11-25-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Kelimeler, Osmanlı Sözlüğü
AKRÂN: Birbirine benzeyenler, em-sâl, yaşıt, denk
AKRİBA: Akraba, aralarında soy veya sihriyetçe yakınlık olanlar
AKSÂ: En uzak, en son
AKSÜ'L-AMEL: Tepki, istenilen şeyin zıddının hâsıl olması
AKTAR: Baharatçı
AKTÂR: Kuturlar, çaplar, dairenin merkezinden geçen hatlar, bölgeler, taraflar Her taraf
AKVÂ ve AHZAR: Daha kuvvetli ve daha açık
AKVÂ: Daha kuvvetli, en kuvvetli
AKVÂL: "Kavl"in çoğulu Kaviller, sözler
AKVÂM: Kavimler, milletler
AKVÂM-I SÂİRE: Diğer kavimler
A'LÂ: En yüce
ALADDERECÂT: Derecelere göre
ALÂK SÛRESİ: Kur'ân-ı Kerim'in 96 sûresi
ALAKA: "Alak"dan yapışkan sıvı, embriyo
ÂLÂM: Elemler, kederler, acılar
ALÂMET: İşaret, nişan
ALÂMET-İ FARİKA: Bir şeyi diğerinden ayırıcı işaret Belirgin özellik
ÂLÂT: Âletler, vasıtalar
ÂLÂT-I CİSMANİYYE: Maddî âletler
A'LÂ-YI İLLİYYÎN: Cennette en yüksek derece, olgun kişilerin Allah katındaki dereceleri
ALE'L-HUSÛS: Hususiyetle, özellikle
ALE'L-USÛL: Usûl üzere Usûle göre, usulen
ÂLEM: Kâinat, dünya
ALEMDÂR: Bayraktar, sancaktar
ÂLEM-İ CİSMANİYYE: Maddî âlem, kâinat, dünya
ÂLEM-İ EŞBÂH: "Şebah"tan: 1 Cisimler âlemi, varlıklar âlemi 2 Hayaller âlemi "Şibh ve şebih"den: Misaller âlemi
ÂLEM-İ KABİR: Kabir âlemi
ALESSEVİYYE: Aynı seviyede, eşit olarak
ÂL-İ FİRAVUN: Firavun ailesi Firavun soyu
ÂLİŞÂN: Şan ve şerefi yüksek olan
ALİYYU'L-A'LÂ: Pek iyi Fevkalâ-de
ALLAH BES BÂKÎ HEVES: Allah yeter, başkası gelip geçici istektir, hevestir
ALLÂME: Bilginlerin en bilgilisi
ALLÂMÜ'L-GUYÛB: Esmâ-i Hüs-nâ'dan biri, bütün gizlileri bilen Allah
ÂMÂ: Kör
AMDEN: Kasten, bile bile, isteyerek
AMELDE İ'TİDÂL: Amelde aşırılıktan uzak, dengeli
AMEL-İ SALİH: Allah'ın rızasına uygun olan her iş
AMELİKA: Eskiden Sîna yarımadasında yaşamış olan bir kavim
AMÎK: Derin Bahr-i amîk: Derin deniz Fikr-i amîk: Derin düşünce
ÂMİL: 1 Sebep 2 İş yapan 3 Zekat toplayan memur
ÂMM: Umumî, genel
AMR: Bir erkek ismi
AMÛD: Direkler, sütunlar
ANÂSIR-I MUHTELİFE: Çeşitli unsurlar
ANKA-YI MUĞRİB: İsmi var, cismi yok Ankâ kuşu
ANVETEN: Cebren, kahren, zorla, sıkıntı ile
ANYEDİN: Elden
ÂRÂBÎ: Bedevî Çölde yaşayan köylü
A'RÂF: Cennetle cehennem arasında bulunan bir yer
ARAFAT: Mekke'ye 12 mil yani takriben 20 km uzaktaki bir yer Hacca gidenler Zilhicce'nin 9 günü buraya gelerek bir müddet vakfe yaparlar
|
|
|