Konu
:
Osmanlı Topraklarında Eşkıyalık Hareketleri
Yalnız Mesajı Göster
Osmanlı Topraklarında Eşkıyalık Hareketleri
11-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Osmanlı Topraklarında Eşkıyalık Hareketleri
Eşkıyalık hareketleri
XV
yüzyıldan itibaren Akdeniz dünyasında değişen sosyal ve ekonomik koşullara paralel olarak giderek artan bir tırmanma eğilimi gösterdi
Akdeniz dünyasının doğusunda büyük bir güç olan Osmanlı İmparatorluğu XVI
yy’ın son çeyreği ile XVII
yy’ın ortalarına kadar büyük bir sosyal problem haline gelen eşkıyalık hareketlerine
doğusun da ve batısın da devam eden oldukça külfetli ve yıpratıcı savaşlara rağmen çözüm üretmek zorunda kalmıştır
[1]
Anadolu’nun kırsal kesimleri
yarım yüzyılı aşan uzun yıllar boyunca çıkar birliği yapan
aynı uğraşlarda buluşan
sonra tekrar yolları ayrılan
bu çıkar ve uğraşları yeniden tanımlayan grupların yarattığı kargaşalıkları göğüslemek zorunda kaldı
Celali denen ve köylere
küçük topluluklara saldıran bu eşkıyaların tahribatı ağır oldu
Seyyar tüccarlara yaptıkları saldırılar
kervan güzergahlarına düzenli baskınlara dönüştü; şehir kuşatmaları şehir halkından düzenli haraç almayı da kapsayacak şekilde yoğunlaştı
Bazı eşkıyalık faaliyetleri yerel düzeyde kalırken bazıları çabucak yayıldı
Bazıları ise birkaç eyalette Osmanlı ordularıyla sıcak çatışmaya girdi
[2]Aslında yerel çaplı ayaklanmalar ve itaatsizlik Osmanlı İmparatorluğunda ilk kez rastlanan bir olgu değildi
Merkezi yönetim 1519’da ki Şeyh Celal isyanından sonra tüm asilere eşkıyalara ve adi haydutlara Celali adını vermiş
celali muamelesi yapmıştı
Bu yafta Osmanlıdaki tüm eşkıyalık faaliyetlerinin genel ismi haline geldi
Daha önce yerel adli vakalar olarak ortaya çıkan eşkıyalık faaliyetleri 1596 yılında sefere katılmayan ve sayıları 30
000’ i bulan Haçova firarilerinin tımarlarına ek konulunca
büyük yığınların katıldığı isyanlara dönüştü
[3] Taşrada asayiş ancak Vezir-i Azam Kuyucu Murad Paşa’nın Celalileri kırmaları için her yere güçlü ve iyi ordular göndermesiyle sağlanabildi
Eşkıyalık bir süre ortadan kalksa da 1622’de yeni liderler yönetiminde ancak eski bileşenleriyle yeniden belirdi
Bütün bu olaylar
yeni bir vezir-i azamlar hanedanın Taşrada yeniden güçlü bir devlet denetimi kurmasıyla 1658 yılında bastırıldı
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki eşkıyalık faaliyetlerini ve bunların kitleselleşmesini sağlayan ve bu hareketin niteliğini belirleyen sebepleri saptamak göreceli olarak zor bir olgudur
Bunun birinci sebebi
eşkıyalık türküleri
söylenceler
masallar vb
gibi “ötekilerin” yarattığı argümanlar temel alındığında resmi söylemden farklı bir nitelik ortaya çıkmasından kaynaklanan beylik metodolojik tartışmadır
İkinci sebep ise XVI
yy’dan XVII
yy geçiş sürecinde Akdeniz dünyasında ve onun bir parçası olan Osmanlı İmparatorluğu’nda oluşan kriz ortamının
eşkıyalık faaliyetlerini yaratan temel olgular olup olmadığıdır
Fiyat artışı
demografik değişim
toprak rejimindeki değişim vb
gibi etmenlerin “çöküş” paradigmalarından Celali isyanlarının sebepleri gibi daha spesifik konulara kadar kimi zaman birer reçete olar kullanılması
kriz ortamının
Celali İsyanlarının niteliğini belirlemesi noktasında daha ihtiyatlı bir yaklaşım sergilememizi zorunlu kılar
Bu tartışmalar çerçevesinde yinede Osmanlı İmparatorluğu’nda bu dönemde meydana gelen toplumsal ve ekonomik değişimler
Celali isyanlarını anlamak adına bize genel bir çerçeve sunabilir
XVI
yy
’ın başlarından itibaren nüfus artış hızının %60’lara ulaşması
yabancı gümüş akışı ve Avrupalı tüccarların mütecaviz ticareti
para dolaşımının artmasına
temel maddelerde fiyat artışına ve devalüasyona yol açtı
Ateşli silahların yaygınlaşması
savaş teknolojisinde ki değişim Osmanlı İmparatorluğunda bir kriz ortamı yarattı
[4] Değişen dünya koşullarına ve kriz ortamına bir reaksiyon olarak merkezi yönetim
toprak ve askeri sisteminde değişikliklere gitmek zorunda kaldı
Bütün bu değişimlerin ve kriz ortamının bir yan ürünü olarak eski konumlarını yitiren ve yaşamlarını idame ettirebilmek adına birleşen işsiz güçsüz yığınları ortaya çıktı
Değişen koşullar bu yığınların sisteme yeniden entegre olabilmesi için değişik kanallar oluştursa da seçenekler fazla değildi
Kendilerine pekte parlak gelecek sunmayan medreselere gidebilirler yada eşkıya ve paralı asker olabilirlerdi
Bu genel çerçeve içerisinde Celalilerin oluşum süreci ve büyük Celalilerin faaliyetleri ele alındığında Osmanlı’daki eşkıyalık faaliyetlerinin genel niteliği ortaya çıkacaktır
I
CELALİLERİN OLUŞUMU
Osmanlı’larda eşkıya grupların faaliyetlerini binbeşyüzlü yıllara kadar götürmek mümkünse de onaltıncı yüzyılın ikinci yarısında bu gruplar oldukça yoğunluk kazanmış ve yüz yılın sonunda büyük isyanlara dönüşecek kadar kitleselleşmiştir
Bu oluşumu belirleyen iki temel süreç önemlidir
Birincisi tımar sistemindeki değişikliklerin ve gittikçe ağırlaşan vergilerin bir yan ürünü olarak işsiz yığınların oluşumu süreci
ikinci olarak da
ateşli silahların bu kitleler tarafından kolay ulaşılabilir hale gelmesiyle bu grupların
birer eşkıya veya paralı askere dönüştüğü silahlanma sürecidir
Tımar sistemi
Osmanlı’lara direkt merkezi hazineden ödeme yapmaksızın
ordu beslemelerinin
topluma her türlü sosyal hizmeti götürmelerini kolaylaştıran bir sistemdi
Tımar sahibi
genellikle savaştaki hizmetleri karşılığında dirlik ihsan edilen bir sipahi olurdu
Sancak beyleri sıradan tımar sahiplerinden çok daha büyük dirlikler alır
ancak idari bakımdan onlarla aynı şekilde görev yaparlardı ve yıllık gelirleri ikiyüzbin akçe ile altıyüzbin akçe arasında değişirdi
Beylerbeyi
yılda ortalama altıyüzbin- birmilyon akçe getiren daha da büyük dirlikler alırlardı
Tımar sahipleri ise yılda ortalama ikibin akçe kazanırdı
Tımar sahibinin edinebileceği ikinin akçe ile sınırlıydı
Dirlik bahşedilen sipahi
geçinebilmek için burayı idare etmek ve büyüklüğü sipahinin gelirine göre değişen tam donanımlı küçük bir sipahi grubu beslemek zorundaydı[5]
Tımar sistemi nakit ihtiyacın olmadığı orta çağlar boyunca sorunsuz bir şekilde işlemeye devam etti
16
yüzyılın sonlarına gelindiğinde ise tımar sahipleri ekonomik krizden en çok zarar gören grup oldu
Çünkü hem devlete bağımlıydılar hem de kendilerini yeniden üretmek için geleneksel savaşların sürmesine muhtaçtılar
Savaşma usullerinde değişimler
akçenin değer kaybetmesi ve toprakların iltizamla işletilmeye başlanması onları derinden etkiledi[6]
1584’den sonra meydana gelen yüzde yüz oranda enflasyon karşısında tımarların değerinin aynı kalması
bardağı taşıran son damla oldu
Masraflarını karşılamakta büyük sıkıntılara düşen sipahiler
reayadan fazla vergi talep ederken
seferlere de katılmaz oldular
Osmanlı’lar başlangıçta sipahi ordusuna ateşli silahlarla donatılmış birkaç birlik eklemişlerse de yapılan savaşlarda başarılı olunamaması üzerine orduları ve savaş usullerini yenilemek gerekmiştir
Yeni orduların kurulması
daha fazla para gerektirmekte
hazineye daha fazla yük getirmekte idi
Bu yükü karşılamak üzere devlet yeni yollar denemiş imparatorluğun yayılmasının durması nedeniyle hazineye gelir aktarması bakımından
tek düzenli gelir kaynağı olan köylülere yönelmiştir
Bir taraftan nakit vergileri daha sık ve düzenli hale getirirken
diğer yandan da toprak sistemi ile oynamaya başlamış
sahipsiz sipahi topraklarının askeri sınıftan olmayan servet sahibi kişilere satmaya başlamıştır
Toprakların bu şekilde satılması ve el değiştirmesi
para karşılığı birlikler besleyen ve topraklarını parça parça köylüye kira olarak veren taşra güçlerini yaratmıştır
Devletin artık daimi ordulardan milis güçlerine ve paralı askerlere yöneldiği bir sürece girilmiştir[7]
Değişen koşullara ve giderek zorlaşan ekonomik şartlara karşın köylüler reaksiyon göstermek zorunda kalmış
yaşamlarını idame ettirebilmek için toprağını terk ederek
yeni oluşan kanallardan sisteme farklı şekilde entegre olabilme yollarını aramıştır
“Daha 1500’lerin sonlarında köylülerin yerlerini ve topraklarını terk etmeye başladıklarını gösteren kanıtlar mevcuttur
Mustafa Ali bu konuya değinerek
binlerce eski köylü reayanın kentlere yerleşerek bir takım zanaat dalları ile uğraşmaya başladığına dikkat çekmektedir
Hatta daha ileriye giderek
bu gelişmeler esnasında
toprağını terk eden köylünün ödemesi gereken çiftbozan vergisiyle
normal zamanlarda esnaf ve zanaatkar taifesinin ödediği bir takım vergilerin kente yeni gelen bu reaya tarafından ödememesi yüzünden hazinenin uğradığı çifte kayıptan dolayı ateş püskürmektedir”[8]
Topraklarını terk eden ve gelir kaynaklarını yitiren köylüler
geçimlerini sürdürebilmek adına geleneksel bir yöntem izleyerek medreselere yöneldiler yada daha sonra değinileceği gibi ateşli silahlarla donanarak farklı bir toplumsal niteliğe bürünüp eşkıya-paralı asker kitlelerini meydana getirdiler
A
Suhteler
[b]Osmanlı klasik sistemdeki bölüşüm süreci katı ve dini ve toplumsal ayrımcılık kuralı ile biçimlenmiştir
Esasen yönetimin temel görevlerinden biri toplumsal tabakaları birbirinden ayrı tutmaktır
Ana fikir
her toplumsal grubun düzende kendine uygun görülmüş konumda kalmasıdır
Bunun neticesi olan toplumda değişmezlik kavramı “raiyyet oğlu raiyyettir” sloganı ile sembolize edilmiştir
Toplumsal hiyerarşinin tepesinde devlet bürokrasisi ve askeri sınıflar vardır
Bu grup imparatorluğun sonuna kadar en prestijli ve geliri en yüksek katman olarak kalır
Sıradan köylü ana görevi gıda üretimi ve vergi ödemek olduğu için tımar alamaz hatta şehirde bile yaşayamazdı
Bir köylü için toplumsal piramitte tırmanmanın tek alışılmış yolu dini kurumlara girmektir
[9] XVI
yy’ın ikinci yarısıyla XVII
yy’ın başlangıcı boyunca topraklarını terk eden işsiz güçsüz avare öbeğinin büyük bir kısmı suhte olmak için medreselere akın etti
Bu insanlar mezun olunca çok az iş olanağı bulabiliyorlardı
O dönemde zaten çok fazla kadı olduğundan dolayı
mahkemelere giremiyorlardı
Öncelikle
belli medreselerin özelliklede İstanbul
Edirne ve Bursa’dakilerin mezunları tercih ediliyor
daha az iyi kurumlardan yetişme pek çok öğrenci işsiz kalıyordu
Ayrıca merkezi yönetimin çeşitli emirleri
kayırmacılığın çok ileri safhada olduğunu
iyi kurumlardan diploma alanlar genellikle liyakatsiz kişilerken
daha liyakatli fakat daha az bağlantılara sahip gençlerin önemli merkezlerden dışlandığını göstermektedir
Zaten dinsel ve hukuksal kurumları kadroları XVI
yy da ciddi derecede şişmişti
Dalga dalga gelen işsiz güçsüz
yarı okur yazar köylüler pek hoşnutlukla karşılanmadı
Dinsel eğitimin üzerindeki yükü hafifletmeye yönelik çabalara rağmen
medreselerden yetişen büyük sayıda genç iş bulamıyor
bundan dolayı bir kızgınlık duyuyor ve gruplar halinde kırsal bölgelerde dolaşmaya başlayıp köylülerden yiyecek
barınak ve geçimlik para istiyorlardı
15-20 kişilik küçük guruplardan daha büyük guruplara evrilmeleriyle birlikte köylere inmeye
köylülerin hasadını mahvetmeye
tecavüzlere ve yağmalara başladılar
1575’ten 1597’ye kadar daha sonrada 1613’te bir araya gelip faaliyetlerine devam ettiler
En çok tercih ettikleri faaliyet “ cerre çıkmış ” gibi yaparak cemaate namaz kıldırmak
ardından da köy halkından ağır vergiler almaktı
En iyi numaraları tımar sahibi
kadı yada naib gibi atanmış görevlilerden biriymiş biriymiş gibi yapmak ve böylelikle vergi toplamaktı
Faaliyet bölgeleri Yeşilırmak Havzası’ndan Batı Anadolu’nun kırsal kesimlerine
özelliklede Aydın
Manisa ve Menteşe gibi şehirlere uzanıyor Kastamonu ve Bolu bölgesini de kapsıyordu[11]
17
Yüzyılın başlarına kadar suhteler bir eşkıyalık dalgasının etkisi altında varlıklarını devam ettirebildiler
Kırsal kesimde eşkıyalarla sekban ordularının yaygınlaşması ile ve mücadelelerin
savaşların daha da alevlenmesi ile birlikte suhtelere karşı takınılan tutumlarda değişti
İlk defa
bu öğrencilerle tüm yönlerini
sembolik güçlerini ve çıkarlarını hesaba katarak pazarlık edip anlaşmak için ciddi bir çaba sergilendi[12]
Bu çaba ile suhtelerin taşradaki diğer mücadelelerin dışında bağımsız bir birim olarak yok etme fikri ortaya çıktı ve nitekim 1613 yılında yok oldular
Suhtelerin bir kısmı yavaş yavaş oluşan ve kırsal kesimin yağmalanması ve tahribi etrafında örgütlenen b
aşk
a grupların içine karıştılar
Suhteler belki ayırt edici özelliklerini yitirdiler ama diğer potansiyel eşkıya
haydut ve paralı askerlerle ittifaka girdikleri ölçüde sayılarını ve örgütsel güçlerini artırdılar
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul