Konu
:
Osmanlı Devletinde Hukuk Adalet Ve Yargı Sistemi
Yalnız Mesajı Göster
Osmanlı Devletinde Hukuk Adalet Ve Yargı Sistemi
11-25-2012
#
2
Prof. Dr. Sinsi
Osmanlı Devletinde Hukuk Adalet Ve Yargı Sistemi
Osmanlı mahkemelerinde idarî-hukukî ayrımı olmadığı gibi medenî-ceza ayrımı da yoktu
Sadece Tanzimat’tan önce askerî ve adlî mahkeme ayrımı vardı[34]
Tanzimat’tan sonra
ise askerlerin özel hukuka ilişkin işlerine de adlî mahkemelerde bakılmaya başlanmıştı[
34
]
Tek hakimin görev yaptığı mahkemelerde hakim
önüne gelen her türlü davayı karara bağlardı
Hatta günümüzdeki belediye b
aşk
anının bazı işleri ile noterlik işleri ile dahi hakimler ilgilenirdi[
35
]
Osmanlı devletinde hakim olabilmek için
yerli yerinde hüküm verebilen
anlayışı kuvvetli
dürüst ve güvenilir
şahsiyet sahibi
sağlam iradeli
hukuki meselelere ve yargılama usulüne vakıf ve davaları İslam hukukuna göre çözebilecek ilmi yeterliliğe sahip olması gerekirdi[
36
]
Hakimler bulundukları yerde adaletin temsilcisi olduklarından devletin siyasi ve idari meselelerine karışmazlardı[
37]
Osmanlı devletinde genel olarak hakimlerin bağımsız ve oldukları söylenebilir
Nitekim Fatih’in bir ustabaşı ile aralarındaki davada hakim Fatih’in aleyhine karar verebilmiştir[
38
]
Şüphesiz Osmanlı devletinin son devirlerine kadar ki huzur ve sükunu
hukuka hakkıyla riayet eden
hatır ve gönüle bakmadan hiçbir makamın tesir ve nüfuzuna kapılmayan
padişahın hukuka aykırı emirlerine itaat etmeyen hakimlerin varlığı sayesinde olmuştur[
39
]
Osmanlı yargı sisteminin genel olarak tek dereceli olduğu söylenebilir
Bununla birlikte devletin herhangi bir yerinde haksızlığa uğrayan veya mahalli hakimlerin vermiş olduğu kararların hukuka veya örfe aykırı olduğunu iddia edenler
valilerden veya askeri sınıftan şikayeti olan herkes ırk
dil
din
sınıf ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin Divân-ı Hümâyûn’a başvurabilirlerdi[
40
]
Divan-ı Hümayun her ne kadar bir yürütme organı gibi görev yapsa da
aynı zamanda burada yargılama da yapıldığını belirtmek gerekir
Hakimin kararı hukuka uygun ise onanır
değil ise yeniden ilgili mahkemeye gönderilerek davaya tekrar bakılması sağlanırdı
10- Yargı sisteminde düalizm devri
Tanzimat’tan önce ceza
ticaret ve hukuka ilişkin her türlü davaya şer’iye mahkemelerinde bakıldığını yukarıda ifade etmiştik
Tanzimat'tan önce Osmanlı devletinde yargı gücünü tek başına elinde bulunduran şer’iye mahkemeleri b
aşk
a bir ifade ile hakimlerin bu yetkileri XIX
yüzyılın ilk yarısından itibaren azalmaya başlamıştır
Daha Tanzimat’ın ilanından bir yıl sonra Meclis-i Ticaretin kurulması ile ticarete ilişkin yetkileri kısılmış
fakat tamamen ellerinden alınmamıştır
Yine aynı yıl çıkarılan ceza kanunnamesi ile cezaya ilişkin yetkilerinde de önemli kısıtlamalar olmuştur
İdari yargıya ilişkin olarak da Tanzimat’ın ilanından önce 1837 de kurulan Meclis-i Valay-ı Ahkam-ı Adliye ile zaten bu yetkileri ellerinden alınmıştı
Ayrıca hakimlerin yerel yönetim yetkileri tamamen kaldırılmıştır[
41
]
Böylece daha Tanzimat fermanı ilan edilmeden Osmanlı yargı sisteminde düalizm (ikilik) devri başlamıştı
Tanzimat’tan sonra bu düalizm daha da yaygın hale getirilmiş
şer’iye mahkemelerinin görevleri İslam özel hukukunun şahıs
borçlar
eşya ve aile hukukuyla sınırlandırılmıştır
Yine 1837 yılında İstanbul Hakiminin makamı Bâb-ı Meşihatdeki boş odalara taşınarak ilk kez resmi bir mahkeme binasında yargı görevi yerine getirilmeye başlanmıştır
Aynı yıl kazaskerlikler birer mahkeme olarak Bâb-ı Meşihate nakledilerek bütün hakimler doğrudan şeyhülislama bağlanmıştır
1838 de hakimlerin yetkilerini kötüye kullanmalarını önlemek ve mevcut usulsüzlükleri ortadan kaldırmak amacıyla Tarik-i İlmîye Dair Ceza Kanunname-i Hümayunu yürürlüğe konmuştur[
42
]
1916 tarihinde kazaskerlik ve evkaf mahkemeleri de dahil olmak üzere bütün şer‘iye mahkemeleri Adliye Nezaretine bağlanmış ve Temyiz mahkemesinde şer‘iye adıyla bir daire teşkil olunmuştu[
43
]
1919 yılında tekrar şeyhülislamlığa bağlanan şer‘iye mahkemeleri 1917 tarihli Usul-i Muhakeme-i Şer‘iye Kararnamesi ile sağlıklı bir yapıya kavuşturulmuştu
1924 tarihli Mehâkim-i Şer‘iyenin İlgasına ve Mehâkim Teşkilatına Ait Ahkam-ı Muaddil Kanun ile bu mahkemelere son verilmiştir[
44
]
1860 ’da ilk Nizamiye Mahkemesi olarak kabul edilen ticaret mahkemesinin kurulması
1868 de Divan-ı Ahkam-ı Adliye ve Şuray-ı Devlet ismiyle iki yüksek mahkeme oluşturulması[
45
] ve nihayet 1870 tarihli bir nizamname nizamiye mahkemelerinin yurt çapına yayılması ile Osmanlı adliye teşkilatında düalizm dana da yaygın hale getirilmiştir[
46
]
Bu mahkemeler şer‘iye mahkemelerinin yanında ikinci bir mahkeme olarak kurulmuş ve görevleri belirlenmiştir
Buna göre aile
miras
vakıf
şahsa karşı işlenen suçlar ve cezaları gibi hukuk-ı şahsiye davalarına şer’iye mahkemelerinde bakılmaya devam edilecek
unların dışında kalan hukuki anlaşmazlıklara ise
Divan-ı Ahkam-ı Adliye’de bakılacaktı
Divan-ı Ahkam-ı Adliye hukuk ve ceza olmak üzere iki kısımdan oluşuyordu
Her bir daire en az beş
en çok on üyeden oluşacaktı
Bu yüksek mahkeme
şer‘iye mahkemelerinde yürütülen şer‘i haklar
gayr-ı müslimlere ait özel davalar ve özel meclislerce görülen ticaret davaları dışında her çeşit ceza ve hukuk davalarına re’sen veya istinaf yolu ile bakabilecekti
Bir süre sonra Divan-ı Ahkam-ı Adliye
Adalet Bakanlığına çevrilerek başına da bu kurulun b
aşk
anı olan Ahmet Cevdet Paşa getirilmiştir[
47
]
Yargı sistemindeki bu değişikliklere rağmen
henüz bir usul kanunu yoktu
Mecelle’yi hazırlayan kurul 301 maddelik bir usul kanun tasarısı hazırlayarak Şuray-ı Devlet’e incelenmek üzere göndermişti
Burada incelendikten sonra Meclis-i Mebusan’a gönderilmiş olan kanun
harpler ve diğer siyasi sebeplerle görüşülemedi
Bu sırada Adalet Bakanı olan Said Paşa
medeni yargıdaki bu boşluğu doldurmak için
daha önce tercüme edilmiş ve Şuray-ı Devlette görüşülmüş olan Fransa’nın usul kanununu
Kanun-ı Esasinin verdiği yetkiye dayanarak muvakkat kanun olarak 1880 tarihinde Usul-i Muhakemat-ı Hukukiyye Kanunu
[48
] ismi ile yürürlüğe koydu[
49
]
Bu muvakkat kanun daha sonra bir kısım tadillerle Cumhuriyet devrine kadar yürürlükte kalmıştır
11- Yargıtay ve Danıştay’ın Doğuşu
Gerçekten ilk olarak 1837 tarihinde Meclis-i Valay-ı Ahkam-ı Adliye bağımsız bir yüksek mahkeme olarak Osmanlı adliye teşkilatına girmiştir
[50
]
Ancak bu bağımsız mahkeme sadece adli bir mahkeme olmayıp aynı zamanda kanun ve nizamnameleri hazırlayan bir danışma kurulu ve idari mahkeme[
51
] olarak ta görev yapmak üzere kurulmuştu
Görüldüğü üzere yine karmaşık bir yapıya sahiptir
Kanun ve nizamnameleri hazırlama yetkisi 1854 Meclis-i Ali-i Tanzimat’a devredilen bu meclis
daha sonra Meclis-i Ahkam-ı Adliye ismi ile tekrar birleştirilerek yine idari ve adli yargı alanında yüksek mahkeme olarak görevini sürdürmeye devam etmişlerdir
Adli yargı ile idari yargının birbirinden ayrılışı b
aşk
a bir ifade ile adli ve idari yüksek mahkemelerin tam olarak kuruluşu 1868 tarihinde olmuştur
Gerçekten 1868 de Meclis-i Ahkam-ı Adliyenin ikiye bölünerek Divan-ı Ahkam-ı Adliye ve Şuray-ı Devlet ismiyle iki yüksek mahkemenin oluşturulması bugünkü Yargıtay ve Danıştay’ın kesin şekilde kuruluşu olmuştur[
52
]
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul