Konu
:
Tarihe Şan Veren Kahraman Analarımız
Yalnız Mesajı Göster
Tarihe Şan Veren Kahraman Analarımız
11-25-2012
#
3
Prof. Dr. Sinsi
Tarihe Şan Veren Kahraman Analarımız
Kuva–yı Milliye devresindeki hizmet ve faaliyetlerini bir gazeteciye aşağıdaki şekilde hulâsa etmiştir:
“–İzmit
Adapazarı
Düzce ve civarına Yunanlılar sık sık baskınlar yapıyordu
Bir gün kumandan Halid Bey beni çağırdı ve şunu söyledi: “–Fatma Hanım
senin bugüne kadar yaptıklarından çok memnunum
sana kaymakamlık vereceğim
”
Halid Bey’in bu sözlerinden anlamıştım ki; bana gene mühim bir iş verecek
Şu emri verdi
“–Şimdi adamlarını alıp İznik’e gideceksin!”
“–Ama ben on beş gün önce orada idim
”
“–Gene gideceksin
orada bulun
işlerin var
”
Emir
emirdi
Derhal hazırlandım
atlarımıza atladık
dağlardan bayırlardan dolu dizgin koşturuyorduk
Yolda nefes nefese iki köylüye rastladık
Bizi görünce:
“–Aman” dediler
“imdada gelin
köyümüzü bastılar
hepimizi öldürecekler
”
“–Kimler bastı
köyünüzü?”
“–Kimler olacak
gâvurlar
”
Öyle günler yaşıyorduk ki; kimseye inanmak caiz de değildi hani
Bu
düşmanın bir oyunu olabilirdi
nitekim bu gibi hadiselerle çok karşılaşmıştık
“–Hangi köydensiniz?”
“–Elmacık Köyü’nden
”
Hemen atlardan indik
kıyafetlerimizi değiştirdik
Ben eski püskü bir elbise giymiştim
Köye girdiğimiz zaman manzara tüyler ürpertici idi
Meydanda bir papaz oturuyordu
Etrafında onbeş
onaltı kadar silâhlı vardı
Türkleri bir araya getirmişlerdi
Papaz
Hıristiyan kadınlara sordu:
“–Nasıl ceza verelim?”
Kadınlardan biri:
“–Onları iyice bağladıktan sonra bize teslim ediniz
intikamımızı biz alırız” dediler
Benden şüphe edilmediği için yanlarına kadar yaklaşmıştım
Papaz
üç Türk’ün bir ağaca bağlanmasını emretti
Kardeşime yaklaştım:
“–Hali görüyor musunuz?” dedim
“İyi ki gelmişiz
şimdi tabancamı adamların üzerine boşaltacağım
”
Kardeşim sert sert yüzüme baktı ve yavaş sesle:
“–Acele etme
sonra işi bozarız” cevabını kulağıma fısıldadı
Ben bekleyecek halde değildim
Heyecanımdan tir tir titriyordum
Oğlum da benim halimden şüphelenmişti
Yanıma yaklaştı O da fısıldadı:
“–Acele etme ana!”
Düşmanın rengi küle döndü
Ağaçlara bağlananların az sonra can vereceklerini anlayan köylüler ağlaşmaya
feryad etmeye başlamışlardı
Ne olursa olsun fazla sabredemeyecektim
Tabancamı çektim ve:
“–Teslim olun!” diye haykırdım
Tabiî adamlarım da silahlarını çekmişlerdi
Bu beklenmeyen hâl
düşmanı öylesine şaşırtmıştı ki
Hemen ağaçlara bağlananların iplerini çözdürdüm ve silahlı düşmanların silahlarını aldırdıktan sonra onları bağlattım
Papaza dönerek:
“–Haydi” dedim
“şimdi siz ölümlerden ölüm beğenin
”
Hepsinin de rengi kül gibi olmuştu
Titriyorlardı
Oracıkta düşüp öleceklerdi
Adamlarıma döndüm:
“–Hepsini Halid Bey’e götürünüz” dedim
“cezalarını o verecektir
”
İzmit’e döndüğümüz zaman Süvari Livası Hacı Arif Bey bu muvaffakiyetimizden dolayı bizim için büyük bir merasim hazırlamıştı
Köylüler
coşkun aaaahürat yapıyordu
Fakat bu muvaffakiyet ile birlikte beni sükûtu hayale garkeden bir mesele hasıl oldu
Meğer “Kara Fatma tehlikeden sakınmıyor
başımıza bir iş açar” diye beni
geri hizmetlere almaya karar vermişler
Kıyameti kopardım
Halid Bey:
“–Bilmiyorum Fatma Hanım” dedi
“ölümden korkmuyorsun
fakat ya şehid olmaz da esir düşersen ne olur?
Bizimkilerin maneviyatı bozulur
düşmanın maneviyatı kuvvetlenir
Sen hiçbir tehlikeden kaçmıyorsun
Ya
Elmacık Köyü’ndeki düşman kuvvetli olsaydı da sizi esir etseydi?
”
O zaman kim tehliaaai düşünüyordu
Bundan sonra ihtiyatlı olacağımı vadederek vazifeme devam ettim
”
Araştırma: Oğuz KÖROĞLU
Kuva-yı Milliye’de Bir Kadın Zâbit: FATMA SEHER HANIM
Kuva-yı Milliye döneminde en çok adı işitilen kadın kahramanlardan biri de
Fatma Seher Hanım'dır
İsminin başındaki "Fatma" dan dolayı "Kara Fatma" diye bahseden kaynaklar da vardır
Fakat o
daha ziyâde "Fatma Seher" olarak tanınmıştır
Fatma Seher Hanım'ın Kuva-yı Milliye devrindeki vatanî hizmetlerine dâir “Harp Tarihi Encümeni Arşivi”nde hayli vesika vardır
Hisarcık'ta Kaynarca mıntıkası kumandanı Naim imzalı ve 27 Ağustos 1920 tarihli Süvâri Livasına (Tugayı’na) yazılan raporda:
"… Fatma Seher Hanım'ın cepheden geri gelen efrat üzerindeki tesiri her türlü takdirin fevkindedir
" denilmektedir
Bu yazıya karşı gönderilen cevapta ise; "Bugünkü harekâtta pek çok yararlığı görülmüş olan Fatma Seher Hanım'a çok teşekkür ederim" kaydı vardır
Ayrıca 26-27 Ağustos 1921 tarihli ve 193 sayılı Liva Ta'mimi ile de Fatma Seher Hanım bütün efrat ve zâbitana karşı alenen takdir edilmekte ve kahramanlıkları örnek gösterilmektedir
Bölük Komutanı Bir Kadın
Kuva-yı Milliye'nin en meşhur kadın kahramanlarından biri olan Fatma Seher Hanım harp sonlarına doğru
memleketi olan Erzurum'a gitmek üzere yola çıkmıştı
Güzergahta bulunan Trabzon'da bir hayli kalmış ve burada yayınlanmakta bulunan "İstikbal" Gazetesi'ne sergüzeştlerini bizzat anlatmıştı
Onun şahsiyet ve mücadelelerinin aydınlanması mevzuunda son derece ehemmiyetli malûmatı ihtiva eden röportajın bir kısmını dikkatlerinize arz ediyoruz:
"Geçen hafta içinde
İnebolu'ya uğrayan Fransız vapuru
oradan
kendisini görenleri hayrette bırakan harikulâde bir şahsiyete sahip bir yolcu almış ve Trabzon'da bırakmıştır
Bu yolcu
bir zabittir
Başındaki turuncu kefiyesi
TBMM ordusunun serpuş numûnesine uymayan bu zabitin yakasında nefti
bir üçgen içinde iki yıldız
elinde gümüş saplı bir kamçı
ayağında zarif botlar vardı
Bu zabit
ufak tefek yapılı
bir bölük kumandanıdır
Adı
Fatma Seher Hanım'dır
Bir ecnebi
bu satırları okuduğu zaman bilir ki
ne kadar hayret edecektir
Bir zabit
Kadın bir zabit
Bilmem dünyadaki bütün orduların içinde bir kadın zabit var mıdır? Bu kadın üç senedir
bir düzine Yunanla harp eden bir Kuvvacı ve bir senelik bir ordu zabitidir
Bu
ufak tefek kadının erkek elbisesi içinde taşıdığı çok kahraman
aynı zamanda çok mütevazı gönlünü
ah bir görüşüp anlasanız”
Vatanın Bağrında Nâmahremeli
Kocası
Vanlı Binbaşı Ezdeşin Bey idi
Büyük Sarıkamış kavgasında şehid düşmüştü
Edirne'de 5
fırkada iken karısı yanında idi
Kendi Kafkas'ta harbe giderken karısı Edirne'de çocukları ile kalmıştı
Mütâreaaae kadar
Edirne'den çıkmadı
mütareke olunca İstanbul'a geldi
Oradan
Konya-Diyarbakır tarikiyle Van'a
babası Yusuf Abdal Ağa'nın yanına gitti
Vatan o günlerde derin
karanlık bir girdaba doğru
durmamacasına yuvarlanıyordu
Ne taze gelinlerde neşe
ne de
bir ayağı çukurda olan ihtiyarlarda ruh istirahati vardı
İngiliz zabitleri
üç taraftan sınırları aşmış heyet halinde Şark hududuna doğru ilerliyorlar
her şeyi de Türk Hükümeti'nin nüfuzunu alaya alarak idareye el koymuş bulunuyorlardı
Kimi yerde Rumlar
kimi yerde Ermeniler
kimi yerde her iki unsur birden binlerce seneden beri şerefine yan bakılamamış asil Müslüman Türk'e hakaret ediyorlardı
Şehid binbaşı hanımı
Van'da
daha epey uzakta idi
Lâkin
için için yanıp tutuşmaya başlamıştı
Asabi
hasta
sert olmuştu
Birgün geldi ki
kadınlık nezaket ve inceliğinden kendisinde eser kalmadı
O günlerde
evvela "Trabzon Kongresi" daha sonra "Erzurum Kongresi" akdediliyordu
Erzurumlu Âişe Hanım'ın kızı artık daha fazla duramadı ve kardeşi Mehmed Çavuş'la birlikte teşkilata adam toplamaya koyuldu
Az zamanda yüz-yüzelli kişi kadar kişi topladı
Fatma Seher Hanım bu sırada dokuz yaşındaki kızı Fâtıma ile İstanbul'a geçti
Oradaki kardeşi Süleyman'ı da yanına aldı
Ve bir gün
İstanbul'dan onsekiz tüfek de elde ederek Alemdağı yoluyla az evvel
tâ Van'dan yüzelli kişilik kuvvetiyle gelen kardeşi Mehmed Çavuş'la İzmit civarında T
aşk
öprü'de iltihak etti
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul