Konu
:
Bin Yıl Önce Türkler Nasıldı
Yalnız Mesajı Göster
Bin Yıl Önce Türkler Nasıldı
11-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Bin Yıl Önce Türkler Nasıldı
Kıyafetlerini özel yöntemlerle çeşitli renklere boyayan Türkler
kendi icatları yoluyla zehirli yemeği de ortaya çıkarıyordu
Türk Dil Kurumu (TDK) B
aşk
anı Prof
Dr
Şükrü Haluk Akalın'ın kaleme aldığı ve Çince ile Uygurca'ya da çevrilen kitabında
Kaşgarlı Mahmud'un "Divanü Lugati't-Türk" eserine dayanılarak Türklerin bin yıl önceki ilgi çekici geleneklerine yer veriliyor
Divanü Lugati't-Türk'te birçok bilgiye yer verildi
Çin'de basılarak 8 Eylül'de Pekin'de tanıtımı gerçekleştirilecek "Bin Yıl Önce
Bin Yıl Sonra-Kaşgarlı Mahmud ve Divanü Lugati't-Türk" isimli kitapta yer alan bilgilere göre
Türkçede "ütü" olarak kullanılan söz
Divanü Lugati't-Türk'te "ütüg" olarak geçiyor
Bu alet
Kaşgarlı Mahmud tarafından
"mala biçiminde olan
ısıtıldıktan sonra giysilerin kırışıklıklarına bastırılarak sıcaklığın etkisiyle bu kırışıklıkların düzleşmesini sağlayan demir parçası" olarak tanımlanıyor
Günümüzün ütüsünün ateşte ısıtılarak kullanılan eski biçimi olan "ütüg" için eserlerde
"ütidi" fiili de "ol tonug ütidi (o giysinin kırışıklıklarını ütüledi ve düzeltti)" şeklinde kullanılıyor
Havlu ve eldiven kullandılar
Sözlük bölümünde yer alan "suvluk" sözünü Kaşgarlı Mahmud "havlu"
"eliglik" sözünü ise "eldiven" olarak tanımlıyor
"Su" sözcüğünün bin yıl önceki biçimi olan "suv" kelimesine getirilen yapım ekiyle türetilen "suvluk"un
el
yüz ve vücuttaki suyu kurutmak amacıyla kullanılan havlu olduğu anlaşılıyor
Bin yıl önce Türklerin giyim kuşamında mendili kullandığı da eserde görülüyor
Erkeğin gerektiğinde burnunu silmek için cebinde taşıdığı ipek mendil olan "ületü"
Divanü Lugati't-Türk'te yer alan bir b
aşk
a giyim kuşam aksesuarı olarak öne çıkıyor
Bu veriler
Türklerin bin yıl önce giyim ve temizliklerine dikkat ettiğini
ütülenmiş kıyafet ve ipek mendillerle dolaştığını gösteriyor
Giysilerini boyuyorlardı
Eserde
giyim kuşam ile ilgili bir b
aşk
a ayrıntı da "bodudı" sözüyle gözler önüne seriliyor
Eski Türkçedeki "bodudı" sözü
"boyadı" anlamında kullanılırken
Kaşgarlı Mahmud'un bu söz için getirdiği örnek
"ol tonug bodudı (o giysisini boyadı)" şeklinde görülüyor
Kaşgarlı Mahmud
giysi boyanabileceği gibi b
aşk
a şeylerin de boyanabileceğini ve bu fiilin onlar için de kullanılabileceğini belirtirken
giysinin nasıl boyandığı hususunda bilgi verilmese de bu örnek
Türklerin bin yıl önce kıyafetlerini boyadığını gösteren bir kanıt olarak ortaya çıkıyor
Zehirli yemeği gösteren "Çatu"
Suikastların çoğunlukla zehirleme yoluyla yapıldığı bir dönemde yemeklere karıştırılan zehri ortaya çıkarmak da büyük önem taşıyordu
Babası ile beraber aile fertlerini böyle bir suikast sonucunda kaybeden Kaşgarlı Mahmud da zehirli yemekleri ortaya çıkaran "çatu" isimli bir nesnenin var olduğunu
Türk dilinin baş ucu kitabında anlatıyor
"Çatu"nun "balık duyargası" olduğunu
kimilerine göre ise Çin'den getirilen ve bıçak sapı yapımında kullanılan bir ağaç kökü olabileceğini aktaran Kaşgarlı Mahmud
yemekte zehir bulunup bulunmadığının da "çatu" sayesinde anlaşıldığından söz ediyor
Onun verdiği bilgilere göre
zehirli yemek "çatu" aracılığıyla şu yöntemle anlaşılıyor: "İçerisinde zehir bulunduğu sanılan çorba ya da yemek bir kapta getirilir
Daha sonra bu yemek 'çatu' ile karıştırılır
Eğer içerisinde zehir varsa ateş yanmamasına karşın çorba ya da yemek kaynamaya başlar
Ayrıca
'çatu' kabın içerisinde konulduğunda da duman çıkmasa bile kabın kenarları buğulanır
"
"Hangi boydansın?"
Türklerin o dönemdeki görgü kuralları ile törelerinden de bahsedilen eserde
Türklerin tanışma şekilleri de okuyucuya aktarılıyor
Birbirini tanımasa dahi karşılaşan iki kişinin selamlaştığı ve görgü kuralları gereğince hal hatır sorduğu Türk geleneğinde iki Türkün tanışması da şöyle anlatılıyor: "Birbirini tanımayan iki adam
karşılaştıklarında önce selamlaşırlar
Sonra
'boy kim? (hangi boydansın?)' diye sorarlar
Hangi kabiledensin demektir
'Salgur' diye karşılık verir veya boy adlarından birini söyler
Bundan sonra konuşmaya başlarlar veya daha fazla gevezelik etmeden kendi yollarına giderler
Böylece her biri diğerinin ait olduğu boyu tanımış olur
"
Kitapta
ayrıca
iki asker veya iki birliğin karşılaştığı durumlarda birbirini tanıma yolu da izah ediliyor
Kaşgarlı Mahmud'un verdiği bilgilerden
bugün askerlikte
poliste veya benzeri görevlerde kullanılan "parola sorma" uygulamasının o dönemde de var olduğu ortaya çıkıyor
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul