Konu
:
İttihatçıların Tasfiyesi
Yalnız Mesajı Göster
İttihatçıların Tasfiyesi
11-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
İttihatçıların Tasfiyesi
CUMHURİYET'İN İLK YILLARINDA İTTİHATÇILARIN TASFİYESİ
Osmanlı Devleti'nin son on yılına damgasını vurmuş (1908-1918) ve Türkiye'de kurulmuş siyasî partilerin en önemlilerinden biri olan İttihat ve Terakki (İ
T
)' nin ne zaman sona erdiği yakın dönem tarihçileri için bir meseledir
Biçim bakımından Sina Akşin'in ('100 Soruda İttihat ve Terakki'de ) yaptığı gibi
bu partinin Mondros Mütarekesi'nden iki gün sonra toplanan kongresinde kendi kendisini feshederek Teceddüt Fırkası'na dönüştüğü
dolayısıyla İttihatçılığın hikayesinin bittiği ileri sürülebilir
Fakat gerçekte
İ
T
'yi diriltmek için
daha sonraki yıllarda yurt içinde ve dışında birçok girişimler olmuştur
İ
T
' nin Mason dernekleri örneğinde kurulduğunu
Masonluk gibi İttihatçılıktan da çıkılamayacağını unutmamak gerekir
Bu bakımdan İttihatçılığın son İttihatçı ölünceye kadar süreceğini söylemek büsbütün yanlış olmaz
Millî Mücadele'nin lideri Mustafa Kemal ile lider kadronun büyük çoğunluğu eski İttihatçı idi
Mustafa Kemal'in İttihatçıların askerî kanadına mensup olduğu kesindir
Ancak fedai grubunda bulunduğu şüphelidir
Aslında İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTürkiye Cumhuriyeti) tek yapılı bir teşkilât değildi
değişik geçmişleri
bağlantıları ve liderleri olan grup ve fraksiyonlardan oluşuyordu
Rıza Nur
Mustafa Kemal'i 1911'de Halaskâr Zabitân'ın İttihatçı karşıtı
ajitasyonuna katılmakla suçlar
Ancak o zaman Trablusgarb'a gitmemesi gerekirdi
Mustafa Kemal İTürkiye Cumhuriyeti lider kadrosunun bazı politikalarına karşı çıkmıştır
Ancak İTürkiye Cumhuriyeti'den ayrıldığına dair hiçbir belge yoktur
1916'da İTürkiye Cumhuriyeti üyesi olduğu kesindir
1919'da ise hem İttihatçılar hem de onların düşmanları tarafından İttihatçı olarak sayılıyordu
Kendisi de anılarında İTürkiye Cumhuriyeti'ni şiddetle eleştirmesine rağmen cemiyetten ayrıldığını hiçbir zaman iddia etmemiştir
Celâl Bayar
Atatürk'ün bir gün kendisine İttihatçı olduğunu söylediğini ileri sürmektedir
Rahip Frew (İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin gizli organizatörü)
Mustafa Kemal'e İstanbul'daki görüşmelerinde: " İttihat ve Terakki'nin cinayetlerini tasdik etmelisiniz" dediğinde Mustafa Kemal
"Ben İttihat ve Terakki'nin mümessili değilim!
Fakat müsaadenizle söylemeliyim ki İttihat ve Terakki vatanperver bir cemiyet idi
Başlangıcından çok zaman sonrasına kadar ben de bu cemiyet içinde bulundum
Cemiyet hiçbir vakit sizin bu aaayiflerinize hak verecek bir mahiyet almamıştır
Çok kusurları ve yanlışları olabilir
Ama
vatanseverliği münakaşaların üstündedir
" demiştir
1912-1913 yıllarında Mustafa Kemal'in Enver'le ilişkisinin bozulması onun açısından talihsiz bir gelişme olmuştur
Gerek Millî Mücadele döneminde
gerekse Cumhuriyet kurulduktan sonra kadrolar geniş ölçüde İttihatçılardan oluşmuştu
Millî Mücadele'nin başında(1919) hem İtilâfçıların tutum ve ifadelerinden
hem de İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri'nin ( Amiral Calthorpe ) Londra'daki Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği raporlardan millî direnişin bir İttihatçı tertibi olduğuna inanılıyordu
İç ve dış basında da aynı doğrultuda görüşler hakimdi
Milliyetçiler de bunun bilincinde idiler
Bu bakımdan İstanbul Hükümeti ve İtilâf Devletleri temsilcileriyle görüşmelerde antlaşma zemini bulmak için Sivas Kongresi'nin açılışında (4 Eylül 1919) İTürkiye Cumhuriyeti ile ve bütün partilerle bir ilişkileri olmadığını açıkça duyurdular
Hatta kongreye katılanların bu konuda yemin etmeleri şart koşuldu
Ancak bundan taktik bir hareketin ötesinde bir anlam çıkarmak yanlış olur
Yine de Millî Mücadele'ye ve Cumhuriyetin ilk yıllarındaki kadrolara bütün İttihat ve Terakki Fırkası (İTF) mensuplarının katıldığını söylemek doğru değildir
İTF'nın Merkez-i Umumî âzâsı ve nâzır seviyesindeki eski ileri gelenlerinin birçoğu
Mustafa Kemal ve arkadaşlarına katılmayıp (ve onlarca kabul edilmeyip) İstanbul'da üslenmişlerdir
Bunlar arasında Ankara'nın çok çekindiği
örgütçülük yeteneğiyle eski İaşe Nâzırı Kara Kemal
bilgi ve düşünceyle de eski Maliye Nâzırı Cavit Bey'lerdi
Bu kişilerin çevresi
daha Cumhuriyet ilânı öncesinden beri gizlice izleniyor
zaman zaman da kendileriyle temaslar yapılıyordu
Mustafa Kemal Paşa'yı Önderlik Yolunda Sıkıntıya Düşüren Önemli Gelişmeler (19 Mayıs 1919-24 Nisan 1920)
Mustafa Kemal Paşa'nın geniş yetkilerle donatılmış 9
Ordu Müfettişi olarak Samsun'a çıkmasından sonra
Anadolu'daki millî hareketin önderliğine yükselmesi çok da kolay olmamıştır
Onun
Samsun'dan başladığı Anadolu'daki tarihî yolculuğunda
önderliğini büyük ölçüde pekiştirdiği 24 Nisan 1920'de TBMM B
aşk
anı seçilmesine kadar geçen bu kısa sürede önemli kritik ve sıkıntılı dönemlerini kısaca şöyle sıralamak mümkündür:
İlk sıkıntı
önce Sivas'ta millî bir kongre toplanmasına karşı
önce doğuda bölgesel bir kongre toplanması meselesinde ortaya çıkan görüş ayrılığıdır
Bu mesele Amasya Tâmimi (22 Haziran 1919) sonrası Kâzım Karabekir'in isteği doğrultusunda Erzurum'da doğu vilâyetlerini kapsayan kongrenin toplanmasıyla giderildi(23 Temmuz- 7 Ağustos 1919)
Mustafa Kemal Paşa ikinci önemli sıkıntıyı Erzurum'da
İstanbul'dan gelen yoğun baskılar sonucu müfettişlik ve askerlik görevlerinden istifa ettiği sırada yaşamıştır
Bu bunalım da
bir müddet sonra 3
Ordu Müfettişliği de kendisine verilecek olan 15
Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir'in samimi ve açıkça sivil Mustafa Kemal'in önderliğini desteklemesiyle son bulacaktır
Üçüncü sıkıntı Eylül 1919'da Sivas'ta Karakol Cemiyeti ile Mustafa Kemal Paşa'nın karşı karşıya gelmesiyle patladı
Mustafa Kemal Paşa Karakol'un faaliyetlerine son verip Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti (A-RMHC) Heyet-i Temsiliye'sine tâbi olduğunun her tarafa bildirilmesini emretmiştir
Ancak Karakol Grubu buna rağmen İstanbul'daki faaliyetlerini Sivas Kongresi'nden aylarca sonra bile bağımsız olarak sürdürmüştür
Karakol Cemiyeti doğrudan İttihatçılar'ca kurulup yönetildiğinden ileride üzerinde daha geniş durulacaktır
Sivas Kongresi'nden sonra Mustafa Kemal Paşa'yı sıkıntıya sokan önemli bir mesele daha ortaya çıktı
İstanbul'da yeni hükümetle (Ali Rıza Paşa Kabinesi) uzlaşma arayışlarında en önemli konu kimin kime tâbi olacağı hususunda düğümleniyordu
Türk Milleti'nin gerçek temsilcisi kim olacaktı: İtilâf Devletleri baskısındaki İstanbul Hükümeti mi ? Anadolu'da fiilen etkili
halkın ve ordunun desteğini büyük ölçüde sağlamış olan A-RMHC Hey'et -i Temsiliyesi mi? Esasen askerî yetkililer arasında da bir gövde gösterisi mevcuttu
Mustafa Kemal ile Harbiye Nezareti (özellikle Cemal ve Fevzi Paşalarla) arasında aynı gerekçeyle başlayan çekişme çatışmaya dönüştü
İstanbul Anadolu'nun bağımsız tutumundan endişe duyuyordu
Uzlaşma ve ortak hareket etme amacıyla 20 Ekim 1919'da Amasya'da İstanbul Hükümeti adına Bahriye Nâzırı Salih Paşa ile Hey'et -i Temsiliye adına Mustafa Kemal iki gün boyunca bir çok protokolu tartıştılar ve bazılarında mutabakat sağlayarak imzaladılar
Ancak daha sonra her iki taraf da sözünde durmayınca
Fevzi (Çakmak) Paşa
Mustafa Kemal'in yerine Kâzım Karabekir'i geçirme teşebbüsünde bile bulunacaktır
Bir diğer önemli sıkıntı ise
Kasım 1919'daki seçimler sonrasında İstanbul'da toplanan son Osmanlı Meclis-i Meb'usânı'nda ortaya çıktı (Aralık 1919- Mart 1920)
Bu Mecliste
Mustafa Kemal'den nasıl davranacakları hususunda tâlimatlar verilmiş olan Müdafaa-i Hukukçu mebusları temsilen Rauf Orbay )Bey'in öncülüğünde "Felâh-ı Vatan" adıyla bir oluşturulmuştu
Bu grubun bağımsız hareketleri ve verilen direktiflere uymamaları Mustafa Kemal'i çok kızdırmıştır
Mustafa Kemal yıllar sonra bile (1927) Nutuk'ta bu gruba "Fellâh-ı Vatan" diyerek tepkisini göstermiştir
Fakat bu "Felâh-ı Vatan" grubu İstanbul'daki meclise 28 Ocak 1920 günü gizli celsede " Misak -ı Mıllî " kararlarını kabul ettirmiştir
Sonradan Ankara Hükümeti'nin millî aaai haline gelecek olan bu bildiri ilân edilerek bütün işgalcilere meydan okunmuştur
Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'daki prestijini güçlendiren en önemli gelişme
İngilizlerin İstanbul'u resmen ve fiilen işgal etmeleri(16 Mart 1920) ve Meclis-i Mebusan'ı basıp
bazı mebusları tutuklamalarıyla ortaya çıktı
Bu olay Mustafa Kemal Paşa'yı başını ağrıtacak pek çok meseleden kurtarmıştır
İlk olarak tutuklanmaktan kurtulabilen Karakol Cemiyeti mensupları Ankara'nın denetiminde Müdafaa-i Millîye (kısaca Mim Mim Grubu) adı altında İstanbul'da faaliyet gösteren gizli bir teşkilât olarak itaat altına alındılar
İkincisi
Harbiye Nezareti İngiliz baskın ve kontroluyla bağımsızlığını kaybetti
Bu durum Ankara'da ve Anadolu'da Mustafa Kemal Paşa'ya daha etkili hareket serbestisi sağladı
Ayrıca da İstanbul Meclis-i Mebusan'ından kaçan mebuslarla yeniden seçilenlerden oluşan Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920'de Ankara'da açılma imkânına kavuştu
Bu Meclis
Türk Milleti'nin tek yetkili temsilcisi sıfatıyla vatanın kurtarılmasına iman etmiş üyeleriyle
gerçekten demokratik bir tartışma ortamı içinde çalışmalarını yürütmüştür
Her ne kadar bu meclisin suskun ve itaatkâr bir yapısı yoksa da
Mustafa Kemal Paşa'nın içinde ve yakınında olması dolayısıyla etkileme ve önderlik hususunda ona bir avantaj sağlamıştır
Nitekim açılıştan bir gün sonra Mustafa Kemal Paşa TBMM B
aşk
anı seçilecektir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul