Yalnız Mesajı Göster

Osmanlı Saray Hazinesinden Eserler

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Saray Hazinesinden Eserler



Binlerce yıldır evrensel boyutta itibar görmüş necefin Osmanlı kuyumculuğunda da ayrı bir yeri vardır 16yüzyıl başlarından itibaren Osmanlı kaynaklarında billurdan (neceften) yapılmış veya billurla süslenmiş eser adlarına rastlanmaktadır

Necefle ilgili bazı Osmanlı kayıtları:

TSM Arşiv, Defter 10026 yaprak 16a, Hicri 910 (1505) tarihli belge:
Ve bir kıta büyük dürr-ü necef
Ve bir kıta küçük dürr-ü necef
TSM Arşiv, Defter 5yaprak 2a, Hicri 919 (1514) tarihli belge:
Billur kapaklı gümüş sürahi ve bardak
Gümüşlü billur kaşık
TSM Arşiv, Defter 3/2 yaprak 8a, 1514-1515den sonraya tarihlenen belge:
Gülabdan an billur ma bend-i zer (Billurdan gülabdan altın şeritli)
TSM Arşiv, Defter 12 A-B 1090 (1680) tarihli belge:
Yaprak 19b
Tepesi ve dibi billur üzeri yakut ve zümrüt ile murassa çubuklu buhurdan
Karşısındaki notta: “Saadetlü Fatma Sultanın cihazları için verilmiştir Sene 1121” yazılıdır Daha sonraki dönemlerde bu defter üzerinden yapılan Hazinei Hümayun sayımlarımda benzer notlar görülmektedir Fatma Sultan, Sultan İbrahim (1640-1648)in kızı ve Vezir-i Azam İbşir Paşanın karısıdır
Aynı defterde yaprak 25b:
Sim üzere altun kaplama yakut ve zümrüt ile murassa billur alem –Taht-ı Şerifin kubbesinde- Osmanlı sedef ve bağa işçiliğinin başyapıtı olan, Sultan I Ahmed (1603-1617)in baldakenli bu tahtı günümüzde Hazine Bölümü ISalonda teşhirdedir Her yanı sayısız mücevherle bezeli tahtın kubbesindeki dört adet köşe babaları (topuzları) neceften yapılmıştır ve üzerleri zümrütlüdür Sözkonusu eser Arife Tahtı olarak da bilinir
Yaprak 68a:
Necef bardak ma kapak Adet 1Kapağında bir zümrütü vardır Bi hatt-ı Hümayun Harem-i Şerife teslim edildi (Padişahın yazılı izniyle Hareme verildi)



Necef Çekmece, 18yy sonu-19yy başı, Avrupa yapımı Necef ve altın 44x425x32 cm TSM2/38

Özellikle 1090 (1680) tarihli defterde bazen billur, bazen de necef olarak geçen örnekleri çoğaltmak mümkündür Bu arada billur ve necef terimlerinin dışında; örneğin yaprak 58ada: “Etrafı billur tahtalı (kesimli?) sim bendli ve müşebbek (ajurlu, kafesli) fener Adet 1 Bir beyaz sandık içinde sağır kıta elvan (çok renkli) cam zarfları ile memlu (süslü) zarf adet 7”şeklinde billur (necef) ve cam eşyanın ayrı ayrı belirtildiği görülmektedir Daha erken tarihli hazine defterlerinde de cam ve billur deyimleri ayrı eşyalar için kullanılmıştır Buradan billur veya necef olarak kaydedilmiş malzemenin necefi anlattığı cam eşyayı içermediği sonucu çıkmaktadır Tarihli necef örneklerden Yavuz Sultan Selimin necef saplı hançeri ile Sultan IAhmed (1603-1617) kitabeli tahtın kubbe köşelerindeki necef topuz ve alemi sayılabilir



Necef Maşrapa, 15 yy, Gotik tarzı Burgon Necef, altın, zümrüt, yakut, necef üzerinde 16yüzyılın ikinci yarısı Osmanlı kuyumculuğu Yükseklik: 20 cm, çap: 10,4 cm TSM 2/4 (Hazine-i Hümayun kitabı, s 130

Buraya kadar Osmanlı belgelerindeki pek çok necef billur kaydından sadece birkaçına dikkat çektik Özellikle 1680 tarihli Sultan IV Mehmed (1648-1687)in düzenlettiği defterde eşyalar erken hazine kayıtlarına göre daha ayrıntılıdır Necef eserlerin günümüze ulaşanlarını bu kayıtlardaki bilgilerle karşılaştırıp bazı değerlendirmeler yapmak mümkün olmaktadır



Necef Maşrapa, 16yy ilk yarısı, Osmanlı Necef ve metal Yükseklik: 14 cm, çap: 132 cm TSM 2/467

Hazine-i Hümayun, büyük bir imparatorluğun hazinesi olarak Osmanlıda üretilmiş eserler yanında dışarıdan gelmiş eşyaları da içeriyordu Hazine kayıtlarında Hindkari, Arabi, Acemkari (İran işi), Engürüskari (Macar işi) gibi deyimlerle sıkça karşılaşılır Bazen bu deyimler yerli veya yabancı kökenli ustaların genellikle saray atölyelerinde ürettikleri farklı üsluptaki eserleri tarif etmek için kullanılmıştır Bu durum, necefler için de geçerlidir Günümüzde Topkapı Sarayı Müzesi, Hazine Bölümü Koleksiyonunda bulunan necef eserlerin çoğunluğu Osmanlı işi olmakla birlikte az sayıda Avrupa ve Mughal (Türk-Hind) yapımı olanlar da bulunmaktadır



Mücevherli Necef Matara, 16yy sonu-17yüzyılın başı, Osmanlı Necef, altın, zümrüt, yakut, elmas Yükseklik: 30 cm, çap: 15 cm TSM 2/484 (Hazine-i Hümayun kitabı, s43)

Osmanlı necef eserleri, diğer kuyumculuk örneklerinde olduğu gibi 16yüzyılın başlarına kadar, Yavuz Sultan Selimin hançerinde görüldüğü gibi daha sade, ana malzemeyi öne çıkaran bir beğeni ile yapılmışlardır 16yüzyılın ikinci yarısında doruğa ulaşan Osmanlı kuyumculuğu, necef eserler konusunda da en göz alıcı örneklerini üretmiştir Ancak 17yüzyılın ortalarına doğru gerek metal eşyada gerekse diğer malzemelerden yapılan eserlerde önceki dönemlere ait örneklere göre daha sade bir üslup izlenir 18yüzyıldan başlayarak Batı beğenilerinin giderek artan etkisi hissedilir Bu dönemde Mughal tarzı daha yakından tanınır ve belli ölçüde kabul görür Ancak bütün bu akımlar içinde Osmanlının geçmişten gelen kendine özgü estetik anlayışı hemen her eserde göze çarpar

Hazinede yer alan, ele alacağımız örneklerden ilki necef Gotik maşrapadır Tek parça neceften oyulmuş gövde ve kapağı dikey hatlarda hafif fasetalı maşrapanın boyun kısmını çeviren kabartma bordürler ve köşeli kulbu 15yüzyıl Gotik eserlerin karakteristik özelliklerindendir Ejder biçiminde emziği, ağız ve kapak çemberleri ile ayağı gümüş üzerinde altın yaldızlıdır Ayak daha geç dönemde eklenmiş görünmektedir Burgun (Güney Fransa) işi olan eserin hazineye ne zaman geldiği bilinmemektedir (resim 2)

Gövde, ayak ve kulbu tamamen neceften yapılmış olan Barok stildeki necef sürahinin Batılılar tarafından Osmanlı Sarayına sunulduğu tahmin edilmektedir Ek yerleri, gümüş granüledir Necef yüzeyler kulbun dışında kazıma dal, yaprak desenlidir Gövdeye göre orantısız biçimdeki kıvrımlıkulpun üzeri yivlidir Ayak çapı ve kulpun ağırlığı sürahiye dengesiz bir görünüm verir



Sakal-ı Şerif Mahfazası, 16yy ikinci yarısı, Osmanlı Necef, altın, yakut, zümrüt Yükseklik: 8 cm, çap: 45 cm TSM 2/4735

17yüzyıl Geç Rönesans kuyumculuğu ve özellikle gövde üst bölümünde Rokoko stilini anıran yüzey süslemesi ile ilginç bir eser olan necef şekerlik İtalyan ve Fransız yapımıdır Şekerliğin sekiz dilimli gövdesi, ayağı ve iki kulbu neceftendir Gövdenin dış yüzeyi oyma ile üstte akantus yaprakları, ejder-kuş, motifleriyle yoğun biçimde desenlendirilmiştir Dibinde ince tarama hatlarıyla dalgalar arasında kanatlı deniz canavarları betimlenmiştir

Ejder biçiminde sonlanan iki kulbun ekyerleri ile ayak çemberi altın yaldızlı gümüştür ve üzerlerinde mineli, düz kesim yakutlu altın paftalar sıralanır Bu şekerliğin 1600 civarına tarihlenen Çekoslavak yapımı tek kulpu bir benzeri Paris Museum National d' Histoire Naturelle'de 758 numara ile kayıtlıdır
Ondördüncü yüzyıldan onsekizinci yüzyıla kadar İznik, Osmanlı İmparatorluğunun en önemli çini yapım merkezi olarak önem kazanmıştır İznikte seramik sanatı da çiniciliğe paralel olarak üstün bir estetik vasfa ulaşır



Mavi-Beyaz Düz Tabak yaklaşık 1535-45, çapı 326 cm'dir (Victoria&Albert Müzesi, Londra)

Uygulamada da kompozisyonlar ve motifler çiniye oranla bazı ayrılıklar gösterir Seramiklerin süslemesinde genellikle doğadan bitkisel motifler; lale, sümbül, menekşe, gül, şakayık gibi çeşitli çiçekler, bahar dalları gibi etkili motifler bulunmakla beraber, duvar çinisinde görülmeyen sembolik tasvirler, çeşitli hayvan ve kuş tasvirleri, çeşitli desenler ve aynı zamanda gemi tasvirleri; çeşitli yelkenliler, kayıklar, kadırgalar, kalyonlar stilize edilerek kullanılmıştır Bu örnekler çok üstün bir düş gücünün ürünü olarak görülmektedir



İznik Tabak yaklaşık 1585, çapı 30 cm (Louvre Müzesi, Paris)

Geleneksel Türk el sanatlarının hemen her şubesinde olduğu gibi seramik sanatında da Türkler gemi tasvirini severek kullanmışlar, süslemede seçkin örnekler meydana getirmişlerdir

Seramik süslemeciliği Osmanlı sanatının en yaratıcı olduğu alanlardan biridir Olağanüstü güzel çiçek stilizasyonunun Geleneksel Türk El Sanatlarımızdan çini ve seramik sanatında üstün bir başarı ile geliştiği bilinmektedir Emsalsiz çini, seramik örnekleri yapılmıştır

İznik çini sanatı ve seramiklerinde süsleme; sanatkarın düş gücüne, yaratıcı yeteneğine dayanan bağımsız bir yönde gelişme göstermiş, en güzel örneklerini vermiştir

Bu eserlerin bazılarının dünya sanat çevrelerinde “Milet işi”, “Rodos işi”, “Şam işi” olarak isimlendirildiğini ve çeşitlik kültürlere mal edildiğini görmekteyiz Bazı İznik seramik örneklerinin Haliç kıyılarında bulunmaları nedeniyle “Haliç işi” olarak isimlendirildiğini de biliyoruz





İznik Maşrapa yaklaşık 1575-85, yüksekliği 21 cm

Sıraltı tekniğinde yapılmış, silindirik formlu, kulplu maşrapa zemini birbirine paralel, üç sıra haline yelkenli gemi tasviri ile süslenmiştir Gemilerin tekneleri siyah renk, yelkenleri eflatundur Aralarında kale ve bulut motifleriyle birlikte kompoze edilmiş olup, renk uyumu mükemmeldir Maşrapanın ağız kenarını ve alt kısmını, aralarında kırmızı noktalar bulunan siyah çapraz yaprak motiflerinden meydana gelmiş bir bordür çevrelemektedir (Freer Gallery of Art, Washington)

İznik Maşrapa, 16yy

Sıraltı tekniğinde yapılmış, yukarıya doğru daralan, silindirik formlu, kulplu maşrapanın yüksekliği 19,5 cm, ağız çapı 11,5 cmdir Açık mavi zemin, birbirine paralel üç sıra halinde yelkenli gemi motifleriyle süslüdür Gemiler siyah renk tekneli, beyaz yelkenlidir Aralarında kırmızı kabartma bulut motifleri bulunmaktadır Maşrapanın ağız ve alt kısım kenarını kırmızı göbekli, beyaz yarım çiçeklerden oluşan bir bordür çevrelemektedir Maşrapa dibinde siyah renkli (HAS) yazısı üretimin en kaliteli örneği olduğunu belirtmek üzere yazılmış olmalıdır (Özel Koleksiyon, Türkiye)

14yüzyıl ortalarında üretilen ilk İznik seramikleri kırmızı hamurdan yapılmıştır Süsleme sır altındadır Bu seramiklerin Selçuklu etkisi altında olduğu görülür

“Milet işi” olarak adlandırılan seramikler, 14yüzyılın sonlarından 16yüzyılın başlarına kadar İznik atölyelerinde üretilen seramiklerdir Bu seramiklerde iri taneli kilden, kırmızı hamur kullanılmış, kapların içi tamamen, dışı yarıya kadar kirli beyaz astarla kaplanmıştır Renksiz, şeffaf kurşun sıraltına uygulanan süsleme, kobalt, mavi, lacivert, firuze, mor ve az da olsa yeşil renkle boyanmıştır Çeşitli bitkisel motifler, rozet ve yıldızlar, değişik figürlerle serbest bir tasarım içinde kombine edilmiş olarak görülür İstanbul, “Saraçhane” kazılarında bulunan örnekler, kırmızı hamurlu İznik seramiklerinin 15yüzyıl sonuna ve daha sonra 1520lere kadar üretildiğini göstermiştir

İznikte 15yüzyılın sonuyal 16yüzyılın başlarında üretilen seramiklerde ince kilden elde edilen temiz ve sert beyaz hamur kullanıldığı görülür Daha önce kullanılan iri taneli, kaba kırmızı hamur terkedilmiş, yerini daha önce çinide kullanılan hamur almıştır Astar daha durudur Fırınlamada renksiz, parlak ve şeffaf sır kullanılmıştır Bu seramiklerde mavi rengin çeşitli tonlarının kullanıldığı görülür Mavi-Beyaz seramiklerin üretimi 17yüzyılın ortalarına kadar sürmekle beraber, bu zaman içinde form ve üslub değişiklikleri de görülür

Süslemede, saray nakışhanelerinde üslublaştırılmış motifler, rumi, hatayi, çintemani, çin bulutları, eşsiz çiçek motifleri, çeşitli bordür motifleri bir bütün olarak değişik kompozisyonlar içindedir

Bu sürede seramiklerin formlarında da pek çok denemeler yapılmıştır

Tabakların kenar bordürlerinde görülen stilize edilmiş dalga bordürleri, bilhassa gemi tasvirli çeşitli tabakların kenar bordürlerinde değişik kompozisyonlar içinde belirgin olarak yer almıştır



Gemi Tasvirli Gülabdan yaklaşık 1570-75, Yüksekliği 38,5 cm (Duca die Martina Müzesi, Napoli)

“Haliç işi” seramik ürünleri ise, yaklaşık 1520-1550 yılları arasında İznik seramik atölyelerinde, üretimde görülen bir süsleme tipidir Beyaz zemin üzerine mavi renk küçük çiçekler ve küçük çengel yapraklar, yapraklı sarmal dalların oluşturduğu iri yuvarlak madalyonlardan oluşan süslemede, madalyonların birleşme yerleri, rumi motifli kompozisyonlarla süslenmiştir Yaprak desenli bordürler değişik tip kaplarda kompozisyonu tamamlar Son yıllarda yapılan kazılar bu ürünlerin de İznik seramik atölyelerinde üretildiğini kanıtlamıştır

“Şam işi” 16yüzyıl ortalarına doğru İznik seramik atölyelerinde üretilen sert beyaz hamurlu, süslemede kobalt mavisi, firuze rengi yanında, yeşilin değişik tonlarıyla, mor ve eflatun renginin de kullanıldığı seramiklerdir Bu seramiklere yanlışlıkla “Şam işi” denmiş, Şamda imal edilen ürünlerle karıştırılmıştır

1963-64 yıllarında başlayan İznik kazılarında bu seramiklerin İznikte yapıldıkları ortaya çıkmıştır

16yüzyılın ikinci yarısı Türk sanatının olduğu gibi, geleneksel el sanatlarımızın bir dalı olan çini, seramik sanatının da en yüksek seviyede olduğu dönemdir

Çok renkli seramikler 16yüzyılın ortalarından 17yüzyılın sonuna kadar İznik atölyelerinde üretilen; renk, desen, üslub bakımından en başarılı seramik örnekleridir Bu yeni üslubda ilk defa sır altında kabarık kırmızı renk kullanılmıştır





İznik Maşrapa, 16yy

Sıraltı tekniğinde yapılmış, silindirik formlu, kulplu maşrapanın yüksekliği 22,5 cm, ağız çapı 11,5 cmdir Maşrapanın beyaz renk zemini, birbirine paralel üç sıra yelkenli gemi tasvirleriyle süslüdür Yelkenlilerin tekneleri siyah, köşkleri kırmızı, yelkenleri mavi renktir Aralarda bulunan mavi renk bulut motifleriyle kompoze edilmişlerdir Yurtdışında bulunan maşrapanın alt kısım kenarını bir bordür çevrelemektedir

İznik Sürahi, 16yy

Sürahinin yüksekliği 24,5 cm olup, kulpludur Sıraltı tekniğinde yapılmıştır Ağız kısmı dar, gövde kısmı birbirine paralel iki sıra yelkenli gemi tasvirleriyle süslüdür Tekneler siyah renk, yelkenleri beyaz zemin üzerine mavi çizgilidir Sürahinin boyun bölümünde de aynı motif bulunmakta, ağız kısmının kenarını kırmızı-siyah renklerde zencerek bordür çevrelemektedir Aralarda bulunan bulut motifleri kırmızı ve yeşil renkte kabartma tekniği ile yapılmış olup kompozisyonu tamamlamaktadır 16yüzyıl Türk seramik sanatının ender örneklerinden olan sürahi yurtdışında bulunmaktadır

Tezyinatta çiçek motiflerinde gül, sümbül, lale, karanfil gibi çiçeklerle, bahar dallarının da kompozisyonları görülür Sert ve kaliteli beyaz hamur, renksiz, şeffaf, sır; pürüzsüz beyaz zemin, sıraltına uygulanan mercan kırmızısı renginin yanında, zümrüt yeşili, kobalt mavisi, firuze rengi ve siyah renk, dönemin seramiklerinin karakteristiği olmuştur

17yüzyıldan itibaren İznikte kalitenin bozulduğu görülür 18yüzyılda üretim son bulur Kütahya çini ve seramikleri geleneği sürdürür

İznik seramik sanatında gemi tasvirlerinin seçkin örneklerini; çeşitli tip çukur ve yassı, ayaklı ve ayaksız, kenarlı ve kenarsız tabaklarda, çeşitli kaseler, kavanoz ve vazolarda, kadeh, ibrik ve sürahilerde, maşrapalarda, gülabdan ve çeşitli bardaklarda ve benzeri eşya üzerinde uyumlu stilizasyonlar içinde görüyoruz

Tarihi saltanat kadırga ve kayıklarının da hünkar köşklerinin iç ve dış süslemelerinde İznik yapımı çini ve seramik ürünlerin kullanıldığı bilinmektedir Bunlar genellikle hat kompozisyonlarıyla bezenmiş çeşitli panolar, levhalar ve kabaralardır Lacivert ve firuze renkli yıldız ve muhtelif formlarda şekillendirilmiş olan seramik kabaralar, tezniyatta bağa zemin üzerinde sedef süsleme, değerli taşlar ve gümüş çiçek motiflerini kapsayan çivilerle birlikte kompoze edilmişlerdir





İznik Sürahi yaklaşık 1580-90, yüksekliği 43,2 cm

Sıraltı tekniğinde yapılmış, boyun kısmı ince ve uzun, ortada boğumlu, kulpsuz bir sürahidir Boyun kısmının üst bölümü ve gövde kısmı birbirine paralel üç sıra yelkenli gemi tasviri ile süslüdür Gemilerin tekneleri siyah, yelkenleri beyaz renklidir Aralarda renkli bulut ve çiçek motifleri bulunmaktadır Sürahinin ağız kenarını ve gövde bonunu siyah-beyaz zencerek bordür çevrelemektedir (Victoria&Albert Müzesi, Londra)

İznik Tabak, 16yy

Sıraltı tekniğinde yahılmış tabağın zemini beyaz, ortasında iki direkli, iki yelkenli bir tekne tasviri ile bu tasvirin altında iki adet küçük yelkenli tasviri etrafında daha küçük tasvirler yer almakta Ortadaki yelkenlinin teknesi siyah, yelkenleri mavi renkte Teknenin arka kısmında stilize edilmiş bir fener motifi görülmekte Kırmızı renk bulut motifleri aralara serpiştirilmiş, ustaca bir kompozisyon ve renk uyumu sağlanmış (Victoria&Albert Müzesi, Londra)

Osmanlı çini sanatında, çeşitli devirlerde, çini-seramik merkezlerinde İznik, Kütahya ve Çanakkale seramiklerinde emsalsiz gemi tasvirleri, değişik aşamalarda devam ederek kullanılmıştır Bu gemi tasvirleri devirlerine göre en güzel kompozisyonlar ve renk uyumları içinde sanatkarlarının üstün yaratıcı güçleriyle yapılmıştır

Gemi tasvirli İznik seramikleri bugün, milli ve özel müzelerimizde teşhir edilmekte, şahısların özel koleksiyonlarında, pek çoğu da yurtdışındaki müzelerde ve özel koleksiyonlarda bulunmaktadır



İznik Sürahi, 16yy

1741974 yılında Bursa Türk ve İslam Eserleri Müzesi yetkilileri tarafından Yenişehirde müsadere edilen arkeolojik ve etnografik eserler arasında çok miktarda Bizans ve Osmanlı seramiği ele geçirilmiştir Bunların çoğu İznik seramikleri olup, bir kısmı formlarına tamamlanabilen ve tamamlanamayan parçalardır

14yüzyıldan 16yüzyıla kadar İznik Türk Çini seramik sanatının tekniklerin belirten bu seramikler, Bursa Türk ve İslam Eserleri Müzesine değerli bir seramik seksiyonu kazandırmıştır Bu parçalar arasında 16yüzyıla ait İznik yapımı bir sürahi gövde parçası üzerinde yelkenli bir gemi tasviri bulunmaktadır Gövde parçası daha sonra orijinal formuna tamamlanan sürahi, bugün yurdumuzda bulunan gemi tasvirli mavi-beyaz İznik Türk çini sanatının en güzel örneklerinden biridir Beyaz zemin üzerine mavi renkli yelkenli tasviri, bulut motifleriyle ender bir kompozisyon içinde sürahinin gövde bölümünü süslemektedir Sürahinin gövdesi ile boyun kısmının birleştiği yeri mavi zemin üzerine beyaz renk zikzak motifli bir bordür, gövde bölümünün altını ise beyaz zemin üzerine mavi renk bir bordür çevrelemektedir

Alıntı Yaparak Cevapla