Prof. Dr. Sinsi
|
Türkiye'deki Müzeler - Ayasofya Müzesi

Essiz güzellikte, muhtesem bir mabed yaptirmaya karar veren Imparator Justinianus emeline kavusmis, idealini gerçeklestirmistir Dünyaya bir mimarlik harikasi kazandirmistir
Fakat, insanlik bugün bu saheserle övünüyorsa, bu, Türklerin sayesindedir Onu bugünlere sapasaglam ulastiranlar, sanat harikalarinin koruyucusu olan Türklerdir
Amerika kitasinda, Mayalar'in, Aztekler'in, Inka'larin eserleri bugün harabe halindedir Çünkü bu kitayi 15 Ve 16 Yüzyilda fetheden Avrupalilar, o saheserleri korumak söyle dursun, yagmaladilar, yakip yiktilar Yikilmadan kalabilenler, balta girmemis gür ormanlarda bulunanlardir
Roma imparatoru Jül Sexar Kleopatra devrinde Misir'a saldirdigi zaman muhtesem Iskenderiye kütüphanesini yakip yikmisti Bu kütüphanede bulunan 700 bin kitabin külleri, günlerce bir matem bulutu gibi sehrin üzerinden ayrilmadi Bazi tarihçiler buna ''Rönesansi en az asir geciktiren olay'' diyorlar
Piramitler, herbiri tonlarca agirlikta blok taslardan örülü olduklari için yikilamadiö ama sakladiklari hazineler yine yagma edildiç Yüzlerce yil sonra bölgeye hakim olan baska kuvvetler de, Gize'deki ünlü sfenksi nisan tasi olarak kullandilar, top atesine tutarak bu saheserin burnunu, sakalini kopardilar
1204 yilinda Istanbul'u zapteden Haçlilar, bu sehri misli görülmemis sekilde yagmaladi, sanat eserlerini tahrip ettiler Olayin görgü tanigi olan Bizamsli ve Avrupali tarihçiler ''Tarihte böylesine vahsi, böylesine barbar bir yikim görülmemistir'' diyorlar Bunlarin Ayasofya'yi ne hale getirdiklerini, diger harika eserlere neler yaptiklarini önceki bölümlerde bir nebze yaptiklarini önceki bölümlerde bir nebze anlatmistik Daha baska neler yaptiklarini da asagida görecegiz
Fatih'in İlk Emri
1453'te Türkler Istanbul'u fethedince, Fatih Sultan Mehmed'in ilk emirlerinden biri, acinacak sekilde harap ve bakimsiz birakilan Ayasofya'nin onarilmasi olmustur
Türklerin Ayasofya'yi nasil bulduklarini, sonra ne hale getirdiklerini, onu nasil koruduklarini asagida okuyacagiz Fakat daha önce bu eserin nasil meydana getirdigini ve mimari özelliklerini anlatacagiz Bu özellikleri anlatmadan önce sunu da belirtelim ki, dünyayin yadi harikasini tespit edildigi yillarda Ayasofya henüz yapilmamisti Yapilmis olsaydi, bu yedi harikadan biri mutlaka Ayasofya olurdu

Eski Mabedlerin Sütunları İstanbul'a Getiriliyor
Bugünkü Ayasofya'nin bulundugu alanda, ilk kilise 12 Mayis 360 yilinda yapilmisti O zamanki Bizans'in en büyük mabedi olan bu yapi 44 yil sonra bir yangimla harap oldu 415 yilinda onun yerine yapilan yeni kilise de 532 yilinda baska bir yanginla yok oldu
Iste bu ikinci yangindan sonra Imparator Justinianus, Hazreti Adem'den bu yana görülmemis ihtisamda, yanginlara, depremlere karsi koyabilecek, gelecek çaglara ulasabilecek saglamlikta bir eser yaptirmaya karar verdi
Justinianus bu büyük yapinin insaasina Aydinli Antonius ile Miletli Isodoros adli mimarlari memur etti Mimarlar hemen ise koyuldular Önce kilisenin yapilacagi alan iyice açildi Bu maksatla orada bulunan saraylar, evler yikildi Sonra, Imparatorlugun, harabe halinde bulunan eski mebedlerin, evlerin en güzel malzemeleri toplatilarak Istanbul'a getirildi Mesela sekiz sütun Efes'teki Diana mebedinden alindi Ayni sütunlar daha önce Efes'e Heliopolis'teki Günes mebedinden getirilmisti Atina, Roma, Delf ve öteki mebedlerden de bazi sütunlar toplandi Böylece, herbiri ayri bir mebede yücelik kazandirmis olan mermer sütunlar, simdi bir araya gelecek, en büyük mebedde bulusarak gelecek çaglara ulasacaklardi Ayrica dünyayin en meshur mermer ocaklari de Ayasofya için çalistirilyordu Prokonez beyaz mermerlerini, Egriboz adasi açik yesil mermerlerini, Karia'daki ocak beyaz-kirmizi mermerlerini, Misir meshur porfirlerini, Teselya ve Lakonya eski yesil mermerlerini, Siga damarli pembe taslarini istanbul'a yolladi
EY SÜLEYMAN SENI ASTIM!
Bu çok degerli malzemeden essiz bir anit meydana getitmek mimarlar da en büyük güçle desteklenmeliydi ve desteklendi
Insaat araliksiz bes sene devam etti Bu süre içinde hergün bin isçi çaliiti Imparator sik sik çalismalari denetliyor, çalisanlari yüreklendiriyordu Nihayet insaat bitince, 27 Aralik 537'de, büyük bir açilis töreni yapildi Justinianus 14 atil çektigi tören arabasi ile Ayasofya!nin, o zaman Kram Kapisi denilen büyük kapisinin önüne gelince, büyük eseri gururlu seyrederken söyle dedi: ''Tanrim, sana sükürler olsun ki böyle essiz bir eserin basarisini bana lütfettin, beni buna layik gördün!''
Sonra heyecanla mihraba dogru atilarak söyle demekten de kendini alamadi: ''Ey Süleyman, bu eserle seni asmis, seni yenmis bulunuyorum!'' o zamana kadar en büyük mabedi yaptiranin kadar en büyük mabedi yaptiranin Hz Süleyman oldugu kabul ediliyordu

|