Yalnız Mesajı Göster

Tâc'ın İncisi'ndeki Osmanlı'nın Yetimleri

Eski 11-25-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tâc'ın İncisi'ndeki Osmanlı'nın Yetimleri



PASİF DİRENİŞTEN ŞİDDETE

10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Anlaşması, Güney Asya Müslümanlarında tam bir hayal kırıklığı meydana getirir Anlaşmanın “cezalandırıcı” hükümleri, Hilafet Komitesinin Avrupa’da kapı kapı dolaşıp çırpındığı hususları çiğnemektedir
Artık bundan böyle pasif ve aktif direniş hareketinin ardı arkası kesilmeyecektir Geniş kapsamlı mücadelenin “ilk adımı” olarak “İşbirliğinden Sakınma” (non-cooperation) uygulamasına girişilir Bu harekete Gandi de katılır Fakat Müslümanların elinde “cihad” ve “hicret” olmak üzere iki mücadele metodu daha vardır Muhammed Ali ve arkadaşları, Türkler’e karşı savaşa gönderilme ihtimali göz önünde tutularak hiçbir Müslümanın İngiliz ordusuna yazılmamasını, yazıldıysa derhal istifa etmelerini ilan ederler Ardından genel grev tatbik edilir Öğrenciler okullarını, köylüler sabanlarını, memurlar ofislerini bırakırlar; nümayiş için sokaklara, dua için camilere doldururlar Ulema, halkı yönlendirmekte; bu sessiz direnişe kadınlar da katılmaktadır İngilizlerin hangi vesileyle olursa olsun taltif ettiği Hintli Müslümanlar, nişanlarını, beratlarını ve madalyalarını İngiliz otoritelere iade etmektedirler Kamu hizmetlerinden istifalar birbirini kovalamaktadır
Sıra aktif direnişe gelmiştir Ali kardeşlerin diğer dindaşları ile birlikte tutuklanmalarından sonra ufukta “cihad” gözükmüştür Malabar bölgesindeki Moplah aşireti ayaklanır Bu direniş, dört ay içinde kanlı bir şekilde ancak bastırılabilir
Geriye sadece “Hicret” alternatifi kalmıştır Hint Müslümanları, Hz Peygamberin (say), Mekke’den Medine’ye göçünden ilham alarak “Hicret”e yönelirler Müslümanlar, Anadolu’ya ulaşınca mücadelelerini daha tesirli sürdürebileceklerine inanmaktadırlar Otuz binden fazla Müslüman, tıpkı Asr-ı Saadet’te olduğu gibi, geride ev, mülk, iş ve herşeylerini bırakarak yollara düşerler Bu muhacirlerin bir kısmı sert iklim şartlarından, hastalıklardan ve açlıktan yollarda kırılırlar Kalanlarını da Afgan sınırında acı bir sürpriz beklemektedir; O güne kadar Hint Müslümanlarına yakınlık gösteren Afgan Emiri, İngiliz baskısına dayanamayarak muhacirleri ülkesine almama kararı alır Müslümanlar, perişan olmuşlardır Çar naçar yeniden gerisin geriye yollara düşerler Geride kendilerini ayrı bir felaket daha beklemektedir İngiliz polisi, bütün mal ve mülklerini müsadere etmiştir Bu ne imtihandır Ya Rabbi!
Bu azimli muhacirlerden bazıları çileli ve maceralı bir yolculuktan sonra bitkin bir vaziyette Bakü’ye ulaşırlar Derhal oradaki Türk konsolosuna gidip, Milli Mücadeleye katılmak üzere Türkiye’ye geçmek için vize isterler Fakat çok gariptir ki konsolos, yurdunu, yuvasını terkederek, binlerce kilometre ötedeki Müslüman kardeşlerine yardıma koşan bu insanların arzularını geri çevirir

Alıntı Yaparak Cevapla