Yalnız Mesajı Göster

İttihat Ve Terakki Üzerine Düşünceler-2

Eski 11-25-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İttihat Ve Terakki Üzerine Düşünceler-2



31 Mart Vak'ası'ndan (13 Niasan 1909) Trablusgarp Savaşı'na (29 Eylül 1911) Kadar İttihat ve Terakki
Sultan 2 Abdülhamid'in tahttan indirilmesi ve Mehmet Reşat'ın tahta çıkarılmasından sonra, ülke bir türlü huzura kavuşamamıştı 13 Nisan 1909'dan sonra kurulan Tevfik Paşa hükümeti, üç hafta sonra istifa etmiş, yerine ikinci defa Hüseyin Hilmi Paşa hükümet kurmuş ve bu hükümette Talat Bey (Paşa), Dâhiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) yapılmıştı Fakat Hüseyin Hilmi Paşa da, yedi ay sonra 28 Aralık 1909'da istifa etmişti Hüseyin Hilmi Paşa İttihatçıları tutmasına rağmen, İttihatçıların ve özellikle Talat Bey'in (Paşa) baskılarına dayanamamıştı

İttihatçılar Hüseyin Hilmi Paşa'nın yerine, Roma Büyükelçisi İbrahim Hakkı Paşa'yı getirdiler İbrahim Hakkı Paşa "gafil, Türkiye'yi tanımayan, tamamen Batılı bir hayat süren, mesuliyet duygusundan mahrum bir adamdı" (Öztuna, 1978:254) 23 Eylül 1911'de İtalyanlar, Türkiye'ye, Trablus vilâyeti ve Bingazi sancağının kendilerine terk edilmesini isteyen bir nota vermişlerdi Bu nota, sadrazam İbrahim Hakkı Paşa'ya, "Türkiye'nin hizmetinde jandarma ıslahatı için çalışan İtalyan Robilan Paşa ve zevcesi ile briç oynarken getirilmiş, briç partisini bozmak istemeyen paşa, zarfı bir müddet açmamıştır" (Öztuna, 1978:260) Böyle bir adam, 29 Eylül 1911'e kadar tam, 1 yıl 9 ay 3 gün İttihatçıların kontrolünde koskoca ülkeyi yönetmişti(!)

Bu üç hükümetin birbirini takip ettiği yaklaşık iki buçuk yıl içinde, Havran'da (Suriye'nin en güneyi) Dürzîler, Yemen'de Zeydiler, Balkanlarda Arnavutlar, devlete isyan etti Devlet bu isyanların şiddetle üzerine gitti Özellikle 1910 Arnavutluk isyanı, yumuşak bir siyasetle önlenebileceği hâlde, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa 82 piyade taburundan oluşan çok büyük bir kuvvetle, Arnavutluk'un altını üstüne getirdi Devlet, Arnavutların büyük bir çoğunluk teşkil ettiği Kosova, Yanya ve İşkodra'da büyük bir itibar kaybetti ve Balkanlardaki en önemli dayanağını yitirdi

Bunun meydana gelebilecek acı sonuçlarını tahmin eden hükümet, durumu bir ölçüde de olsa tamir edebilmek için, Sultan Mehmet Reşat'ı 5 Haziran 1911'de Rumeli seyahatine çıkardı Padişah önce Barbaros zırhlısıyla Selânik'e, oradan 11 Haziran 1911'de trenle Üsküp'e vardı 16 Haziran 1911'de Kosova sahrasında, "Murat Hüdavendigâr'ın meşhedi önünde, yüz bin Arnavut'la Cuma namazı kıldı Sultan Reşat'ın geçtiği yerlerde, yüz binlerce Arnavut, padişahı görmek için birbirini çiğnedi En bahtiyarları, padişahın huzurunda yer öptüler Kanunî'den beri hiçbir Osmanoğlu, Arnavut ülkelerine ayak basmamıştı Mahmut Şevket Paşa'nın 82 taburla yapamadığını, Osmanoğullarının asırlık prestiji temin etti" ( Öztuna, 1978:258 )

İstanbul'da da işler iyiye gitmiyordu 24 Nisan 1909'da Hareket Ordusu'nun başşehire girmesinden sonra Mahmut Şevket Paşa, sıkıyönetim ilân etmiş ve bu daha sonra iki yıl uzatılmıştı Sıkıyönetim, etkin, demokratik bir muhalefetin gelişmesini engelledi Sıkıyönetime rağmen muhalefet edenler, şiddet ve terörün her türlüsüne başvurularak susturuldu Meselâ, ünlü muhalif gazeteci Ahmet Samim, 9 Haziran 1910'da, tıpkı 1909'da öldürülen gazeteci Hasan Fehmi Bey gibi ortadan kaldırıldı İttihat ve Terakki, 1910 yılında Şurâ-yı Devlet tarafından "menâfi-i umumiyeye hâdim cemiyet olarak tescil edildi" (Hanioğlu, 2001:482)

Fakat bu baskı ve şiddet, İttihat ve Terakki içinde bile derin bir hoşnutsuzluk meydana getirdi ve ilk büyük bölünmeye sebebiyet verdi Cemiyet'in takip ettiği sosyal ve siyasi politikaları beğenmeyen ve tenkit eden Miralay Sadık Bey ve Abdülaziz Mecdi Efendi liderliğinde 1911 başlarında, Hizb-i Cedid adıyla muhafazakâr özellikler taşıyan cemiyet içi bir muhalefet oluştu ve bu muhalefet hızla gelişti Bunun üzerine Cemiyet, uzlaşmacı bir tavır sergileyip, cemiyet içi muhalefeti yatıştırmaya çalıştı Talat Bey (Paşa) dâhil bazı İttihatçılar, hükümetten çekildi Cemiyet tarafından 23 Nisan 1911'de, "nüfûzu gittikçe artan Miralay Sadık tarafından dile getirilen muhalefet taleplerinin kabul edildiği on maddelik yeni bir program yayınlandı" (Zürcher, 2004:152)

Bu hiç değilse o an için, muhalefeti yatıştırdı Ağustos 1911'de toplanan İttihat ve Terakki Kongresi'nde Cemiyet içindeki fikir ayrılıkları, 29 Eylül 1911'de İtalyanların Trablusgarp'a saldırı haberi üzerine, milli birlik ve beraberlik vakti düşüncesi ile uzlaşmayla sona erdi

Trablusgarp Savaşı'ndan (29 Eylül 1911) Bâb-ı Âli Baskını'na (23 Ocak 1913) Kadar İttihat ve Terakki
29 Eylül 1911'de Trablusgarp Savaşı'nın başlaması üzerine, İbrahim Hakkı Paşa hükümeti istifa etti İttihat ve Terakki, Sultan 2 Abdülhamid'in ünlü başbakanı ihtiyar Sait Paşa'yı sekizinci defa iktidara getirdi Sait Paşa üç ay sonra 30 Aralık 1911'de istifa etti Ardından tekrar dokuzuncu hükümetini kurdu Bu defa altı buçuk ay kadar iktidarda kaldı 16 Temmuz 1912'de istifa etti Sait Paşa'nın yerine Gazi Ahmet Muhtar Paşa iktidara geldi O da üç ay dayanabildi 29 Ekim 1912'de istifa etti Yerine Kâmil Paşa geldi Kâmil Paşa hükümeti, İttihatçıların karşısında üç ay bile dayanamadı 23 Ocak 1913'te meşhur Bâb-ı Âli Baskını'nda silâh tehdidiyle istifa ettirildi Trablusgarp Savaşı'nın patlak verdiği 29 Eylül 1911'den, 23 Ocak 1913 Bâb-ı Âli Baskını'na kadar yaklaşık on altı ayda, dört hükümet kurulmuş, yıkılmış, üç başbakan değişmişti Ülke, İttihatçıların elinde bir türlü istikrara ve huzura kavuşamıyordu

Bu istikrarsız ve huzursuz on altı ay içinde, çok önemli olaylar cereyan etti 21 Kasım 1911'de, İttihat ve Terakki Cemiyeti karşıtı muhalefet ve partiler, Hürriyet ve İtilaf Fırkası adıyla yeni bir partide birleştiler "Bu parti, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nden nefret etmenin dışında, hemen hemen hiç ortak noktaları olmayan muhafazakâr ve liberallerin bir yığınıydı" (Zürcher, 2004:152-153) Buna rağmen kurulduktan üç hafta sonra 11 Aralık 1911'de, İstanbul'da yapılan ara seçimi kazanarak şaşılacak bir başarı kazandı Bu başarı, İttihat ve Terakki'yi telâşlandırdı ve korkuttu İttihat ve Terakki, Meclis'i feshettirip, Nisan 1912'de "o kadar iyi hazırlanmış ve yönetilmiş bir genel seçim oldu ki" (Lewis, 1991:221), 275 üyesi olan Meclis'e, muhalefet ancak 6 (altı) milletvekili sokabildi İttihat ve Terakki, "eski Meclis'i feshetmek ve hayâsız derecede dürüstlükten uzak bir seçimle bir yenisini kendi adaylarıyla doldurmak suretiyle, Meclis içi muhalefeti ezmişti" (Lewis, 1991:222) Bu seçimler, Türk tarihine "sopalı" seçimler diye geçti (Tunaya, 1952:322; Zürcher, 2004:153) Muhalefetin gözünde, böyle bir Meclis'in hiçbir meşrûiyeti kalmamıştı

Alıntı Yaparak Cevapla