Yalnız Mesajı Göster

Esbab-İ Nuzul

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esbab-İ Nuzul



KAAF SURESİ

38) Hasan ve Katade dediler ki: “Yahudiler şöyle demişlerdir: “Allah, mahlukatı altı günde yarattı, yedinci gün –cumartesi günü- istirahat etti” Yahudiler bu güne istirahat günü ismi verirler Bundan dolayı Allah Teala bu ayeti indirdi” (Mürsel hadistir Vahidi, Esbab-ı Nüzul)

İbn Abbas dedi ki: “Yahudiler Rasulullaha gelip göklerin ve yerin yaratılışından sordular Nebi (sav) buyurdu ki: “Allah, yeri Pazar ve Pazartesi günleri, dağları ve dağlardaki faydalı şeyleri salı günü, çarşamba günü ağaçları ve suyu, perşembe günü gökleri, Cuma günü ise yıldızları, güneşi ve ayı yarattı” Yahudiler: “Sonra ne oldu ya Muhammed?” dediler Buyurdu ki: “Sonra da Arşa istiva etti” Yahudiler dediler ki: “Eğer sözü tamamladıysan, gerçekten isabet ettin Demek ki bundan sonra istirahat etti” Bunun üzerine Rasulullah çok şiddetli gazaba geldi de bu ayetler nazil oldu” (Senedi zayıftır Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
İbn Abbas dedi ki: “Şüphesiz Yahudiler bir gün Rasulullaha gelip gökyüzü ve yeryüzünün yaratılışı hakkında soru sordular Nebi (sav) şöyle buyurdu: “Yüce Allah pazar ve pazartesi günü yeryüzünü, salı günü dağları ve içindeki faydalı şeyleri, çarşamba günü ağaçları, suları, madenleri, ovaları, perşembe günü semayı, cuma günü yıldızları, güneşi, ayı ve melekleri yaratmıştır Bunları tam –Onun tesbit ettiği- üç saat kala yaratmıştır İlk saatinde ölen kimselerin ölüm ecellerini, ikinci saatinde de insanlara fayda ve zararı dokunan afetlerin hepsini, üçüncü saatte de Ademi yaratmış, ona cennette mesken vermiş ve İblise kendisine secde etmesini emretmiş, son saatte de onu cennetten çıkartmıştır” buyurdu Yahudiler: “Sonra neyi ey Muhammed!?” dediler O da: “Sonra da Arşa istiva etti” diye buyurdu Onlar: “Şayet tamamlamış olsaydın isabet edecektin” dediler ve devamla: “Sonra da istirahat etti” dediler Bu sözleri üzerine Rasulullah çok sinirlendi ve bu ayet nazil oldu” (Sahih hadis Hakim; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
45) İbn Abbas dedi ki: “Bazı kimseler Rasulullaha: Bizi bir korkutsan! dediler Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” (İbn Cerir; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Bu hadisin bir benzerini Amr b Kaysdan mürsel olarak rivayet edilmiştir (İbn Cerir; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
19) Hasan b Muhammed b Hanefiyye dedi ki: “Rasulullah bir seriyye göndermişti Bu seriyye çarpışma sonucu bir çok ganimet elde etmişti Yanlarından geçen bir kavim de bu ganimetlere şahid olmuş ve bunlardan istemişlerdi Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” (İbn Cerir; İbn Ebi Hatim; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
55) Ali dedi ki: “Zariyat: 51/54 ayeti inince, bizler Nebinin bizden yüz çevirmekle emrolunduğu için helak olacağımızdan korktuk Sonra bu ayet nazil oldu, bundan sonra da içimiz ferahla doldu” (İbn Meni; İbn Rahaveyh; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Katade dedi ki: “Zariyat: 51/54 ayeti inince bu Rasulullahın ashabına oldukça ağır geldi, vahyin kesildiğini, azabın yaklaştığını sanmışlardı Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” (İbn Cerir; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
30) İbn Abbas dedi ki: “Kureyş kabilesi Nebiye karşı Darun-Nedvede toplandıkları zaman onlardan birisi: “Onu ölüm gelene dek iple bağlayalım ve tıpkı önceki helak olan Züheyir ve Nabiğa adlı şairler gibi o da helak olsun Çünkü o da onlar gibi şairdir Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” (İbn Cerir; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)

NECM

32) Sabit b Harisi Ensariden şöyle haber verdi: “Yahudiler küçük çocukları helak olduğunda: O, sıddıktır” derlerdi Bu haber Rasulullaha ulaşınca buyurdu ki: “Yahudiler yalan söylemiştir Allah Tealanın annesinin karnında yarattığı hiçbir nefis bulunmaz ki, o ya şaki veya said olmasın Bunu da ancak Allah bilir” Allah teala da o esnada bu ayeti indirdi” (Senedi zayıftır; Vahidi, Esbab-ı Nüzul; Taberani; İbn Münzir; İbn Ebi Hatim; (İbn Cerir; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
33) İbn Abbas, Suddi, Kelbi ve Müseyyeb b Şerih dediler ki: “Bu ayet Osman b Affan hakkında nazil oldu O, hayır hususunda tasadduk eder, harcardı Bunun üzerine onun süt kardeşi Abdullah b Ebi Serh: “Bu yaptığın nedir? Neredeyse hiçbir şeyin kalmayacak” dedi Osman da: “Benim çok günahım ve hatalarım var Dolayısıyla bu yaptığımla Allah tealanın benden hoşnut olmasını taleb edip Onun affını umuyorum” dedi Abdullah da ona dedi ki: “Deveni yüküyle beraber bana ver Senin namına bütün günahlarını ben taşıyayım” Osman da deveyi ona verdi ve buna şahit getirdi Sadakadan yapmış olduğu bazı şeyleri men etti Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi Bundan dolayı Osman bu işin en güzeline döndü ve güzel yaptı” (Senedi yoktur Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Mücahid ve İbn Zeyd dediler ki: “Bu ayet Velid b Muğire hakkında nazil oldu Bu zat Rasulullahın dinine tabi oldu Bu sebeple bazı müşrikler onu ayıplayıp dediler ki: “Büyüklerin dinini niçin terkedip, onlara sapık deyip, cehennemlik olduklarını iddia ettin?” O da: “Ben, Allahın azabından korktum” dedi Bunun üzerine müşriklerden bazısı malından kendisine birazcık verip tekrar şirke dönmesi halinde Allah Tealanın azabını onun namına yükleneceğine dair ona kefil oldu O da kendisini kınayana, kefil olduğu şeyin bir kısmını verdi Sonra cimrilik yapıp, men etti Allah teala da bu ayeti indirdi” (Mürsel hadistir Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
İkrime dedi ki: “Nebi (sav) bir gün gazveye çıkmış idi Bir adam da kendisi için bir binek istiyordu Ancak kendisini dışarıya çıkaracak bir bineği bulamadı Bir süre sonra arkadaşı ile karşılaşınca ona: “Bana bir şeyler ver” dedi O da: “Günahlarımı yüklenecek bir şey üzere sana kiraya veriyorum” dedi O da: “Evet” deyince Yüce Allah bu ayetleri indirdi” (İbn Ebi Hatim; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Derrac bin Ebil-Mesh dedi ki: “Savaşmak için bir seriyye yola çıktı Bunun üzerine bir adam gelip Rasulullahdan kendisini bindireceği bir binek istedi Nebi (sav) de: “Seni bindirecek bir bineğim yok” diye buyurdu Adam da hüzün ile geri döndü Yolda bineği olan bir adamın yanından geçti, halinden şikayette bulundu Adam da: “Seni bindirmeme izin ver Böylece orduya sevaplarınla yetişirsin” dedi O da: “Evet” dedi ve bindi Bunun üzerine bu ayetler nazil oldu” (Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
İbn Zeyd dedi ki: “Bu, müslüman olmuş bir adamdır” denildiğinde o şahsı ayıplayanlar “Yoksa sen atalarının dinini mi bıraktın da sapıttın Yoksa onların ateşte olduklarını mı söylüyorsun” dediler O da: “Ben Allahın azabından korkuyorum” diye cevap verdi Birisi: “Bana sana gelecek bütün azapları taşıyabileceğim bir şey ver, ondan bir şey versin” dedi O da: “Benim için artır Böylece de ondan bir şey artırana dek zorlaşı verir Ve kendisine şahitlik edecek bir yazı yazdı Bunun üzerine onun hakkında bu ayetler nazil oldu” (İbn Cerir; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
43) Aişe (ra) dedi ki: “Rasulullah gülen bir topluluğa uğradı da buyurdu ki: “Eğer siz, benim bildiğimi bilseniz çok ağlar, az gülerdiniz” Bu sebeple Cibril kendisine gelip bu ayeti indirdi Rasulullah şöyle buyurdu: “Kırk adım atmamıştım ki, Cibril bana rastladı da dedi ki: “Şu kimselere git ve onlara Allah azze ve cellenin şöyle buyurduğunu söyle: “Doğrusu, güldüren de ağlatan da Odur” (Suyuti bu hadisi ed-Dürr isimli eserinde İbn Merdeveyhe nisbet etmiştir Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
61) İbn Abbas dedi ki: “Rasulullah namazı huşu ile kılardı Müşrikler onun yanından geçtiklerinde oynayıp eğlenirlerdi Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” (İbn Ebi Hatim; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
KAMER SURESİ
1) Abdullah b Mesud dedi ki: “Ay, Rasulullahın zamanında ikiye bölündü Kureyş dedi ki: “Bu İbn Ebi Kebşenin sizi büyülediği bir sihirdir İsterseniz yolculara bir sorun” Yolculara sordular Onlar da: “Evet Ayın ikiye ayrıldığını gördük” dediler Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi” (İbn Cerir: 27/50; Buhari, Menakıb: 3636, 3871; Tefsir: 4864, 4865; Vahidi, Esbab-ı Nüzul; (Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Enes b Malik dedi ki: “Mekke ehli Nebiden bir mucize istemişti O da Mekkde –Allahın izniyle- ayı ikiye ayırmıştı” (Tirmizi; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
45) İbn Abbas dedi ki: “Müşrikler Bedir gününde Biz çokuz, kazanacak olanlar da biziz demeleri üzerine bu ayet nazil oldu” (İbn Cerir; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
47) Ebu Hureyre dedi ki: “Kureyş, kader konusunda münakaşa etti Nihayet Allah teala bu ayetleri inzal etti” (Müslim, Kader: 19/2656; Tirmizi, Kader: 2157; Tefsir: 3290; İbn Mace, Mukaddime: 83; Vahidi, Esbab-ı Nüzul; (İbn Cerir; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Ebu Umame el-Bahili dedi ki: “Bu ayet kaderciler hakkında nazil olmuştur” (Senedi cidden zayıftır Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Ata dedi ki: “Necranlı Eskaf, Rasulullaha geldi ve dedi ki: “Ey Muhammed, sen isyanların, denizlerin, göklerin, hasılı bütün işlerin bir kader çizgisinde akıp gittiğini iddia ediyorsun Ama masiyetlere gelince bu olmaz” Rasulullah: “Siz Allahın düşmanlarısınız” buyurdu Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi” (Senedi zayıftır Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
İbn Ebi Zürare el-Ensari babasından şunu haber verdi: “Rasulullah bu ayeti okuyup şöyle buyurdu: “Bu ayet, bu ümmetin sonunda gelecek ve Allahın kaderi hakkında yalan konuşacak kimseler hakkında inmiştir” (Taberani, Mucemul-Kebir: 5/276; Heysemi, Mecmauz-Zevaid: 7/117; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Bukeyr b Useyd babasından şunu haber verdi: “Ben şunu derken Muhammed b Kabın yanındaydım: “Siz, beni kader hususunda dalıp giderken gördüğünüzde beni bağlayın Zira ben bir deliyimdir Hayatım elinde olan Allaha yemin ederim ki bu ayetler onlar hakkında inmiştir Sonra da Kamer: 54/47-49 ayetlerini okudu” (Mürsel hadistir Vahidi, Esbab-ı Nüzul)

RAHMAN

46) Ata dedi ki: “Ebu Bekir es-Sıddık bir günü kıyamet gününü, mizanı, cennet ve cehennemi düşünmüş, tefekkür etmiş ve bunu zikretmiş idi Bunların üzerine şöyle dedi: “Kendimi bu yeşilliklerden bir yeşil olarak ve bir hayvanın gelip beni yemesi olarak düşündüm ve ben de yaratılmadım” Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” (İbn Ebi Hatim; Ebu Şeyh Kitabul-Azame; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
İbn Şüzeb dedi ki: “Bu ayet Ebu Bekir Sıddık hakkında nazil olmuştur” (İbn Ebi Hatim; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)

VAKIA

28) Ebul-Aliye ve Dahhak dediler ki: “Müslümanlar Vecce –bu Taifte bulunan bol otlu bir vadidir- bakıtlar da, o vadinin kiraz ağaçları onların çok hoşuna gitti ve şöyle dediler: “Keşke bizim de böyle ağaçlarımız olsaydı!” Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi” (Mürsel hadistir Vahidi, Esbab-ı Nüzul; Beyhaki, Bas; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Ata ve Mücahid dedi ki: “Taif ehli kendileri için himaye olunan tatlı vadiyi istedikleri zaman –nitekim çok hoş ve güzel bir vadidir- insanların: “Cennette filan filan güzellikte bir vadi vardır dediklerini duyunca “Keşke bizim de şu zikredilen vadi gibi bir vadimiz ols” Dediler Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” (Said b Mansur, Sünen; Beyhaki, Bas; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
39) Ebu Hureyre dedi ki: “Rahman 55/13-14 ayeti inince bu müslümanlara ağır geldi Bundan dolayı bu ayetler indi” (Ahmed; İbn Münzir; İbn Ebi Hatim; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Urve ve Ruveym dedi ki: “Allah teala Rahman: 55/13-14 ayetlerini indirince Ömer ağladı ve şöyle dedi: “Ey Allahın Rasulü, bisz sana iman ettik ve seni tasdik ettik Halbuki bütün bunlarla beraber bizden ancak az bir grup kurtuluyor” İşte bu sebeple Allah teala bu ayetleri indirdi Bunun üzerine Rasulullah Ömeri çağırıp buyurdu ki: “Ey Hattab oğlu Ömer senin dediğin şey hususunda Allah vahiy indirdi de, evvelkilerden çok, sonrakilerden de çok bir grubu cennet ehli kıldı” Bunun üzerine Ömer dedi ki: “Rabbimizden razı olduk, rasulümüzü de tasdik ederiz” Rasulullah da: “Ademden bize kadar bir çokluk, benden Kıyamet gününe kadar da bir çokluk vardır Bu çokluğu ancak “Lailahe illallah” diyen kimselerden siyah deve çobanları tamamlayacaktır” buyurdu” (Mürsel hadistir Vahidi, Esbab-ı Nüzul; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul; İbn Asakir, Dımeşk Tarihi)
75) İbn Abbas dedi ki: “Rasulullah devrinde insanlara yağmur yağdı Rasulullah buyurdu ki: “İnsanlardan bazısı şükreden, bazısı da inkar edenlerdendir” Bazıları dediler ki: “Bu, Allah tealanın verdiği bir rahmettir” Bazısı da dediler ki: “Şu şu yıldızların düşmesi doğru çıktı” dedi Bunun üzerine bu ayetler nazil oldu” (Müslim, iman: 73/127; Taberani, Mucemul-Kebir: 12/198; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Rivayet olundu ki, Rasulullah bir sefere çıktı da bir konakta konakladılar Bu esnada onlara susuzluk isabet etti Yanlarında hiç su yoktu Bu durumu Rasulullaha söylediler O da şöyle buyurdu: “Bana haber verin bakayım Eğer ben, sizin için dua etsem, siz de yağmurla sulansanız, belki dersiniz ki: “Şu yağmur, şu yıldız sebebiyle bizi suladı” Onlar da dediler ki: “Ey Allahın Rasulü, bu yıldızlardan bahsedilecek bir vakit değildir” Bunun üzerine Rasulullah iki rekat namaz kıldı ve Allah Tealaya dua etti Derken bir rüzgar çıktı Arkasından da bir bulut ve müteakiben yağmura tutuldular Öyle ki vadiler su ile doldu Su kaplarını doldurdular Sonra Rasulullah Kabını suya daldıran bir adama uğradı Adam şöyle diyordu: “Biz, falan yıldız sayesinde sulandık” “Bu, Allahın rızkındandır” da demiyordu Allah teala işte bu sebepten dolayı bu ayeti indirdi” (Senedi yoktur; ed-Dürr: 6/162; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Ebu Hureyre dedi ki: Rasulullah buyurdu ki: “Rabbinizin ne dediğini görmediniz mi? Allah teala buyurdu ki: “Ben kullarıma hiçbir nimet ihsan etmem ki ona küfreden bir grup olmasın Derler ki: “Yıldızlar şöyle yaptı, yıldızlar böyle yaptı” (Müslim, iman: 72/126; Nesai, el-Mücteba, K İstiska: 3/164; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Ebu Hirze dedi ki: “Bu ayetler Tebük Gazvesinde bir ensarlı adam hakkında nazil olmuştur Öyle ki onlar bir bölgeye inmişlerdi Rasulullah onlara, oranın suyundan taşımamalarını emretti, sonra da gitti Başka bir bölgeye geldiklerinde yanlarında suyun olmamasından dolayı durumu Nebiye şikayet ettiler Bunun üzerine Nebi ayağa kalktı, iki rekat namaz kıldı sonra da dua etti Bu isteği üzerine Yüce Allah bir bulut parçası gönderdi ve onlara yağmur yağdırdı Sonra Ensardan birisi kavminden birisini münafıklıkla itham etti ve: “Yazıklar olsun sana! Görmüyor musun Nebinin duasını Bunun için Allah bize semadan yağmur yağdırttı” dedi O da: “Filanca yıldızdan dolayı bize yağmur yağdı” dedi” (Ebu Hatim; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)

HADİD

10) Muhammed b Fudayl dedi ki: “Bu ayet Ebu Bekir Sıddık hakkında nazil olmuştur İbn Ömer dedi ki: “Rasulullah oturuyordu Yanında Ebu Bekir bulunuyordu Ebu Bekirin sırtında bir aba vardı Göğüs kısmı yırtık idi Bu esnada Cibril gökten inip, Allahtan Ebu Bekire selam getirdi ve dedi ki: “Ey Muhammed bana ne oluyor ki, Ebu Bekiri üzerinde göğüs kısmı yırtılmış bir aba ile görüyorum?” Rasulullah da: “Ey Cibril, o malını fetihten önce bana harcadı!” buyurdu Cebrail de dedi ki: “Öyleyse Allah Tealadan ona selam söyle ve ona de ki: “Rabbin senin için şöyle buyuruyor: “Şu fakirlik halinde sen benden razı mısın yoksa kızgın mısın?” Rasulullah Ebu Bekire dönüp: “Ey Ebu Bekir bu Cibrildir Allah Tealadan sana selam getiriyor Allah teala senin için buyuruyor ki: “Şu fakirlik halinde sen benden razı mısın yoksa kızgın mısın?” Bunun üzerine Ebu Bekir dedi ki: “Rabbime mi kızacak mışım? Ben Rabbimden razıyım, ben Rabbimden razıyım” (Senedi zayıftır Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
16) Kelbi ve Mukatil dediler ki: “Bu ayet hicretten bir yıl sonra münafıklar hakkında inmiştir Onlar bir gün Selman-ı Farisiye sual ederek: “Bize Tevratta olanlardan anlat Zira onda çok acaip şeyler vardır” dediler Bunun üzerine bu ayet nazil oldu Başkaları da müminler hakkında indiğini söylemişlerdir” (Kelbi zayıftır Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Sad dedi ki: Kuran Rasulullaha indirildi de, o da onu insanlara bir zaman okumuştu Bunun üzerine insanlar da: “Ey Allahın Rasulü, bize biraz da kıssalardan anlatsan” dediler Allah Teala Yusuf: 12/3 ayetini indirdi Rasulullah bu ayeti bir müddet onlara okudu Bu sefer de: “Ey Allahın Rasulü, bize biraz konuşsan” dediler Bunun üzerine Allah Teala: “Allah sözlerin en güzelini indirdi” ayetini indirdi Bunların her birisi Kuran ile emrolunuyorlardı Bu sefer insanlar: “Ey Allahın Rasulü, bize biraz öğüt versen” dediler de Allah teala bu ayeti indirdi” (Hakim, Müstedrek: 2/345; Taberi, Tefsir: 12/90; Suyuti, ed-Dürr: 4/3; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Suddi, Kasımdan rivayetle dedi ki: “Rasulullahın ashabı (dünyaya) biraz meyledip gevşeyince, “Ya Rasulallah, bize bir şeyler anlat!” derlerdi Bunun üzerine Allah: “Biz sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz” ayetini indirdi Sonra da ashab yine meyledince “Ya Rasulallah, bize bir şeyler anlat!” derlerdi Bunun üzerine Allah bu ayeti indirdi” (Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Süfyan, Ameşden rivayetle dedi ki: “Rasulullahın ashabı Medineye gelince, zorluktan sonra elde ettikleri rahatlık sebebiyle önceden kazandıkları bazı şeyleri kaybetmeye başladılar Bunun üzerine Allah bu ayeti indirdi” (İbn Mubarek, Zühd; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Abdulaziz bin Ravad dedi ki: “Nebinin ashabının arasında mizah ile gülme ortaya çıkınca bu ayet nazil oldu” (İbn Ebi Şeybe, Musannef; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Mukatil b Hayyan dedi ki: “Nebinin ashabı mizahdan bazı şeylere kapılınca Yüce Allah bu ayeti indirdi” (İbn Ebi Hatim; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
28) İbn Abbas dedi ki: “Necaşinin ashabından kırk kişi Nebiye geldiler ve kendisi ile beraber Uhuda katıldılar Savaş sırasında kendilerine bir çok yaralar peyda olmasına rağmen onlardan ölen olmadı Müminlerin ihtiyaçlarını görünce dediler ki: “Ya Rasulallah! Bizler zengin kimseleriz Bizlere izin ver de mallarımızı müslümanlara bağışlayalım” Bunun üzerine onlar hakkında Allah: “Kendisinden önce kitap vermiş olduklarımızdan bazıları da ona iman etmişlerdir” ayetlerini indirdi Bu ayetler nazil olunca “Ey müslümanlar topluluğu! Bizden her kim kitabınıza iman ederse ona iki ecir, her kim de kitabınıza iman etmezse sizin ecirleriniz gibi bir ecir vardır” dediler Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” (Bilinmeyen bir senedle Taberani, Evsat; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Mukatil dedi ki: “Sabrettikleri ölçüde onlara ecirleri iki kat verilecektir” ayeti inince Kitap ehlinden iman edenler, Nebinin ashabına direk koşuverdiler ve: “Bize iki, size de bir ecir vardır” dediler Bu da ashaba ağır gelince Yüce Allah bu ayeti indirdi Böylece müminlere de tıpkı Kitap ehlinden iman edenler gibi iki ecir kılınmış oldu” (İbn Ebi Hatim; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
29) Katade dedi ki: “Rahmetinden iki pay verir” ayeti kitap ehlinin müslümanlara haseti sonucunda inmiştir Bundan dolayı Yüce Allah Kitap ehli hakkında bu ayeti indirdi” (İbn Cerir; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Mücahid dedi ki: “Yahudiler dedi ki: “İçimizden elleri ve ayakları kesecek bir nebinin çıkacağı yakındır” Dediler Nebi (sav) Araplardan çıkınca inkar ettiler ve Yüce Allah bu ayeti indirdi Yani Nübüvvet lutfunu bilmeleri” (İbn Münzir; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)

