Yalnız Mesajı Göster

Avrupa'daki Osmanlı: Başçarşı

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Avrupa'daki Osmanlı: Başçarşı







Asırlardır farklı millet ve dinlere mensup insanlara ev sahipliği yapması münasebetiyle "Avrupa'nın Kudüs'ü" olarak vasıflandırılan Bosna-Hersek'in başşehri Saraybosna'ya bir grup arkadaşımızla birlikte gerçekleştirdiğimiz ziyaret, hepimizde derin izler bıraktı Saraybosna'nın merkezindeki Başçarşı, bizim kültürümüzden ve mimarimizden izler taşıyan bir mekân

Ülkelerin ruhunu yansıtan şehirler, şehirlerin ruhunu yansıtan mekânlar vardır Kendine has mimarî ve renkliliğiyle Saraybosna'daki Başçarşı, Avrupa'nın ortasında, klâsik Osmanlı şehir anlayışını ve Türk-İslâm sanatının inceliklerini fevkalâde güzel bir şekilde yansıtmaktadır

Saraybosna, 1463 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedildikten sonra, Trabeviç Dağı'nın eteklerinde yer alan ve bugün "Eski Şehir" (Stari Grad) olarak anılan bölgede önemli imar faaliyetleri başlıyor Müslüman Boşnakların yaşadığı bu muhitte camiler, medreseler, tekkeler, hanlar, hamamlar, sebiller inşâ ediliyor Ticaret hayatında temsil ettikleri ahlâk ve dürüstlükle nâm salan Boşnaklar, o tarihlerden itibaren Başçarşı'nın tek katlı, kırmızı kiremitli dükkânlarında rızıklarını kazanmaya çalışıyorlar

Eski Şehir'de Müslüman halkın yaşadığı Kovaçi Mahallesi'ndeki büyük şehitlikte Bosna'nın efsanevî lideri Aliya İzzet Begoviç'in mezarını ziyaret ediyor, varlığını milletine adayan bu kahraman ve fedakâr insanın ruhuna Fatihalar gönderiyoruz Şehitlikten aşağıya yürüyüp, tramvay caddesini geçtikten sonra, ortasında zarif, ahşap bir şadırvanın bulunduğu meydana geliyoruz Tarihî Başçarşı burada başlıyor Tarihî şadırvanın olağanüstü bir hava kattığı bu meydanın üç tarafı da Başçarşı'yı oluşturan dükkânlarla çevrili Burada ahşap işçiliğinin çok zarif ve güzel örneklerini görmeniz hâlâ mümkün Tek katlı eski binaların çoğu savaş vaktinde bombardımana mâruz kalıp harap olmasına rağmen, sonradan itinayla onarılmış Osmanlı dönemi mimarisini çok güzel yansıtan şadırvan da savaş sırasında şarapnel parçalarından ve mermilerden nasibini almış Şadırvanın etrafında uçuşan güvercinler şimdilerde barışa kanat çırpıyor Çarşının birkaç yerinde daha, güzellik ve zarafetleriyle dikkat çeken başka çeşmeler de gözümüze çarpıyor

Saraybosna demek biraz da "Başçarşı" demek Boşnaklar kendi dillerinin yapısına uygun olarak buraya "Başçarşıya" diyorlar Osmanlı şehircilik anlayışının tipik bir yansıması olan bu çarşının benzerlerini bazı Anadolu şehirleri ve kasabalarında da görmek mümkün Başçarşı'da, klâsik Osmanlı çarşılarını oluşturan unsurların hepsi bir arada varlığını koruyor Burada sokaklar, hanlar, bedestenler ve camiler çok ahenkli bir uyum içerisinde yer alıyor Başçarşı'da, "Çizmeculuk, Ciltculuk, Kuyumculuk" gibi o tarihlerden kalma sokak isimleri hâlâ yerli yerinde duruyor Modern çağın eritici unsurlarına rağmen Başçarşı, zamana direnmiş ve orijinal hâlini büyük ölçüde korumuş görünüyor

1992?1995 arasında Bosna'yı kasıp kavuran savaş döneminde şehrin etrafındaki dağlarda mevzilenen Sırp topçusunun öncelikli hedefleri arasında yer alan Başçarşı, o acı günlerin izlerini neredeyse tamamen silmiş Yine de bazı binaların duvarlarında tek tük de olsa kurşun izlerini görmek mümkün

Boşnaklar arasında yaygın bir menkıbeye göre, vaktinde Saraybosna'nın ulu kişileri -hattâ bunların arasına Bosna fatihi Sultan Mehmed Han'ı katanlar da var- şehri dört bir taraftan kuşatan tepeleri günlerce adımlamışlar Gece-gündüz ara vermeden o günkü Saraybosna'nın etrafında daire çizerek Kur'ân-ı Kerîm'i hatmetmiş, tesbih çekmişler Bu güzel âdet sonraki yüzyıllarda da Saraybosna medreselerinde okuyan talebeler tarafından devam ettirilmiş Ve o gün bugündür şehrin en karanlık ve umutsuz günlerinde bile düşman Saraybosna'ya girememiş Yirminci yüzyılın sonlarında yaşanan ve insanlık tarihinin en acı sayfalarından biri olarak daima hatırlanacak olan savaş sırasında Sırplar, üç yıl boyunca şehri kuşattıkları, mâsum insanları aç ve susuz bıraktıkları, katletmeye çalıştıkları hâlde Müslüman halk direnmiş Tarihî şehir, inanılmaz boyutlardaki askerî güç dengesizliğine, ağır bombardıman sonrasında birçok bölgesi yerle bir olmasına ve tecrit edilip yalnızlaştırılmasına rağmen, acımasız Sırp saldırıları karşısında boyun eğmemiş Bütün bu yaşananlar, halk arasında, şehrin mânen muhafaza edildiğine dâir inancı artırmış Tıpkı Mostar'daki Sarı Saltuk'un yattığı Blagay (Alperenler) Tekkesi'ni bombalamak isteyen Hırvatların bir türlü isabetli atış yapamamaları gibi

Alıntı Yaparak Cevapla