Konu
:
Milli Mücadeleye Karşı Olan Cemiyetler
Yalnız Mesajı Göster
Milli Mücadeleye Karşı Olan Cemiyetler
11-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Milli Mücadeleye Karşı Olan Cemiyetler
Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasındaki işgal ve kışkırtmalar gayrimüslim azınlıkların evvelce gizli olarak kurdukları cemiyetlerin ayrılıkçı faaliyetlerini yoğunlaştırmalarına ve bu arada aynı amaçla yeni cemiyetler kurmalarına zemin hazırladı
Özellikle Yunanistan Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu tarihsel hedefi olan Megali İdea'yı (Büyük İdeal) gerçekleştirmek için fırsat olarak gördüğünden bu faaliyetleri örgütleme ve yönlendirme görevini üstlenmişti
Rum azınlığın kurduğu cemiyetlerin en önemlisi Mavri Mira Cemiyeti idi İstanbul Rum Patrikhanesinde Patrik Vekili Droteos'un b
aşk
anlığında kurulan bu cemiyet doğrudan Yunan başbakanı Venizelos'tan direktif almaktaydı
Büyük bir maddî güce sahip olan cemiyetin elindeki altın miktarı o günkü Yunan hükümetinin sahip olduğu altın miktarından daha fazlaydı
Mavri Mira Cemiyeti Megali İdea'nın gerçekleşmesini sağlamak için gerekli faaliyetleri yürütmek için kurulmuştu
Cemiyet bu amaçla Osmanlı vilayetleri dahilinde çeteler kurmayı ve yönetmeyi miting ve diğer propaganda faaliyetlerinde bulunmayı üstlenmişti
Yunan Kızılhaçı ile resmi muhacirin komisyonu da bu cemiyete bağlıydı
İstanbul Patrikhanesi ve Yunan Konsolosluğu silah ve cephane deposu haline getirilmiş kiliseler ibadet yerinden çok askeri ambarlar şekline dönüştürülmüştü
Ermeni Patriği Zaven Efendi'yi de satın alan Mavri Mira Cemiyeti Rum okullarındaki izci örgütlerini de yönetmekteydi
Pontus Rum Cemiyeti ilk defa 1904 yılında Merzifon Amerikan Koleji'nde gizli olarak kurulmuştu
1908 yılında Samsun'da Müdafaa-i Meşrute daha sonra Mukaddes Anadolu Rum cemiyetlerinin kurulmasıyla Pontus teşkilatı genişletilmiş Batum'dan İnebolu'ya kadar olan bölgede bir çok şube açılmıştı
Pontus Rum Cemiyeti 1909 yılında atina'daki Küçük Asya (Asya-yı Suğra) Cemiyeti'nin emri altına girmiş ertesi yıl Pontus adlı bir risale yayınlayarak çalışamalarını daha da yoğunlaştırmıştı
Birinci Dünya Savaşı sırasında Rus işgal döneminin himaye ettiği bu faaliyetler ateşkes sonrasında bu kez Yunanistan'ın güdümünde yeniden hız kazanmıştı
Cemiyetin amacı Batum'dan Sinop'a kadar uzanan Karadeniz sahillerinde b
aşk
enti Trabzon veya Samsun olan bir Karadeniz Rum Cumhuriyeti kurmaktı
Bu amaçla İstanbul'da Pontus adıyla bir gazete çıkarmaya başlamış Orta ve Doğu Karadeniz bölgesinde Rum azınlığın yaşadığı yörelerde silahlı çeteler oluşturmuştu
Diğer taraftan aynı amaç doğrultusunda siyasî faaliyetlerde bulunmak üzere Avrupa'ya heyetler göndermekteydi
Pontusçu Rumlar bir taraftan da Ermenilerle asıl sahiplerini unutmuş göründükleri Trabzon'u paylaşamamak yüzünden rekabet halinde bulunuyorlardı
Bu cemiyetin iç yüzü 16 Şubat 1921'de Merzifon Amerikan Koleji'ne yapılan ani bir baskın sonucunda ortaya çıkarıldı
Ayrıca kolejin Amerikalı yönetiminin ele geçen evrakında İslam ve Osmanlı devleti Hristiyanlığın en büyük engeli ve düşmanı olarak gösterilmekte Rum ve Ermeni çocuklarını din ve devlet düşmanı olarak eğitirken amaçları anlaşılmasın diye bir kaç müslüman çocuğa yaptıkları yardımı büyük günah saydıkları ve bunun için Hazreti İsa'dan af diledikleri belirtilmekteydi
Rum azınlık tarafından kurulmuş diğer bir cemiyet İstanbul'da Galata'da Minevra Hanı'nda Rum Muhacirleri Merkez Komisyonu açık adıyla faaliyet gösteren gerçekte Etnik-i Eterya'nın kolu olarak çalışan Kordos cemiyetiydi
Cemiyet orta ve doğu Karadeniz bölgesinde Rum nüfusu artırmak için göçmenler ve bu arada göçmen adı altında silahlı Pontus çetelerini yönetecek Yunanlı subay ve ajanlar göndermekteydi
Yine Bakırköy'de kurulan Nea Zoi (Yeni Hayat) Cemiyeti'nin amacı İstanbul'un Yunanistan'a katılmasını veya Rumlara özerklik verilmesini sağlamaktı
Cemiyet ABD'deki Rum cemiyetleri ile irtibat halinde bulunuyor onlardan para yardımı alıyordu
Bilindiği gibi İtilaf devletleri Mondros Ateşkes anlaşmasının 24'üncü maddesini Doğu Anadolu Bölgesi'nde bağımsız bir Ermeni devletinin kuruluşunu çağrıştıracak şekilde düzenlemişlerdi
Oysa bu devletlerin bölgedeki Ermeni varlığının böyle bir devletin kurulabilmesi için son derece yetersiz olduğunu bilmemeleri düşünülemezdi
Bundan amaçlarının Türkiye Ermenilerini hayali bir Ermenistan projesiyle kışkırtıp Yunanistan ve yerli Rumlardan sonra onların gücünden de yararlanmak olduğu anlaşılıyordu
İşte Millî Mücadele döneminde ayrılıkçı Ermeni faaliyetlerinin itici gücünü batılı devletlerinin ortaya attıkları Ermenistan projesi oluşturmuştu
Ayrıca Erivan'daki Taşnak Ermeni Hükümeti Yunanistan ve onların etkisindeki Ermeni Patriği Zaven Efendi bu faaliyetleri teşvik eden ve örgütleyenlerin başında gelmişlerdi
Ermeni Taşnak ve Hınçak cemiyetlerine mensup komiteciler Mondros ateşkes antlaşmasından hemen osnra İstanbul'a dönmüşler bunlara Rusya'dan gelen bazı komiteciler de katılmıştı
Taşnaklar İstanbul Tepebaşı'nda Amerikan elçilği karşısındaki bir binada faaliyete geçmişlerdi
Bir yandan günlük bir gazetenin neşrine başlamışlar diğer yandan da silahlı teröre başvurmuşlardı
Bu terörün kurbanları arasında bazı Ermeniler de yeralmışlardı
Taşnaklar Ermeni yazarlarından Hınçak Cemiyeti Üyesi H
Aramyan'la siyasî şubede birinci sınıf memur A
Mıgırdıç'ı öldürmüşler ayrıca kamu görevi yapan tüm Ermeni memurları ölümle tehdit etmişlerdi
Hınçak Cemiyeti de Beyoğlu'nda faaliyet gösteriyordu
Cemiyet günlük bir gazete çıkarmakta aynı zamanda Paris'teki Bogos Nubar Paşa'nın kurduğu Vahdet-i Milliye (Millî Birlik) Komitesi'nin İstanbul şubesi temsilciliğini yürütmekteydi
Diğer taraftan Taşnak ve Hınçak cemiyetleri arasında anlaşmazlık ve rekabet hüküm sürmekte Erivan'daki Taşnak hükümeti kendi yanlısı olan Ermeni Patriği sayesinde Patrikhanenin içişlerine müdahale edebilmekteydi
Gayrimüslim azınlıkların bütü bu faaliyetlerinde dikkati çeken ortak bir nokta Rum ve Ermeni kiliselerinin bu faaliyetleri odak noktasını oluşturmalarıydı
Her iki kilisenin önderleri bu faaliyetlerin bayraktarlığını yapıyorlardı
Kiliseler Türklerin mabetlere olan saygısı istismar edilerek birer silah deposu haline getirilmişlerdi
Dikkati çeken diğer bir nokta da yabancıların kapıtülasyonlardan yararlanmak suretiyle açtıkları okulların bu türden faaliyetler için birer üs ve ihanet yuvası olarak kullanılmalarıydı
Millî mücadeleye karşı olan cemiyetler arasında bazı Türk ve Müslümanlar tarafından kurulmuş cemiyet ve partiler de bulunmaktaydı
Bunlar düşman işgali altında bulunan İstanbul'da kurulmuşlar burada ve kısmen de Anadolu'da faaliyet göstermişlerdi
Hemen tümü açık veya gizli İngilizlerin desteğine sahip bulunuyorlardı
Yabancı ve güçlü bir devletin desteğine dayanmak saltanat ve hilafete bağlı kalmak ortak özelliklerindendi
Bir ortak yanları da o günkü durumun sorumlusu olarak gördükleri İttihatçılara düşmanlık duymalarıydı
Genelde Hürriyet ve İtilaf Fırkası etrafında toplanmış olan bu kuruluşlar gerek savundukları esaslar gerekse İttihatçıların Anadolu'daki ilk direniş hareketlerini başlatmaktaki rolleri nedeniyle millî mücadeleye ters düşmüşlerdi
Hürriyet ve İtilaf Fırkası 1911 yılında kurulmuş II
Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki'nin karşısında en büyük ve en güçlü muhalfet partisi olmuştu
1913 yılında faaliyetini durdurmuş Mondros Ateşkes'inden sonra İttihat ve Terakki'nin çekilmesiyle ortaya çıkan boşluğu doldurmak üzere yeniden faaliyete geçmişti
Hürriyet ve İtilaf Fırkası Anadolu'daki yaygın teşkilatı ve etrafına topladığı diğer cemiyet ve partilerle birlikte Millî Mücadele karşısında bir blok oluşturdu
İç ayaklanmalarda kışkırtıcı rol oynadı
Kuva-yı Milliye'yi sabun köpüğünden farksız bir hareket olarak nitelerken Müdafaa-i Hukukçuları cinayet komitesi ve türediler grubu olarak ilan etti
Anadolu hareketine karşı çıkan her kişi ve örgüt gibi zaferin kazanılmasıyla tarih sahnesinden silindi
Sulh ve Selamet-i Osmaniye Fırkası Sulh ve Selamet Cemiyet ile Selamet-i Osmaniye Fırkası'nın birleşmeleriyle kuruldu
Meşrutiyet ve demokrasi esaslarının benimsemiş çalışmalarının itici gücünü İttihat ve Terakki düşmanlığı oluşturmuştur
Bununla beraber Hürriyet ve İtilaf Fırkası'yla da tam bir uyum içinde olmamış Anadolu ile sert bir diyaloğa girmemiştir
Kürdistan Teali Cemiyeti 1918 yılında İstanbul'da kuruldu
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da şubeler açtı
Anadolu hareketine karşı olduğundan Hürriyet ve İtilaf fırkası ve İngiliz Muhibleri Cemiyeti gibi kuruluşlarla yakınlık kurdu
İngilizlere derin ve samîmî bir itimatla bağlanmayı öngördü
İngilizlerin güdümündeki bu cemiyetin ayrılıkçı faaliyetleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu halkı tarafından tepkiyle karşılandı
İstanbul Hükümeti'ne çekilen telgraflarda bu cemiyetin bölge halkıyla hiç bir ilişkisinin olmadığı Kürtlerin Osmanlı camiasına içten bağlı oldukları belirtildi
İslam Teali Cemiyeti 1919 yılında İstanbul'da kuruldu
Hilafet ve ümmetçilik esaslarını benimsemiştir
Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın yan kuruluşu gibi çalışmıştır
İslam adını kullanarak kurulan bu cemiyet Kuva-yı Milliyecileri maskaralar Kuva-yı Milliye hareketini isyan ve Mustafa Kemal'i de eşkiya olarak ilan etti
Savaşta yenildikten sonra uslu oturmak ve yenilginin sonuçlarına katlanmak gerektiğini savundu
Barış yapıldığı halde Kuva-yı Milliye'nin isyanını sürdürmesi yüzünden galiplerin İstanbul'u da elimizden alacakları endişesini dile getirdi
İngiliz emellerine ve propagandasına vasıta olan cemiyetin hazırladığı bildiriler Yunan uçaklarınca atılmaktaydı
İngiliz Muhipleri Cemiyeti 1919 yılında İstanbul'da kuruldu
20 Ağustos 1920'de yapılan resmî açılış töreninde Sait Molla İttihat ve Terakki'nin uğraşa uğraşa başa çıkamadığı Türk-Alman Dostluk Yurdu'nun yerine İngiliz Muhipleri Cemiyeti'ni teşkil ve tesis etmekle övünç duyduğunu söyledi
Cemiyet İngiliz parasıyla İngiliz kontrolünde İngiliz politikasının savunuculuğunu üstlenmiş Türkler tarafından kurulmuştu
Kurucu ve yöneticileri arasında II
Meşrutiyet'in ilanından beri İstanbul'da rahip kimliğiyle yaşayan İngiliz haberalma servisinin İstanbul'daki örgüt b
aşk
anı Dr
Robert Frew'de bulunmaktaydı
İstanbul'da ve Anadolu'da şubeler açmıştır
Hürriyet ve İtilaf Fırkasıyla tam bir işbirliği içinde olan cemiyetin görünürdeki amacı Osmanlı İmparatorluğu ve halifeliği ile Büyük Britanya İmparatorluğu arasındaki geleneksel dostluğun sürdürülmesiydi
Cemiyetin kurucularından Sait Molla Anadolu'daki belediye b
aşk
anlarına çektiği telgraflarda İngiliz mandasını ve koruyuculuğunu biricik kurtuluş yolu olarak bildirmişti
Cemiyetin gizli amacı ülkede ayaklanma ve karışıklıklar çıkarmak uyanmaya başlayan millî bilinci boğmak ve böylece yabancı müdahalesini kolaylaştırmaktı
Wilson Prensipleri Cemiyeti Amerikan mandasını savunan yazar ve gazeteciler tarafından kuruldu
ABD b
aşk
anı W
Wilson'un yayınladığı bildiriden etkilendikleri anlaşılan cemiyetin kurucularından bazıları daha sonra millî mücadele saflarına katıldılar
Ayrıca Nigehbân Cemiyet-i Askeriyesi ve Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti gibi kuruluşlar da Hürriyet ve İtilaf Fırkası paralelinde faaliyet göstermişlerdi
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul