Yalnız Mesajı Göster

Türk Ülküsü(Kavramlarıyla Birlikte)

Eski 11-25-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Ülküsü(Kavramlarıyla Birlikte)



TÜRKÇÜLÜĞÜN ÖNEMLİ MESELELERİ

Türkçülük, bütün Türklerin tek devlet hâlinde birleşerek, her bakımdan bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür

Bunun değişmeyen iki unsuru vardır: Soyculuk, Turancılık

Soyculuk, ilk önce bir millî savunma vasıtasıdır Türkeli'ndeki azınlıkların, kendi aralarında gizlice yürüttükleri, soy şuuruna karşı bir korunma tedbiridir Türkiye'deki Selanik dönmeleri, Türkleşmemek için yüzyıllardır gizli tedbirler alırlarken, hiçbir kültürü ve geçmişi olmayan birtakım küçük millet ve cemaatler Soyadı Kanunu'nun kesinliğine rağmen, kendi soyadlarını dahi saklayıp soyculuk yaparken, Yahudiler, İsrail’in gerçek vatanları olduğunu türlü şekillerde ispat ederken, Türkler de hiç şüphesiz devletin gerçek sahibi olarak bazı tedbirler almakta haklıdırlar

Soyculuk, aynı zamanda bir sağlık koruma meselesidir Karışmak, dâima, üstün olanın aleyhine olduğundan büyük meziyetler sahibi Türklerin, bu meziyetlerden yoksun soylarla karışmaları hâlinde ortaya çıkan melezlerde Türk'ün bazı büyük meziyetleri kaybolmakta, onların yerini diğer soyların iptidaî vasıflarından bazıları tutmaktadır Birer müspet ilim olan antropoloji ve rasyolojinin ortaya koyduğu bu gerçeklerden, siyâsî düşüncelerle vazgeçemeyiz Bilim ve gerçek, siyâsetin oyuncağı olamaz

Soyculuk, en nihayet, bir tarihî şuur meselesidir En eski Türk devletlerinden başlayarak, kısa ömürlü cumhuriyet devrinin sonuna kadar gördüğümüz binlerce örnek, devlette önemli mevkilere getirilen yabancıların ihanetlerini göstermektedir

Türkçülere soyculuğu değişmez bir prensip olarak kabul ettiren işte budur Ancak, bu soyculuk, soyculuğun ne olduğunu bilmeyen veya bilmemezlikten gelenlerin ileriye sürdüğü gibi, insanları ölçüden ve laboratuvar muayenelerinden geçirerek hangi milliyete mensup olduklarım tâyin anlamına gelmez Hemen hemen her soy, başka soylarla karışmıştır Bundan bir şey çıkmaz Çünkü tabiat bir süre sonra melezliği temizler Fakat bir soy durmadan başka soylarla karışmakta devam ederse, bir zaman sonra, bir daha düzelmemek üzere bozulur

Soyculuk tehlikelidir diye bağıranlar, dünyadan haberi olmayan zavallılardır Dünyanın her yerinde, hattâ soyculuk düşmanlığını bizdeki gafillere aşılayan İngiltere ve Amerika'da bile mükemmel birer soyculuk vardır Amerikalılarla İngilizlerin soyculuk düşmanı gözükmeleri, İkinci Dünya Savaş'ında Almanların yaptığı ırkçılık dolayısıyladır Almanlar, kendi soylarının üstün olduğunu iddia edip, bazı haklı yayınlar Amerikalılarla İngilizlerin karışma yüzünden düştükleri güçsüzlüğü gösterince, Anglosaksonlar, siyâsî rekabet ve kıskançlık sebebinden soyculuğa düşman kesilmişlerdir Fakat onların düşman olduğu soyculuk, resmî ve açık Alman ırkçılığı olup, gizli ve Örfî Anglosakson ırkçılığı değildir

Kunlar ve Gök Türkler çağında saraylarımıza giren Çin prenseslerinin ihanetleri, artık bugün herkesin bildiği bilgiler hâline gelmiştir Osmanlılar devrinde, Kânûnî Sultan Süleyman gibi büyük bir pâdişâhı küçük düşüren hareketler, İslav asıllı Hürrem Sultan yüzündendir

Soyculuk aleyhinde bulunanlara şunu sormalı: Kendilerini Çingene ile bir tutarlar mı? Bir Çingene ile evlenirler mi? Çingene bir gelin veya damat kabul ederler mi?

Evet derlerse mesele yok Hayır derlerse, soy ayırımı yapıyorlar demektir Onların yalnız Çingenelere karşı yaptığı ayırımı, Türkçüler, başkalarına karşı da yapmaktadırlar

Soyculuk, Anadolu Türklerinin içinde örf olarak yaşamaktadır Köy ve kasabalarda, kaç yıl ve hatta yüzyıl önce oraya gelmiş olan bir yabancının bugünkü torunları hala yabancı sayılır Tamamen Türkleşen, Türkçeden başka dil bilmeyen ve kendisini başka bir millete mensup saymayan bu türlü insanlara dahî yabancı gözle bakmak Anadolu Türklerindeki kuvvetli soy şuurunu gösterir Demokrasinin bir "çoğunluk isteklerinin gerçekleştirilmesi sistemi" olduğu unutulmamalıdır

Türkçülüğün ikinci unsuru olan Turancılık, bütün Türklerin birleşmesi düşüncesidir Bugün dünyada belki 60, belki 65, belki de 70 milyon Türk var Geniş bir vatana yayılmış olan bu Türkler, geçmişte muhteşem rol oynamış, hareketli, kabiliyetli bir millettir Sebebi her ne olursa olsun, başka milletlerin hakimiyeti altına düşmüş olan ve Türkleri bir tek devlet halinde toparlamak düşüncesi kadar haklı ve akla uygun ne olabilir? Dünyadaki bütün milletler, yabancı hâkimiyeti altında kalmış olan milletdaşlarım kurtarma gayesini güderken, Türkler neden aynı dileğin ardından koşmasın? Yaratılıştan devlet kurucu olan Türkler için bu kadar büyük bir devleti kurup yaşatmak, hayâl değildir Tren, otomobil, uçak telgraf, telefon ve radyo olmadığı çağlarda bile, Türkler, büyük devletler kurup onları yüzyıllarca yaşatmışlardır

Dünyanın bütün Türkleri, Türkiye'ye Kabe gibi bakıyor Türkiye'nin kendilerini bir gün kurtaracağı efsânesi aralarında yaşıyor Yalnız anayurtta ve zulüm altında yaşayan Türkler değil, medenî ülkelerde yaşayan Türkler de buraya hasret çekiyor

Bir süre önce Finlandiya Türklerinden bir genç kızla tanışmıştım Gümrükte ve başka yerlerde gördüğü güçlüklere rağmen Türkiye'yi çok sevmişti Finlandiya'da 1000 kadar Türk yaşadığını, hepsi zengin ve bolluk içinde olan bu Türkleri, kendilerine çok iyi muamele eden mert ve asil Fin milletini sevmelerine rağmen Türkiye'ye gelmek istediklerini, Finlilerle asla evlenmediklerini, en büyük korkularının Türkçeyi unutmak olduğunu, Fin - Rus savaşında şehit olan altı yedi Türk'ün, Finlandiya Türklerinin en seçme ve kültürlü gençleri olduğunu söylemişti

Bütün Türkleri kurtarmak millî hakkımızdır Millî hakkımız olmasa bile bize karşı duyulan bu büyük sevgiden sonra, insanlık görevimiz hâline gelmiştir Milletleri büyülten şeyler, millî ve insani hareketlerdir Zulüm altında inleyen tutsak Türkleri kurtarmak için yapılacak fedâkârlıktaki ihtişam o kadar parlaktır ki, Türklüğün ölmezliğinin senetlerinden biri olacaktır

Hiçbir ülkünün ardında olmayarak, yalnız yiyip içmeyi düşünmek ve yalnız bugün için yaşamak, insanlara hiçbir şeref vermez Bu kadarını hayvanlar da yapar, insanlık, ülkü için, yarın için yaşamak, bu uğurda fedâkârlık etmek ve ölmektir Ölümden hayvanlar kaçar İnsan, şeref için ve muhteşem saydığı bir gaye için ölmesini bilen yaratıktır

Turancılık, bizimle akraba olan milletleri, yâni Moğol, Mançu ve Korelileri, hatta Finler ile Macarları da birleştirmek ülküsü değildir Turan kelimesi bilim dilinde bazan Ural-Altay anlamında da kullanıldığı için Turancılığın Ural-Altaycılık olduğu düşüncesine saplananlar da olmuştur Fakat hiçbir Türkçü, böyle bir gaye gütmemiştir Bizim Turancılığımız, Türk'ün tarihi vatanı olan ve çoğu hâlâ Türklerle dolu bulunan ülkeleri bağımsızlığa ve Türkiye ile birliğe kavuşturmaktır

Demek ki, Türkçülük, bütün Türklerin birleşmesini ve Türkçülüğün yabancı soy etkilerinden korunmasını istiyor Burada Türkçülüğün millet ve vatan tariflerinin ne olduğu meselesiyle karşılaşıyoruz Başka bir deyişle, Türk kimdir ve Türklerin vatanı neresidir?

Türk, her şeyden önce, Türk soyundan gelen insandır Türk soyundan gelince de, pek ender bazı istisnalar bir yana, o insanın Türkçe konuşması ve Türk kültürünü taşıması gerektir

Türk oldukları halde anadillerini kaybetmiş olan Polonya - Litvanya Türklerini, Türkçe bilmiyorlar diye Türklük kadrosundan çıkaramayız Bunlar soy bakımından da, duygu yönünden de Türk oldukları için, günün birinde kendi istekleriyle Türk dile kadrosuna gireceklerdir

Bazan, yabancı ülkede doğup anasını babasını kaybettiği için Türkçeyi unutanlar da vardır Türk olduğunu bildikçe, bu gibileri de Türk'tür Bir felâket yüzünden Türkçeyi kaybedenleri Türklükten çıkarmak başka bir felâket yüzünden bağımsızlıklarını kaybederleri Türklükten çıkarmakla eşittir ki, buna kimsenin hakkı yoktur

Türkleri, bir millet olmaları için, geçmişte mukadderat birliğine, tarih birliğine ihtiyaç yoktur Türkiye Türkleriyle Türkistan Türkleri uzun zaman ayrı mukadderata sahip olmuşlardır Bundan, onların ayrı milletler oldukları anlamı çıkmaz, Onlar, günün birinde yine aynı mukadderata sahip tek millet olacaklardır Anadolu ve Azerbaycan Türkleri de uzun zaman ayrı yaşamışlardır Fazla olarak Anadolu, Türkistan ile İdil-Ural, ile Türkiye (yâni İlhanlılar ile Altın Ordu) bazan şiddetle çarpışmışlardır Hele mezhep kavgaları yüzünden Anadolu ve Azerbaycan Türklerinin vuruşmaları pek acıklı olmuştur Fakat bütün bunlar, Türklerin tek millet olmasına engel değildir Bugün tek millet olduğundan kimsenin şüphesi olmayan Anadolu Türklerinin, vaktiyle Osmanlı-Karaman, Osmanlı-Akkoyunlu halinde yüzyıllarca boğuşmaları, nasıl onların sonunda tek millet hâlinde birleşmelerine engel olmamışsa, yarın da öteki Türklerle Türkiye'nin birleşmesi ve kaynaşması, önüne kimsenin geçemeyeceği tarihi bir zarurettir

Türkler, aynı tarihî mukadderata sahip değiller gibi gözüküyorsa da, bir bakımdan bu mukadderata sahip oldukları da söylenebilir Çünkü ayrı siyâsî parçalar hâlinde Türklerden herhangi birinin başına gelen faciadan, biraz sonra ötekiler de müteessir olmuşlardır Meselâ, Kazan Hanlığının yıkılışı Türkistan'ın yıkılışına yol açmış, Kırım'ın çöküşü Türkiye'ye ağır kayıplara mal olmuştur

Bununla beraber, Türklerde, tarihî mukadderat meselesinin şuurlu bir şekilde mütalâa olunduğunu gösteren olaylar da vardır Meselâ Türkiye, Kırım'ın kurtarılması için 1786-1791 savaşını yapmış, Sultan Aziz de aynı denemeyi tekrarlamak üzere kuvvetli bir donanma hazırlamıştır Doğu Türkistan'da Çinlileri kovan Atalık Gazi Yakub Beğ, Türkiye'yi metbû tanımıştı Sözün kısası, bugün Türklerin mukadderatı birdir ve geçen her yıl bu mukadderat birliğini biraz daha kuvvetlendirmektedir Bundan başka, bizim de imza koyduğumuz Birleşmiş Milletler insan Hakları Beyânnâmesi'ndeki "milletlerin hür ve bağımsız yaşama hakkı"na, Türkler, geçmişleri, kabiliyetleri, coğrafî önemleri ve nüfusları bakımından, başka milletlerden daha çok lâyıktırlar Başka milletler, koydukları imzanın şerefi için, bizim bu hakkımızı kabule mecburdur

Milleti yapan unsurlardan biri de din olduğuna göre, Türklerin dini üzerinde de durmaya mecburuz Hiç şüphe yok ki, Türklerin dini Müslümanlıktır Eski dinimiz olan Şamanlıktan da bazı unsurlar alarak bir Türk Müslümanlığı hâline gelen bu din, on yüzyıldan beri bizim millî dinimiz olmuştur Bununla beraber Türk olmak, için mutlaka Müslüman olmaya lüzum yoktur Çünkü bugünkü Türkler arasında birkaç yüz bin şaman, birkaç yüz bin Hristiyan ve hattâ birkaç bin Musevi Türk (Karayımlar) de vardır Din ayrılığı yüzünden bunları Türklükten çıkarmaya hakkımız yoktur Zaten, Hristiyan Türkler olan Gagavuzların Türkiye'de yerleşenleri, çoğunlukla Müslüman olmuşlardır Onlar bunu, Türklüğün vazgeçilmez bir şartı saydıkları için yapmışlardır

Öyle görülüyor ki, bir Türk birliği gerçekleştiği takdirde, bütün bu şaman ve Hristiyan Türkler Müslüman olacaklardır Onun için onları şimdiden zorlamaya bir mecburiyet yoktur

Eskiden Türkler arasında bir ayrılık konusu olan Sünnîlik-Şiilik meselesi de artık bahis konusu sayılamaz Bunların hepsi Müslüman Türk'tür ve Müslümanlığı anlayıştaki içtihat farkları, artık Türkler arasında ikilik doğuramaz

Bu Türklerin oturdukları yerler Türk vatanıdır Türklerin devamlı devlet ve medeniyet kurduğu, Türk hâtıraları ile dolu ülkeler yurdumuzdur ve bize aittir Bu ülkelerin herhangi birinden Türklerin zorla sökülüp atılması bu hakkımızı kaybettirmez Meselâ Kırım Türklerinin yok edilmesi veya Doğu Rumeli Vilâyeti Türklerinin sürülmesi, hiçbir mânâ ifade etmez

Yahudiler, tam bir Arap ülkesi haline gelen Filistin'den nasıl Arapları sürerek orada bir Yahudi çoğunluğu yaptılarsa, biz de aynı şeyi yaparak bize âit olan toprakları mutlaka Türkleştirmek zorundayız

Türkçülüğün değişmeyen yönü, soyculuğu ile Turancılığı ve bunun sonucu olarak da Türk milleti ve vatanı üzerindeki düşüncedir

Bu iki temelde bütün Türkçüler birleşmiştir Bunun dışında kalan meseleler, meselâ iktisadi, toplumsal ve hukukî görüşler Türkçülerin ilerde halledecekleri meselelerdir Bu meseleler üzerindeki Türkçü düşünceler değişebilir Çünkü zamanla herhangi bir iktisadî veya toplumsal düşünce çürütülebilir Fakat soyculuk ve Turancılık asla değişmeyecektir Çünkü bunlar Türklüğün Türklük olması için gerekli şartlardır Tıpkı bir insanın havaya ve yiyeceğe olan mutlak ihtiyacı gibi Bir insanın elbise ihtiyacı yaza, kışa, geceye, gündüze göre değişebilir Eğlencesi de sinemaya, ava gitmek veya içki içmek şeklinde olabilir Fakat havaya ve yiyeceğe ihtiyacı hiçbir zaman değişmez Soyculuk ile Turancılık, Türklüğün havası ve gıdasıdır

Türkçülüğün kendisine has bir dünya görüşü vardır Gerçekçi olan Türkçülük "yaşamak için kavga" yasasının sonuna kadar devam edeceğine inandığından, askerliğe karşı saygı duymakta ve soyumuzun asker millet olmak geleneğini geliştirme amacını gütmektedir "Artık savaş olmayacak" gibi uyuşturucu telkinleri, millî savunmamızı gevşetmesi bakımından aleyhindeyiz Dünyadan savaşı kaldırmak düşüncesi, yüzyıllardan beri denenmiş, fakat tutmamıştır "Roma Barışı" denen sözde barış sisteminin büyük kırgınlarla, askerî hazırlıkla, zorbalıkla sağlanmış, fakat hiçbir zaman ömürlü olmamış bir sistem olduğu unutulmamalıdır

Gerçek askeri erdemlerin diriltilmesi ve ruhlarda kökleşmesi taraftarıyız Askerlik, kalıp işi değil, rûh işidir Fakat kalıbın da ruha uygun olması şarttır

Bize fenalığı dokunmayan milletlerin, fikirlerin ve insanların dostuyuz Fakat hayatın yalnız sevgiyle yürüyeceğini sanmanın büyük bir gaflet olduğuna inanıyoruz Dünyada her şey, zıddı ile birlikte vardır Bundan dolayı sevgiyle birlikte kin de bulunacaktır Türkçülük, bir bakıma göre de, 'Türklük düşmanlığı düşmanlığı"dır

Soyumuza, devletimize, yurdumuza, mukaddesatımıza, şerefimize fenalık etmiş olan her millete, her dine, her rejime, fikre, topluma, kişiye düşmanız "Kinimiz dinimizdir!"

Varlığımızı korumak, haklarımızı almak için her zaman çarpışmaya mecburuz Çarpışmaya mecburuz demek, asker olmaya mecburuz demektir Askerlik, çarpışma bilimidir Yaşamaya hak kazanmak bilimidir Bu bakımdan tek gerçek bilim odur Başka her bilim ve fen onun yardımcısıdır

Türkçülük "disiplinli millet" taraftarıdır Disiplinli millet demek, fertlerin devlete, devletin de fertlere zarar vermeyeceği karşılıklı hak ve görevler sistemini kabul etmiş millet demektir

Disiplinli millet tipinde istibdat ve zorbalık olmadığı gibi hürriyet sarhoşluğu da yoktur Disiplinli millette, milletin ahlâk, gelenek, şeref ve isteklerine aykırı hiçbir şey yapılmaz Disiplinli millet, hayat telakkisi, mukaddesatı, zevki, bayramı, kederi ve hattâ kılığı ve takvimi belli millet demektir

Türkçülük, Türklerin her bakımdan Türkleşmesi taraftarıdır Bu sınırlar içinde yabancı bir şey kalmayacaktır Kayıtsız şartsız Türk kültürü hâkim olacaktır Bu bakımdan Türkçülüğün kendine mahsus bir dil, tarih ve alfabe telâkkisi vardır

Arınmış ve geliştirilmiş bir Türkçe istiyoruz Dil kurultaylarına âit bilim dışı yadigârlar temizlenecek, fakat bu arada elde edilmiş olumlu sonuçlar saklanacaktır

Bu alfabe Türkçeyi yazmaya ve geliştirmeye elverişli değildir Buna, Türkçeyi yazmak için gerekli dört beş harf eklenecek, böylelikle Türkçe, bir zenci dili durumuna düşmek talihsizliğinden kurtulacaktır

Türkçüğün tarih tezi, eski milletleri ve hele Anadolu'da yaşayanları Türk saymak komedisinden tamamen uzak, bilim çerçevesi içinde millî bir görüştür: Türk tarihi Orta Asya'da Milattan önce XII Yüzyılda "Şu" veya "Çu" larla başlayan bir tarihtir Bu tarih, Mançurya'dan Kırım'a kadar uzanan bir anayurtta XI Yüzyıla kadar sürmüş, XI Yüzyılda Türkiye dediğimiz Anadolu, Suriye, Irak, Azerbaycan ve Horasan'dan meydana gelmiş ikinci bir anavatan kurulmuştur Türkçülük bakımından Aksak Temür - Yıldırım Bayazıd kavgası, bir kardeş kavgasıdır Türkçülük bakımından Türkiye tarihi Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı hâkimiyetlerinin, şimdi de cumhuriyetin devam ettirdiği tarihtir Tarihimizin Osmanlı çağı diğer iç ve dış gelişmelerle birlikte Türk soyunun devşirmelerle iç savaşı şeklinde mütalâa olunacaktır

Türkçülük, Tanzimat'tan sonraki tarihimizin yeniden ele alınarak gerçeklerin ortaya çıkmasını ve yalancı kahramanların gerçek yerlerini almasını ister

Türkçülük, bütün fantezilerden uzak bir ciddiyet taraftarıdır Devlet ve millet hayatında fantezilerin millet aleyhinde olduğuna inanmıştır

Türkçülük, Türk soyunun tarihî geleneğine dayanarak, kadın hususunda hür düşüncelidir ve kadına saygı beslemektedir Ancak, kadının koket derecesine düşmesine de şiddetle karşıdır Kadına saygı beslemek, onu erkekle kayıtsız şartsız eşit tutmak anlamına gelmez Tanrı'nın ayrı yarattığı iki cinsi bir tutmak, tabiat yasalarına aykırı bir davranıştır Kadınların her türlü önerimi yapmalarına ve bazı durumlar dışında her mesleğe girmelerine taraftarız Fakat aile yapısının korunması bakımından kadının her şeyden önce analık ve evdeşlik görevini yapmasını isteriz

Türkçülük, memlekette toplumsal bir adalet olmasını ister ve gerçek adaletin toplumsal olduğu inancındadır Millet fertlerini sağlık, geçim ve gelecek bakımından tatmin etmenin milliyetçilik şartlarından olduğu meydandadır

Türkçülüğe göre Moskof bizim barışmaz düşmanımızdır Bu düşmanlığı tarih, mukadderat ve jeopolitik yaratmıştır Siyâsetle ve yalanla bu düşmanlık kaldırılamaz Onun için Türk soyunun hayatında yürütücü âmillerden biri olarak, zaten saklı bir halde yaşayan Moskof düşmanlığının millette beslenmesine taraftarız Sevgiler gibi düşmanlıklar da milletleri diri ve ayakta tutar Türk dışişleri bakanları arasında Moskoflarla dostluk edebilirler Türk milleti için böyle bir şey düşünmek millî menfaatler aleyhinde düşünmektir

Moskof, bizim soy düşmanımız olduğuna göre, Moskof emperyalizmi olan komünizm de en tehlikeli düşmanımızdır Komünizm, Moskofluğa mal olmuş bulunduğundan, ona taraftarlık vatan hainliğidir Türkçülük bakımından en alçak vatan hâinleri olan komünistlerin yok edilmesi şarttır

Masonluğu da düşman sayıyoruz Masonluk, kökü dışarıda olan gizli bir cemiyettir ve milliyetçilikle bağdaşamayanların başvurduğu Türkçülük düşmanı bir teşekküldür Başlangıçta, Yahudilerin millî çıkarlarını gizli olarak korumak için kurulmuş, zamanla milletlerarası bir hâle gelmiştir Savaş hâlinde bulunan iki millete mensup masonların, kendi devletleri aleyhine olsa bile birbirlerine yardım etmek mecburiyetinde olmaları, bu zümrenin bütün milliyetçiliklere ve bu arada Türk milliyetçiliğine de düşman olduğunu göstermektedir Onlar, gizlice her yere el atıp orayı ele geçirmeye çalışmakta ve bunu başarmaktadırlar

Siyonizm, Yahudi soyunun rahatını ve mutluluğunu, dünya milletlerinin huzursuzluğunda arayan teşkilâtlı ve insanlık düşmanı bir fikirdir Kendisini, bir devletin millî ülküsü göstermek yolundaki gayreti, emperyalist isteklerini gizlemek içindir Birinci Dünya Savaşı'nda, her türlü kılığa girerek Filistin cephesindeki ordumuzu arkadan vuran ve düşmana casusluk eden Siyonistlerin ortaya koyduğu korkunç gerçek, Türkçüleri bu akıma karşı da her zaman uyanık ve tedbirli bulunmaya zorlamıştır

Komünizm, Siyonizm ve masonluk, Türkiye'de bir saç ayak halinde Türk düşmanlığı yapmaktadır

Türkçülüğün ana meselelerini ele aldığım bu yazıyı bitirirken, genç Türkçülere de bazı tavsiyelerde bulunmak isterim:

Bugünkü şartlar içinde Türkçülerin yapacağı hareketlerin başında, hepsinin, kendi meslek alanında çalışarak yükselmesi gelir Her Türkçü, kendi mesleğinin en yüksek derecesine veya rütbesine erişebilmek için ciddî ve sistemli şekilde çalışmalıdır Başarı gösteremeyenler bezginliğe kapılmamalı, gerekirse meslek değiştirmeli, kendilerinden ümit kesenler, arkadaşlarının yükselmesine yardım etmelidir Yükselmeye çalışmakta tutulacak yol, masonların başvurduğu gibi birbirlerini haklı haksız destekleyerek lâyık olmadığı yere yükselmek gibi şerefsizce bir yol değildir Ehliyet göstererek yükselmenin şerefli yoludur

Her mesleğin faydası ve önemi olmakla beraber Türkçüler, en çok Harb okulu’na, Mülkiye'ye ve öğretmen okullarına girmelidir Öğretmenlerin öğrencilere yapacakları milliyetçilik telkini ile memleketin geleceğine nasıl hâkim olduklarını söylemeye lüzum yoktur Subaylar da kısmen öğretmendir Bundan başka bizim yurdumuzda millî mukadderata hâkim olan en önemli zümre subay sınıfıdır Mülkiye'den çıkarak kazaların, vilâyetlerin başına geçmek, Türkçüler için önemli bir hizmet fırsatıdır

Türkçülerin düşüneceği ikinci mesele bir aile kurarak memlekete gürbüz ve Türkçü çocuklar yetiştirmek olmalıdır Bunu anlayarak genç yaşında evlenen ve çok çocuk yetiştiren Türkçülerin epey fazla oluşu, ümit verecek, iç açacak bir durumdadır Dâima çok çocuk ve gürbüz çocuk yetiştirmek prensibinin önemi üzerinde uzun uzun konuşmaya lüzum yoktur Türkçüler, evlenecekleri kızın sağlık ve soy durumuna ve bu hususta aşka tutsak olmamaya dikkat etmelidir Bu türlü ihmallerin kısa ömürlü evlenmelere yol açtığı Örnekleriyle sabittir

Türkçüler teşkilâtlanmak, bunun için de her zaman en güçlü milliyetçi teşekkülün çatısı altında toplanmalıdır Bu teşkilâtta geçimsizlik göstermemeli, benlik dâvası gütmemelidir

Her Türkçü, kendi çevresini uyarmaya ve aydınlatmaya çalışmalıdır Bulunduğu şartlar içinde nasıl bir Türkçülük yapacağını kestirmek, o Türkçünün zekâsına ve kabiliyetine kalmıştır Lüzum görürse milliyetçi teşekküllere ve kişilere sormalı, soramazsa vicdanına danışarak hareket etmelidir

Yanlışlar samimiyetle itiraf olunmalı, bir daha yapılmamasına çalışılmalıdır

Genç Türkçülerin çoğunda bir millî kültür eksikliği bulunduğu gözden kaçacak gibi değildir, imlâ yanlışları ve ifâde bozuklukları bunu açıkça gösteriyor Bu eksiklerin giderilmesine uğraşmak lâzımdır Millî kültürü zenginleştirecek eserleri okumak, hattâ mümkünse eski harfleri öğrenmek yararlıdır Eski harflerle yazılmış eserler hâlâ büyük bir hazine halinde kapalı olarak durmaktadır

En önemli bir mesele de Türkçülerin kendi aralarında bir veya birkaç sandık kurmalarıdır Gayet az paraların birikmesiyle başlayacak olan bu sandıkların ilerde akla, hayâle gelmez faydalar sağlaması mümkündür Damlaya damlaya göl olduğu unutulmamalıdır Bu sandıklar, Türkçüleri, mâli güçlüklerden koruyacağı gibi, Türkçü yayınlara da yol açar

Bu tavsiyelerimin hepsi ehemmiyetsiz şeylerdir Fakat zamanla bunlardan önemli sonuçlar doğması beklenebilir

Türkçülük, ağır fakat sağlam bir şekilde ilerliyor O, meselâ Almanya'daki nasyonal sosyalizm gibi kısa bir zamanda birdenbire büyüyerek iktidara geçen akımlarla ölçülemez Ağır ağır ilerlemesi, sağlam ve gürbüz olacağının teminatıdır

Uğrunda çalışanlar, ıstırap çekenler ölenler bulundukça, Türkçülük, mutlaka zafere erişecektir Yabancı hakimiyetler altında kınlan, sürülen milyonlarca soydaşımızın bulunması, bize görevimizin büyüklüğünü ve şerefini hatırlatsın

Zevk ve safa içinde yaşamak, içkiyle dünyayı hoş görerek zevk kadınları ile mest olmak, şehvet içinde kendinden geçmek de vardır Turanı kurtarmak için yapılacak kutlu savaşta yığın yığın topraklara serilmek de vardır İsteyen onu, isteyen berikini seçer

Hayat ve ölüm Bunların ikisi de güzeldir Fakat esas ve ebedî olan ölümdür Öteki bir rüya kadar geçici ve aidatladır Büyük ve esrarlı kâinatın bağrında yatmak İşte bizim nasibimiz budur Bu nasibimizi almadan önceki kısa rüya âleminde kendimizi Ölüm kadar ebedî bir fikre vermek ve fikir uğrunda harcamak gibi yüksek bir ülküye kaptırmaktan şerefli ne olabilir? Bu ölüm, bizi, gayemize, Tanrı Dağı'nda bekleyen ataların ruhuna ve Tanrı'ya kavuşturacak şanlı ve güzel bir ölümdür Bu ölümün güzelliği ile içki ve şehvet içindeki hayatın çirkinliğini düşünmek, gerçeği anlamaya da yardım edecektir

Ülkü yolunda ölenlerin, ebedî karanlık içinde kaybolurken hafızalarda bir ışık gibi parlamaları güzel, fakat hafızalardan ve gönüllerden de uzakta bulunarak karanlıkla bir olmaları ondan da güzeldir

Yaşamak, sadece kısa bir an yaşamaktır Ölüm ise, kâinatın ebedîliğinde, hâtıralarda ve gönüllerde yüzyıllarca yaşamak yahut hâtıralardan ve gönüllerden de silindikten sonra sonsuzlukta sonuna kadar yaşamakta devam etmektir

Yaşamak hakkından vazgeçmek ne kadar güzel; hatırlanmadan, gönüllerden silinerek, unutularak yaşamak ondan da ne kadar güzeldir Fakat eserine imza koymamak, ülkü uğrunda ad bırakmadan silinmek her şeyden daha muhteşemdir

Birleşmiş Milletler ülküsü uğrunda Kore'de şehitler vermek güzel şey, fakat Türkleri birleşmiş görmek için Kafkasya'da, Azerbaycan'da, Türkistan'da, Altay'larda can harcamak şaheser bir şeydir Türkçülük, din gibi derin, tasavvuf gibi mistik bir sistemdir Ondaki ihtişamı ve bu uğurda ölmekteki ululuğu ancak ruhunda istidat olanlar duyabilir

Türkçüler! Sıkı saflar halinde birleşerek ve başka her düşünceyi geride bırakarak, ateş yağmuru altında döküle döküle, fakat bir an durmadan Moskof’a karşı Köprüköy saldırısını yapan Türk alayı gibi ülküye doğru ilerleyiniz Bu ilerleme sırasında düşenlere bakmak için bile bir an kaybetmeyiniz Onları mukadderata, tarihin şeref yaprağına ve Tanrı'ya bırakarak yürümekte devam ediniz ve en büyük kahramanlığı yapsanız bile en küçük karşılığını beklemeyiniz

Tanrı Türk'ü korusun

(Orkun, 68 Sayı, 18 Ocak 1952)

Alıntı Yaparak Cevapla