Konu
:
31 Mart Olayını Hazırlayan Olaylar
Yalnız Mesajı Göster
31 Mart Olayını Hazırlayan Olaylar
11-25-2012
#
2
Prof. Dr. Sinsi
31 Mart Olayını Hazırlayan Olaylar
2
31 MART OLAYINDAN ABDÜLHAMİT’İN TAHTTAN İNDİRİLİŞİNE KADAR GEÇEN OLAYLAR
A
Ayaklanmanın İstanbul’da Egemen Olduğu Günler
Ayaklanmanın Başlaması
Askerin Yaptıkları :
12 Nisan gününü 13 Nisana bağlayan gece yarısında T
aşk
ışlada bulunan 4
avcı taburunun askerleri ayaklandılar
subaylarını bağladıktan sonra sabahleyin 2
45 de kışlalarından silahlı olarak çıkarak 3
45 de Sultanahmede geldiler ve Meclis-i Mebusanı kuşattılar
Askerlerin ellerinde bir beyaz
bir kırmızı ve birçok yeşil bayraklar vardı
Bu yeşil bayraklar İttihad-ı Muhammedi Cemiyetinin açılışında kullanılan bayraklardı
4
Avcı taburunun askerleri diğer kışlalara da giderek oralarda bulunan askerleri ayaklanmaya çağırdılar
Bu çağrı üzerine
saat 5
45 de Kılıç Ali
T
aşk
ışla kışlalarının askerleri ve Beyoğlu numune topçu alayları
Yıldızdaki 5
6
ve 70 alayların askerleri Sultanahmette toplanmış bulunuyorlardı
2
avcı taburu henüz katılmadığı gibi
mümtaz Kolağası Aziz Bey’in kumandasında bulunan 3
avcı taburu Ayasofyaya hiç gelmeyecekti
Bu sırada ayaklananların sayısı 3000’i aşıyordu
Bu saatte askerler havaya birkaç el ateş ettiler ve birkaç defa “Yaşasın Asker” diye bağırdılar
Gürültü üzerine halk
büyük kalabalıklar halinde meydanda toplandı
Bütün olup bitenler az çok düzen içinde oluyordu
Askerler birbirlerine kimsenin
özellikle azınlıkların ve yabancıların malına
canına dokunulmamasını sürekli olarak telkin ediyorlardı
Harbiye nazırı saat 5’de
1
Ordu Kumandanı Mahmut Paşa’yı işbaşına çağıran bir telgraf çekti
Paşa telgrafı saat 7’de aldı
8
30’a doğru Harbiye Nezaretine geldi
9
15 ‘de Davut Paşa kışlasına bir telgraf çekilerek süvari birliklerinin yola çıkarılması emredildi; bu birlikler saat
10
45’de Beyazıta geldiler
Gelenlerden yirmi süvari Gedikpaşada bulunan ayaklanmış askerlerin üzerine gönderildi
bunlar dağıtılarak üçü yaralandı
Süvariler bir yandan Beyazıt dolaylarında yollarda biriken halkı dağıttılar
Bu sırada Harbiye nezaretinin kapılarına dağ topları ve makineli tüfekler yerleştirildiği gibi
Köprüden geçecek askerleri önlemek üzere Eminönüne makineli tüfek gönderildi
B
aşk
aldıranlardan bir takımı Harbiyedeki askerleri kandırmaya çalışmışlar ama buna muvaffak olamamışlar
hatta
Osmanlı
’ya göre bazıları içerdekiler tarafından “paralanmışlardı
”
Harbiye Mektebinde :
Öte yandan
Kuran’ın bildirdiğine göre bir aralık Muhtar Paşa
Abdülkadir Bey adında bir subay aracılığı ile Harbiye Mektebi öğrencilerine
diğer yüksek okul öğrencileriyle birlikte ayaklanmayı bastırmalarını teklif etmiş
Bunu Harbiyeliler “prensip itibariyle” kabul etmişler ama “nedense” bu iş olmamış
Paşa’nın ayaklanan askerlerden kurtulmak için Modada bir yabancı komşunun evine sığınması
sonra da vapurla Yunanistan’a kaçmış olmasının herhalde bir rolü olmuştur
Fakat öle anlaşılıyor ki
Harbiyeliler
belki de içlerinde İttihat ve Terakkiye muhalif birçok öğrencinin bulunması yüzünden böyle bir işe fazla hevesli görünmemişlerdi
O derece ki
31 Martçıların görünüşteki önderi Hamdi Çavuş Harbiyeye gelmiş ve Harbiyelilerin ayaklanmaya katılmalarını teklif etmiş
Kuran bu teklife karşı tepkisini şöyle anlatıyor: “İmtihanları vesile ederek bu teklifi reddetmiştim
” Kuran’a göre Hamdi Harbiye okul yönetiminin
İttihatçı olmayan ve ona kafa tutan öğrencilere karşı aldığı disiplin tedbirleri yüzünden böyle bir teklifi uygun karşılayacaklarını sanıyormuş
Her ne ise
Harbiyeli subaylara karşı düşmanlık besleyen
hatta yer yer onları öldürmeye çalışan bir ayaklanmanın önderinin
o subayların yetiştiği okuldan yardım istemesi son derece gariptir
Yıldız Sarayında :
Askerlerin mebuslar heyetinin Yıldız’a gitmesine engel olmuş olmasına rağmen
heyetten Yusuf Kemal Bey Yıldız’a gitmeyi başardı
Orada
daha önce kendiliklerinden gelmiş bulunan mebuslardan Esat Toptani Paşa’yı ve Müfit Bey’i buldu
Esat Paşa ikinci mabeyinci Nuri Paşa aracılığıyla Abdülhamit’in Ayasofyada askere görünmesini istedi
Nuri Paşa’nın sonradan Harp Divanında açıkladığına göre Abdülhamit bunu
“Beni parçalatmak istiyorlar” diye reddetmiş
Bunun üzerine Esat Paşa bir saltanat arabası verilmesini
bununla kendilerinin gidip askere söz anlatmalarını öne sürer
Padişah bunu da “Saltanat arabasına kardeşimi bindirip padişah ilan etmek istiyorlar” diye reddeder
Abdülhamit’in bu sırada büyük bir heyecan içinde bulunduğu tahmin edilebilir
Bunun üzerine
artık Sadrazam olmayan Hilmi Paşa’nın da onayı ile
Ali Cevat Bey’in askerlere
onları affeden bir irade-i seniye götürmesi kararlaştırıldı
Bu irade
hükümetin istifasının kabul edildiğini
yeni kabinenin kurulmak üzere olduğunu
güvenliğin korunacağını
o gün “içtimada” bulunan “asakir-i şahanenin ve birlikte bulunanların” Padişah tarafından affedildiklerini açıklıyor ve “ila yevm ül kıyam baki ve ali olan şeriatın bundan böyle de her tarafça ahkam-ı celilesine bir kat daha dikakt ve itina olunması tekiden” buyrulduğundan artık askerin askerin kışlasına
ahalinin de işine gücüne dönmesi istiyordu
Ayrıca Şeyhülislam bütün asker ve halka Padişahın selamını bildirmekle görevli kılınıyordu
Öldürülenler :
Ayaklanmanın ilk günü ölenler arasında Adliye Nazırı Nazım Paşa da vardı
Öğleden sonra Hilmi Paşa tarafından Babıaliden Saraya çağrılan Adliye Nazırı ile Bahriye Nazırı Rıza paşa
aynı arabayla yola çıktılar: Eminönüne geldiklerinde asker arabayı çevirip Meclise götürdü
Meclisin dış kapısından girerken bekleyen asker silaha davrandı
Rıza Paşa buna karşı çizmesindeki tabancayı çıkarmak isteyince kendisi ayağından
Nazım Paşa da kalbinden vuruldu
Ondan b
aşk
a
Lazkiye mebusu Arslan Bey öldürüldü
İkdam
’a göre öldürülen subayların sayısı dörttü
Bunlar ya askere engel olmak istedikleri için
ya da askere “tecavüz” etmeye kalkıştıkları için öldürülmüşler
Bir de Şerif Sadık Paşa ile uşağı öldürülmüştü
Ayrıca
Harbiye Nezareti önlerinde ayaklananlardan bazı kayıplar olduğu anlaşılıyordu
Şura-yı Ümmet
ve
Tanin
gazete idarehaneleri de yıkılıp yağmalandı
Basının tutumu : ikdam
Osmanlı
Volkan
Mizan
Serbesti
gibi gazeteler ayaklananlardan yana tavır almışlardı
İkdam
askerlerin düzenliliğini göstermek için elinden gelen çabayı gösteriyordu
Buna göre
zorbalıklar
karşı yanın kışkırtması ile
ya da meşru
savunma durumunda olmuştu
Her polisin yanına iki asker verilmiş
bunlar İstanbul sokaklarında güvenliği sağlamışlar
birbirlerini yatıştırıp frenlemek için öğütler vermişlerdi
Askerler Adliye Nazırını öldürdükleri için pek üzgündüler: cenazesi “ihtifalat-ı lazime” ile kaldırılacaktı
Yabancılar ve müslüman olmayanların haklarına “fevkalade riayet edilmişti
”
Askerler ikişer
üçer elçiliklere giderek can
mal
ırza dokunulmayacağını açıklamışlardı
İkdam
yabancılar ve bu arada
The Times
muhabiri askerlerin gösterdikleri “intizamperverlik” ve “siyasi terbiyeye” hayran kalmışlardı
Ayasofyaya gelen Amerikan elçisi askerlerin isteklerini “muhik” görmüş ve ağırbaşlı davranışlarını takdir etmişti
Ayaklanmayı fırsat bilen Zaptiye tevfikhanesindeki tutuklular binayı ateşe vererek kaçmaya yeltenmişler
asker gelerek onların ayaklanmasını bastırmıştı
Selanik’in Tepkisi :
Ayaklanma haberi Selanik’e varır varmaz oradaki İttihat ve Terakki ile 3
Ordu derhal kesin bir tavır aldılar
3
Ordu Kumandanı birinci ferik Mahmut Şevket Paşa’nın b
aşk
anlığında askeri kulüpte yapılan toplantıda
Rumeli’den gidecek bir ordu ile ayaklanmanın bastırılması kararlaştırıldı
Bu orduya Hareket Ordusu adının verilmesi toplantıda bulunan Mustafa Kemal’in düşüncesiydi
Ordunun başına Mustafa Kemal’in kumandanı Selanik redif fırkasının kumandanı ferik Hüseyin Hüsnü Paşa getirildi
Ordunun kurmay heyetine kolağası Mustafa Kemal de girdi
Ayrıca kamu oyunu harekete geçirmek üzere ertesi gün Selanik’te bir miting yapılması kararlaştırıldı
The Times’ın
olayın ertesi günü çıkan yorumu şuydu: “İttihat ve Terakki’nin yerine bir çok kabiliyetli ulemanın üye olduğu rakip bir teşkilat geçmiştir
Muhammediye Cemiyeti b
aşk
ente egemendir ve arkasında Birinci Ordunun bütün askerleri ve halkın silahlı bölümünün çoğunluğu vardır
” Gazeteye göre Temmuz devrimini yapan İttihat ve Terakki kadar gizli ve becerikli bir teşkilat
“gerici” ayaklanmayı hazırlamıştır
Aynı zamanda dış tehlikenin de varlığına işaret olunuyordu
Haberi alan Bulgar hükümeti
Bulgaristan’ın bağımsızlığı hemen tanınmadığı takdirde “ciddi kararlar” almak durumunda kalacağını açıklamıştı
İsyancıların Davranışı :
14 Nisan günlü İstanbul gazetelerinde bir gün önceki olayları anlatırken askerlere leke sürmemek için çaba göstermelerine rağmen
askerin
Sultanahmetten bütün şehre yayılması İstanbullar için pek ürkütücü bir hal almış
Kapalıçarşı ve İstanbul’daki dükkanların çoğu açılmamıştı
Zira ortada subaysız
başıboş kümeler hlinde dolaşan askerler akıllarına estikçe silahlarını havaya boşaltıyorlardı
Bu yüzden
bir çok İstanbullular kaza kurşunuyla yaralanıyorlardı
Bazı askerler de bu arada rastladıkları subayları öldürmeye kalkışmışlardı
hatta bazen işi “Harbiyeli subay avından” çok
subay olsun olmasın “mektepli avına” çevirenler de oluyordu
Öte yandan askerler
Zaptiye Nezaretinin karşısındaki kadınlar İttihat ve Terakki kulübünün kapılarını kırıp yirmi musiki aleti ile mobilyaları parçaladılar
Bunları yaparken
arada kümeler halinde Yıldız’a uğrayıp istediklerini kabul ve kendilerini affettiği için Abdülhamit lehinde sevgi ve teşekkür
gösterileri yapıyorlardı
Abdülhamit de pencereye çıkıp onların gösterilerine karşılık veriyordu
Vahdeti’nin Tutumu :
O gün çıkan
Volkan’
da Vahdeti’nin “Halife-i İslam Abdülhamit Han Hazretlerine Açık Mektup” başlığını taşıyan yazısı vardı
Buna göre
Vahdeti’nin içinde bulunduğu hal ve mevkii Abdülhamit’e hitabetmeyi gerekli kılmıştır
“Şu dakikada” aldığı bilgiye göre bütün asakir-i şahaneleri subayların mektepli olanlarını tutukladıktan sonra 0
45-1
45 sıralarında Mebusan Meclisini kuşatmışlar
“fakat asakir-i mumaileyhimin makasıd-ı hakikiyeleri ne olduğu bizce anlaşılamamıştır”
Maksatları ne olursa olsun
kabinenin düşmesi muhakkakmış
Abdülhamit için en büyük şeref Meşrutiyeti korumasıymış
Ortada resmi otorite olarak bir tek Abdülhamit kalmıştır
Öyle ise
Meşrutiyet’in Korunması artık önemli ölçüde Abdülhamit’in mutlakiyeti kurmaya kalkışmamasına
ya da Vahdeti’nin dediği biçimde
onun mutlakiyetçilere kulak vermemesi ile mümkündür
Vahdeti
düştüğü umutsuzluk yüzünden
Ahrarcı bir hükümeti gözünden çıkarmış
meşrutiyetçi olmak şartıyla
tarafsız hükümete bile razıdır
Harbiyelilerin Kaygıları :
Vahdeti’nin bu yazısı karşısında Harbiye Mektebi öğrencileri Meşrutiyet tehlikede diye endişe ettiler
Ahrarcı bir Harbiye öğrencisi olan Ahmet Bedevi Kuran
bazı arkadaşlarını Mizancı Murat’a gönderdi
Kendisi de Mevlanzade Rıfat’a gitti
Bu bilgilerden Mevlanzade
Mizancı Murat
Kuran ile arkadaşları
Vahdet-i ve Said-i Kürdi arasında tanışıklık ve temas bulunduğu anlaşılmaktadır
Mevlanzade ve Murat Bey
Vahdeti adına teminat veriyor
hepsi de Meşrutiyetin ciddi bir tehlike içinde bulunmadığını teyid ediyorlardı
Bu şekilde teminat verebiliyorlardı
zira ayaklanmanın Abdülhamit tarafından değil
kendilerince çıkarıldığını biliyorlardı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul