Yalnız Mesajı Göster

Türk Maden Sanatı

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Maden Sanatı



Türk maden sanatının uzun bir gelişim süreci vardır Orta Asya’dan başlayan bu gelişim, Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları ile sürer ve Osmanlılara kadar uzanır İslam maden sanatı içinde Büyük Selçuklu dönemi, gerek yapım tekniği gerek form bakımından öncü tiplerin ortaya çıktığı bir evredir Büyük Selçukluların maden sanatı hususunda verdikleri ürünler, dünya müzelerindeki kolleksiyonlar arasında önde gelen örneklerdir

Anadolu Selçukluları döneminden ise, öteki sanat dallarından farklı olarak, çok az madeni yapıt günümüze gelmiştir Kalanlardan da gerek teknik gerek malzeme bakımından Büyük Selçuklu geleneğinin sürmüş olduğu anlaşılmaktadır Bu dönemin malzemesi genelde tunçtur Rölyef ve kabartma teknikleriyle değişik formların denenmiş olduğu görülmektedir Tümüyle kıvrık dal ve yaprak süslemeli yüzeyler, bağlantı ve destek yerlerinde kullanılan hayvan başları, Selçuklu süsleme tarzının maden üzerinde de sevilerek kullanılmış olduğunu gösteren özelliklerdir Bu döneme bir örnek olarak Beyşehir Eşrefoğlu Camii’nde bulunmuş olan yuvarlak karınlı Cami Kandili (1280), Ankara Etnografya Müzesi) verilebilir Bu yapıt, aynı zamanda Nusaybinli olduğu belirtilen ustanın adını da taşımaktadır Ortaçağ Anadolusu’nda güneydoğu gelişmiş bir bölge idi Artuklulara ait pek çok bronz yapıtın, 12 ve 13 yüzyıl maden sanatı içinde ayrı ve önemli bir yeri vardır Bu dönemde malzeme tunçtan pirince dönmüştür Ayrıca kazıma tekniği, gümüş ve bakır kakma figürlü kompozisyonlar, özellikle de figürlü kufâi yazının olağan üstü örnekleri bu dönem içinde toplanmaktadır

Osmanlıların Anadolu’da yeni bir güç olarak ortaya çıkışı ile Türk maden sanatında tümüyle farklı bir dönem başlamıştır Politik gelişim ve değişimin yanında, bu yeni karakterin oluşumunda kazanılan topraklarla zenginleşen malzemenin de büyük katkısı olmuştur Güçlü Osmanlı yönetimi, çeşitli sanatlardaki gelişimi bir saray okuluna bağlamayı bilmiştir Farklı malzemelerdeki ortak özellikler bunu doğrulamaktadır

15, 16 ve 17 yüzyıllar, maden sanatında “Klasik dönem” olarak adlandırılır Erken dönem ise, yeni form ve yapım tekniklerinin kullanıldığı, Osmanlı karakterinin belirtilmeye çalışıldığı bir arayış olarak nitelenebilir 15 yüzyılın ikinci yarısında, tüm sanatlarda olduğu gibi madende de ortak bir özellik oluşmaya başlar Değişiminde önemli bir nokta da Balkanlar’ın alınmasıyla zengin gümüş yataklarının ele geçirilmesi ve bu malzemenin kullanımının artması olmuştur

Osmanlı karakterinin belirdiği ilk ürünlerden biri de Fatih Camii’nden müzeye geçen gümüş altın yaldızlı Cami Kandili’dir (Türk ve İslam Eserleri Müzesi) Memlük formundan alınmış bu örnekte, delik işi diye adlandırılan ajurun açıldığı bölümler dışındaki yüzeyler, hafif kabartma olarak, kıvrık dal, yaprak ve hatayi süslemelidir “Kumlama” adı verilen noktalanmış, hafif çökertilmiş zemin ilginç bir özelliktir Delik işi bölümlerde ise yalnızca rumi süslemeye rastlanır Bu, Herat okuluna bağlı bir süsleme tarzıdır Burada, Doğu’dan ve Balkanlar’dan gelen sanatçıların İstanbul’da oluşturdukları, sentez niteliğindeki saray okulunun değişik bir yönü ile karışlaşılmaktadır

ınanılmaz zenginlikte dönüşler yapan yapraklar, dört yapraklı yoncalar, 15 yüzyıl ikinci yarısının özellikleridir Bu tür süslemenin değişik bir görünümüne, yer yer altın yaldızla zenginleştirilmiş Gümüş Tas’ın (Özel Koleksiyon) kabartmalarında da rastlamaktayız Hayvan figürlerinin de süslemeye katıldığı bu örneğin ilginç bir yönü de IŞ Bayezid’in tuğrasını taşıyor olmasıdır Balkanlar’dan gelen sanatçılarla gelişen işçilik, bu tür örneklerde hemen göze çarpmaktadır Bu dönemde Sırbistan’daki zengin gümüş bölgesi Novo Brado’dan ve öteki kentlerden bir grup sanatçının saraya gelmiş olduğu biliniyor Bu yolla Osmanlı süsleme tarzı ile Balkan gümüş işçiliğinin birleştiği yetkin ürünler verilmiştir

Memlük formları bu dönemde ayrıca şamdanlarda da kullanılmıştır Dip kısmı geniş, Memlük örneklerinden farklı biçimde daha yüksek ve yukarı doğru belirgin olarak daralan gövdenin üzerinde boğumlu boyun kısmı ve geniş mumluk yer alır Büyük ölçüdeki bu örnekler daha çok, “Mihrap şamdanı” olarak adlandırılmaktadır Bu tür örnekler için çok malzeme gerekiyordu Bu nedenle bakır ve pirinçten olanların sayısı daha fazladır Dini yapıtlar içinde bulunduklarından, süslemeleri de çok azdır Kimi örneklerde ise vakfedenin adını ve vakfedildiği yeri belirtilen dekoratif yazılara da rastlanmaktadır

16 yüzyılda, gümüşün yanı sıra bakır yapıtlarda da süslemeye rastlamaktayız Bu malzeme ile yapılmış örneklerde, kademeli olarak kıvrık dal ve yaprakların üzerinde lotus ile palmetler yer alır 16 yüzyıl başlarına tarihlenen bakır üzerine kazıma tekniğindeki Tencere’de (Topkapı Sarayı Müzesi) bakır ürünlerin çarpıcı teknik görünümlerinden biriyle, zeminin yatay çizgilerle doldurulmasıyla karışlaşmaktayız ıç içe gelişen geometrik yüzeyler içindeki bu süslemenin değişik örneklerini kahve tepsilerinde de buluyoruz Kahve tepsileri ayrıca, Osmanlı maden ustalarının çok sevdiği balık motifi ile de zenginleştirilmiştir

Bakır, Osmanlı maden sanatı içinde en çok kullanılmış olan malzemedir Anadolu’da zengin bakır yatakları bulunmaktadır Ergani-Maden, Kastamonu-Küre ve Karadeniz’de Osmanlılardan önce de işletilen bakır ocakları, bu dönemde de aynı hızla çalıştırılmıştır Buna bağlı olarak da madenciler esnaf teşkilatı içinde geniş bir yer edinmişlerdir

16 yüzyıl sonu ve 17 yüzyıl başından kalan yapıtların çoğunluğu ise gümüştendir Bu yapıtlarda, keramik alanındakilere benzer formlar görülür Bu arada maşrapa, ibrik, sürahi gibi öncülüğünü madeni eşyanın yaptığı örnekler ortaya çıkmıştır Bir yandan da erken dönemin süsleme anlayışı sürmektedir Yalnız belirtilmesi gerekli önemli bir durum daha vardır: Osmanlı ustası, hep yeni ve değişik bir form arayışı içinde olmuştur Değişik formlar arasında sayabileceğimiz bir tür de buhurdanlardır Buhurdanlar, aşağı doğru genişleyen ayak, kulp ve küresel gövdeden oluşur Kubbemsi gövde kapağı, buhurun yayılması için delik işi dediğimiz teknikle oluşturulmuş, 17 yüzyıl boyunca da yalın çizgilerle elde edilen rumi ve palmetlerle süslenmiştir 16 yüzyılda örnekleri görülen yüksek mihrap şamdanları, 17 yüzyılda da sevilen bir form olmuştur Bir başka şamdan tipi ise, yine 16 yüzyılda görülen ama 17 yüzyılda çok popüler olan “Lale şamdanları”dır Lale şamdanların çok kollu olan örnekleri de bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla