Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanli-Ermeni İlişkilerinin Doğuşu
TECHİR KANUNUN UYGULANMASINDA ORTAYA ÇIKAN AKSAKLIKLAR
Bu kanun uygulanırken, sorumlu idarecileri tek düşündüren konu, geriye sürülecek Ermenilerin korunması için düzenli ordu birliği yerine gönüllü birliklerin ayrılabilmesidir
Savaş her yerde sürerken, Çanakkale Savaşı başlamıştı İstanbul’da Ermeniler’in çıkartabileceği olaylar ve karışıklıklar cepheye etki edebilirdi Çünkü İstanbul’da çok kalabalık bir Ermeni toplumu ve azılı Ermeni Komitacıları bulunmaktaydı Alınan önlemler gereği komitacılar bir gecede toplanarak Konya’ya gönderildi Daha sonra Ankara’ya Divan-ı Harbe gönderilen komitacılar, yolda kendilerini götüren jandarmalar tarafından öldürülmüşlerdir Tutuklanan bu jandarmaların bir kısmı idam, bir kısmı da hapis cezasına çaptırılmışlardır 
Savaş sırasında, Rus orduları ilerlerken Ermeni alayları da Ruslar’la beraber ilerliyor, katliamlarına da devam ediyorlardı Rusya’da Ekim İhtilali başlayıp; Rus askeri çözülüp kaçmaya başlayınca, geri çekilme olasılığına karşı Ermeniler, Erzincan halkını katletmek için hazırlıklarını tamamlayarak katliama başlamışlardır Erzincan’dan Erzurum’a çekilirken yol üstündeki bütün Türk köylerini yok etmişlerdir Erzurum’da öldürülenlerin sayısı on bin kişi, Kars çevresinde 14620 , Sarıkamış çevresinde 1970 kişidir 
I DÜNYA SAVAŞI SONRASI OLAYLAR
I Dünya Savaşı’nın bitmesini müteakiben 30 Ekim 1918 ‘de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile Anadolu işgal edilmiş, devlete ve Türk halkına büyük kötülük yapan Ermeniler geri dönerek, İtilaf Devletleri özellikle Fransızlar’ın yadımlarıyla silahlanarak Anadolu ‘ya girmeye başlamışlardır Doğu Anadolu’dan çekilen Osmanlı Odusu’nun bıraktığı boşluğu Ermeniler hemen doldurmaya ve yavaş yavaş Kars, Iğdır, Kağızman ve Sarıkamış bölgelerini işgal etmeye başlamışlardır Kazım Karabekir’in çabası ve TBMM’nin izniyle 24 Eylül 1920’de Türk Ordusu harekata geçti ve 30 Ekim’de taarruz başladı Kars ele geçirildiğinde orada bulunan altıbin kadar Ermeni yetimi Türk Ordusu tarafından koruma altına alındı 17 Aralık’ta Ermeniler Ateşkes koşullarını kabul ettiler ve daha sonra Gümrü antlaşmasını imzaladılar Böylece Doğu sınırımız çizilmiş oldu
LOZAN BARIŞ KONFERANSI SIRASINDA ERMENİ ÇABALARI
Lozan Barış Konferansı toplandığında, Ermeniler bir heyet ile Lozan’a gelmiş ve seslerini duyurmaya çalışmışlardır Ancak Türk tarafının kararlı tutumu nedeniyle hiçbir şey elde edememişlerdir
CUMHURİYET SONRASI ERMENİ FAALİYETLERİ
Türkiye için Ermeni sorunu bitmişti Çünkü, çok sayıda Ermeni orduları çekilirken Anadolu’yu terk etmiştir Böylece Avrupa Devletleri’nin ve Rusya’nın kışkırtacağı, etkili olabileceği bir Ermeni topluluğu kalmamıştır Fakat , bu seferde genç Cumhuriyet için yeni sorunlar çıkarmaya çalışmışlar, Cumhuriyet’ten sonra Ruslar, İngilizler, Fransızlar’ın teşviki ile Ermeni ve Siyasi Kürtçüler birleşerek bir dernek kurmuşlardır Aralarında yaptıkları anlaşma ile Erivan ve Kilikya merkez olmak üzere iki Ermeni Devleti kurulacak, bunların arasında ise bir Kürt Devleti bulunacaktı İngiliz- Fransız teşkilatının gizli yardımı ile 13 Şubat 1925’de Şeyh Sait Ayaklanması ( Doğu İsyanı) başlatılmıştır Bu isyanla Ortadoğu ile Rusya arasında tampon bir Kürt Devleti kurmak ve Türkiye’yi ekonomik yönden zayıflatarak, direncini kırarak İngiltere ile anlaşmaya zorlamaya çalışmışlardır
Ayrıca, Hatay üzerindeki Türk emellerine set çekmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni zayıflatmak için Fransızlar’ın para ve desteği ile Dersim İsyanı çıkarılmış ve çok sayıda Türk’ün Türk askerinin ölmesine neden olmuştur
II DÜNYA SAVAŞI SONRASI ERMENİ FAALİYETLERİ
II Dünya Savaşı sonrasında , Türkiye’den Boğazlar üzerinde egemenlik hakkı, Doğu Anadolu’da Kars ve Ardahan’ı isteyen Ruslar, Türkiye ve Sovyetler Birliği arasındaki işbirliği antlaşmasını tek taraflı olarak bozmuşlardır 1944 yılından sonra Ruslar büyük bir propagandaya başlayarak Türkiye’deki Ermeniler’in, Sovyetler Birliğin’e göç etmesini sağlamak istemişlerdir Bu propaganda, sonucu 1947 yılına kadar 86 bin Ermeni Sovyet Rusya’ya göç etmiştir 
Sovyetler Birliği’nin amacı, Anadolu’da kalan Ermeniler’i Sovyet Ermenisi adı altında toplamak, sonra konuyu Birleşmiş Milletler’e götürerek toprak isteklerini gerçekleştirmek istemişlerdir
ERMENİ SORUNU PERDE ARKASI
12 Eylül 1980 askeri harekatından sonra yakalanan birçok teröristin içinde Ermeni isimlerinin bulunması dikkat çekicidir
Ermeni teröristler Türkiye içindeki faaliyetlerine devam ederken yurt dışındaki Ermeni militanlar Türk Devleti’nin temsilcilerini kahpece kurşunlamaya başlamışlardır Ermeni militanların Türk elçilik görevlilerini öldürmelerindeki amaç nedir? Ermeniler, açık olarak Ermeni davasının dünya tarafından unutulmamasını sağlamak için eylem yaptıklarını ifade etmektedirler Fransa gibi batı devletlerinin bunlara arka çıkmasının sebebi ve amacı Türkiye’nin her zaman bu sorunlarla uğraşması siyasi bütünlüğünü sağlayıp Ortadoğu’da bir güç olmasını engellemek ve Türkiye’yi yalnızlığa itmektir Ermeniler’e karşı yapılacak silahlı bir mücadele, Ermeniler’in istediği kozu ellerine verecektir Elleri silahlı katiller ‘Türkler bizi öldürüyor’ diye dünya kamuoyunu ayağa kaldıracak, Türkiye’ye verilecek ekonomik ve askeri yardımları engellemeye çalışacaklardır Hedefleri ekonomik bakımdan sıkıntıya düşecek Türkiye’de sosyal patlamaların çabuklaşmasını sağlamaktır
TÜRKLER TARİH BOYUNCA HER ZAMAN ERMENİLER’E BASKI ve ZULÜM MÜ YAPMIŞLARDIR?
Ermeni propagandası ‘soykırım’ iddiasını tarihi bir zemine oturtabilmek amacıyla, Türkler’in tarih boyunca her zaman Müslüman olmayan ve Ermeniler’e kötü uygulamalar yaptığını söyleye gelmişlerdir Çünkü, bu iddiada bulunmadıkça ‘600 yıldır Ermeniler’le yaşayan Türkler’in durup dururken, nasıl olurda bir günde Ermeniler’le yaşayan Türkler’in durup dururken, nasıl olurda bir günde Ermeniler’i topyekün yok etmeye karar verdikler’ sorusunu yanıtlayamayacakları düşüncesindedirler Ermeniler’i bu iddiaya sarılmaya yönelten bir başka etken de sorunu çarpıtarak bir ‘Hıristiyan- Müslüman mücadelesi’ ne dönüştürmek ve böylece Hıristiyan dünyasının desteğini peşinen kazanabilmek isteğindedir
Ermeniler’in uğradıkları Bizans zulmü nedeniyle, Türkler’in Anadolu’ya girmelerini bir bayram havası içinde karşıladıklarını kendi tarihçileri yazmaktadır
Nitekim, Selçuklular, Bizans’ın ezmeye ve yok etmeye çalıştıkları Ermeni Kilisesi’ni korumaya çalışmış, Ermeniler’i Müslüman yapmak için hiçbir zaman zorlamamıştır
Selçuklu Türkleri’nin, Ermeniler’e ne kadar iyi davrandıkları bazı Ermeni Beyleri’nin kendiliklerinden Müslümanlık’ı kabul etmelerinden ve Türkler’le beraber Bizans’a karşı mücadele etmelerinden de bellidir
Türklerin, Müslüman olmayanlara iyi davranmaları Türk- İslam felsefesinden gelmektedir
Osmanlı Devlet’nin kuruluşu, gelişmesi ve özellikle İstanbul’un alınması sonucu Bizans’ın yıkılmasıyla Ermeniler için tarihlerinin hiçbir döneminde yaşamadıkları yeni bir çağ başlamış, üzerlerindeki dinsel, siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel her türlü baskı kalkmış ve barış, güven, huzur ve refah dönemi başlamıştır
Fatih Sultan Mehmet, Ermeni Patrikhanesi’ni kuran fermanda, Patrik’in, İmparatorluk’ta yaşayan bütün Ermeniler’in hem dini hem dünyevi lideri olduğunu hükme bağlamıştır
Ermeniler, Müslümanlar’a verilen tüm haklardan yararlandıkları gibi, bazı ayrıcalıklara da sahip olmuşlardır Örneğin, askere alınmamışlardır
Müslümanlar’la, Müslüman olamayanlar arasındaki tek fark bazı vergilerde olmuştur Müslüman olmayanlardan haraç ve cizye vergileri alınmış, buna karşılık Müslümanlar’dan alınan zekat ve öşür vergilerinden muaf tutulmuşlardır
Ermeni toplumu, kendisine tanınan hak ve ayrıcalıkları başarıyla kullanarak hızla gelişmiş ve refaha kavuşmuş, ayrıca Türk- Osmanlı kültür, yaşam tarzı ve yönetim biçimi de benimseyerek kısa zamanda Osmanlıların güvenine layık olmuş ve “Millet-i Sadık” unvanına hak kazanmışlardır
Ermeniler , Osmanlı -Türk sanat, kültür ve müziğe önemli katkılar yapmışlar, ünlü sanatçılar yetiştirmişlerdir
Böylece, Ermeniler, Türkler başta olmak üzere, İmparatorluğun tüm unsurlarıyla 19 yüzyıl sonlarına kadar barış ve güven içinde yaşamışlar, Osmanlı yönetimiyle ilgili hiçbir şikayet ya da sorunları olmamıştır
Gerçekler böyle olduğuna göre, Türklerin Müslüman olmayanlara ve Ermeniler’e kötü davrandıkları, baskı yaptıkları ve ezdikleri gibi iddiaları ileri sürmek için herhalde mantık, sağduyu ve tarih bilgisinden yoksun bulunmak ya da önyargılı olmak gerekir Tarihin bu iddiayı yalandığı çok sayıda yabancı tarihçi ya da yazarın eserinde de ortaya konmuştur
Ama Türkler tarafından Ermeniler’e yapıldığı iddia edilen soykırıma en güzel cevabı büyük önder Atatürk Nutuk’ta vermiştir ‘Ermeni katliamı konusundaki sözler, gerçeğe uygun değildir Aksine güney bölgelerinde, yabancı kuvvetler tarafından silahlandırılan Ermeniler, gördükleri koruyuculuktan cür’et alarak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmakta idiler İntikam düşüncesiyle her tarafta insafsız bir şekilde öldürme ve yok etme siyaseti gütmekte idiler Maraş’ taki feci olay, bu yüzde çıkmıştı Yabancı kuvvetlerle birleşen Ermeniler, top ve makineli tüfeklerle Maraş gibi eski bir Müslüman şehrini yerle bir etmişlerdi Binlerce çaresi ve suçsuz ana ve çocukları işkenceyle öldürmüşlerdi Tarihte bir benzeri görülmemiş olan bu vahşeti yapan Ermeniler’di Müslümanlar yalnız namuslarını ve canlarını korumak için karşı koymuş ve kendilerini savunmuşlardı 
       Canlarının ve bağımsızlıklarının korunmasından başka bir şey istemeyen Müslümanlar’a karşı uygulanan bu zulüm ve yok etmek politikası, medeni insanlığın dikkatini çekecek ve onları insafa getirecek nitelikte iken, aksinin yapıldığını iddia ederek ondan vazgeçilmesini isteme gibi bir teklif, nasıl ciddi olarak kabul edilebilirdi?
         Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan beri Ermeniler, gerek Ermenistan içinde, gerek sınıra yakın yerlerde, Türkleri toplu olarak öldürmekten bir geri durmuyorlardı 1920 yılının sonbaharında Ermenilerce yapılan zulümler dayanılmaz bir kerteye gelmiştir 
        Gümrü Antlaşması, Milli Hükümet’in yaptığı ilk antlaşmadır Bu antlaşma ile, düşmanlarımızın hayallerinde, ta Harşit vadisine kadar uzanan Türk ülkelerini kendisine bağışlamış oldukları Ermenistan, Osmanlı Devleti’ nin 1877 seferiyle kaybetmiş olduğu yerleri , bize Milli hükümete terk ederek aradan çıkarılmıştır 
Avrupa’nın günümüzde de gündeme getirdiği sözde “Soykırım” iddiaları tamamen tarihsel gerçeklere aykırı olup; siyasi çıkarlar amacıyla ortaya atılmış ve Türkiye’yi Avrupa’da yalnız bırakma çabalarından başka bir şey olmadığı gibi, güçlü bir Türkiye’nin bölgede istenmediğinin bir sonucudur
Ermeniler’in yaptığı katliamların tek bir cezası olabilirdi Bunları bulundukları yerde dünya üzerinden silmekti Ancak, aman dediği zaman bile elini kaldırmayan, adaletin, merhametin, acıma duygusunun çok aşırısını tarihi bir miras olarak ruhunda taşıyan Türk, dün onu yapmadı, bugünde yapmaz, yarında yapmayacaktır Türkler, Türk olmanın gururu ve onuru ile yoluna devam edecektir
|