Yalnız Mesajı Göster

Zikir Ve Usulü

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Zikir Ve Usulü



Zikir Ve Usulü

Zikir Yapanın Takınacağı Tavır

Zikir yapanın en mükemmel vasıfları takınması gerekir: Bir yerde otu-ruyorsa, kıbleye yönelir Başını eğerek sükûnet ve vakarla, huzur ve huşu ile oturur Eğer bu hallere riayet etmeyerek zikir yapılırsa caizdir ve bunu yapan hakkında bir kerahet olmaz Fakat özürsüz olarak böyle bir dav*ranışla en faziletli hal terk edilmiş olur Bu hususta kerahet olmadığına delil, Allah Tealâ Hazretlerinin şu âyetidir:

"Gerçekten göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün değişip durmasında, akıl sahibleri için (Allah´ın kudret ve azametine delâlet eden büyük nişanlar ve) alâmetler vardır Ayakta iken, otururken, yatarlar*ken Allah´ı zikredenler ve göklerle yerin yaratılışı üzerinde düşünen*ler [14]

8- Hazreti Aişe (Radıyallahu Anha) şöyle demiştir:

"Ben hayız halde iken, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kucağı*ma yaslanıp Kur´an okurdu"[15] Bir rivayette de: "Ben hayız iken, Pey*gamberin başı kucağımda idi" şeklindedir[16]

Yine Hazreti Aîşe´den (Radıyallahu Anha) şöyle dediği nakledilmiştir: "Ben divan üzerine yaslanırken (yatarken) hizbimi [17]adet edindiğim ez-kârımi) okurum"

Zikir Yeri Nasıl Olmalıdır

Zikir yapılan yerin, insanı meşgul edecek şeylerden boş olması ve te*miz bulunması gerekir Çünkü bu, anılana (Allah´a) ve zikre hürmet ba*kımından daha büyük saygı, ifâde eder Bunun için, mescidlerde ve şe*refli yerlerde zikir övülmüştür

Büyük İmam Ebû Meysere´den (Radıyallahu Anh) nakledildiğine gö*re şöyle demiştir: "Allah Teâlâ, ancak pâk yerde zikredilir"

Zikir yapanın ağzının da temiz olması uygundur; eğer ağzında deği*şiklik varsa, onu misvak (fırça) ile temizler Bedeninde veya ağzında pis sayılan bir şey varsa, onu su ile yıkayarak giderir Böyle bir halde zikir yapmak mekruh ise de haram değildir

Ağzında (İçki gibi) pislik varken Kur´an okumak mekruhtur Haram olduğu hususunda iki görüş var; sahîh olanı haram olmayıştır

Zikir Yapılmayan Yerler

Bil ki, zikir, şeriatın istisna ettiği haller dışında bütün ahvalde iyidir Zikirlerin bablarında geleceklere bir işaret olmak üzere biz burada bir kıs*mını anlatacağız Zikrin yapılmaması gereken yerler:

Büyük-küçük abdest bozarken, cinsî münâsebet halinde iken, hatibin sesini duyan kimse için hutbe okunurken, namaza durulduğu zaman an*cak Kur´anla meşgul olunur; meşru olan dualardan başkası namazlarda yapılmaz (yalnız rükû ve secdesi olmayan cenaze namazında yapılabilir), uyku bastırmışken zikir yapmak mekruhtur Yolda ve hamamda mekruh olmaz Daha doğrusunu Allah bilir

Zikirden Maksad Kalbin Huzurudur

Zikirden maksad, kalbin huzurudur (kimin huzurunda ne yaptığını bil-mesidir) O halde zikir yapanın maksadı bu olmalı ve bunu elde etmeye düşkün bulunması gerekir Zikir sözlerinin mânâ ve lafızları üzerinde dü*şünmeli ve mânâsını anlamalıdır Kur´an okumakta mânâyi anlamak ge*rekli olduğu gibi, zikirde de bu gereklidir; çünkü ikisi de maksud olan ibâdet manasında müşterektirler Bundan dolayı sahîh olan muhtar mez-hebde, zikir yapan kimsenin "Lâ İlahe İllallah "daki "Lâ" yi uzatması müstahab kabul edilmiştir; çünkü burada mânâyı düşünmek vardır (Hayır, hayır, asla Allah´dan başka ibâdet edilecek bir ilâh yoktur, şeklinde dü*şünülüp bilinmelidir) Allah daha iyisini bilir

Belirli Vakitlerde Yapılan Zikirler

Bir kimsenin gece yahud gündüz vaktinde yahud namaz sonunda ya hud herhangi bir halde zikirden bir vazifesi var da, onu yapmaya imkân bulamayıp kaçırmış olursa, onu ihmal etmeksizin imkân bulduğu zaman yerine getirmelidir Çünkü o zikre devamı âdet edindiği zaman, onu ka*çırmak için bir sebeb çıkarmaz Fakat onu kaza etmekte gevşeklik yapar*sa vaktinde de o zikri kaçırması kolaylaşmış olur

9- Ömer İbni´l-Hattab (Radıyallahu Anh) Hazretlerinden rivayet edil*gine göre demiştir ki, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle bu*yurmuştur:

"Kim okumasını âdet edindiği zikrini yahud ondan bir kısmını (gece*leyin yerine getirmeyip) uyur da sonra onu, sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa, geceleyin onu okumuş gibi kendisine sevab yazılır"´[18]

Zikrin Arasına Giren İşler Ve Haller

Zikir yaparken ânz olan hallerde, bu haller sebebiyle kişinin zikrini kesmesi iyi olur Sonra engel durum ortadan kalkınca zikrine devam eder Ânz olan hallerden bir kısmı şunlardır:

Kendisine selâm verildiği zaman, selâma karşılık verir ve sonra zikre döner Yanında bir kimse aksırıpta "Elhamdü Lillâh" dediği zaman ona cevab olarak "Yerhamukellah" der sonra zikre döner Cuma hutbesinin okunduğunu işittiği zaman, zikrini kesip onu dinler Müezzinin ezan ve ikâmetini işittiği zaman, ona icabet eder (müezzinin kelimelerini tekrar*lar), sonra zikre döner Kötü bir şey gördüğü zaman onu giderir yahud iyi bir işe delâlet edip onu yapar yahud bir şey öğrenmek isteyene cevab verir, sonra zikre döner Yine uyku bastırdığı zaman yahud buna benzer çeşitli durumlar olduğu zaman hepsinde aynı şekilde hareket eder

Zikrin Kabul Edilmesinin Şartı

Namazda ve namazın dışında meşru olan zikirler, ister vacib olsun*lar, ister müstahab olsunlar, kendi nefsine duyuracak kadar bir sesle te*lâffuz edilmedikçe, bunlar sayılmaz ve hesab edilmezler; ancak zikrede*nin kulağı sağlam olup bir arızası bulunmamalıdır

Belli Bir Vakte Bağlı Olmaksızın Yapılan Zikrin Fazileti Hakkındaki Deliller

Allah Tealâ şöyle buyurmuştur:

"Kulun Allah´ı zikretmesi, diğer her şeyden daha büyüktür "[19]

"İbâdetle beni zikredin, ben de size sevabım vereyim"[20]

"O Yûnus (peygamber) eğer tesbîh edenlerden olmasaydı, insanların öldükten sonra dirileceği (kıyamet) gününe kadar balığın karnında bekliyecekti"[21]

"(Melekler) gece gündüz (Allah´ı) tesbîh ederler, bıkmazlar "[22]

"Allah´ı zikir her şeyden daha büyüktür" mealindeki âyeti kerime*yi, müfessirler şu manalarla tefsir etmişlerdir:

1- "Kulun Allah´ı zikretmesi, diğer bütün şeylerden daha büyüktür ve daha faziletlidir"

2- Katâde (Radıyallahu Anh) demiştir ki, bunun mânâsı "Allah"m zikrinde daha faziletli bir şey yoktur" demektir

3- İmam Ferra´ ve İbni Kuteybe şu manayı vermişlerdir

"Allah´ı zikir, tesbîh ve tehlîldir Bu da, kötü ve çirkin işlerden alı- koyma bakımından en büyük şeydir"

4- İmam Vakıdî´nin naklettiğine göre, İbni Abbas (Radıyallahu An-hüma) şu mana ile tefsîr etmiştir: "Allah´ın seni zikretmesi (mükâfatlan*dırması), senin onu zikretmenden daha büyüktür"

Bu tefsirlerden anlaşılıyor ki, zikrin iki yönü vardır Birisi kulluk gö*revi bakımından esas olan zikirdir Kul için, gerçek manada Allah´ı anıp onu yüceltmesinden daha büyük bir fazilet olamaz Diğeri de, yapılan bu zikir karşısında Allah´ın vereceği mükâfattır ki, bundan daha büyük bir şey olamaz Nitekim bir kudsî hadîste şöyle varid olmuştur:

"Kulum beni, kendi nefsinde zikredince, ben de onu zâtımda zikre*derim (onu, mükâfatlandırırım) Beni bir topluluk içinde zikrederse, ben de onu, kendilerinden daha hayırlı olan toplulukta (melekler topluluğun*da) anarım" (Sarih ibni Allân´dan özet)

Her Zaman Ve Her Yerde Yapılabilecek Dualar Ve Zikirler

10- Ebû Hüreyre´den (Abdurrahman ibni Sahr´den Radıyallahu Anh) otuz kadar ifade ile nakledildiğine göre demiştir ki, Peygamber Sallalla*hu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:1´ İki söz vardır ki onlar dile hafiftir*ler, terazide ağırdırlar; Rahman olan Allah´a sevimlidirler: (Bunlar:Sübhânelîâhi ve bihamidihî, SübhâneHâhil´azîmi)

"Allah´a hamd ederek O´nu noksanlıklardan tenzih ederim, Yüce Al*lah´ı tenzih ederim"[23]

11- Ebü Zer´üen (Radıyallahu Anh) bize rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle buyurdu:

"Allah katında en sevimli olan sözü sana bildireyim mi Allah´a en sevimli olan söz: (Sübhânelîâhi ve bihamdihî) dir" ve bir rivayette, de: Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´e soruldu, hangi söz daha faziletli*dir Peygamber buyurdu: "Allah Tealâ´nın melekleri için yahud kulları için seçtiği şu sözdür: Sübhânelîâhi ve bihamdihî (Allah´a hamd ederek onu noksanlıklardan tenzih ederim)[24]

12- Semüre b Cündeb´den rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallal*lahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

"Allah katında sözlerin en sevimlisi dörttür: Sübhânelîâhi, Elhamdü-lillâhi, Lâ ilahe iUallâhu, Allahu Ekber Bunlardan hangisi ile (Zikre) baş larsan zarar vermez"[25]

Sübhânellah: Allah noksanlıklardan münezzehtir Elhamdü Lillâh: Bütün hamdler (övgüler) Allah´a mahsustur Lâ İlahe İllallah: Allah´dan başka mâbud (ilâh) yoktur Allahu Ekber: Allah her şeyden yüce ve büyüktür 13- Ebû Mâlik El-Eş´ârî´den rivayet edildiğine göre demiştir ki, Peygam*ber Sallallahu Aleyhi ve Seîlem şöyle buyurmuştur:

"Temizlik îmânın yansıdır; Elhamdü Lillâh (Hamd Allah´a mahsus*tur), sözü teraziyi doldurur; Sübhânellah (Allah noksanlıklardan münez*zehtir) ve Elhamdü Lillâh, sözleri göklerle arz arasını doldururlar (yahud doldurur)"[26]

14- Aynı kitabda müminlerin annesi Cüveyriyye´den (Radıyallahu An-ha) rivayet edilmiştir:

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir sabah vaktinde sabah na*mazı için Cüveyriyye´nin (Radıyallahu Anha) yanından çıktı; Cüveyriyye de namazgahında oturuyordu, (zikrediyordu Sonra Cüveyriyye aynı na*mazgah üzerinde otururken (zikrederken) Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem kuşluk vakti (eve) dönmüş oldu Bunun üzerine Peygamber efen*dimiz hanımına şöyle buyurdu:

"Bugün senden aynlalı beri hep bu hal üzere mi durdun " Cüveyriyye:

- Evet, dedi Buna karşılık Hazreti Peygamber:

"Ben senden sonra üç kerre dört kelime söyledim ki, eğer senin gün boyu söylediklerinle onlar tartılaydı, söylediklerine ağır basardı (Üç kerre söylediğim sözler şunlardır):

(Sübhânellâhi vebihamdihî, adede haîgıhî ve rızâ nefsihî ve zînete arşihî ve midâde kelimâtihî)

(Allah´ın yaratıklarının sayısınca, Allah´ı noksanlıklardan tenzih ve O´na hamd ederim

Allah´ın zâtının razı olacağı kadar, Allah´ı noksanlıklardan tenzih ve O´na hamd ederim

Allah´ın arşının ağırlığınca, Allah´ı noksanlıklardan tenzîh ve O´na hamd ederim

Allah´ın kelimelerinin miktannca, Allah´ı noksanlıklardan tenzîh ve O´na hamd ederim)

Bir rivayette de şöyledir:

"Sübhânellâhi adede halgıhî, sübhânellâhi nzâ nefsihî, sübhânellâhi zînete arşihî, Sübhânellâhi midâde kelimâtihi)

(Allah´ın yaratıklarının sayısınca Allah´ı tenzih ederim, Zâtının rızâsın-ca Allah´ı tenzih ederim, Arş´ımn ağırlığınca Allah´ı tenzih ederim, kelime*lerinin mıkdarınca Allah´ı tenzih ederim[27]

15- (Hazreti Peygamberin, müminlerin annesi Cüveyriyye´ye Radiyalia-hu Anha - öğrettiği) o sözlerin lâfzı şudur:

"Dikkat et, o söyleyeceğin sözleri sana öğreteyim:

"Sübhânellâhi adede halkını, Sübhânellâhi adede halkıhî, Sübhânellâhi adede halkıhî"

(Mahlûkatının sayıysmca Allah´ı noksanlıklardan tenzîh ederim), üç de*fa

"Sübhânellâhi rıdâ nefsihî, Sübhânellâhi ndâ nefsihîT Sübhâneîlâhi ndâ nefsihî"

(Zâtının nzâsınca Allah´ı noksanlıklardan tenzîh ederim), üç defa

"Sübhânellâhi zînete Arşihî, Sübhânellâhi zînete Arşihî, Sübhânellâhi zînete Arşihî"

(Arş´m ağırlığınca Allah´ı noksanlıklardan tehzîh ederim), üç defa

"Sübhânellâhi midâde kelimâtihî, Sübhânellâhi midâde kelimâtihî, Sübhânellâhî midâde kelimâtihî"

(Kelimelerinin mikdarınca Allah´ı noksanlıklardan tenzîh ederim), üç defa"[28]

Alıntı Yaparak Cevapla