Yalnız Mesajı Göster

Akaid - İnanç Ve İmani Meseleler

Eski 11-04-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Akaid - İnanç Ve İmani Meseleler



Hastalıklar kimine rahmet kimine zahmettir

Allah'ım, şifa ver

Böbrek ve kalp yetmezliğinden tutun, şeker ve yüksek tansiyona, herhangi bir organında sürekli hastalık taşımaktan, her gün ilâç kullanmayı veya düzenli aşı olmayı gerektirenine kadar yığınla problem var

Sürekli olmasa da, ameliyatı veya ciddi bir tedaviyi şart kılan nice hastalıklarla karşı karşıyayız Yapılan istatistik araştırmalarda, yaşayan insanların beşte biri hastalardan oluştuğuna göre, hayatınızın bir döneminde ciddi bir hastalıkla ya karşılaşmışsınız ya da karşılaşacaksınızdır "Hayatımda bir aspirin bile kullanmadım" diyenler ise, hem çok azınlıkta, hem de çok gerilerde kaldılar

Eğer hasta sizseniz, acıyı bir kere çekersiniz Eğer anne baba, eş, kardeş veya ciğerpâresi evlâdınız ise, iki kez acı çekersiniz Özellikle ailenin en önemli iki direği olan eşlerden biri hastaysa, evde huzur ve sevinç kalmayabilir Çocuğunuz hastaysa, her gün kan ağlarsınız Kim bilir, bir türlü güneş ışığının doğmadığı uzun gecelerde yavrunuzun başında ağlarken, onun derdini çekmeye gönülden razı olursunuz Belki, "Allah'ım, şifa ver" diye dua ederken, "Evlâdımın yerine bu derdi ben çekeyim" bile dersiniz

Öyle hastalıklar vardır ki, hastane eviniz olur, yuvanızı unutursunuz "Hastane önünde incir ağacı/ Doktor bulamadı bana ilâcı" diye yanık bir türkü tutturan hasta, bir yanda "Çaresiz dertlere düştüm Doktor bana bir çare" şarkısını içli içli söyleyen komşusuna kulak kabartır Geçmez günler bir türlü Olmaz sabah hiçbir zaman Geceler sonsuz gibi gelir insana Yatağa esir olur, özgürlüğü özlersiniz hep

Ne doktora para yetişir, ne ilâca Belki bazen şanslı olduğunuzu düşünürsünüz "İyi ki, sıcak bir hastane yatağındayım İyi kötü bir doktorum, bazen azarlayıp fırça atsalar da hemşirelerim ve hasta bakıcılarım var" diye sevinirsiniz

Sağlığın kıymetini bilmek için hasta olmak gerekmiyor

İster kolayca tedavi edilebilsin, ister çok uzun sürsün tüm hastalıkların bize kazandırdıkları ve mesajları vardır

Bir kere sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Rabbimiz, hastalıkları bize işkence etmek için veriyor değildir O bizim acı çekmemizden ve ağlamamızdan memnun olmaz Sürekli mutlu ve sevinçli olmamızı ister Buna rağmen başta en sevdiği insanlar olan peygamberlere hastalıkların en ağırını verdiğine göre; bunda başka rahmet tecellileri vardır

Hem yarattığı her şeyde sayısız hikmetler bulunan O Hakîm–i Mutlak, hastalığı boş, anlamsız, sebepsiz ve gayesiz olarak vermiş olamaz Elbette hastalıklarda çok hikmetler ve gayeler vardır

Hastalık her şeyden önce Rabbimizin bize verdiği nimetlerin değerini takdir etmemize vesile olur Midemize, kalbimize, gözümüze gelen bir hastalık bu organlarımızın ne kadar kıymetli ve sağlıklı yaşamanın büyük bir nimet olduğunu anlatır bize Böylece sayıları belki de yüzü bulan maddî ve manevî organlarımızın ve duygularımızın paha biçilmez değerde olduğunu anlar, bunları bize ihsan eden Zat–ı Zülcelâle sonsuz şükrederiz

Burada şu soru aklınıza gelebilir:

"Sağlığın kıymetini bilmek için hasta olmak gerekiyorsa, kıymetli olan sağlığı tadamamış oluyoruz Sağlıklı olmadıktan sonra kıymetini bilmemiz bir anlam ifade eder mi?"

Nefsimize gelen bu sorunun cevabını vermek çok kolay…

Birincisi, hayatının belli bir döneminde hasta olan insanların sağlıklı organları ve sağlıklı yılları daha çoktur Dolayısıyla kıymetini öğrendiği sağlığı doya doya yaşıyor demektir Ömür boyu hasta olan insanlar yok denecek kadar azdır Meselâ, birkaç yıl hastalık çeken bir insan, ömrünün geri kalan kısmında sağlıklıdır

Bu konuda 18 sene hastalık çeken ve sabır kahramanı olarak bilinen Hz Eyyûb Aleyhisselâm'a, "Hastalığın geçmesi için Cenab–ı Hakka dua etsen olmaz mı?" diye soran hanımına verdiği cevap ne kadar ibretlidir:

"Benim bolluk ve refah içinde yaşadığım müddet 80 yıldır Çekmiş olduğum darlık ve sıkıntılı zaman ise, daha bu süreye ulaşmamıştır Bu durumda ben Allah'tan utanırım Ona bu hâlin üzerimden gitmesi için nasıl dua ederim"

Keşke dünyada iken biz de bu musibetlere uğrasayadık

Hem hastalık çektiğimiz organımız bir tane, bazen çok nadir olarak birkaç tanedir Ağır bir kalp veya karaciğer rahatsızlığı geçiren bir insanı düşünün Bu hâliyle tedavi edilince er geç şifaya kavuşabilmektedir

Acaba bütün organlarınızın rahatsız olduğunu düşünün Bir insan buna dayanabilir mi? Bırakın bütünü, aynı anda on hastalığı bulunan bir kimseyi hayal edin Yaşamak ölümden beter olmaz mı?

Demek her hâlimizde hastalığı verene şükretmemiz gerekmektedir

Hastalık aynı zamanda günahların affına ve sevapların kazanılmasına vesiledir Hadislerde, her hastalığın günahları affettirdiği, bir insanın kendi gayretiyle ulaşamayacağı makamlara yücelttiği belirtilir Hatta âhirette bazı kimselerin, hastaların ulaştığı makamları görünce, "Keşke dünyada iken biz de bu musibetlere uğrasaydık" diyecekleri anlatılır

Madem dünya hayatı gelip geçicidir, önemli olan sonsuz âhiret hayatıdır Bakî meyveler veren hastalıktan şikâyet etmek değil, sabretmek, belki bir şekilde memnun olmak gerekir

Hem küçük büyük herhangi bir hastalığa yakalanan kimse, Allah'ı ve âhireti daha çok düşünür Dünya heveslerine ve eğlencelerine dalmaz Bu netice ise, dünyalar verilse hiçbir şekilde yerini dolduramayacak kadar büyük bir kazançtır Kişinin, gelip geçici ve aldatıcı hayata dalmayıp sonsuz hayatına yönelmesinden daha önemli ne olabilir?

Hastalık insanı melekleştirir

Özelikle uzun süren hastalıklara yakalanan insanlar için hastalık, güzel bir mânevî hâl verir O kimseler âdeta bir ayakları dünyada, bir ayakları âhirette gibi yaşarlar Her an Allah'a dua eder, O'ndan medet isterler Dünyayı kalben terk eder, gönüllerini âhirete bağlarlar Ağır bir karaciğer rahatsızlığı geçiren kıymetli bir dostumuz meselenin bu yönünden ehemmiyetle bahsetmişti Gerçekten de ölümcül bir hastalığa yakalanmak dış görünüşü itibarıyla kötüdür; fakat sürekli âhirete hazır bir hâlde bulunmak mânen çok lezzetlidir Âdeta her an şahadeti bekleyen bir asker gibi, hâlis ve sırf Allah rızasını gözeten bir ruh hâleti vardır

Bir de hastaya bakanların durumu vardır Görünüşte çok zor, zahmetli, sıkıntılı olan bu hizmet de hem çok sevaplı, hem çok hikmetlidir Hastanın kazandığı mânevî hâl ve sevabın bir misli veya benzeri, hastaya bakanlar için de geçerlidir Eğer evimizde baktığımız hasta, babamız veya annemiz ise, bu hizmet bize âhiretimizi kazandıracaktır Peygamberimiz "Anne ve babasının ömrünün sonuna yetişip de cenneti kazanamayanın burnu sürtülsün" buyurmuştur Demek ki, onları memnun etmek, cenneti kazandıran bir hizmettir

Acelecilik öldürür, sabır yaşatır

Belki bir gün daha fazla yaşamayı başaran, tam o buluşun ortaya çıktığı zamana yetişecektir Belki kendini kötümserliğe ve ümitsizliğe atan birkaç gün sonra öğreneceği yeni bir tedavi usulünü göremeden gitmiş olacaktır 17 Ağustos depreminde iki kişi göçük altında kalmış Birisi sabırla kurtarılmayı beklemiş, diğeri dayanamayıp intihar etmiş Oysa tam intihardan birkaç saat sonra enkaz açılmış ve kurtarıcılar gelmişti Sabreden kurtuldu, diğeri öldü Sabırsızlığın sonunu görüyorsunuz Aynı husus, hastalıklar için de geçerlidir

Daima sabır, şükür, dua ve arayışla morali yüksek tutmak gerekir

Moral; sevinç, mutluluk, huzur, gülmek demektir Ağır bir hastalık geçiriyorsanız, ne yapıp edip sizi üzüntüye sevk edecek unsurlardan uzak durmalı, sizi sevindirecek yolları keşfedip uygulamalısınız Tek başına "gülmenin" bile en ölümcül bir hastalığı iyileştirdiğini duydunuz mu?

Norman Cousins, "Bir Hastalığın Anatomisi" isimli kitabında "çınlayan bir kahkaha"nın "içsel bir jogging" olduğunu belirtir Cousins, ağır bir kanser hastasıdır Doktorlar yaşama şansının yüzde birden bile az olduğunu söylerler Ama o kötümser olmaz En çok sevdiği komedyenlerin filmlerini alır ve kahkahalar atarak her gün izler Sonuç muhteşemdir Gülmekle, ümit ve cesaret kazanmış, iç organlarına hareket gelmiştir Şaşılacak şey: Norman Cousins, gülme sayesinde aksilikleri aşıp hayatta kalmayı başarabilmiştir

Allah'ın ihsan ettiği bir mucize olan gülmek, böyle olağanüstü bir etki gösterirse, hastayı mutlu edecek diğer davranışların yan yana geldiğini düşünün O hasta neden iyileşmesin?

Ağır hastaya kesinlikle kızmadan, onu kırmadan, sürekli iyi davranmak, güler yüzlü ve tatlı dilli olmak gerekir Eğer hasta dua ve tevekkülle kendisini besliyorsa iki kat mutlu olur

Kaynak: Beyan dergisi, 08-2004

Alıntı Yaparak Cevapla