Konu
:
Türkiye'deki Antik Kentler - Knidos
Yalnız Mesajı Göster
Türkiye'deki Antik Kentler - Knidos
11-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Türkiye'deki Antik Kentler - Knidos
Knidos
Muğla’nın Datça İlçesi’nde
Reşadiye Yarımadası’nın ucunda bulunmaktadır
Tarihçi Diodoros
Knidos’ta yaşayanların teselya’dan gelen göçmenler olduğunu ileri sürmüştür
Burada yapılan kazılar ise yöredeki yerleşim başlangıcının M
Ö
VII
yüzyıla tarihlendiğini açığa çıkarmıştır
Knidoslular M
Ö
IV
yüzyılın ortalarına kadar Datça’nın kuzey doğusundaki yarımadada yaşamışlar
sonra da bugünkü yere yerleşmişlerdir
Teselya’dan gelen göçmenler sonraki yıllarda Datça Yarımada’sının güney ucuna taşınarak orada yeniden kurdukları kentte yaşamlarını sürdürmüşlerdir
Herodot’a göre Spartalı’lar Knidos’u bir koloni kenti olarak kurmuşlardır
Zamanla güçlü bir konuma gelen Knidos
komşu kentleri Lindos
kamiros
İtalyysos
Kos
Halikarnasos ve Delos ile birlikte Dor Hexapolisini oluşturmuşlardır
Fenikeliler ile denizcilikte yarışacacak kadar ilerlemişlerdir
Bunun sonucu olarak da Lipori de kendine ait bir koloni
Miletos’un Nil deltasındaki koloni kenti Naukratis’de de imalathane kurmuşlardır
Knidoslular gün geçtikçe genişleme politikası güden Lydialılara karşı bir önlem olarak Reşadiye Yarımadası’nı karadan ayıracak kanalın yapımına başlamışlar
ancak M
Ö
546’daki pers saldırısı nedeniyle tamamlayamamışlardır
Persler Knidos’a zarar vermemişler
M
Ö
540’da diğer İon kentleriyle birlikte Delphi’de bir hazine binası (tesarios) yaptırmışlardır
Bu yüzyılda Knidos
şarap ihraç eden önemli bir ticaret merkezi konumuna gelmiştir
İskender’e boyun eğmişler
bundan sonraki dönemlerde de Knidos’un ismi tarihte pek geçmemiştir
Roma imparatorluğu ile Seleukos Kralı III
Antiokhos arasındaki savaşta Roma’nın tarafını tutmuş
bu nedenle de Bergama Krallığı’na katılmıştır
Bizans döneminde sönük bir yerleşim olarak varlığını sürdürmüştür
Bir süre piskoposluk merkezi olmuş
M
S
VII
yüzyılda tamamen terk edilmiştir
Knidos’da ilk kazılar İngiliz araştırmacı Charles Newton tarafından 1856-1858 yıllarında yapılmıştır
Knidos
Antik Çağ’ın önemli bir ticaret merkezi olmasının yanı sıra aynı zamanda da bir kültür ve sanat kenti de olmuştur
M
Ö
IV
yüzyılın ünlü heykeltraşı Praxiteles’in Knidos Aphrodite Tapınağı’na yapmış olduğu Knidos Afroditi
arkeoloji yönünden ünlü bir eser olarak tanımlanmıştır
İon kentlerinin katılmasıyla Knidos’ta yapılan dini festivallerde Aphrodite sanatçılar tarafından sürekli ön planda tutulmuştur
M
Ö
450’de Polynotos’un duvar resimleri da kentin ününü arttırmıştır
Bunların yanı sıra gezegenlerin aynı merkeze bağlı olarak hareket eden yuvarlaklar olduğunu söyleyen ünlü astronom Eudoxos
M
Ö
409-356 yıllarında burada yaşamıştır
İskenderiye Fenerinin mimarı Sastratos da yine Knidoslu bir sanatçıdır
Strabon
Knidos’un kıyı boyu ile önündeki adada kurulduğunu belirtmektedir
Sonradan ada ile kara parçası arasındaki deniz doldurulmuş
böylece iki ayrı liman elde edilmiştir
Bunlardan
kuzeyde daha küçük olana “Kuzey Limanı” denmiştir
Bu liman askeri amaçlı kullanılmıştır
Diğer yandaki güney limanı ise ticaret gemilerine ayrılmıştır
Bugün buradaki liman ağzını kapayan mendirek kalıntıları ile kuzey limanındaki kule görülebilir
kuzey-güney doğrultusundaki dik bir cadde ile kesişmiştir
Arazi konumuna uygun biçimde cadde ve sokaklar bazen merdiven
bazen de dik birbirlerini kesmişlerdir
Kuzey-güney doğrultusundaki ilk caddenin batısında agorası yer alır
Askeri limanın kuzeyindeki agoranın iki tarafına sonraki devirlerde antik taşlardan yararlanılarak büyük iki kilise yapılmıştır
Kuzeye doğru
Dor Hexapolisine bağlı kentlerin her dört yılda bir festival düzenledikleri Apollon Karneios Tapınağı’na ulaşılır
Dor üslubundaki tapınağın kuzeyinde yapılan kazılarda
dikdörtgen planlı bir sunak bulunmuştur
Sunağın yer aldığı terasın arkasında ise Helenistik duvar işçiliğinin örneğini veren bir b
aşk
a teras daha yer almaktadır
Oturma kademelerini andıran basamakların da yer aldığı bu alanda 1972 yılında bir tapınak kalıntısı daha ortaya çıkarılmıştı
Aphrodite Euploia’ya adandığı sanılan bu tapınak üzerinde yoğunlaşan kazılar
Knidos antik kenti ile Aphorofite arasındaki ilişkiyi göstermiştir
Teraslar halinde akropole doğru yükselen Knidos’un kuzeyinde Bizans kilisesi Dionysos Tapınağı üzerine yapılmıştır
Yapılan kazı çalışmalarında bu tapınağa ait bir çok mimari parça ve yazıt bulunmuştur
Bunların hemen üzerinde Dor üslubunda bir stoa vardır
Bu stoa
aynı zamanda üzerindeki yapılara hem destek
hem de teras görevini üstlenmiştir
Buradaki krepsis üzerinde ise
İmparator Hadrianus döneminde (M
S
117-138) yapılmış korinth üslubunda bir tapınak daha ortaya çıkmıştır
Bu tapınakta yapılan incelemeler sırasında
1967’de açılan bir çukurda da İmparator Augustos dönemine tarihlenen bir güneş saati ile karşılaşılmıştır
Tapınağın batısında Helenistik devirde yapıldığı sanılan tiyatro yer almaktadır
Knidos’un kıyıya yakın
terası üzerinde kentin en büyük tiyatrosu görülmektedir
Geç Helenistik dönemde yapılmış olan tiyatro iki diozamalı olup mermerlerle kaplıydı
Yaklaşık 20
000 kişilik olduğu sanılmaktadır
Buradaki mermerler XIX
yüzyılın ikinci yarısında sökülerek İstanbul ve Mısır’a götürülmüştür
Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa yaptıracağı sarayın mermerlerini buradan sağlamıştır
Deneter’in kutsal alanı
tiyatronun hemen yakınında bulunuyordu
M
Ö
IV
yüzyılda ünlü heykeltıraş Proziteles’in yaptığı Demeter heykeli burada bulunmuş
ancak C
Newton tarafından British Museum’a götürülmüştür
Demeter kutsal alanının batısında kentin üçüncü küçük tiyatrosu bulunuyordu
Yaklaşık 10
000 kişi alabilecek ölçüdeki bu tiyatronun oturma sıraları günümüze pek tahrip olmadan gelebilmiştir
Iris Cornelia Love
1969 yılında kentin batı terasında yuvarlak bir yapı ortaya çıkarmıştır
Plinius
Knidos’ta Aphrodite’nin ünlü heykelinin her taraftan görülebilecek kutsal bir alanda bulunduğundan söz etmiş
buna dayanan C
Love ortaya çıkan bu yuvarlak yapının Aphrodite’ye ait olduğunu düşünmüştür
Burada yapılan kazılar geç Roma döneminde yapılmış olan yapının altında ana karaya oturmuş
oldukça büyük bir mekanı daha ortaya çıkarmıştır
Bu mekanın birbirlerinden farklı ölçülerde
perdahlanmış taşlardan oluşan duvarları
Helenistik dönemde yapıldığını göstermektedir
Knidos surlarının günümüze en iyi biçimde gelebilen örnekleri ticaret limanının iç kısımlarında kalmıştır
Kerme Körfesi
İstanköy ve Bodrum’un rahatça izlenebildiği akropol surlarının on beş kule ile sağlamlaştırıldığı görülmektedir
Limandan antik bir yol ile ulaşılan akropolün içerisine dört ayrı kapı ile girilmektedir
Buradaki duvarların örgü teknikleri
surların da dört ayrı dönem geçirdiğini ortaya koymaktadır
Yanlızca akropolün batısı 70-80 m
yüksekliğinde duvar benzeri uçurumdan oluştuğundan buraya sur yapılmamıştır
Knidos’ta bunların dışında
deniz kıyısında 5
000 kişilik bir de Odeon bulunmaktadır
Oldukça iyi durumdaki Odeonun restorasyonu yapılmış
günümüzde bazı gösterilerde yararlanılmaktadır
Kentin doğusundaki aslanlı anıtın
aslanı ise C
Newton tarafından British Museum’a götürülmüştür
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul