11-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Gün Batımı,Yoldan Sonra Selçuklu Hanları...
BİR GÜN BATIMI YOLDAN” SONRA
SELÇUKLU HANLARI
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
(Âşık Veysel)
Yollar… Yollar… Ve yollar… Uzayıp giden, bitip tükenmez yollar… Alaca şafağın umutlarını, yorgun ve uzak gecelere taşıyan yollar… Seferberlik türkülerini, göç katarlarının ağıtlarıyla buluşturan yollar…
Dünya kurulalıdan beri, nice uzak yollar vardır; İnsan ayağının bastığı, sevda yüklü kervanların geçtiği… Kral yolu, İpek Yolu gibi uygarlıkları buluşturan yollar…
Ortaçağ’da Haçlı Orduları ortalığı tozu dumana katarak her yeri kan gölüne çevirirken, doğuda “güneşin doğduğu yerde: Anatolia’da” yani bizim Anadolu’da, o dönemde insan yüreğinin sıcaklığında gönül çiçekleri açmaktaydı Selçuklu ülkesinde, Yörük kilimlerinin güzelliğinde; ilmik ilmik yollarla örülmekteydi nakışlar… Sinop’un Karadeniz’inden Alanya’nın Akdeniz’ine inen yollarla… Yüklü kervanları Denizli’den Doğubayazıt’a ulaştıran hanlarla…
Bunlar, canınızı ve malınızı güven duyarak taşıdığınız yollardı… Karnınızı doyurup, ihtiyaçlarınızı gönlünüzce karşılayabildiğiniz hanlardı…
Anadolu’nun uçsuz bucaksız yollarında hanlar vahalar gibidir Kale suruna benzeyen sağlam duvarlarıyla güven veren yapılardır
|
|
|