Konu
:
Osmanlı'da Gelenek Ve Görenekler....
Yalnız Mesajı Göster
Osmanlı'da Gelenek Ve Görenekler....
11-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Osmanlı'da Gelenek Ve Görenekler....
KAHVE İKRAMI
Osmanlı saray ve konak haremlerinde misafirlere bir törenle kahve ikram edilirdi
Önce gümüş tatlı takımı ile tatlı (reçel) sunulurdu
Ardından üç genç kız kahve ikramına başlarlardı
Kahvenin soğumaması için güğüm ortasında kor ateş bulunan stile oturtulur ve kenarlarına takılı üç zincirden tutularak taşınırdı
Stil takımları tombak gümüş veya pirinçten yapılmıştır
Kahve ikramında ayrıca yuvarlak stil örtüsü kullanılırdı
Atlas veya kadifeden yapılan bu örtü sırma sim pul hatta inci ve elmas işlemelidir
Stil takımı ve örtüsünün zenginliği ailenin varlık derecesini yansıtırdı
İçinde kahve fincanı ve zarflar bulunan tepsiyi taşıyan kız stil örtüsünü kenardan iki eli ile önlük gibi önünde tutar ikinci kız stil takımını taşırdı
Üçüncü kız tepsiden porselen fincanı alır stildeki güğümden kahveyi doldurur fincanı altıntombak gümüş veya porselen zarfa yerleştirir zarfın ayağından iki parmağı ile tutarak tek tek misafirlere ikram ederdi
Tiryakiler kahve ile birlikte nargile veya uzun çubuklarda tütün içerlerdi
KINA GECESİ
Eskiden düğün eğlencelerine pazartesi günü çeyizin güvey evine gönderilmesi ile başlanırdı
Çeyiz alayının önünde kumaşlar meyve ve çiçeklerle ağaç şeklinde süslenmiş nahıllar taşınırdı
Salı günü yapılan gelin hamamından sonra çarşamba akşamı gelin evinin hareminde kına gecesi düzenlenirdi
Bu sırada beyler de selamlıkta veya damat evinde eğlenirlerdi
Kına gecesinde gelin genç kızlar ve yengeler bindallı adı verilen kadife veya atlas üzerine dival tekniğinde işlemeli ağır elbiseler giyerler gelinin yüzüne pullu al duvak örtülürdü
Damadın akrabalarından birkaç kişi kınayı gümüş tepsi içinde ve üzerine iki mum dikerek gelin evine getirirlerdi
Bütün misafirler yerlerini aldıktan sonra kayınvalide kendi getirdiği ipek kumaşı yolluk gibi önüne serdirirdi
Gelin ve arkadaşları ellerinde yanan mumlarla ve gelinin başına bereket paraları saçarak davetlilerin yanına gelirlerdi
Gelin yere serilen kumaşın üzerinde yürüyerek iyi tanımadığı kayınvalidesinin elini öpmeye giderdi
Ortaya kuruyemiş çörek badem şekeri getirilir kına gecesine özgü türkü ve maniler söylenerek gelin ağlatılır bunun bereket getireceğine inanılırdı
Daha sonra gelin bir yastığa oturtulur kayınvaldesi avucunun ortasına bir altın koyar mutlu evliliği olan bir hanım tarafından avuçlarına parmak uçlarına ve ayak baş parmaklarına kına yakılırdı
Gelin avucundaki bu altını uğur ve bereket için saklardı
Arkadaşları da kısmetleri açık olsun diye kendi ellerine kına yakarlardı
LOHUSA GELENEKLERİ
Türk gelenekleri içinde doğum hazırlıkları ve lohusa döneminin özel bir yeri vardır
Bu hazırlıklara hamileliğin altıncı veya yedinci aylarında başlanırdı
Yakın bir semtte oturan ebeye işlemeli keseler içinde birer okka şeker çekirdek kahve ve sabun götürülerek doğum için ebe tutulurdu
Doğumdan sonra lohusa şerbeti kaynatılır ve doğumu müjdelemek için sürahilerle akrabalara yakın dostlara komşulara gönderilirdi
Bebek erkek ise sürahinin boynuna kırmızı kurdele kız ise ağzına gaz boyaması denilen kırmızı tülbent bağlanırdı
Daha sonraki günlerde gözaydına gelen konuklara da gümüş zarflı bardaklarla şerbet ikram edilirdi
Lohusaya evin en geniş odasında yataklık denilen karyolada veya üst üste konularak yükseltilen altı-yedi kat şiltenin üzerinde lohusa yatağı hazırlanırdı
Yatağa atlas veya kadifeden gelin yorganı örtülürdü
Yatağın yanına mutlaka kese içinde Kur'an-ı Kerim ve parlak ömrü sembolize eden gümüş ayna asılırdı
Bir şişe sarımsak saplanıp üstü kırmızı gaz boyaması ile sarılır sarımsak ve nazar boncukları ile süslenirdi
Bu sarımsak 40
gün hamama gidilirken kapının eşiğinde lohusaya ezdirilerek evin acı görmemesi ve acıların uzaklaştırılması sağlanırdı
Lohusa yatağı yedinci gün toplanırdı
Yatağın kalkacağı gün mahalle imamı veya ailenin reisi olan yaşlı bir erkek bebeğin sağ kulağına ezan ve Kelime-i Şahadet sol kulağına da Besmele ile üç defa ismini okurdu
Doğumdan 40 gün sonra konu komşu eş dostla birlikte hamama gidilirdi
SÜNNET DÜĞÜNÜ
İslâmiyette erkek çocuklar genellikle 5-11 yaşları arasında sünnet edilmektedirler
Eskiden bu cerrahi müdahale evde bir berber veya sünnetçi tarafından yapılırdı
Uğurlu olduğu varsayılan tek rakamlı yaşlar tercih edilir hali vakti yerinde olanlar kendi çoçukları ile birlikte fakir çocukları da sünnet ettirirlerdi
Sünnet kıyafetini tamamlayan iki önemli aksesuar başa giyilen sünnet takkesi ve çapraz olarak elbisenin önüne takılan "Maşallah" yazılı kumaş şerittir
Sünnet olacak çocuk bir hafta önce akraba ve eş dosta götürülerek el öptürülmekte özellikle İstanbul'da sabır ve selamet dilemek için Eyüp Sultan Türbesi ziyaret edilmektedir
Ayrıca çocuklar midilli veya ata bindirilerek davul zurna eşliğinde ve kasideler okunarak sokak sokak dolaştırılırdı
Sünnetten bir gün önce hamama gidilip yıkanılır ve sağ ellerine kına yakılırdı
Sünnet yatağı evin baş odasında veya bahçede hazırlanırdı
Kentlere göre farklılıklar olmakla birlikte çoğunlukla çevredeki yakınlardan ödünç alınan işlemelerle yatak süslenirdi
İpekli krepten yapılan ve çevikliği sembolize eden fare ile uzun ömrün sembolü olan kaplumbağa figürleri yatağın göze çarpan yerlerine takılırdı
Sünnet düğünlerine çocukları eğlendirmek için hokkabaz ve çengiler çağrılır kukla ve Karagöz gösterileri yapılırdı
Misafirler sünnet olan çocuklara saat yazı takımı oyuncak para veya altın armağan ederlerdi
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul