Prof. Dr. Sinsi
|
Nasıl Müslüman Olduk ??
YAZI COK UZUN AMA BİR GÖZ GEZDİRMEK LAZIM !!
Türklerin Müslümanlığı Kabulü Hakkında Ne Biliyoruz?
Bu konuda pek fazla birşey bildiğimiz söylenemez Çünkü Türklerin müslüman oluşuyla ilgili olarak
ne okullarda, ne tarih kitaplarında ayrıntılı bilgi verilmez Verilen bilgilerden ise sanki İslam’ı duyan-dinleyen Türklerin akın akın müslüman oldukları ima edilir Bu gerçek değildir Gerçeğin bilinmesi istenmez
Bakın Diyanet bu konuda ne diyor:
Türklerin İslâm dinine girmesi, Türk milletinin tarihinde bir dönüm noktası olmuş, müslümanlık için hayırlı sonuçlar doğurmuştur Türkler, İslâm dinini hiç bir zorlama olmadan kendi istekleri ile kabul etmiştir Bunun başlıca sebepleri şunlardır: 1) İslâm dini ve İslâm medeniyetinin üstünlüğü
2) İslâma girmeden önce Türklerin eski dini inançlarının İslâm inancına yakın olması ve İslâmın getirdiği üstün prensiplerin Türk milletinin ruhuna ve manevi yapısına uygun düşmesi
” Hiç bir zorlama olmadan ” ifadesi büyük bir yalandır Bunu aşağıdaki dökümanı sabırla sonuna kadar okuyabildiğinizde göreceksiniz
Aşağıdaki bilgilerin tamamı İslami kaynaklardan, Taberi ve Zekeriya Kitapçı gibi İslami tarihçi ve yazarlardan alınarak düzenlenmiştir
Türklerin kılıç zoruyla Müslümanlaştırılmaları ile ilgili 670’li tarihlere dayanan bilgiler maalesef okullarda bizlere hiçbir zaman verilmemiş, verilen bilgiler ise, Türklerin Müslümanlığa geçişleri kendi istekleri ile olmuş gibi gösterilerek, 740’lara kadar ki tarih atlanarak verilmiştir
İslam”ın Türklere zorla kabul ettirilmeleri ile ilgili 670’lerden başlayarak 740’lara kadar uzanan tarihin bize okullarda anlatılmamasının nedenlerini, bu kısa tarihi öğrenince biraz daha anlamak mümkün olabilecektir Şimdi, bu atlanan 70 senelik tarihe bir göz atalım
Arapların Türklere İlk Saldırıları
Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasında bulunan bölge tarihi ipek yolu üzerindedir Türk beylikleri, bu bölgedeki, Buhara, Semerkant, Talkan, Baykent gibi şehirlerde yerleşmiş yaşıyorlar, deri imal ediyor ve pamukdan kağıt üreterek bunları satıyor ve iyi de para kazanıyorlardı Bu üretimlerinin yanı sıra altın madenleri çalıştırıyorlardı Özellikle adı zengin şehir manasına gelen, Semerkant’ın zenginliğinin o devirde dillere destan olduğu söylenir Bu zenginlik öteden beri talancı Arapların iştahını kabartıyorduysa da, Türklerden çekiniyorlar ve araya sınır olarak koydukları Ceyhun nehrini geçmeye pek cesaret edemiyorlardı Çünkü daha önce Halife Osman vaktinde, Muhammed bin Cerir komutasındaki Araplar İslam’ı yayma bahanesiyle oraları talan etmek için 2700 kişilik bir ordu ile Fergane’ye kadar girdiyse de Türkler tarafından yok edilmişlerdi Ancak daha sonraları Muaviye tarafından, Ceyhun nehrinin altında kalan Horasan’ın tamamıyla işgal edilmesi ile o bölgede ilk Araplaştırma ve İslamlaştırma girişimleri başlamış oldu
Buhara”nın Talan Edilmesi
Horasan’ın kendileri tarafından tamamen işgal edilmesinden cesaret alan Araplar, Muaviye’nin ilk Horasan valisi olan, Ubeydullah bin Ziyad 673 yılında bu sefer ilkinden çok daha kalabalık 24 000 kişilik bir ordu ile Ceyhun nehrini geçerek Kibac Hatun yönetimindeki Buhara’yı kuşatır Kibac Hatun diğer Türk beyliklerinden yardım isterse de bu yardım kendisine gelmez ve Araplar verdikleri kayıplardan dolayı Buhara’yı işgal edemezlerse de tam anlamıyla talan ederler Daha sonra, Muaviye’nin ikinci Horasan Valisi, Halife Osman’ın oğlu Said’de Buhara’ya saldırmaya hazırlanır Kendisine diğer Türk Beyliklerinden yardım gelmeyeceğini anlayan Kibac Hatun, Said’le anlaşma yapmak zorunda kalır Bu anlaşmaya göre, Kibac Hatun, Said’e diğer Türk Beyliklerine yapacağı saldırılarda önüne çıkmayacağına dair güvence ve bu güvencenin teminatı olarak da Buhara’daki Türk asilzadelerinden rehinler verir ( Bu sayı kimi tarihçilere göre 50 kimine göre de 80’ dir ) Bu anlaşmanın verdiği rahatlıkla Said, zenginliğini öteden beri duyduğu Semerkant’a saldırır Semerkant’ı baştan aşağı talan eder ve topladığı binlerce Türk gencini, köle pazarlarında satmak için Horasan’a getirir Said daha sonra Kibac Hatun’dan aldığı 80 kadar rehine tarafından bir punduna getirilmiş ve hançerlenerek öldürülmüştü… ( Said’i öldürdükten sonra dağa kaçmayı başaran rehinlerin orada açlıktan öldüğü söylenir ) Said’den sonra, Horasan Valisi Salim bin Ziyad olur Horasan’da Muaviye’nin oğlu Yezid’e bağlıdır Ziyad’da ayni şekilde 680 yılında Türkleri İslamlaştırmak ve şehirlerini talan etmek için saldırır fakat püskürtülerek geri çekilirler Bu sefer, kendi orduları Türkler tarafından talan edilerek silahları alınır Daha sonra Araplar daha güçlü bir orduyla tekrar saldırır ve Türkleri gene talan ederler Bu talandan her Arap 2400 dirhem alır ( Bir kölenin satış fiyatı 300 ile 500 dirhem arasında olduğu düşünülürse, bu durumda aldıkları ganimet adam başına 7 veya 8 köleye eş değerdedir )
Haccac ve Rutbil
İslam’da ilk asimilasyon 685 yılında Abdülmelik ile başlar Abdülmelik, etrafını İslamlaştırmaya adı İslam tarihine kan dökücü zalim olan Haccac’ı kendisine yardımcı seçerek başlar Abdülmelik önce civar halkların dillerini Arapçalaştırdı Haraç karşılığı önceden bazı hakları kabul edilmiş olan gayri müslimlerin bütün haklarını geri aldı Bu arada Haccac’ı Irak genel valiliğine atadı Haccac’ın Irak’a genel vali atanmasından sonra Türklerin kaderinde ilk köklü değişikler başlamış oldu Haccac ilk olarak Ubeydullah ibni Ebi Bekri’yi Sicistan’a, Muhalleb ibni Ebi Sufra’yi da Horasan’a vali yapar O tarihte, Sicistan’ın Türk Hükümdarı Rutbil’dir ve Araplara vergi vermektedir Haccac, bununla yetinmez ve Ubeydullah’ı Rutbil’in üzerine göndererek ondan tam olarak teslim olmasını ister Rutbil önce bu teklifi kabul etmek istemez Bunun üzerine Ubeydullah Rutbil’in üzerine yürür Rutbil 18 fersah geriye çekilerek Ubeydullah ve ordusunu kuşatma altına alır Ubeydullah, Rutbil’den kurtulmak için 700 000 dirhem teklif ederse de Rutbil kabul etmeyerek Arap ordusunu büyük bir bozguna uğratır Buna çok kızan Haccac 40 000 kişilik büyük bir ordu toparlayarak, Abdurrahman ibn Esas komutasında Rutbil’in üzerine gönderir Rutbil’i yenemiyeceğini anlayan Esas, bu sefer onunla anlaşır Bu olay karşısında çılgına dönen Haccac, Esas’ı yakalatmak üzere bir birlik gönderirse de, Esas’ın ordusu bu birliği yenilgiye uğratır ve geri kalanları da Basra’ya kadar sürer Ancak burada yenilen Esas’ın ordusu dağılır ve Esas Rutbil’e sığınır Bunun üzerine Haccac, Esas’ı kendisine vermesi için Rutbil’i tehdit eder Vermediği taktirde çok büyük bir ordu ile üzerine yürüyeceğini ve bütün Türk şehirlerini harap edeceğini, verirse de kendisinden 7 sene hiç vergi almayacağını söyler Türk şehirlerinin tekrar bir savaşa girmesini istemeyen Rutbil, 7 sene haraçtan muaf tutulacağını da düşünerek Haccac’ın bu teklifini kabul eder ve Esas ve yakınlarını Haccac’a teslim eder Ancak, Rutbil Haccac’a güvenmekle hata yaptığını daha sonra anlayacaktır Haccac Rutbil’den Esas’ı teslim aldıktan sonra derhal yeni bir ordu düzenleyerek 699 yılında Muhelleb bin Ebi Sufyan komutasında Türk şehirlerinin üzerine gönderir Hocente, Kes, Sogd ve Nesef’i ele geçirirsede Türkler direnirler Horasan valiliğine Muhelleb’in oğlu Yezid gelir Yezid ibni Muhelleb’de Türk şehirlerini talan eder Yezid’in savaşçıları, Harzem’den ele geçirdiği Türkleri boyunlarına damga vurarak köle pazarlarında satarlar Bu tarihlerde, Araplar Türklerin yurtlarını devamlı olarak istila edip şehirlerini talan ettilersede kalıcı bir üstünlük sağlayamamışlar, elde ettikleri yerleri sonunda tekrar Türlere geri vermek zorunda kalmışlardı
Kuteybe ibni Müslim
705 yılında Abdülmelik öldüğünde yerine oğlu Velid geçer Ve Türk tarihini önemli şekilde etkileyecek olay, Kuteybe ibni Müslim’in Horasan’a vali atanması olur Bu zamana kadar kalıcı bir başarı elde edemeyen Araplar onun vaktinde Türk yurtlarında kalıcı başarılar elde etmişlerdir
Türklerin gerçek anlamda kılıç zoru ile Müslümanlaştırılmaya başlamaları Kuteybe vaktinde olmuştur Vali olduğu andan itibaren, Türk Beyliklerinin toptan işgal edilerek İslamlaştırılması için çok güçlü bir ordu kurmaya başlar Merv’de askerleri toplayarak,
” Allah kendi dininin aziz olmasi için size bu toprakları helal kıldı ” der Kuteybe ilk olarak Baykent’i kuşatır Diğer Beyliklerden Türk Savaşçılar Baykent’in savunmasına yardıma gelirler İki ay süren bir savaş olur Kuteybe tam bir zafer kazanamazsa da, Türkleri haraca bağlayan bir anlaşma yapmaya zorlar Şehir yıkımdan kurtulur ama, şehre giren Araplar anlaşmaya rağmen şehrin bir kısmını yağmalarlar ve şehirden ayrılırlarken arkalarında bir de askeri garnizon bırakırlar Başlarına gelecekleri anlayan Türkler ayaklanmaya başlarlar ve kendi aralarında silahlanarak karşı bir mücahit birliği kurarlar, Baykent’de karışıklıklar başlar Bunun üzerine Kuteybe Baykent’e tekrar gelerek ne kadar silahlanan Türk varsa hepsini öldürtür Kadınları ve çocukları esir alır ve şehri tekrar baştan aşağı yağmalar
Taberi’nin anlatımlarına göre, Kuteybe’nin aldığı ganimetlerin haddi hesabı yoktur Taberi, bütün Horasan’ı işgal ettiklerinde dahi bu kadar ganimet toplayamadıklarını söyler
Şehrin yağmasından sonra, daha önce Horasan’da Merv’e getirilmiş olan Arap aileleri, Merv’den getirilerek Baykent’e yerleştirilir Muhafız birlikleri oluşturulur Valilik den vergi tahsildarlığına kadar bütün denetim organları Araplar’dan oluşturulur Türklerin Budist ve Zerdüşt inançlarını simgeleyen bütün heykeller toplatılır, taş olanlar kırılır, altın olanlar eritilerek ganimet olarak Araplar tarafından alınır Bunlar, Enfal suresinde yazdığı gibi, sanki Araplara Allah’ın verdiği ganimetlerdir Daha sonra esir edilen kadın ve çocuklar kocalarına ve babalarına geri satılır Müslümanlar, Baykentli Türklerin neleri var neleri yoksa almışlar, şehrin onarımı da gene Türklere kalmıştır Bundan sonra sıra gelir Buhara’nın tamamen işgal edilip Müslümanlaştırılmasına
Buhara’nın Tekrar Kuşatılması ve İlk Türk Katliamı
Kuteybe Merv’de büyük bir hazırlık yapar Bu arada Vardana ve Buhara beylikleri arasında çatışmalar vardır Müslümanlara karşı mücadele etmek için bu çatışmalar derhal durdurulur ve Vardan Hudat, Kuteybe’ye karşı Türklerin başına geçer Kuteybe önce, Numiskent ve Ramitan’a saldırır ve buraları kolayca istila eder Demirkapı önlerinde Vardan’la çarpışırlar Vardan savaşı kaybeder ve Buhara’ya doğru çekilir Ancak Kuteybe’de, savaştan yorgun düştüğü için Buhara’yı alamadan Merv’e geri döner Haccac bunu başarısızlık olarak kabul eder ve, Buhara’yı mutlaka almasi için Kuteybe’ye emir verir Kuteybe büyük bir hazırlık yaparak bir sene sonra tekrar Buhara’yı kuşatır Türkler direnir ve Kuteybe başarılı olamaz, ordusu dağılmaya başlar Bunun üzerine Kuteybe her bir Türk başı için askerlerine 100 dirhem vaad eder Para hırsı ile gayrete gelen Araplar, şehri istila ederler Bütün direnen Türkler kılıçtan geçirilerek tam bir katliam yapılır, Araplar Türk kadınlarına tecavüz ederler, beğendikleri kadınları ya cariye olarak kullanmak yada köle pazarında satmak üzere alıkoyarlar Erkeklerden de binlerce kişiyi köle olarak satmak üzere beraberlerinde götürürler Araplardan oluşan yeni bir idari kurumlaşma yapılır Diğer beyliklerden tepkiler gelmeye başlayınca da, Buhara Melikesi Hatun’un oğlu Tuğ Sad kukla hükümdar yapılır Tuğ Sad tarihe hain bir işbirlikçi olarak geçer Daha sonrada Müslüman olarak oğluna da, efendisi Kuteybe’nin ismini vererek bağlılığını kanıtlar Etkili bir kolonizasyon yapmak isteyen Kuteybe bunun için öncelikle yerli halkı İslamlaştırmaya başlar Buhara halkı önceleri Müslüman olmuş gibi görünseler de bu dini kabul etmek istemezler Kuteybe Türklerin aslında Müslüman olmadıklarını, evlerinde İslami kuralları tatbik etmediklerini anlar ve yeni bir yöntem geliştirir Bu yönteme göre Türkler evlerini Araplarla paylaşmak zorunda bırakılırlar ve bu şekilde bire bir kontrol altına alınırlar İslami kurallara uymayanlar ise ağır cezalara uğratılırlar
( Bugün, bazı İslami yazarlar bu getirilen tedbirlerin İslam”ın Türkler tarafından kabul edilmesinde çok yarar sağladığını açıkca ifade ederler Bu yaklaşım da üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur )
Kuteybe’nin bu zorlamaları karşısında, halkdan bazı direnişçiler çıkar Gizlice silahlanırlar Bu durum karşısında Araplar camiye dahi silahsız gidemez olurlar Kuteybe baskıları arttırır, kendi aralarında örgütleşen Türkleri yakalattırıp öldürtür Bu arada yeni vergi yasaları getirir Yerli halk, halifeye senede 200000 dirhem, Horasan valisi Haccac’a da 10000 dirhem vergi ödemeye mecbur bırakılır Bunun dışında Arap askerlerinin atlarına yem temin etmeye, oraya getirilip yerleştirilen Arap ailelerine odun temin etmeye ve onlara tahsis edilen arazilerde çalışmaya mecbur bırakılırlar Kadınlar, kızlar Araplara cariye yapılırlar Buhara Türkleri bu yıllarda dünyadaki çok az milletin yaşadığı vahşeti ve ızdırabı yaşar Kuteybe’nin getirip Türk evlerine yerleştirdiği Arap’lar, Türklerin o zamana kadar yaptıkları bütün birikimlerinin üzerine konarlar, Türklerin tarlalarını alır ve Türkleri o tarlalarda çalıştırırlar İste Tek din İslam oluncaya kadar savaşın diyen ayet, Arapları Türklerin sırtından geçimlerini sağlayacak ortamı yaratmıştır Allah dini dedikleri İslam, Ahzab Suresi / 50 de olduğu gibi, savaşta gasp edilen Türk kızlarını da ganimet olarak görür, ve Araplara cariye olmalarını helal kılar Cuma namazı zorunlu hale getirilir Genede Türkerden rağbet görmez Bunun üzerine Kuteybe, namaza gelenlere 2 dirhem vaad ederek önce fakirler üzerinde İslamın etkili olmasını temine çalışır Bu uygulama nispeten başarılı olur Fakir halktan para için camiye gidenler olur
|