MÜCADELE SURESİ

1) Aişe şöyle dedi: “İşitmesi her şeyi kuşatan Allah ne yücedir! Şüphesiz ben Havle binti Salebenin konuşmasını dinliyordum da, sözünün bazısı bana gizli kalıyordu O, kocasını (Evs b Samit) Rasulullaha şikayet ederek şöyle diyordu: “Ey Allahın Rasulü, gençliğim elimden gitti Karnımı o kocama serdim Nihayet yaşım geçip, çocuğum kesilince bana zıharda bulundu Ey Allahım durumumu sana havale ediyorum” Kadın çok beklememişti ki Cebrail bu ayeti indirdi” (Buhari, Tevhid: 7386; Nesai, Talak: 6/168; Tefsir: 590; İbn Mace, Mukaddime: 188; Talak: 2063; Hakim, Müstedrek: 2/481; Vahidi, Esbab-ı Nüzul; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Aişe dedi ki: “Bütün sesleri istisnasız işiten Allaha hamd olsun Mücadele eden kadın gelip Rasulullahla konuşmuştu Ben o esnada evin bir kenarında bulunuyor, kadının ne dediğini anlayamıyordum Nihayet Allah teala bu ayeti indirdi” (Buhari, Tevhid: 7386; Nesai, Talak: 6/168; Tefsir: 590; İbn Mace, Mukaddime: 188; Talak: 2063; Hakim, Müstedrek: 2/481; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
2) Enes b Malik dedi ki: Evs b Samit, karısı Huveyle b Salebeye zıharda bulundu dakadın bunu Rasulullaha şikayet etti ve dedi ki: “Yaşlanıp da kemiğim incelince kocam bana zıharda bulundu” İşte bu yüzden Allah teala bu ayeti indirdi Bunun üzerine Rasulullah Evse: “Bir köle azad et!” buyurdu Evs: “Benim buna gücüm yetmez” dedi Bu sefer Rasulullah: “Birbiri ardına iki ay oruç tut” buyurdu Evs: “Ama ben bir günde iki öğün yemeği atlattığımda gücüm zayıflar” dedi Rasulullah: “O halde altmış miskini doyur” buyurdu Evs: “Ben ancak senin tarafından bana ulaşacak bir yardım bekliyorum” dedi Bunun üzerine Rasulullah ona onbeş salık (50 kilo) yiyecek yardımında bulundu Ta ki Allah çok mal verinceye kadar Allah Rahimdir İnsanlar onun yanında bunun bir mislini görürlerdi İşte bu, altmış fakire mahsustu” (İsnadı zayıftır Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Abdullah b Selam dedi ki: “Huveyle binti Salebe bana şunları anlattı: “Huveyle, Ubade b Samitin kardeşi olan Evs b Samitin nikahı altında idi Evs b Samit bir gün yanıma girip bana bir şey söyledi Sanki o, o gün biraz sıkıntılıydı Ben de ona karşılık verdim O da kızıp: “Sen bana anamın sırtı gibi ol” dedi Sonra da çıkıp kavminin toplandığı yere gitti Sonra tekrar bana dönüp, benden murad almak istedi Ben de ondan kaçındım Bunun üzerine bana sert davrandı Ben de ona sert davrandım Derken kadının zayıf erkeğe üstün geldiği şekilde ben de ona üstün geldim ve dedim ki: “Hayır, Huveylenin nefsi elinde bulunan Allaha yemin ederim ki Allah teala benim ve senin hakkında hükmünü verinceye kadar bana yaklaşmayacaksın”Sonra karşılaştığım bu durumu şikayet etmek üzere Rasulullaha geldim Buyurdu ki: “O, senin hem kocan hem de amcanın oğludur Allahtan kork da ona güzel bir şekilde arkadaşlıkta bulun” Nihayet ben çok beklememiştim ki bu mevzuya dair Kuran ayetleri indi Nihayet ayet keffaret kısmına gelince, Rasulullah bana: “O kocana söyle de bir köle azad etsin” buyurdu Ben de: “Ey Allahın Rasulü, vallahi onun yanında azad edeceği hiçbir köle yoktur” dedim Rasulullah: “O halde ardı ardına iki ay oruç tutmasını söyle” buyurdu Ben de dedim ki: “Ey Allahın Rasulü, vallahi o, oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlı bir kimsedir” Rasulullah: “O halde altmış miskini yedirsin” buyurdu Ben de: “Ey Allahın Rasulü, vallahi onun yanında yedireceği hiçbir şeyi yoktur” dedim Bunun üzerine Rasulullah buyurdu ki: “Bilakiz otuz salık (90 kg) ağırlığında bir hurma yardımında bulunacağız” Ben de dedim ki: “O halde ben de başka bir ark (30 sa) ile yardımda bulunayım Rasulullah da: “Güzel söyledin Haydi onu tasadduk et” buyurdu” (Ahmed, Müsned: 6/410; Beyhaki, Sünen-i Kübra: 7/389; Ebu Davud, Talak: 2214, 2215; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)

8) İbn Abbas ve Mücahid dediler ki: “Bu ayet Yahudiler ve münafıklar hakkında inmiştir Kendi aralarında müminlerden ayrı gizli gizli konuşurlar, sonra müminlere bakıp gözleriyle işaretleşirlerdi Müminler onların bu fısıltı hallerini görünce derlerdi ki: “Biz onları ancak sefere çıkan seriyyeler içerisindeki akrabalarımızdan ve kardeşlerimizden yana kendilerine katl veya ölüm veya bir musibet yahut da bir hezimet haberi erişip de, kalplerine tesir ederek onları mahzun eder bir halde görüyoruz” Onların akrabaları ve arkadaşları savaştan dönünceye kadar bu hal üzere devam ederlerdi Nihayet bu fısıltı uzayıp çoğalınca Müminler Rasulullaha şikayette bulundular Bunun üzerine Rasulullah onlara müslümanlardan ayrı olarak kendi aralarında gizli gizli konuşmamalarını emretti Fakat buna rağmen onlar, bu işten vazgeçmediler ve fısıldaşmalarına yeniden döndüler Allah teala da bu ayeti indirdi” (Senedi yoktur Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Mukatil b Hayyan dedi ki: “Nebi (sav) ile Yahudiler arasında bir muvadea bulunmaktaydı Sahabelerden birisi onların yanından geçtiği zaman aralarında oturup fısıldaşmaya başlarlardı Müminler de onların kendisini öldürme veya kerih görecekleri başka bir şey hakkında fısıldaşdıklarını zannederdi Bunun üzerine Nebi (sav) onları fısıldaşmaktan menetti Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” (İbn Ebi Hatim; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Abdullah b Amr dedi ki: “Yahudiler Rasulullaha: “Es-Samu aleykum” derlerdi Sonra da içlerinden: “Söylediklerimizden dolayı Allah bize azab etmeli değil miydi?” dediler Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
Aişe dedi ki: “Yahudilerden bir grup Rasulullaha gelip: “Es-Samu aleyke ya ebel-Kasım: Ölüm üzerine olsun ey Kasımın babası!” dediler Ben de dedim ki: “Ölüm size olsun ve Allah size böyle yaptı da” Rasulullah (sav) buyurdu ki: “Sus ey Aişe Zira Allah çirkin sözü ve onu işittirmeyi sevmez” Dedim ki: “Ey Allahın Rasulü, ne dediklerini görmedin mi?” O da: “Benim de onların söylediklerini Ve aleykum: Sizin üzerinize olsun! diyerek onlara çevirdiğimi görmedin mi?” buyurdu İşte bu ayet bu konuda nazil oldu” (Müslim: 11/2165; Nesai, Tefsir: 591; İbn Mace: 3698; Buhari: 6927; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Enes b Malik dedi ki: “Yahudinin biri Rasulullaha gelip: “Es-samu aleyke” dedi Bunun üzerine orada bulunan topluluk da, bu sözü ona iade ettiler Rasulullah da: “Onun ne dediğini anlıyor musunuz?” buyurdu Ashab da: “Allah ve Rasulü daha iyi bilir Ama selam verdi ey Allahın rasulü” dedi Rasulullah da: “Hayır öyle değil, fakat şöyle şöyle dedi Gidin onu bana getirin” buyurdu Onlar da gidip adamı kendisine geri getirdiler Rasulullah: “Es-samu aleykum” dedin değil mi?” buyurdu O da: “Evet” dedi Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu: “Ehl-i Kitaptan biri size selam verdiğinde siz de: “ve aleykum” deyiniz” Yani istediğin şey sana olsun demektir Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi” (Tirmizi, Tefsir: 3301; Buhari: 2926; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
10) Katade dedi ki: “Münafıklar, kendi aralarında fısıldaşmaktaydılar Bu durum müminlere ağır gelmekte ve onları öfkelendirmekte idi Bunun üzerine Allah bu ayeti indirdi” (İbn Cerir; Suyuti, Esbab-ı Nüzul Lübab-ı Nükul)
11) Mukatil dedi ki: “Rasulullah sofrada bulunuyordu Yer de dar idi O gün de Cuma idi Rasulullah Muhacirlerden ve Ensardan olan Bedir ehline ikramda bulunuyordu Bedir Ehlinden bir grup insan geldi Bunlar meclise gelmekte gecikmişlerdi Rasulullahın etrafına kendilerine yer açılmasını bekleyerek ayakları üzerine dikilmişlerdi Fakat meclistekiler onlara yer açmamışlardı Bu durum Rasulullahın çok ağırına gitti Etrafında Bedir ehlinden olmayanlara: “Kalk falanca, falanca sen de kalk” buyurdu Bunun üzerine meclisten Rasulullahın önünde dikilen Bedir ehli kadar ayağa kalktılar Bu durum yeniden kaldıranlara çok ağır geldi Rasulullah da onların yüzlerindeki bu hoşnutsuzluğu anladı Münafıklar Rasulullaha: “Siz arkadaşınızın (Muhammedin) insanlar arasında adaleti gözettiğini iddia etmiyor muydunuz? Oysa Allaha yemin olsun ki şu kişiler arasında adil davranmadı Bir grup mecliste yerlerini aldılar ve Nebilerine onlardan daha yavaş davrananları oturttu” Allah teala da bu ayeti indirdi” (Mürsel hadistir Ed-Dürr: 6/184; Vahidi, Esbab-ı Nüzul) 12) Mukatil b Hayyanın rivayetine göre bu ayet, zenginler hakkında nazil olmuştur Bunlar Rasulullaha gelirler, onunla çokça başbaşa kalırlar ve böylece meclislerde fakirlere galebe çalarlardı Nihayet onların bu uzun oturmaları ve başbaşa konuşmalarını Rasulullah hoş karşılamadı Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirerek, Rasulullah ile başbaşa konuşma esnasında emir buyurdu Fakat fakirlere gelince, onlara verecek birşey bulamadılar Zenginler ise cimrilik ettiler ve bu durum Rasulullahın ashabına zor geldi Nihayet ruhsat ayeti indi” (Mürsel hadistir Ed-Dürr: 6/184; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Ali b Ebi Talib şöyle dedi: “Şüphesiz Allahın kitabında bir ayet var ki benden önce hiçbir kimse onunla amel etmemiştir Benden sonra da hiç kimse onunla amel etmeyecektir Bu ayet Mücadele: 58/12 ayetidir Benim bir dinarım vardı Onu bir kaç dirheme sattım Böylece Rasulullah ile başbaşa her konuşmamda bir dirhem sadaka veriyordum Nihayet para bitti ve bu ayet Mücadele: 58/13 ayetiyle nesholundu” (Hakim, Müstedrek: 2/482; Suyuti, ed-Dürr: 6/184; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
14) Süddi ve Mukatilin rivayetlerine göre bu ayet, münafık olah Abdullah b Nebtel hakkında inmiştir Bu adam Rasulullahın meclislerine iştirak eder Onun sözünü Yahudilere ulaştırırdı Rasulullah odalarının birinde iken şöyle buyurmuştu: “Şimdi sizin yanınıza kalbi zorba bir kimsenin kalbi gibi olan ve şeytanın gözleriyle nazar eden birisi girecek” Derken Abdullah b Nebtel içeri girdi Bu adam mavi gözlü idi Rasulullah bu adama: “Sen ve arkadaşlarınız neye binaen bana sövüyorsunuz?” diye soru sordu Bu adam da böyle bir şey yapmadığına dair Allaha yemin etti Rasulullah kendisine: “Yaptın” buyurdu Bunun üzerine gidip arkadaşlarını alıp getirdi ve bunlar Rasulullaha sövmediklerine dair yemin ettiler Bunun üzerine Allah teala bu ayetleri indirdi” (Mürsel hadistir Ed-Dürr: 6/184; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
18) İbn Abbas dedi ki: “Rasulullah odalarının birisinde gölgeleniyordu Yanında müslümanlardan bir gurup bulunuyordu Gölge yavaş yavaş çekiliyordu Rasulullah ashabına buyurdu ki: “Dikkat edin, size şeytanın gözleriyle bakan bir insan gelecek O geldiğinde onunla konuşmayın” Derken mavi gözlü bir adam geldi Rasulullah onu çağırıp konuştu ve buyurdu ki: “Sen, falan ve falan kimseler neye istinaden bana sövüyorsunuz?” Rasulullah bunu deyip o kimseleri isimleriyle bir bir saydı Bunu müteakip adam gidip o kişileri çağırdı Onlar gelip Allaha yemin edip, Rasulullaha özür beyanında bulundular Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi” (Ahmed, Müsned: 1/240; Hakim, Müstedrek: 2/482; Taberani Mucemul-Kebir: 12/7; Heysemi, Mecmauz-zevaid: 7/122; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
22) İbn Cüreyhin bildirdiğine göre, Ebu Kuhafe Rasulullaha sövdü Bunun üzerine Ebu Bekir kendisine şiddetli bir tokat indirince Ebu Kuhafe yere düştü Bu haber Rasulullaha ulaştırılınca O Ebu Bekire dedi ki: “Sen bunu cidden yaptın mı?” O da: “Evet” dedi Rasulullah da: “Ona karşı haddi aşma!” buyurdu Ebu Bekir de dedi ki: “Vallahi kılıç yanımda bulunsaydı, elbette onu öldürürdüm” Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi (Mürsel hadistir Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
İbn Mesuddan rivayet olunduğuna göre bu ayet, Uhud günü babası Abdullah b Cerrahı öldüren Ebu Ubeyde b Cerrah ve Ebu Bekir hakkında nazil olmuştur Ebu Bekir Bedir günü oğlunu mübarezeye davet etti ve dedi ki: “Ey Allahın Rasulü, beni bırak Cenneti kazanan ilk topluluk içinde olayım” Rasulullah ona buyurdu ki: “Sen bizi kendi nefsinle metalandır ey Ebu Bekir Bilmez misin ki sen benim yanımda kulağım ve gözüm mesabesindesin” (Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Bu ayet Uhud günü kardeşi Ubeyd b Umeyri öldüren Musab b Umeyr, Bedir günü dayısı As b Hişam b Muğireyi öldüren Ömer, bir de Bedir günü Rabianın iki oğlu Utbe ve Şeybe ile Velid b Utbeyi öldüren Ali, Hamza ve Ubeyde hakkında nazil olmuştur” (Senedi yoktur Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
HAŞR

5) Allah Rasulü, Beni Nadra indiği vakit, onların kalelerini muhafaza altına aldı ve onların hurma ağaçlarını kesmeyi ve yakmayı emretti Bunun üzerine Allah düşmanları sabırsızlaştılar ve şöyle dediler: “Sulhu istediğini sen iddia ettin Meyve ağacını ve hurma ağacını kesenin sulhu nasıl olur? Sen iddia ettiğini buldun mu? O (Kuran) sana inip dururken yeryüzünde fesad ha?” Bu Rasulullaha çok ağır geldi Müslümanlar onların sözlerinden dolayı üzüntüye düştüler ve bunun bozgunculuk olacağı korkusuna kapıldılar Bu meselede ihtilafa düştüler Onların bazısı şöyle dedi: “Kesmeyiniz Çünkü Allah onlardan bizi faydalandırmıştır” Bir kısmı da: “Kesiniz” dedi Bunun üzerine Allah teala, kesmeyin diyenleri tasdik ederek, kesenlerin de helal işlediklerini bildirerek bu ayeti indirdi” (Bu hadis hasen ve gariptir Tirmizi, Tefsir: 3303; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
İbn Ömer dedi ki: “Allahın Rasulü, Nadrın hurmalıklarını yaktı ve kesti Orası ekilmeyen bir arazidir Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi” (Buhari, Megazi: 4031; Tefsir: 4884; Müslim, Cihad: 29/1746; Ebu Davud, Cihad: 2615; Tirmizi, Siyer: 1552; Nesai, Tefsir: 593; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
İbn Ömer dedi ki: “Allahın Rasulü, Nadrın hurmalıklarını yaktı ve kesti Orası ekilmeyen bir arazidir O yer hakkında Hassan şöyle diyor: “Beni Lüeyyin saadeti üzerine çöktü Büveyreye devam eden bir yangın” Bunun üzerine o yer hakkında bu ayet nazil oldu” (Buhari, Cihad: 3021; Müslim, Cihad: 30/1746; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
İbn Abbas dedi ki: “Bir Yahudi Rasulullaha geldi ve dedi ki: Ben ayakta duruyorum ve namaz kılıyorum Rasulullah da buyurdu ki: “Allah senin bu şekilde namaz kılmanı takdir buyurmuştur” Yahudi bu sefer: “Ben oturuyorum” dedi Rasulullah buyurdu ki: “Allah oturmanı takdir buyurmuştur” Yahudi dedi ki: “Ben şu ağacın başında durup onu kesiyorum” Rasulullah da: “Allah senin o ağacı kesmeni takdir etmiştir” buyurdu Cibril geldi ve şöyle dedi: “Sen, İbrahimin kavmine karşı hüccetini ortaya koyduğu gibi hüccetini ortaya koydun” Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi” (Suyuti, ed-Dürr: 6/188; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
6) Müfessirler, bu ayetin Beni Nadr hakkında indiğini söylemiştir Rasulullah Medineye geldiğinde, Beni Nadr Rasulullah ile savaşma konusunda anlaşma yaptı Rasulullah da onların bu teklifini kabul etti Rasulullah Bedir savaşını yaptı ve müşriklere galip geldi Beni Nadr dedi ki: “Vallahi bu, Tevratta vasfını bulduğumuz nebidir Onun görüşüne dönünüz” Rasulullah Uhud savaşını yaptı ve müslümanlar da yenilince, Beni Nadr anlaşmayı bozdu Rasulullaha ve müslümanlara olan düşmanlıklarını açığa vurdular Rasulullah onların etrafını kuşattı ve Medineden sürülmeleri karşılığında, onlarla anlaşma yaptı” (Ebu Davud, Harac ve İmare: 3004; Suyuti, ed-Dürr: 6/189; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
İbn Kab b Malikten, o da Rasulullahın ashabının birisinden şunu rivayet etti: “Bedir vakasından sonra Kureyş kafirleri Yahudilere mektup gönderdiler: “Sizler kuleleri ve halkaları olan kimselersiniz Siz, bizim ashabımızla mutlaka savaşacak veya şöyle şöyle yapacaksınız Bizimle sizin hanımlarınıza hizmet edenler –halhallar- arasına bir engel girmesin” Onların mektubu Yahudilere ulaşınca, Beni Nadr anlaşmayı bozmak üzere toplandılar Rasulullaha elçi gönderdiler Elçi: “Ashabından bize otuz kişi gönder Bizim de alimlerimizden otuz kişi yola çıksın Bizimle bulunduğumuz yerin yarısında buluşsunlar Senden gelen haberi dinlesinler Eğer seni tasdik eder ve sana inanırlarsa, bizim hepimiz sana inanırız” Rasulullah otuz ashabıyla birlikte yola çıktı Yahudiler de kendi alimlerinden otuz kişi gönderdiler Mübareze edilecek yerde karşı karşıya geldiklerinde, Yahudiler birbirlerine: “Onunla nasıl başedebilirsiniz? Onunla beraber, kendisinden önce ölümü seven otuz ashabı var” Rasulullaha elçi gönderdiler ve dediler ki: “Altmış kişiyiz Biz nasıl anlaşacağız? Sen ashabından üç kişi çıkar, biz de alimlerimizden üç kişi çıkaralım Eğer onlar sana iman ederlerse biz de sana iman eder ve seni tasdik ederiz” Rasulullah ashabından üç kişi ile birlikte çıktı Yahudiler de üç kişi çıkardılar Hançerlerini kuşandılar Rasulullahı

Öldürmek istediler Beni Nadrdan nasihatçı bir kadın, kardeşine haber gönderdi –O Ensardan bir müslümandı- O kadın kardeşine Beni Nadrın Rasulullah ile olan anlaşmayı bozmaya niyetli olduklarını haber verdi Kadının kardeşi de süratle haberi Rasulullaha ulaştırmak için yola çıktı Onların haberini gizlice Rasulullaha bildirdi Rasulullah geri döndü Sabah olunca onların üzerine ordu gönderdi Onları muhasara altına aldı ve onlara savaş açtı Bu hal, onlar az bir deve almaları ve halkayı terketmeleri karşılığı sürgün oluncaya kadar devam etti Halka bir silahtı Onlar evlerini harap ediyorlar ve kendilerine yarayabilecek odunları alıyorlardı Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi” (Ebu Davud, Harac ve İmare: 3004; Suyuti, ed-Dürr: 6/189; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
9) Yezid b Esam dedi ki: “Ensar şöyle dedi: “Ey Allahın Rasulü, arazimizi muhacir kardeşlerimizle aramızda taksim et” O da: “Hayır Ama onlar sizin sıkıntılarınıza mani olunlar, siz de meyveleri onlarla aranızda taksim edin Arazi sizin arazinizdir” buyurdu Onlar da dediler ki: “Biz razı olduk” Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi” (Mürsel hadistir Ed-Dürr: 6/195; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Ebu Hureyre dedi ki: “Rasulullah ehl-i Sufadan birisini, Ensardan biriyle gönderdi Ensarlı olan onu evine götürdü ve hanımına dedi ki: “Bir şey var mı?” O da: “Hayır, sadece çocukların azığı var” dedi O da hanımına: “Çocukları uyut Onlar uyuyunca çocukların yemeğini getir Yemeği koyduğunda lambayı söndür” dedi O da dediği gibi yaptı Ensar, önünde bulunan yemeği misafirine taksim etti Sabahleyin Rasulullaha gitti Rasulullah buyurdu ki: “Yaptığınız işten dolayı sema ehli bile harete düştü” Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” (Buhari, Menakib: 3798; Tefsir: 4889; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Abdullah b Ömer dedi ki: “Rasulullahın ashabından bir adama bir koyun başı hediye edildi O adam dedi ki: “Falanca adam ve ehlü iyali buna benden daha çok muhtaçtır” Ve onu o adama gönderdi Bu minval üzere koyunun başı ihtiyaçlı yedi ev arasında dolaştı durdu Böylece ilk adama geri döndü Bunun üzerine bu ayet indi” (Senedi zayıftır Hakim, Müstedrek: 2/484; Suyuti, ed-Dürr: 6/195; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)

MÜMTEHİNE SURESİ

1) Müfessirler şöyle dediler: “Bu ayet Hatıb b Ebi Beltea hakkında indi Ebu Amr b Sayfi b Haşim b Abdi Menafın azadlı kölesi Sare Mekkeden Medineye geldi Rasulullah da Mekkenin fethine hazırlanıyordu Rasulullah Sareye buyurdu ki: “Müslüman olarak mı geldin?” O da: “Hayır” dedi Rasulullah: “O zaman seni getiren şey nedir?” buyurdu O da: “Sizinle aynı aileden, aynı aşiretteniz ve azadlı köleyiz Çok şiddetle ihtiyaçlıyım Durumumu size arzediyorum ki bana bir şeyler veresiniz ve beni giydiresiniz” dedi Rasulullah ona buyurdu ki: “Senin Mekkeli gençler arasındaki yerin nedir?” –Kadın şarkıcı idi- O da: “Bedir vakasından sonra benden bir talepte bulunulmadı” dedi Rasulullah Abdulmuttalib oğulları ile Muttalib oğullarını ona bir şeyler vermeye teşvik etti Onlar da ona bir şeyler verdiler, onu giydirdiler ve yolcu ettiler Bu arada Hatıb b Ebi Beltea o kadına geldi Kendisine Mekkelilere verilmek üzere bir mektup verdi Bu mektubun ulaştırılması karşılığında da kadına on dinar verdi Mektupta şöyle yazıyordu “Allahın Rasulü sizi istiyor Ondan kendinizi koruyun” Sare yola çıktı Cibril gelip, Hatıbın yaptığını Rasulullaha haber verdi Rasulullah da Ali, Ammar, Zübeyr, Talha, Mikdat b el-Esved ve Ebu Mersedi kadının peşine gönderdi Bunların hepsi atlı idiler Rasulullah onlara buyurdu ki: “Hah bahçesine kadar gidiniz Orada bir kadın vardır O kadında Hatıbın müşriklere yazdığı mektup var Onu elinden alınız ve kendisini yoluna salıveriniz Eğer vermezse boynunu vurunuz” Onlar yola çıktılar ve bu mekandan ona ulaştılar Ona dediler ki: “Mektup nerede?” O da yanında mektup bulunmadığına dair yemin etti Eşyalarını aradılar fakat birşey bulamadılar Geri dönmeye niyetlendiler Ali dedi ki: “Allaha yemin olsun ki Rasulullah bize yalan söylemedi Biz inkar etmeyiz” Kılıcını çekti ve kadına dedi ki: “Mektubu çıkar, aksi halde seni soyundurur ve boynunu vururum” Dedi İşin ciddiyetini gören kadın mektubu örgüsünün arasından çıkardı O, mektubu saçlarının arasına saklamıştı Kadını yoluna saldılar Mektupla Rasulullaha döndüler Rasulullah Hatıba adam gönderdi Hatıb gelince mektubu gösterdi ve “Beni tanıyor musun?” diye sordu O da: “Evet” dedi Rasulullah: “Seni bu yaptığına zorlayan nedir?” diye sordu O da: “Ey Allahın Rasulü, vallahi ben, müslüman olduğum günden beri hiç inkar etmedim ve ihlasımda da seni hiç aldatmadım Müşrik akrabalarımdan ayrıldığım günden beri de onları hiç sevmedim Fakat muhacirlerden hiç kimse yoktur ki Mekkede bulunan aşiretine dokunacak bir kötülüğü men edecek bir kimsesi bulunmasın Onların arasında en garibi benim Oradaki ailem de ortada kalmıştır Ehlimden korktum İstedim ki onların yanında bir desteğim olsun Ve bildim ki, Allah onların üzerine bir şiddet indirecek Benim mektubum da onları hiçbir şekilde azaptan korumaz” Rasulullah onu doğruladı ve özrünü kabul etti Bunun üzerine bu ayet indirildi” (Buhari, Cihad: 3007; Megazi: 4274; Tefsir: 4890; Müslim, Fedailus-sahabe: 161/2494; Ebu Davud, Cihad: 2650; Tirmizi, Tefsir: 3305; Nesai, Tefsir: 605; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Ubeydullah b Rafi şöyle dedi: “Alinin şöyle dediğini işittim: “Rasulullah beni, Zübeyri, Mikdadı gönderdi ve dedi ki: “Hah bahçesine kadar gidin Orada yanında mektup bulunan bir kadın var” Biz hemen yola çıktık Atlarımızı birbirleriyle yarıştırıyorduk Bir de baktık ki kadına ulaşmışız Kadına: “Mektubu çıkar” dedik Kadın: “Bende mektup yok” dedi Ona mektubu kesinlikle çıkarmasını söyledik Aksi halde elbiselerini soyacağımızı duyurduk O da saç örgülerinin iplerinin arasından mektubu çıkardı Biz onu Rasulullaha getirdik O mektupta şunlar vardı: “Hatıb b Ebi Belteadan Mekkede bulunan müşriklerden bir grup insana, Rasulullahın bazı işlerini haber veriyor” Rasulullah buyurdu ki: “Ey Hatıb bu nedir?” Hatıb: “O hususta benim hakkımda acele etme Ben Kureyşle bitişik olan bir adamım Ama ben onlardan değilim Muhacirlerden her birinin Kureyşte akrabaları var Onlar oradaki adamlarını koruyor Benimse Mekkede bir yakınım yoktur İstedim ki bu yok olan imkanımla oradaki akrabalarım üzerinde bir elim bulunsun Vallahi ben dinimi şikayet eden bir fiil işlemedim İslamdan sonra küfre de rıza göstermedim Rasulullah da: “Doğru söyledi” buyurdu Ömer dedi ki: “Bırak
Beni ey Allahın Rasulü, şu münafığın boynunu vurayım” Rasulullah buyurdu ki: “O Bedirde bulundu Ne biliyorsun belki deAllah, Bedir Ehline baktı ve onlara şöyle dedi: “İstediğinizi yapın Ben sizi affettim” Bunun üzerine bu ayet indi” (Buhari, Cihad: 3007; Megazi: 4274; Tefsir: 4890; Müslim, Fedailus-sahabe: 161/2494; Ebu Davud, Cihad: 2650; Tirmizi, Tefsir: 3305; Nesai, Tefsir: 605; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
6) Allah müminlere diyor ki: “İbrahim ve onunla beraber olanlarda –nebilerden ve velilerden- müşriklerden akrabası olanların uyması gereken örnekler vardır” Bu ayet indiği zaman müminler müşrik akrabalarına düşmanlık ettiler ve onlara karşı düşmanlıklarını açığa vurup onlardan uzak durdular Allah teala müminlerin bu husustaki düşmanlıklarını şiddetli buldu ve Mümtehine: 60/7 ayetini indirdi Sonra bu onlardan çoğunun müslüman olmasını sağladı Onlarla kardeş ve dost oldular Birbirleriyle karıştılar, birbirleriyle nikahlandılar Rasululah da Ebu Süfyan b Harbin kızı Ümmü Habibe ile evlendi Ebu Süfyan onlara yumuşak davrandı Bu durum kendisine ulaşınca o zaman henüz müşrik olan Ebu Süfyan Rasulullah hakkında şöyle dedi: “Bu atın burnu yere sürtülmez” (Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Abdullah b Zübeyir, babasından şunu rivayet etti: “Kuteyle b Abdul-uzza, Ebu Bekirin kızı Esmaya hediyeler ikram etti Bunlar keler, yağ ve peynir idi O, bu hediyeleri kabul etmedi ve evine de onu sokmadı Aişe bu durumu Rasulullaha sordu: Rasulullah da Mümtehine: 60/8 ayetini okudu Bunun üzerine Esma hediyeleri kabul etti ve onu evine soktu” (Hakim, Müstedrek: 2/485; Heysemi, Mecmauz-zevaid: 7/123; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
10) İbn Abbas dedi ki: “Mekke müşrikleri Hudeybiye senesinde Rasulullah ile şöyle bir anlaşma yaptılar: “Mekkeden birisi Rasulullaha gelirse onu geri gönderecek fakat onun ashabından birisi Mekkeye gelirse, o Mekkede kalacak” Böyle bir anlaşmayı yazdılar ve onu imzaladılar Bu anlaşmadan sonra, Subeya binti el-Haris el-Eslemiye Medineye geldi Ardından da kocası geldi Ama o kafir idi Şöyle dedi: “Ey Muhammed, hanımımı bana geri ver Çünkü sen bizden sana gidecek olanları geri verme şartını kabul etmiştin Bu anlaşmanın daha mürekkebi bile kurumadı” (Senedi yoktur Suyuti, ed-Dürr: 6/205; Buhari, eş-Şurut: 2711, 2712; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Zühri dedi ki: “Urve b Zübeyrin yanına vardım Mümtehine: 60/10 ayetinden sordu Şöyle yazdı: Rasulullah Kureyşle Hudeybiyede şöyle anlaştı: “Velisinden izin almaksızın kendisine gelenleri geri çevirecek” Kadınlar hicret edince, oünların geri çevirilmesine Allah razı olmadı Gelen kadınlar imtihan edilecekler, İslama rağbet ederek geldikleri anlaşılanlar geri çevrilmeyecekler Ancak ayrıldıkları kocalarına mihirlerini verecekler Çünkü hanımlarından ayrı düşen müslümanlara mihirleri iade edilmiyordu” Allahın aranızdaki hükmü budur: “Kadınları yanınızda tutmak ve erkekleri geri çevirmektir” (Mürsel hadistir Suyuti, ed-Dürr: 6/206; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)

13) Bu ayet fakir müslümanlardan bir gurup hakkında inmiştir Müslümanların haberlerini Yahudilere ulaştırıyorlar ve bundan dolayı onların mahsullerinden, meyvelerinden faydalanıyorlardı Allah teala bu ayetle onları bu işten nehyetti (Vahidi, Esbab-ı Nüzul)

SAF SURESİ

1) Abdullah b Sellam dedi ki: “Rasulullahın ashabından bir grupla oturuyor ve aramızda konuşuyorduk Birbirimize: “Acaba hangi ameli işleyince o amel Allaha daha sevimli olur?” diye soruyorduk Bunun üzerine bu ayet nazil oldu” (Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
2) Müfessirler demişlerdir ki: “Müslümanlar şöyle diyorlardı: “Eğer Allah katında hangi amelin daha sevimli olduğunu bilsek, mallarımızla ve canlarımızla o işi bolca yapardık” Allah teala hangi işin kendi nezdinde daha sevimli olduğunu bildirmek için bu ayeti indirdi Uhudda imtihan olundular ve gerisin geri kaçtılar Allah teala da Saf: 61/3 ayetini indirdi” (Musannıf bu hadisin aslının olmadığını söyledi İbn Cerir: 28/55; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)

CUMUA

11) Cabir b Abdullah dedi ki: “Rasulullah Cuma günü hutbe okurken, Şamdan dönen bir kafile geldi On kişi hariç herkes Mescidden çıkıp kafileye gitti Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi” (Buhari, Cuma: 936; Buyu: 2058, 2064; Tefsir: 4899; Müslim, Cuma: 36/863; Tirmizi, Tefsir: 3311 Tirmizi bu hadis için hasen ve sahihtir, dedi; Nesai, Tefsir: 613; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Cabir b Abdullah dedi ki: “Rasulullah ile beraber Cumada idik Yiyecek taşıyan bir kafile geldi On iki kişi hariç herkes mescidden çıkıp kafilenin yanına gitti Bunun üzerine Cuma ayeti indi” (Buhari, Cuma: 936; Buyu: 2058, 2064; Tefsir: 4899; Müslim, Cuma: 36/863; Tirmizi, Tefsir: 3311 Tirmizi bu hadis için hasen ve sahihtir, dedi; Nesai, Tefsir: 613; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)
Müfessirler şöyle dediler: “Medine halkına açlık ve pahalılık isabet etti Dıhye b Halife el-Kelbi, bir ticaretle Şama döndü Onun dönüşünü halka duyurmak için davul çalındı O anda Rasululah da Cuma hutbesini veriyordu Herkes çıkıp gitti Mescidde sadece on iki kişi kaldı Ebu Bekir ve Ömer de bu on iki kişi arasında idi Bunun üzerine Allah teala bu ayeti indirdi Rasulullah da buyurdu ki: “Eğer hepiniz onlara tabi olup gitseydiniz ve sizden hiç biriniz burada kalmasaydı üzerinize bir vadi dolusu ateş, sel gibi gelirdi” (Suyuti, ed-Dürr: 6/221; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)

MÜNAFİKUN SURESİ

7) Zeyd b Erkam dedi ki: “Biz, Rasulullah ile bir gazvede idik Bizimle beraber bedevilerden bir grup insan da vardı Suya koşuyorduk, bedevi bizi geçiyordu Bir bedevi arkadaşlarını geçti Havuzu su doldurdu ve etrafını taşlarla çevirdi Üzerine de arkadaşları gelinceye kadar deri örttü Bu sırada Ensardan birisi geldi ve devesinin yularını su içmesi için salıverdi Bedevi onun böyle yapmasına karşı çıktı Ensardan olan, taşlardan birini çekti çıkardı ve aradan suyu akıttı Bunun üzerine bedevi bir odun parçası aldı Ensarlı olanın kafasına vurdu ve onu yaraladı Ensarlı da münafıkların reisi Abdullah b Übeyye geldi ve durumu ona haber verdi O adam Übeyyin arakadaşlarındandı Bunun üzerine İbn Übeyy kızdı ve şöyle dedi: “Rasulullahın yanındakilere infakta bulunmayın ki dağılıp gitsinler” Sonra arakadaşlarına şöyle dedi: “Medineye döndüğümüzde izzetli olan zelil olanı oradan çıkarsın” Bunun üzerine Zeyd b Erkam dedi ki: “Ben, amcamın atının arkasında bulunduğum sırada Abdullah b Übeyyin söylediklerini duydum ve amcama söyledim Amcam yürüdü ve Rasulullaha durumu haber verdi Rasulullah da İbn Übeyye elçi gönderdi O gelip yemin etti ve dediklerini inkar edip özür diledi Rasulullah onun sözlerini tasdik etti ve beni yalanladı Bunun üzerine amcam bana geldi ve şöyle dedi: “Sen Rasulullahın sana kızmasını ve müslümanların seni yalanlamasını istedin” Bunun üzerine ben son derece üzüldüm Bir aralık ben Rasulullah ile beraber yürüyordum O sırada Rasulullah bana geldi ve kulağımı hafifçe çekip yüzüme tebessüm etti Dünyalar benim olsaydı bu kadar sevinmezdim Sabah olunca Rasulullah bu ayetleri okudu
Bazı müfessirler ve siyerciler demişlerdir ki: “Rasululah Beni Mustalik gazvesinde bulundu ve onların sularından birinin başında konakladı Oraya Müreysi denilir Suyun başına bir takım kimseler geldiler Ömer b Hattab ile beraberinde Beni Gıfardan bir işçi geldi Onun adına Cehcah b Said deniliyordu Atının yularını çekiyordu Bu sırada Cehcah ile Sinan el-Cüheni (Hazrec oğullarının yeminli dostu idi) suyun başında biraz sıkıştılar ve birbirlerine vuruştular Bu sırada Cüheni: “Ey ensarlılar!” diye bağırdı Cehcah da: “Ey muhacirler!” diye bağırdı Muhacirlerden Cual denilen fakir birisi Cehcaha yardım etti Bunun üzerine İbn Ubeyy şöyle dedi: “Sen çirkin bir insansın Benim şöyle yapacağım şeye mani olan nedir?” Bunun üzerine Cual, Abdullaha karşı kötü şeyler söyledi Abdullah da dedi ki: “Senin anlaşmalı olduğu kimseyle anlaşmanı bozduracağım Bundan başka şeylerle de seni bıkıntıya sokacağım” Abdullah kızıp: “Yemin ederim ki onlarla bizim mislimiz şöyle demeye benzer: Besle köpeğini yesin seniBen Allaha yemin ederim ki biz Medineye döndüğümüzde izzetli olanlar zelil olanları oradan çıkaracaktır” dedi -İzzetliyle kendisini, zelillikle Rasulullahı kastetmişti- Sonra orada bulunan kavmine
döndü ve şöyle dedi: “Siz bu işi kendi kendinize yaptınız Şehirlerimizi onlara peşkeş çektiniz, mallarınızı bölüp onlara verdiniz Yemin ederim ki Cual ve arkadaşlarına yiyecek birşey vermezseniz, onlar boynunuza binmezlerdi Onların sizin beldenizden gitmeleri yakındır Muhammedin etrafından dağılıp gidinceye kadar onlara birşey vermeyin” Bu sırada Zeyd b Erkam orada idi ve onun dediklerini duydu da şöyle dedi: “Allaha yemin ederim ki, zelil de fakir de, kavmince buğzedilen de sensin Muhammed ise Allahın verdiği izzet ve müslümanların sevgisine mazhar olmuştur Allaha yemin olsun ki bu sözlerinden sonra artık seni sevmem” Abdullah: “Sus” dedi Ben o arada oynuyordum
Zeyd b Erkam Rasulullaha gitti Ömer b Hattab da orada idi Ömer dedi ki: “Bırak ey Allahın Rasulü, şunun boynunu vurayım” Rasulullah buyurdu ki: “O zaman Medinede bu iş çok ses getirir” Ömer: “Ey Allahın Rasulü, eğer muhacirlerden birinin hoş görmüyorsan, Sad b Ubade veya Muhammed b Mesleme yahut Ubade b Bişre emret öldürsünler” dedi Rasulullah da: “Bu takdirde halk: Muhammed ashabını öldürüyor! diye söylenir” buyurdu Rasulullah İbn Übeyyi çağırdı O da geldi Rasulullah ona: “Bana ulaşan şu sözlerin sahibi sen misin?” buyurdu Abdullah dedi ki: “Sana Kitabı indiren Allaha yemin ederim ki ben bir şey söylemedim Zeyd yalan söylüyor” Abdullah kavmi arasında şerefli ve büyük insan sayılırdı Ensardan orada bulunan biri dedi ki: “O bizim büyüğümüzdür Onun aleyhine olan, Ensarlı çoluk çocuğun sözlerine inanma Belki de onun sözlerini tam anlayamamış, karıştırmıştır” Rasulullah da onun özrünü kabul etti Ensarda Zeydi kınayanlar ve yalanlayanlar çoğaldı Bunun üzerine amcası ona dedi ki: “Rasulullah ve müslümanların seni yalanlamalarını ve sana günah nisbet etmelerini sen istedin” Zeyd, Rasulullahın yanına yaklaşmaya utandı Rasulullah geri dönüp giderken Useyd b Hudayrla karşılaştı Useyd ona: “Abdullahın dediği sana ulaşmadı mı? Rasulullah da ne demiş?” dedi Medineye dönünce izzetlilerin zelilleri çıkaracağını zannetti Useyd dedi ki: “Ey Allahın Rasulü, seni de mi çıkaracaklar? Yemin ederim ki istersen Sen onu çıkarırsın Yemin ederim ki zelil odur Sen azizsin” Sonra şöyle dedi: “Ona merhamet et Allaha yemin ederim ki seni Allah Medineye getirdiğinde onun kavmi, onu teveccüh için boynuna inciler diziyorlardı O senin ondan mülk aldığını görüyor
Abdullah b Übeyyin oğlu Abdullaha, babasının durumu hakkındaki haber ulaşınca, Rasulullaha geldi ve şöyle dedi: “Bana ulaşan habere göre, babamdan sana ulaşan eziyetten dolayı, onun öldürülmesini istiyormuşsun Eğer sen onu yapacak birini arıyorsan, emir buyur onun başını sana getireyim Allaha yemin ederim ki Hazrec kabilesinde ona ve babasına benden daha çok iyilik eden yoktur Ben korkuyorum ki babamın öldürülmesi işini benden başkasına veresin Abdullah b Übeyyi öldüren adamın insanlar arasında dolaşması da bana ağır gelir Ben de tutar onu öldürürüm ve böylece kafire karşılık mümini öldürmüş olurum Böylece ateşe girerim” Bunun üzerine Rasulullah buyurdu ki: “Bizimle babanız arasındaki dostluk iyidir Bundan sonra da iyi olacaktır
Rasulullah Medineye geldiğinde Zeyd b Erkam dedi ki: “Ben, üzüntümden ve utancımdan dolayı evimde uzak oturdum Allah teala beni tasdik, Abdullah b Ubeyyi de yalanlama hususunda Munafikun suresini indirdi Bu sure inince Rasulullah Zeydin kulağının hakkını verdi (işittiğini tasdik etti) Buyurdu ki: “Ey Zeyd Allah seni tasdik etti ve senin kulağının hakkını verdi
Bu arada Abdullah b Ubeyy, Medine yakınlarına gelmişti ve şehre girmek istiyordu Oğlu Abdullah da geldi Devesini Medine yollarının toplandığı yere çökertti Oğlu gelince Abdullah b Ubeyy dedi ki: “Senin arkandaki nedir? Yazıklar olsun sana? Oğlu da cevaben dedi ki: “Hayır vallahi Rasulullah izin vermedikçe seni Medineye katiyyen sokmayacağım Bugün izzetlinin ve zelil olanın kim olduğunu bilesin” Abdullah b Ubeyy oğlunun kendisine yaptığını Rasulullaha şikayet etti Rasulullah ona yolu açması ve onu bırakması için haber gönderdi Bunun üzerine Abdullah b Ubeyy oğlunun kendisine yaptığını Rasulullaha şikayet etti Rasulullah ona yolu açması ve onu bırakması için haber gönderdi Bunun üzerine Abdullah b Ubeyyin oğlu dedi ki: “Dikkat et Rasulullahın emri geldi Ne güzel oldu” Abdullah b Ubeyy de Medineye girdi Bu sure indiği zaman İbn Ubeyin yalanı ortaya çıktı Kendisine: “Ey Eba Hubab, bu sure senin hakkında indi Ne kadar şiddetli bir şey Rasulullaha git affını iste” O bundan başını çevirdi Bu konuyla ilgili ayet Munafikun: 63/5 ayetidir” (Tirmizi, Tefsir: 2313; Tirmizi bu hadise hasen ve sahih dedi Buhari, Tefsir: 4900-4904; Müslim, Münafıkların sıfatları ve ahkamı: 1/2772; Nesai, Tefsir: 617; Vahidi, Esbab-ı Nüzul)

Alıntı Yaparak Cevapla