Yalnız Mesajı Göster

Toplumsal Yasamda Osmanlı Kadını

Eski 11-25-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Toplumsal Yasamda Osmanlı Kadını



Afife Hanim 1921'de sahneye yeniden cikti, cok da basarili oldu, ne var ki Sehremaneti'nden gelen bir emir, sahneye cikmasini yasakladi Bir Musluman kadini sahnede gosteri yapamazdi Nitekim Kemalist doneme kadar Dar-ul Bedayi, Musluman hicbir kadina rol vermedi (476) Mesrutiyet donemi, ayni zamanda Osmanli Imparatorlugu'nda kadin derneklerinin dogusuna da tanik olmustur Ilk kadin dernekleri -Bati'da oldugu gibi- hayirsever amaclarla kurulmus ve yetkin kadinlarca yonetilmislerdir Bu derneklerin en eskisi, 1908'de Fatma Aliye'nin kurdugu Cemiyet-i Imdadiye'dir Dernegin baslica amaci, yardim ve ozellikle Rumeli cephesinde savasan askerlere kislik giysi saglamakti (477) 1912'de Besim Omer Pasa'nin destegiyle, Hilal-i Ahmer Hanimlar Merkezi kuruldu (478) Ancak derneklerde orgutlenmeden once Turk kadinlari, 1874'te kurulan ve 1908'de Kizilay'i doguracak olan Malul ve Hasta Askerlere Yardim Cemiyeti'nin de uyesiydiler Hilal-i Ahmer Hanimlar Merkezi'nin baslica gorevi, Balkanlardan gelen gocmenlere ve savas yetimlerine yardim etmekti Burada dul ve yetimler korunuyor, egitiliyor, kendilerine is saglaniyordu Bunlar arasinda Esirgeme Dernegi, Nezihe Muhittin'in kurdugu Donanma Cemiyeti Hanimlar Subesi vb dernekler, bu donemde ayni amaclar icin kurulmustur (479) 1913'te Nuriye Ulviye'nin kurdugu Kadinlar Dunyasi adli bir de yayin organi olan Mudafaa-i Hukuk-u Nisvan Dernegi gibi kadin haklarini savunmak, ya da 1909'da Halide Edip (Adivar)'in kurdugu Taâl-i Nisvan gibi kadinlara toplumsal yasamda uyum saglamada yardim etmek gibi amaclarla kurulmus daha pek cok kadin dernegi vardi Bunlardan, Mudafaa-i Hukuk-u Nisvan pek cok konuda kamuya, acik tavirlar almakta tereddut etmedi Ornegin, Telefon Kumpanyasi'nin kadin isci almayi reddetmesi karsisinda basarili bir savasim verdi, gene, kadin oldugu icin ucaga alinmayan Belkis Hanim'in sorununu ictenlikle destekledi Taâl-i Nisvan'a gelince, erkek ve kadinlarin katilimiyla tartismali oturumlar, konferanslar duzenleyen ilk derneklerdendi (480) Nihayet, Osmanli Imparatorlugu'nca imzalanan Birakisma da, yurtsever amacli pek cok kadin derneklerinin kurulmasina yol acmistir Bunlara daha ilerde deginecegiz Konuyu toparlamak icin diyebiliriz ki, Birinci Dunya Savasi'ndaki yenilgi, Islamcilarin etkisini guclendirmistir Onlara, kadinin toplumsal yasamda edinmeye basladigi yeri daraltmaya yonelik etkin bicimde mudahale etme olanaklari saglamistir Sadece en tutucu egilimlerin temsilcisi olanlar degil, pek cok gazete, degerlerdeki gevseme ve cozulmeyi kinamaya koyulmustur (481) ''Din'', diyordu Vakit, ''ahlakin en saglam desteklerinden biridir Dinsel cahillik gibi, dine karsi kayitsizlik da, Osmanli Imparatorlugu'nun gecirmekte oldugu bu degerler bunalimindan genis olcude sorumlu tutulmalidir" (482) Iste Seyhulislam, bu bunalima care bulmali ve kamu ahlakinin kalkindirilmasi icin ozel bir komisyon kurulmaliydi (483) Falih Rifki Atay'in Çankaya IV adli kitabinda Osmanli'da kadin, aile yasami ve günlük hayat su sekilde özetleniyor: "Padisah ayni zamanda halifedir Hükümette padisahin sadrazami varsa, halifenin de seyhülislami vardir Egitim çifte standatli idi, hem sivil mektep hem de medrese vardi Sivil mektep bile, kültür


bakimindan medresenin kontrolu altinda idi Adalet de çifte standatli idi Bati dünyasindan alinan kanunlarla hükmeden mahkemeler ve hakimler, seriat esalarina göre hükmeden ser'iyye mahkemeleri ve kadilar vardi Fetva alinmadan harbe girilmezdi Aile düzeni tamamen seriatçiligin tesiri altindaydi Istanbul'dan en uzak yere kadar iki tip kadro vardi: Sarikli kadro daha nüfuzlu idi En itibarli vali bile sariga riyakarlik ederdi Kadinlari savunan bir hukuk yoktu Öyle ki, piyano çalan veya konusma yapan bir kadinin sahneye veya kürsüye çikmasi, neredeyse bir devrim sanilirdi Hamdullah Suphi, Türkocaklari'nda Türk kadinin piyano konseri veya konferans vermek için sahneye çikardiginda, bu büyük bir olay olarak tanimlanmisti Birinci Dünya Savasi'nda, kocasi ile bir Ada otelinde kalan bir kadin, polis müdürü tarafindan kolundan tutulup kovulmustu Ayni arabaya binen kadin ve erkek, polise evlilik vesikasi göstermek zorundaydi Üniversite vardi ama, hür düsünce yoktu Felsefe, medreseye aitti Mesrutiyetin sonlarinda bile, aile ve üniversite seriat takiminin hükmü altindaydi Hür yasayis ve hür düsünüs gizli ve her tarafta dört duvarla çevriliydi Evlerinde açilan, her türlü Bati adetlerini benimseyen ailelerin kadinlari bile sokaga çersafsiz ve peçesiz çikamazlardi Birinci Dünya Harbi'ndeki yenilgilerden sonra, Enver Pasa, çarsaflarin ayaklarin hangi noktasina kadar inecegini belirlemek için bir komisyon bile kurdurmustu Çanakkale cephesinde savasmakta olan bir yüksek rütbeli subayin, annesi Alman olan kizi bir gün Alman davetliler ile bulusunca, Enver Pasa subayi derhal emekliye ayirmisti O aileden bir hanimla evli olan bir rüsumat memuru da isten atilmisti Osmanli toplumunda, kadin, taasuba karsi devletin baslica tavizi idi Taasup için ahlak, irz demektir Irz da kadin demektir Istanbul'da kadunlarin irzindan yalniz kocalari, ana-babalari sorumlu degildi, tüm mahalle halki aile hayatini kontrol ederdi Bir eve kadin alindigi haberi duyuldu mu, imam, bekçi ve belli basli mahalle esrafi gider, o evi basardi Çati arasina ve kümese kadar aranmadik yer kalmazdi Sokakta herkes, kadinlarin kiyafetine karismak hakkini kendisinde görürdü Yüzler, kollar, eller ve bacaklar iyice kapanmali, çarsaflar vücut biçimini hiç sezdirmemeli, peçeler tam bir yüz örtüsü olmali idi Kadin, erkekle birlikte ayni arabaya binemezdi Vapurlarda, tramvaylarda, muhallebici dükkanlarinda kadinlar ve erkekler birbirlerinden perde veya kafesle ayrilirlardi Mesirelerde bile harem kismi vardi Evinin kadinini yakin erkek ahbaplari ile tanistiran açilmis aileler bile, erkek misafirlerini selamlikta kabul etmek ve dile düsmemek zorunda idiler Mecliste bile bir hoca mebus kürsüye çikar, "Floriyye'de denize giren" kadinlari elestirir dururdu Türkçe oynayan tiyatrolarda kadin rolünü Ermeniler oynardi Orta oyununda ise, kadin yerine "zenne" denen yasmakli bir erkek sahneye çikardi Kasik, çartal gibi yemek takimlari bile mekruh sayilirdi"

Alıntı Yaparak Cevapla