Yalnız Mesajı Göster

Tâc'ın İncisi'ndeki Osmanlı'nın Yetimleri

Eski 11-25-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tâc'ın İncisi'ndeki Osmanlı'nın Yetimleri



TEŞKİLAT-I MAHSUSA’NIN
ÇIRPINIŞLARI

Hint Müslümanları, İngilizlerin ağır, sindirici baskılarına rağmen cihad çağrısına ellerindeki imkânlar ölçüsünde cevap verirler
Osmanlı istihbaratı “Teşkilat-ı Mahsusa” nın, Güney Asya’da faaliyet göstermek üzere İstanbul’da kurduğu “Gadr” teşkilatı, başarılı faaliyetlerde bulunur Çıkarmış oldukları “Cihan-ı İslam” isimli gazeteyi Hindistan içlerine kadar sokarlar
13 Kasım 1914’de Belûcî askeri birliğine sızan Osmanlı istihbaratçıları, gazeteyi dağıtıp, askerleri Halife’ye itaate ikna ederler ve 1915 Ocağında ayaklanmaya hazır hale getirirler Ne var ki bu faaliyetler, 21 Ocak’ta ortaya çıkarılır ve ekibin ileri gelenlerinden 200 kişi darağacına yollanır
Öte yandan, Hindistan’ın kuzeybatı yöresindeki sınırda kurulan “Mücahidin” isimli teşkilat, silahlı bir koloni oluşturarak ayaklanır 1918’de İngilizlerle çarpışmaya girişilmesi sonucu pek çoğu şehit edilir
Şubat 1915’de Lahor’daki öğrenciler, okullarını bırakarak “Mücahidin”e katılma kararı alırlar Bunlar, Kabile geçmek ve orada Teşkilat-ı Mahsusa ile işbirliğine gitmek niyetindedirler Ne var ki, Ruslar tarafından yakalanarak İngilizlere teslim edilirler Kendilerine niçin bu yola başvurduklarını soran İngiliz polisine verdikleri cevap, oldukça ibretlidir: “Padişahımız böyle istedi
Teşkilat-ı Mahsusa’nın planladığı en cesur atılım “İpek Mendil” hareketidir Enver Paşa, “Hac hatırası” adı altında hazırlattığı ipek mendillere Hindistan ayaklanmasının talimatını yazıp, Mekke’ye gelen Hind Müslümanlarına vererek onlarla diyalog kurmaktadır Bu plan Hindistan’ın Afganistan’a açılan kuzeybatı hududundan başlatılacak bir hücum ile aynı anda ülke içinde gerçekleştirilecek koordineli bir ayaklanmayı ihtiva etmektedir Ruslar ve İngilizlerin çok sıkı engellemelerine rağmen bir Teşkilat-ı Mahsusa heyeti, 1915 Ağustos’unda Hint-Afgan sınırındaki Türk asıllı kabileleri, Hint Müslümanlarının da yardımıyla Osmanlı tarafına çekmeyi başarır
İngiliz belgelerine göre, 1913-1916 yılları arasında Türklerin desteği ile Hindistan’da çıkan ayaklanma sayısı yetmiş sekizi bulmaktadır
Acaba kendi bekalarını Osmanlı’nın varlığı ile özdeşleştiren bu hasbi insanlardan daha fazlası beklenebilir miydi?
Hadiselere gerçekçi bir gözle baktığımızda:
Hint Müslümanları, topyekün ayaklanabilecek durumda değillerdi Ne maddi güçleri, ne böyle birşeye hazırlıkları, ne silahları ve ne de disiplinli bir orduları vardı Aynı şekilde, gelişen hadiseler, Hindistan’da çoğunluğu teşkil eden Hinduları aynı derecede ilgilendirmediği için muhtemel bir ayaklanmada Hindularla işbirliği de hemen hemen söz konusu değildi

Öte yandan İttihat ve Terakki iktidarı, askeri ve stratejik açıdan böylesine önemli bir konuda Hint Müslümanlarının katılımını sağlamak için oldukça geç kalmış, hatta daha önceden kayda değer bir hazırlık bile yapmamıştır Ayrıca Osmanlı’nın, savaş davetini gereği gibi duyuracak haberleşme ve tanıtım imkânlarından mahrum bulunmasına karşılık, İngilizler güçlü propagandaları sayesinde cihad fetvasını tam tersi bir gaye için kullanabilmişlerdir Nitekim, Çanakkale Savaşı’nda bize karşı İngiliz safında çarpışan Müslüman sömürge askerleri arasından alınan esirlerin
sorgulamalarından çıkan neticeye göre, bu askerler: “Dinsiz ittihatçıların Halife’yi hapsettikleri ve İngilizlerin de onu kurtarmak için İttihatçılara savaş açtıkları” propagandasına inandırılmışlardır

Alıntı Yaparak Cevapla