Yalnız Mesajı Göster

Tarihten Bugüne Gelen Efsaneler

Eski 11-25-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihten Bugüne Gelen Efsaneler



Asarkaya Efsanesi

Yıllarca önce bu köyde iki kardeş varmış Bu kardeşlerin kalabalık bir koyun sürüsü mevcutmuş Sürünün çobanları ise iki kardeşin çocukları olan Zedef ile Mehmet imiş İki kardeş koyunlarını köy dışında Gümüşlük denilen mevkide otlatıyorlarmış Bir gün Mehmet:

- Zedef, demiş, ben yorgunum, sen biraz odun yar, akşama ateşimiz bol olsun, Zedef baltayı alıp, odun yarmağa

başlamış

Zedefin odun yarışını seyreden Mehmet, birden heyecana kalkmış

-Zedef, sen erkek değil kızsındiye bağırmış

Yıllardan beri saklanan sırrın meydana çıktığını gören Zedef'in elindeki balta yere düşmüş Emmisi oğlu Mehmet'ten ve çok sevdiği sürüden ayrılacağını düşünerek, içi burkulmuş, titreyen sesiyle:

- Artık bir arada bulunmamız imkânsız Sana sağlık, bana selâmet, diyerek köyün yolunu tutmuş İki kardeş çocuğu bir daha müşterek bir durumda çobanlık yapamamışlar Ayrılık ikisine de çok ağır gelmiş

Kavalıyla başbaşa kalan Mehmet'in günleri hep üzüntülü geçiyormuş

-Ah, diyormuş Zedef'in odun yararken kız olduğunu anlamasaydım; ondan ayrılmasaydım Zedef ise, sırtında o güne kadar taşıdığı erkek elbiselerinden sıyrılmış, ev işlerine dalmış

Günün birinde uzak ellerden gelen eşkiyalar sürüyü basmışlar, köpeği öldürüp, Mehmet'in kollarını kayışla bağlıyarak, davarları önlerine katıp, yola koyulmuşlar

Bu halden büyük üzüntü duyan Mehmet, tek kurtuluş ümidini, kavalına bağlamış, eğer haramiler izin verirse, başına gelen felâketi kavalıyla Zedef'e duyurmaya çalışacak Ama bir düşüncesi var:

-Ya Zedef evde bulunmazsa?

Bu düşüncelerle kafası allak, bullak olan Mehmet, köyünün karşısındaki sırta varınca, baskıncılara yalvarır:

-Ağalar, köyümün karşısında son bir ayrılık kavalı çalmama izin verir, ne olur?der harami başı gözü yaşlı çobana acır:

-Haydi çal der

Mehmet bir kayanı dibine çöker, köyüne döner, kavalını üflemeye başlar

Artık kurtuluş ümidi sadece bundadır

Çoban Mehmet kavalıyla Zedef'e şunları söyler:

Haramiler bizi bastı, Ala köpek kanlar kustu,

Can kayışı kolum kesti, Emmim kızı Zedef sana kaldı medet

Dokuz kişi haramiler, bir Mehmet bunlara neyler,

Merhametsiz azgın şerre, Emmim kızı Zedef sana kaldı medet

Buralar viran olmasın, yuvayı baykuş almasın

Hasret mahşere kalmasın, Emmim kızı Zedef sana kaldı Medet

Gül fidanı gölgesinde gergef işlemekte olan Zedef, uzaklardan gelen kaval sesiyle felâket haberini duyunca, dişi kaplan gibi kükremiş:

-Sürü basıldı yetişin

Diye avazı çıktığı kadar haykırmaya başlar, köy ayaklanır Zedef başta olmak üzere, delikanlılar dört nala at koşturup, (Gümüşlü) başında eşkiyaya yetişirler Kanlı bir vuruşmadan sonra, haramileri yakalayıp bir kayadan aşağı atarlar

Bugün o kayanın adı (Asarkaya) diye anılır Köyün ismi de, sürüyü basan haramilerden dolayı (Harami) olarak kalır

Not: Bu efsane Sıtkı Çebi'nin henüz basılmamış "Ordu Efsaneleri" adlı kitabından alınmıştır
Asarkaya Efsanesi

Yıllarca önce bu köyde iki kardeş varmış Bu kardeşlerin kalabalık bir koyun sürüsü mevcutmuş Sürünün çobanları ise iki kardeşin çocukları olan Zedef ile Mehmet imiş İki kardeş koyunlarını köy dışında Gümüşlük denilen mevkide otlatıyorlarmış Bir gün Mehmet:

- Zedef, demiş, ben yorgunum, sen biraz odun yar, akşama ateşimiz bol olsun, Zedef baltayı alıp, odun yarmağa

başlamış

Zedefin odun yarışını seyreden Mehmet, birden heyecana kalkmış

-Zedef, sen erkek değil kızsındiye bağırmış

Yıllardan beri saklanan sırrın meydana çıktığını gören Zedef'in elindeki balta yere düşmüş Emmisi oğlu Mehmet'ten ve çok sevdiği sürüden ayrılacağını düşünerek, içi burkulmuş, titreyen sesiyle:

- Artık bir arada bulunmamız imkânsız Sana sağlık, bana selâmet, diyerek köyün yolunu tutmuş İki kardeş çocuğu bir daha müşterek bir durumda çobanlık yapamamışlar Ayrılık ikisine de çok ağır gelmiş

Kavalıyla başbaşa kalan Mehmet'in günleri hep üzüntülü geçiyormuş

-Ah, diyormuş Zedef'in odun yararken kız olduğunu anlamasaydım; ondan ayrılmasaydım Zedef ise, sırtında o güne kadar taşıdığı erkek elbiselerinden sıyrılmış, ev işlerine dalmış

Günün birinde uzak ellerden gelen eşkiyalar sürüyü basmışlar, köpeği öldürüp, Mehmet'in kollarını kayışla bağlıyarak, davarları önlerine katıp, yola koyulmuşlar

Bu halden büyük üzüntü duyan Mehmet, tek kurtuluş ümidini, kavalına bağlamış, eğer haramiler izin verirse, başına gelen felâketi kavalıyla Zedef'e duyurmaya çalışacak Ama bir düşüncesi var:

-Ya Zedef evde bulunmazsa?

Bu düşüncelerle kafası allak, bullak olan Mehmet, köyünün karşısındaki sırta varınca, baskıncılara yalvarır:

-Ağalar, köyümün karşısında son bir ayrılık kavalı çalmama izin verir, ne olur?der harami başı gözü yaşlı çobana acır:

-Haydi çal der

Mehmet bir kayanı dibine çöker, köyüne döner, kavalını üflemeye başlar

Artık kurtuluş ümidi sadece bundadır

Çoban Mehmet kavalıyla Zedef'e şunları söyler:

Haramiler bizi bastı, Ala köpek kanlar kustu,

Can kayışı kolum kesti, Emmim kızı Zedef sana kaldı medet

Dokuz kişi haramiler, bir Mehmet bunlara neyler,

Merhametsiz azgın şerre, Emmim kızı Zedef sana kaldı medet

Buralar viran olmasın, yuvayı baykuş almasın

Hasret mahşere kalmasın, Emmim kızı Zedef sana kaldı Medet

Gül fidanı gölgesinde gergef işlemekte olan Zedef, uzaklardan gelen kaval sesiyle felâket haberini duyunca, dişi kaplan gibi kükremiş:

-Sürü basıldı yetişin

Diye avazı çıktığı kadar haykırmaya başlar, köy ayaklanır Zedef başta olmak üzere, delikanlılar dört nala at koşturup, (Gümüşlü) başında eşkiyaya yetişirler Kanlı bir vuruşmadan sonra, haramileri yakalayıp bir kayadan aşağı atarlar

Bugün o kayanın adı (Asarkaya) diye anılır Köyün ismi de, sürüyü basan haramilerden dolayı (Harami) olarak kalır

Not: Bu efsane Sıtkı Çebi'nin henüz basılmamış "Ordu Efsaneleri" adlı kitabından alınmıştırAsarkaya Efsanesi

Yıllarca önce bu köyde iki kardeş varmış Bu kardeşlerin kalabalık bir koyun sürüsü mevcutmuş Sürünün çobanları ise iki kardeşin çocukları olan Zedef ile Mehmet imiş İki kardeş koyunlarını köy dışında Gümüşlük denilen mevkide otlatıyorlarmış Bir gün Mehmet:

- Zedef, demiş, ben yorgunum, sen biraz odun yar, akşama ateşimiz bol olsun, Zedef baltayı alıp, odun yarmağa

başlamış

Zedefin odun yarışını seyreden Mehmet, birden heyecana kalkmış

-Zedef, sen erkek değil kızsındiye bağırmış

Yıllardan beri saklanan sırrın meydana çıktığını gören Zedef'in elindeki balta yere düşmüş Emmisi oğlu Mehmet'ten ve çok sevdiği sürüden ayrılacağını düşünerek, içi burkulmuş, titreyen sesiyle:

- Artık bir arada bulunmamız imkânsız Sana sağlık, bana selâmet, diyerek köyün yolunu tutmuş İki kardeş çocuğu bir daha müşterek bir durumda çobanlık yapamamışlar Ayrılık ikisine de çok ağır gelmiş

Kavalıyla başbaşa kalan Mehmet'in günleri hep üzüntülü geçiyormuş

-Ah, diyormuş Zedef'in odun yararken kız olduğunu anlamasaydım; ondan ayrılmasaydım Zedef ise, sırtında o güne kadar taşıdığı erkek elbiselerinden sıyrılmış, ev işlerine dalmış

Günün birinde uzak ellerden gelen eşkiyalar sürüyü basmışlar, köpeği öldürüp, Mehmet'in kollarını kayışla bağlıyarak, davarları önlerine katıp, yola koyulmuşlar

Bu halden büyük üzüntü duyan Mehmet, tek kurtuluş ümidini, kavalına bağlamış, eğer haramiler izin verirse, başına gelen felâketi kavalıyla Zedef'e duyurmaya çalışacak Ama bir düşüncesi var:

-Ya Zedef evde bulunmazsa?

Bu düşüncelerle kafası allak, bullak olan Mehmet, köyünün karşısındaki sırta varınca, baskıncılara yalvarır:

-Ağalar, köyümün karşısında son bir ayrılık kavalı çalmama izin verir, ne olur?der harami başı gözü yaşlı çobana acır:

-Haydi çal der

Mehmet bir kayanı dibine çöker, köyüne döner, kavalını üflemeye başlar

Artık kurtuluş ümidi sadece bundadır

Çoban Mehmet kavalıyla Zedef'e şunları söyler:

Haramiler bizi bastı, Ala köpek kanlar kustu,

Can kayışı kolum kesti, Emmim kızı Zedef sana kaldı medet

Dokuz kişi haramiler, bir Mehmet bunlara neyler,

Merhametsiz azgın şerre, Emmim kızı Zedef sana kaldı medet

Buralar viran olmasın, yuvayı baykuş almasın

Hasret mahşere kalmasın, Emmim kızı Zedef sana kaldı Medet

Gül fidanı gölgesinde gergef işlemekte olan Zedef, uzaklardan gelen kaval sesiyle felâket haberini duyunca, dişi kaplan gibi kükremiş:

-Sürü basıldı yetişin

Diye avazı çıktığı kadar haykırmaya başlar, köy ayaklanır Zedef başta olmak üzere, delikanlılar dört nala at koşturup, (Gümüşlü) başında eşkiyaya yetişirler Kanlı bir vuruşmadan sonra, haramileri yakalayıp bir kayadan aşağı atarlar

Bugün o kayanın adı (Asarkaya) diye anılır Köyün ismi de, sürüyü basan haramilerden dolayı (Harami) olarak kalır

Not: Bu efsane Sıtkı Çebi'nin henüz basılmamış "Ordu Efsaneleri" adlı kitabından alınmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla