Yalnız Mesajı Göster

Efeler Ve Zeybeklik Hakkinda

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efeler Ve Zeybeklik Hakkinda



Zeybeklik son dönemde bir yandan popüler bir nostaljik öğe haline gelmiş gibi görünmesine karşın, diğer yandan da toplumu baskı altına almış olan bilgisizlik ve yüzeysellik akımı nedeniyle genel kabullenmeler ve yapıştırılmaya çalışılan yaftalardan da büyük zarar görmektedir Bazı televizyon dizilerinin ve müzik eserlerinin, zeybeklik olgusuna ve zeybek ezgilerine eskisine nazaran daha ağırlıklı olarak vurgu yaptığı hiç birimizin dikkatinden kaçmış olmasa gerektir

Bu ilginin doğurduğu bir başka sonuç daha var ki, bu kimsenin arzulamadığı bir çeşit yan etki Efeliğin bu kadar tuttuğunu gören bazı fırsatçılar da kendilerine gün doğduğunu düşünüp bu “trend”den faydalanmaya çalışmaktalar Bunların başında köşe dönmeci ve kolaycılar geliyor İlk iş olarak Ege zeybek ve türkülerine el atarak bunları kendilerince, “güncelleştirerek” piyasaya sürüyorlar Bu sahtekarlık, pek tutmasa da, Ege kültürünün yozlaşması riskini artıran bir alışkanlık halini almıştır Türkülerimizi hakkıyla yorumlayan yetkin sanatçılarımızın yanı sıra, zeybekleri “bale” veya “opera” haline getirmeye çalışanlardan tutun da, arabesk balçığı içine sokmaya çalışanlar da müzik piyasasında zeybekleri bizim kadar sevmektedir(!)

Bir başka tehlike, bu popülariteden faydalanmak isteyen bir başka grup sahtekardan gelmektedir Bunlar da cüz’i akıllarında bulunan birkaç kırıntıyla zeybekliğin tarihi gelişimini, zeybek oyunlarının kökenini ve anlamını açıklayarak kendini satmaya çalışan budala tayfasıdır Bunların en son örneğini Milliyet Gazetesinde çıkan bir haberde Dr Alper Aksoy adındaki bir şahsın hezeyanlarında gördük İstanbul’da bir zeybek ekibi kurarak yarışmalara katılan bu kişi, yapılan söyleşide hem zeybek oyunlarının orijinal karakterini bozduğunu itiraf etmekte; hem de efelerin geçmişine dil uzatarak bu insanların Türklüğünden, İslamlığından ve efeliğinden şüphe ile bahsetmektedir

Efelerimizin ve zeybek türkülerinin bir sahipleneni olmadıkça bu saldırıların bitmesi beklenemez Zeybeklerin sahibi, en doğalıdır ki Aydınlılardır Demek oluyor ki Aydınlılar, çaba ve girişimleriyle zeybekliği ve zeybekleri her şeyiyle sahiplendiklerini göstereceklerdir

Zeybeklik nedir?

Bu kapsamda zeybeklere değinmeden geçemeyeceğim Zeybekliğin kökenlerini Eski Yunan’da veya Orta Asya’da aramanın manası yoktur Çünkü zeybeklere ilk olarak Anadolu Selçuklularında rastlanmaktadır Bu dönemde zeybek adının, Aydın yöresinde yolların güvenliğini sağlayan bir çeşit asker anlamına geldiğini biliyoruz Kelimenin anlamını araştırmak ta beyhude bir iştir Kelimenin kökenine ilişkin bir tarihi kayıt bulunmamasının yanısıra bu kelimeyi Rumca’dan veya başka yabancı dillerden gelmiş gibi göstermeye çalışan sahtekar ve hainlerin varlığı, bu bahisten tiksinerek geri adım atmamız için yeterlidir

Zeybekliğin asıl kökeni 16yüzyıl sonu ile 17yüzyıl ortalarına tarihlenen Celali Ayaklanmalarına dayanır Gerçek anlamını da burada bulur Yenilgilerle bozulmaya yüz tutan merkezi idare ve halka zulümden başka bir şey getirmeyen yerel vali ve mültezimler ile birlikte köylüler üzerindeki mali yükün ağırlığı, asker kaçakları ile birleşen isyancıların çığ gibi büyümesine yol açtı Aydın, bu sıkıntıları daha fazla hisseden bir vilayet olarak Celalilerin her zaman etkin olduğu bir yöre olageldi Bu isyancıların faaliyetleri yoğun olarak Aydın’da hep devam etti Buna karşın aynı sebeplerle dağa çıkan eşkıyanın gittikçe yöresel niteliklere bürünerek diğer eşkıyadan ayrıldığını ve bir çeşit toplumsal çete haline geldiğini görmekteyiz Anlatılanlar bellidir; haksızlığa karşı çıkan köylü genci ve zenginden topladığını fakire dağıtan, gençleri evlendiren, köprüleri onaran gönlü tok eşkıya

Sinanoğlu Örneği

Bu anlamdaki en eski zeybekleri Sinanoğlu ve arkadaşlarının olayında görüyoruz Atça’nın Yağdere köyünden olan Sinanoğlu ve arkadaşları Koca Hasan ve Gök Hasanoğlu yine aynı sebeplerle dağa çıkarak etraflarında hatırı sayılır bir kuvvet toplayarak Aydın’ı ele geçirmişler ve Valiyi öldürmüşlerdir 1828-1832 yılları arasında 5 yıla yakın Aydın Vilayetinde hüküm süren Sinanoğlu, Aydın’a gelen iki orduyu yenmiş, ancak daha sonra, 8 bin kişilik bir Zeybek ordusuyla İzmir’i ele geçirmeye kalktığında, üzerine gelen Vezir Tahir Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusunca mağlup edilerek idam olunmuştur Kendisi ve arkadaşlarının mezarları Atça-Nazilli arasında Tabanlı Çeşmesi denilen yerdedir

Çoğu zeybeklerin akıbeti bu şekilde olmuş ve “su testisi su yolunda kırılır” atasözü boşa çıkmamıştır Bunun yanında bir çok efe de devletle işbirliği yapmış, teslim olmuş, hatta eşkıya takibinde devlete yardımcı da olmuştur Kırım Savaşına zeybeklerin katıldığını gösteren belge ve gravürler mevcuttur

Efeler Savaşta

En son 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşına efelerden oluşan bir Zeybek Alayı katılmıştır Bunların arasında meşhur Çakıcı Mehmet Efe’nin babası Çakırcalı Ahmet Efe de vardır Zeybeklerin savaşlara katılmaları genelde kendilerine yapılan vaatler ve nasihatler sonucu olmuştur Bu savaşta da Sultan IIAbdülhamit ile şahsen görüşen zeybekler, kendilerine savaştan sonra verilecek özgürlük ve mal ile kandırılmıştır Aydın’dan getirilen Zeybek Alayı İstanbul’da bir müddet eğitilmiştir Hatta bu eğitim sırasında Beyoğlu’na inen palabıyıklı, kulaklı kamalı zeybeklerden ürken halkın şikayetleri yabancı ülke sefirlerinin raporlarında da yer almıştır Bu zeybeklerin çoğu, gösterdikleri bir çok kahramanlıktan sonra Karadağ savaşlarından dönememiştir Bu savaşlar sırasında Arnavutların çok hainliğini gören zeybekler, bundan sonra Arnavut milletine karşı amansız bir hasım haline gelmişlerdir

Zeybekler Kurtuluş Mücadelesinde

Son olarak zeybekleri, Kurtuluş Savaşımızda görmekteyiz Kurtuluş Savaşı’nın ilk başarılı mücadelesi efeler komutasında Aydın’da yapılmıştır Milli Mücadelemizin ilk topu, yine efeler komutasında Aydın’da patlatılmıştır Yörük Ali Efe’nin komutasında kurulan Milli Aydın Alayı, halen ordumuzda mevcudiyetini korumaktadır Burada Kurtuluş Savaşı’nda efelerin neler yaptığını uzun uzun anlatmayacağız Bu husus, tarih kitaplarında bol bol incelenmiştir Buna karşın, bazı sahneleri anlatmadan geçemeyeceğim Bu sahnelerin hepsi şu ya da bu şekilde efsaneleştirilerek halkımızın dimağında yer almıştır

Unutulmaz Sahneler

Bunlardan ilki Yörük Ali Efe müfrezesini Yenipazar’a doğru giderken gören Rum işçilerin kaçmaya yeltenmesi ile başlar Rumların kaçmalarına engel olan Efe, onlara yolluk verir ve Sultanhisar’daki kumandanlarına giderek Yörük Ali’nin teslim olarak Yunanlılara katılmak istediğini, bunun için ertesi gün Sultanhisar’a silahsız geleceğini söylemelerini tenbihler Koşarak giden Rumların ardından bakakalan kızanlar, Efelerinin hilesini anlayamazlar Ancak ertesi gece sabah doğru Sultanhisar’ın Malgaç Köprüsündeki karakolu basmaya giderken bu kurnazlığı anlayacaklardır Yunan Komutanı Sultanhisar’da hazırlık yaparak Efe’nin teslim olmasını bekleyedursun, Malgaç’tan gelen silah sesleri, Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığını, Türk Milletinin ölmeden esareti kabul etmeyeceğini ilan etmektedir

Bir diğer ölümsüz sahne, Atatürk’ün bir telgrafı ile tarihe geçmiştir Telgrafın metnini, tek satırına dokunmadan naklederek yazımızı sona erdiriyoruz Nihai karar elbette ki tarihe kalacaktır

“Ankara, 11 Haziran 1920

Aydın ve Havalisi Kuvayi Milliye Umum Kumandanı Demirci Mehmet Efe kardeşime:

Kahraman efelerinizi size gönderiyorum Aydın’ın bu doğru özlü ve fedakar evlatları, Bolu ve Düzce havalisinde memleketimizi gavurların esaretine düşürmeye çalışan hainleri pek kahramanca ve fedakarca bastırdılar Vatanımıza büyük hizmetler ifa ettiler Allah iki cihanda aziz etsin Kendilerine ve umum kumandanları olan zat-ı alinize Büyük Millet Meclisi’nin kalbi ve samimi teşekküratını takdim eder, gözlerinizden öperim Kardeşim efendim

İmza: Büyük Millet Meclisi Reisi

Mustafa Kemal”

KAYNAK II

Efe Kimdir?
--------------------------------------------------------------------------------

Efe; zulme, işkenceye, haksızlığa başkaldıran ve silahlanıp dağa çıkan, Kızan larıyla birlikte fakir fukarayı koruyup gözeten, zalimleri tepeleyen, ulusal çıkarları düşünerek gerektiğinde yurt savunmasına koşan yiğittir

Efe kelimesinin başka anlamları da vardır Mesela; Ege bölgesinin köy yiğitlerine, gençlere "EFE" denir Zeybek sözü de "EFE" anlamında kullanılır Kızan sözcüğü de "Delikanlı" anlamına gelir

Efe; kızanların, zeybeklerin başıdır Efe’ nin ekibindekilere "Kızan" denir Kızanları Efe’ den ayıran özellik giyimde de belli olur Efe, gümüş saat kösteği, gümüş sigara tabakası kullanır, Kızanları kullanamaz Kızanlar, Efenin izni olmadan evlenemezler Efe, kızanlarının babası, koruyucusu ve lideridir

Efe ile eşkıya yı birbirine karıştırmamalıdır Eşkıya, yol kesen, ev basan, soyguncu ve can kıyıcıdır

Çete sözü Efenin ekibine verilen ad olduğu gibi, eşkıya nın ekibine de verilen bir addır
Efe, gönüllerde bir kahraman olarak yaşayan bir kültür hazinesidir
Zenginden aldığını fakire veren, yoksul kızlara çeyiz düzen, düğün dernek kuran kişidir

Efelerin ve kızanların kıyafetleri kendilerine özgü ve ilginçtir

Kıllıoğlu Hüseyin Efe
Danişmendli İsmail Efe
Mesudlarlı Mestan Efe
Kozalaklı Mehmet Efe
Sancakların Ali Efe
Dokuzun Hasan Hüseyin Efe
Tekeli İsmail Efe
Sökeli Ali Efe
Ese Efe
Germencikli Sarı Efe
Aslan Yürekli Efe ve diğerleri

Ayrıca Atçalı Kel Memet , Çakırcalı Mehmet Efe, Posluoğlu Mehmet Efe, Kamalı Zeybek de mertlikleri ile tanınmış eşkıya grubundan efelerdir Nazilli’nin Yağdere köyünden Sinanoğlu da ünlü bir zeybektir

Aydın’ın 27 Mayıs 1919’da Yunanlılar tarafından işgali üzerine Kıllıoğlu Hüseyin Efe ile Yörük Ali Efe’nin kızanları bir araya gelerek askeri komutanlarla (Albay Şefik Bey ve arkadaşları) işbirliği yapmışlardır Efeler asker toplamaya başlamışlar, halkı silahlandırarak Karahayıt’ın Armutlu köyünde bir araya gelmişlerdir Burada Kozalaklı Mehmet Efendi de gruba katılmıştır Ortaya çıkan birliğin başına Yörük Ali Efe geçmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla