Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Ülküsü(Kavramlarıyla Birlikte)
DIŞARDAN GELMEMİŞ OLAN TEK DÜŞÜNCE
Türkçülük düşüncesi, bu fikrin, düşmanları veya her şeyle alay etmek alışkanlığında olan prensipsizler tarafından saldırıya uğrarken, yapılan sataşmaların başlıcaları şunlar olmuştur:
1 - Bunlardan biri "Türkçülük" kelimesine olan itirazdır İtirazcılar şöyle demektedirler: "Türkçülük de ne demek oluyor? Bunlar Türk mü satıyorlar? Sütçü, süt satan demek olduğu gibi bunun manasını da Türk satan demektir Böyle saçma bir düşünce olur mu?"
Bu itirazın hiçbir ciddi tarafı olmadığı meydandadır Çünkü kelimelerin sonuna gelen "ci, cı, cü, cu, çi, çı, çü, çu" eklerini, yalnız o nesnenin satılıcılığını göstermez; türlü türlü manalara da gelir En yaygın ve geniş anlamı ise sevgi, taraftarlık, mensupluk belirtmesidir Nitekim "cumhuriyetçi" ve "kralcı" kelimeleri cumhuriyeti ve kiralı satan değil, tamamen aksine seven, taraftarlık eden demektir Bunun gibi "Türkçü" kelimesi de "Türkü seven", "Türk’e taraftar olan" anlamına gelir
2 - İkinci ve pek olumsuz bir itiraz, Türkçülüğün, memleketteki başka unsurları gücendireceği fikridir Bunun da hiçbir tutar yerin olmadığı ortadadır Dünyanın hiçbir yerinde, yüzde on gücenecek diye yüzde doksanın kendi düşüncelerini ve çıkarlarım açıkça ileri sürmekten alıkonmak istenmesi görülmüş değildir Bundan başka bir memleket, yalnız bir milletindir ve o milletin istek ve çıkarlarına göre idare olunur Azınlıklar o ülkede, ancak, asıl sahiplerin millî haklarına saygı göstermek şartıyla adalet içinde yaşamak hakkına mâliktirler ve hiçbir suretle, kendi özel ve millî şartlarını, çıkarlarını ileri süremezler Hele memleketin asıl sahiplerinin hak ve çıkarları aleyhinde hiçbir dilekte bulunamazlar Bu takdirde vatana ihanet etmiş olurlar
Türkiye'de, yüzde on gücenecek diye yüzde doksanı Türkçülük yapmaktan alıkoymaya çalışmak, adeta, yüzde onun manevî diktatörlüğünü kurmak demektir Böyle bir düşüncenin ahlâkla ve kanunla ilgisi yoktur Hiçbir türlü mantıkta da makbul bir prensip değildir
3 - Üçüncü ve makul gibi gözüken bir itiraz, Türkçülüğün, bütün dünya Türklerini ülkü edinmesi bakımından hayâlı, boş, hattâ maceracı ve tehlikeli olması düşüncesidir
Bu da yanlıştır "Hayâlı" demek, asla gerçekleşmeyecek ve gerçekleşmemiş demekse, Türkçülük hayalî değildir
Türkçülük, Türklüğün geçmişteki haklarının mirasını istemek bakımından haklı, meşru ve tarihî bir dâvadır
Türkçülüğün istekleri, geçmişte birkaç kere gerçek olduğu için, "hayâl olmamak" gibi bir dayanağı var demektir
Büyük millî ülkülerin hiçbirisi, gerçekleşmesi kolay işlerden değildir Fakat hepsi birer birer gerçek olmaktadır, Hindistan ve İndonezya kaç yüzyıl sonra millî dileklerine kavuştular? Otuz yıl önce yalnız birkaç aydının kafasındaki hayal olan İndonezya bağımsızlığı nasıl gerçekleşti? Sekiz yüzyıllık bir tutsaklıktan, hattâ dilini kaybettikten sonra, İrlandalılar, nasıl kurtulup, kitaplardan kalan millî dillerini diriltmeye koyuldular? Ya hele, dilleriyle anavatanlarını da kaybedip dünyanın her tarafına dağılan Yahudiler, 2000 yıl sonra Filistin'de millî devletlerini kurup millî dillerini millî yazıları ile yazmaya başlamadılar mı? Bütün bunların yanında Türkçülük ülküsü ne kadar yumuşaktır?
Türkçülüğün, maceracı olduğu hakkındaki iddia da hiçbir tarihî olaya dayanmamaktadır Türkçülük, şimdiye kadar iş başına gelmiş değildir ki, maceracı olduğu denenmiş olsun Sınır dışı ırkdaşlarını düşünmek, onların bizimle, birleşmesini veya hiç olmazsa bağımsız olmasını istemek ise hiçbir zaman maceracılık değildir Dünyanın bütün milletleri, hattâ pek yeni devlet kuranları bile ilk iş olarak sınır dışı ırkdaşlarını düşünüyorlar Biz de, geçmişi ve bugünü ile büyük bir millet olmak dolayısıyla, sınır dışı ırkdaşlarımızı düşünmek ve hele insan hakları beyânnamesinden sonra, onların da insan haklarından faydalanması için teşebbüslere girişmekle yükümlüyüz Soydaşlarımızı, sistemli bir şekilde yok edenlerle savaşa hazırlanmak maceracılık değildir Milletimizin ve insanlığın en kutlu hakları uğrunda Kore savaşma katılmak nasıl maceracılık değilse; Türklüğün, insanlığın, medeniyetin, mukaddesatın düşmanı olan Moskoflarla hesaplaşmayı düşünmek de öylece maceracılık değildir Kore'de nasıl Türkiye savunulduysa, kendi sınırlarımızda da Türkiye, Türklük ve bütün insanlık korunacaktır
4 - Solcular tarafından yapılan bir itiraz da, Türkçülüğün dışardan gelme bir fikir olduğudur Güya bunu Almanlar icâd ederek Türkiye'ye sokmuşlar! Türkçülüğün ırkçılık ilkesi de, Hitler Almanyası'nın ırkçılığından alınma imiş!
Yalnız Yahudilere karşı güdülen Alman ırkçılığı ile her millete karşı bir korunma ilkesi olarak ileri sürülen Türk ırkçılığı arasında bir bağlantı bulunmadığı ve Türk ırkçılığının Alman ırkçılığından çok eski olduğu belgelerle meydandadır Bir millî ülkünün, yabancı bir millet tarafından Türklere aşılandığı yolundaki bu itiraz, üzerinde durmaya değmeyecek kadar çürüktür
* * *
Gerçekte ise, bugün, Türkiye'deki fikir akımları arasında yerli ve millî olan tek fikir Türkçülüktür Faydalı veya zararlı olsun, ötekilerin hepsi dışardan gelmiştir Komünizm, bize, Rusya'dan aktarılmış ve bir vatan ihaneti hâlini almıştır Milletlerarası Yahudi âleti olan masonluk, Balkanlar yolu ile Türkiye'ye girmiştir Bugün itibarda olan demokrasinin vatanı İngiltere, sonra Fransa'dır Epey taraftarı bulunan iktisadî liberalizm ve devletçilik de yabancı köklüdür İtalya ve Almanya'da doğmuştur Hattâ bugün Türklerce benimsenip millî bir hâle gelmiş bulunan Müslümanlık bile aslında Türk köklü değildir
Türk köklü olan tek fikir, tek ülkü yalnız Türkçülüktür Bu bakımdan da millî şuurumuzun gelişmesi nispetinde büyüyecek, güçlenecek ve atılışlar yapacaktır
(Orkun, 2 sayı, 13 Ekim 1950)
|