısı sürüyor

Bu nedenle harekete geçen Selçuk Gıda, zeytinyağı fabrikalarının atığı olan "prina" adlı maddeyi kullanarak elektrik üretebileceğini açıkladı

Bu nedenle bir fabrika kuracak olan Selçuk Gıda, hedeflerini bir basın toplantısıyla duyurdu
216 megawatt enerji
Selçuk Gıda'nın Sel Enerji adıyla kurduğu yeni şirketin Türkiye'nin ilk Biomass enerji tesisi ile prinadan elektrik üreteceği belirtildi

Fizibilite çalışmaları ve prina tahlilleri tamamlanan fabrika büyük bir olasılıkla Aydın Germencik'te faaliyete geçecek

Tesis 216 megawat enerji üretecek

Aynı zamanda bir çevre koruma projesi olan sistem sayesinde fabrikada kullanılan teknoloji ile yakılacak prina çevreye hiçbir zarar vermeyecek

Üretilen elektriğin yüzde 40'ı Selçuk Gıda tarafından kullanılırken geriye kalan yüzde 60'lık bölümü ise TEDAŞ'a satılacak

20 milyon dolara malolacak santral 14 ayda teslim alınacak

Biomass enerji santralinde yılda 200 bin ton prina kullanılması planlanıyor

Böylece bölgenin yıllık 230 bin ton olan prina üretiminin büyük bir bölümü çevre problemi yaratılmadan enerjiye dönüşecek
Örnekleri var
Biyolojik atıkların kullanıldığı biomass enerji santralleri dünyanın çeşitli köşelerinde faaliyet gösteriyor

Ancak bir zeytinyağı üretim atığı olan prina ile elektrik üreten tesisler sadece İspanya'da bulunuyor

İspanya'da şu anda çalışan iki fabrikaya ek olarak yapılan 4 fabrikanın da inşaatı sürüyor

İtalya ve Yunanistan ise inşaata başlama safhasında
Prina ve biomass enerji nedir?
Biomass enerji santralleri çeşitli biyolojik maddeleri yakarak çalışıyor

Ağaç kabukları ile çalışan biomass enerji de santralleri var

Zeytinyağı fabrikalarının artık maddesi olan prina ise ezelden beri yakıt olarak kullanılıyor

Ancak prinanın kullanımı sırasında büyük çevre kirliliği oluşuyor

Bir Amerikan sistemi olan "akışkan yatak teknolojisi"nde ise yakılan prina çevreye hiçbir zarar vermeden enerjiye dönüşüyor

Sistemde prinanın yakılması ile oluşan ısı ile su buharı elde ediliyor

Bundan da elektrik enerjisi üretiliyor
6-EKONOMİ VE POLİTİKADA TREND Haber / Ayşenur Bozal
Dünyanın enerjisi tükeniyor
Enerji krizi yalnızca Türkiye’nin değil, bütün dünyanın problemi

Nüfus artıyor, sanayileşme yaygınlaşıyor, teknoloji baş döndürücü gelişmeleriyle yaşamın bir parçası haline geliyor

Enerji krizi de tüm ülkelerin kapısını çalıyor

21

yüzyılın önemli sorunlarından birisi enerji açığı ve var olan enerji kaynaklarının istihdam edilememesi

Türkiye’de doğal olarak bu sorundan payını alıyor

Ekonomik ve sosyal kalkınmanın temel faktörlerinden birisi olan enerji tüketimi artan nüfus, şehirleşme, sanayileşme, teknolojinin yaygınlaşması ve refah artışına paralel olarak büyüyor

Buna karşılık var olan enerji kaynaklarının yeterince verimli kullanılamaması, maliyetlerin gittikçe yükselmesine ve halkın en doğal ihtiyaçlarından birisi olan enerji tüketimini en pahalı fiyatlardan satın almasına sebep oluyor

Yüksek fiyatı bir yana bırakın son yıllarda ‘acaba enerji krizinin eşiğinde miyiz?’ sorusu gündemdeki sıcaklığını koruyor

Enerji sanayiinin vazgeçilmez ve en önemli girdisi olduğundan enerjideki her çeşit dalgalanma ve kesinti sanayide maliyetlerin artmasına ve sanayi ürünlerinin dünya ölçeğinde rekabet şansının azalmasına neden oluyor

Petrol ve doğalgaz gibi kaliteli fosil yakıt varlığı zaman içinde azalırken, bu kaynakların stratejik önemi yükselecek, bu kaynakların yerini dolduracak yeni enerji kaynakları geliştirilmediği sürece, fiyatları artış eğilimi içine gireceği bir gerçek

Türkiye şu an enerji konusunda yüzde 62 oranında dışa bağımlı

Yapılan araştırmalar böyle giderse, dışa bağımlılığın gün geçtikçe artacağını gösteriyor

Örneğin Türkiye’nin 2020 yılında 148 milyon taşkömürü, 74 milyon ton ham petrol, 78

5 milyar metreküp doğalgaz ithal etmek zorunda kalacağı söyleniyor
