Yalnız Mesajı Göster

Kur'an-İ Kerim Meali

Eski 11-04-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an-İ Kerim Meali



TEVBE SURESİ

1- Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklere:

2- Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediğiniz gibi gezip dolaşın Şunu da bilin ki, Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz Allah kâfirleri mutlaka perişan edecektir

3- Ayrıca büyük hac günü Allah ve Rasulü tarafından insanlara bir ilandır ki, Allah da Resulü de müşriklerle yapılan antlaşmalara artık bağlı değildir Eğer hemen tevbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır Yok yine tevbeden yüz çevirirseniz biliniz ki, Allah'ı yıldıracak değilsiniz Kâfirleri acı bir azap ile müjdele

4- Ancak kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size olan ahitlerinde hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiçbir kimseye yardımda bulunmamış olanlar bunun dışındadır Siz de onlarla olan antlaşmanızın hükümlerine antlaşma süresinin sonuna kadar uyunuz Muhakkak ki, Allah müttakileri sever

5- Şu haram aylar bir çıktı mı artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun Eğer tevbe ederler ve namaz kılıp zekatı verirlerse onları serbest bırakın Muhakkak ki, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

6- Eğer müşriklerden biri aman dilerse, ona aman ver Ta ki, Allah'ın kelâmını dinlesin Sonra onu güvenlik içinde olduğu yere kadar gönder Çünkü bunlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler

7- O müşriklerin Allah katında ve Resulü katında herhangi bir ahdi nasıl olabilir? Ancak Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız var ki, bunlar size karşı doğru durdukça siz de onlara doğru olun Allah (hainlikten) sakınanları elbette sever

8- Onlarla nasıl sözleşme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir fırsat geçse, hakkınızda ne bir antlaşma gözetirler, ne de bir yemin Dil ucuyla sizi hoşnud etmeye çalışırlar, fakat kalbleri o kadarına da razı olmaz Zaten onların çoğu fasıktırlar

9- Allah'ın âyetlerini az bir çıkara değiştirdiler de Allah yolundan engellediler Gerçekten de bunlar ne fena şeyler yapageldiler

10 Bir mümin hakkında ne bir yemin gözetirler, ne de bir antlaşma Bunlar işte böyle haddi aşan kimselerdir

11 Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar Biz âyetleri, bilen bir kavme açıklarız

12 Eğer verdikleri sözden sonra yeminlerini bozar ve dininize dil uzatırlarsa, o küfür öncülerini hemen öldürün Çünkü onların yeminleri yoktur Ola ki, vazgeçerler

13- Yeminlerini bozan, Peygamber'i yurdundan çıkarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size saldırmaya başlayanlara karşı savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer mümin iseniz her şeyden önce Allah'dan korkmalısınız

14- Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onların cezasını versin ve

onları rezil ve rüsvay etsin, yardımıyla sizi onlara muzaffer kılsın Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandırsın

15 Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin Allah dilediğine tevbeyi nasib eder Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir

16 Yoksa siz hep kendi halinize terk olunacağınızı mı sandınız? Allah'ın, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan, Resulü'nden, müminlerden başka kimseye sığınmayan ve başkaca sığınacak bir yer aramayanları görmediğini mi (zannediyorsunuz)? Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır

17- Müşrikler kendi inkârlarına kendileri şahit olup dururlarken Allah'ın mescidlerini imar etmeleri mümkün değildir Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir Ve onlar ateş içinde ebedi olarak kalacaklardır

18- Allah'ın mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah'dan başkasından korkmayan kimseler imar ederler İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır

19- Siz hacılara su dağıtma ve Mescid-i Haram'ı imar etme işiyle Allah'a ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptığı işi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında eşit olamazlar Allah zalimler topluluğuna hidayet ihsan etmez

20- İman edip de hicret edip, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katında en büyük dereceye sahiptirler İşte bunlar murada ermiş olan mutlu kullardır

21- Rab'leri, onları kendi katından bir rahmet, bir rıza ve bir cennetle müjdeler ki o cennette onlar için bitmez tükenmez nimetler vardır

22- Onlar orada ebedi kalırlar Çünkü en büyük mükâfat Allah katındadır

23- Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşılık küfürden hoşlanıyorlarsa, onları dost edinmeyiniz Sizden her kim onları dost edinirse işte onlar da zalimlerin ta kendileridir

24- Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez

25- İnkâr kabul etmez bir durumdur ki, Allah size birçok yerde yardım etti Özellikle Huneyn Günü ki, o gün kendi çokluğunuz size güven vermişti de o gün size onun bir faydası olmamıştı Yeryüzü bütün genişliğine rağmen başınıza dar gelmişti Sonra da bozguna uğrayarak gerisin geri dönüp kaçmaya başlamıştınız

26- Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetini (kalplere huzur veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediğiniz ordular indirdi de kendisini tanımayan kâfirleri azaba uğrattı Ve o kâfirlerin cezası işte budur

27- Sonra bütün bu olup bitenlerin arkasından Allah, dilediğine tevbe nasib eder Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir

28- Ey iman edenler! Müşrikler bir pisliktirler Artık bu yıldan sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar Eğer yoksulluktan korkarsanız Allah sizi dilediğinde lütuf ve ihsanıyla zenginleştirecektir Allah gerçekten alîmdir, hakîmdir

29- Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savaş yapın

30- Yahudiler, "Uzeyir Allah'ın oğlu" dediler, Hıristiyanlar da "Mesih Allah'ın oğlu", dediler Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir Daha önce inkâra sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!

31- Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir

32- Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar, Allah da razı olmuyor Fakat kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlamayı diliyor

33- O öyle bir Allah'dır ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kılmak için göndermiştir Müşrikler hoşlanmasalar da 34- Ey iman edenler, şurası bir gerçektir ki, yahudi hahamları ile hıristiyan rahiplerinin bir çoğu insanların mallarını haksız yere yerler ve Allah yolundan saptırırlar Bir de altın ve gümüşü hazineye doldurup, onları Allah yolunda sarfetmeyenleri bu yüzden acıklı bir azap ile müjdele!

35- O gün o altın ve gümüşlerin üstü cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak (onlara): "İşte bu kendi canınız için saklayıp biriktirdiğiniz şeydir Haydi şimdi tadın bakalım şu biriktirdiğiniz şeyin tadını!" denilecek

36- Doğrusu, Allah katında ayların sayısı oniki aydır Gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah yazısında (böyle yazılmıştır) Bunlardan dördü haram aylardır Bu da doğru olan dinin hükmüdür Bu sebeple bunlar hakkında nefislerinize haksızlık yapmayınız Müşrikler size karşı topyekün savaştıkları gibi siz de onlara karşı topyekün savaş açın Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir

37- O "Nesi'" (denilen bir haram ayı geciktirmek âdeti), olsa olsa küfürde fazlalıktır ki, kâfirler onunla şaşırtılır, onu bir yıl helâl, bir yıl haram sayarlar ki, Allah'ın haram kıldığının sayısına uydursunlar da Allah'ın haram kıldığını helâl kılsınlar İşte böylece kendilerine kötü işleri güzel gösterildi Allah da kâfir olan bir kavmi doğru yola iletmez

38- Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çıkın" denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki ahiretin yanında ancak pek az birşeydir

39- Eğer topluca savaşa katılmazsanız, O sizi acı bir azaba uğratır ve yerinize başka bir kavmi getirir ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsiniz Allah'ın herşeye gücü yeter

40- Eğer siz ona (Peygamber'e) yardım etmezseniz, Allah ona yardım eder Hani o kâfirler, onu Mekke'den çıkardıkları vakit sadece iki kişiden biri iken, ikisi de mağarada bulundukları sırada arkadaşına "Üzülme, çünkü Allah bizimledir" diyordu Allah onun kalbine sükûnet ve kuvvet indirmişti ve onu görmediğiniz bir orduyla desteklemişti Kâfirlerin sözünü alçaltmıştı Yüce olan Allah'ın kelimesidir Ve Allah güçlüdür, hikmet sahibidir

41- Ey müminler! İster hafif techizatla, ister ağırlıklı olarak seferber olun ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin Eğer bilirseniz böylesi sizin için daha hayırlıdır

42- Eğer o sefer, yakın bir ganimet ve kolay bir sefer olsaydı mutlaka peşine düşer gelirlerdi Fakat o meşakkatli yolculuk kendilerine uzun bir sefer geldi Bununla beraber, "Bizim de gücümüz yetseydi, sizinle beraber elbette sefere çıkardık" diyerek Allah'a yemin edecekler, nefislerini helake sürükleyecekler Allah biliyor ki, onlar iyice yalancıdırlar

43- Allah seni affetsin Doğru söyleyenler kimler, gerçekten yalancılar kimlerdir, bunların iyice belli olmasını beklemeden niçin onlara izin verdin?

44- Allah'a ve ahiret gününe inananlar, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi görev bildiklerinden (zaten geri kalmak için) senden izin istemezler Allah o muttakilerin kimler olduğunu bilir

45- Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar olabilir Onların kalbleri hep işkillidir Bundan dolayı şüphe içinde bocalayıp dururlar

46- Eğer sizinle beraber cihada çıkmak isteselerdi, elbette onunla ilgili olarak bir takım hazırlıklar yaparlardı Fakat Allah davranmalarını istemedi de onları yoldan alıkoydu ve (kendilerine): "oturun oturanlarla beraber" denildi

47 Eğer içinizde sizinle beraber cihada çıkmış olsalardı, bozgunculuk etmekten başka şeye yaramayacaklardı ve aranıza fitne sokmak için uğraşacaklardı İçinizde onların laflarına kanacaklar da vardı Allah, o zalimleri iyi bilir

48- Şurası kesindir ki, bunlar daha önce de fitne çıkarmak istediler ve sana türlü işler çevirdiler Nihayet hak yerini buldu ve Allah'ın emri onların zoruna gitmesine rağmen açığa çıktı

49- İçlerinden "Aman bana izin ver, başımı derde sokma" diyen de var Dikkat et, başlarını asıl kendileri derde soktular Hiç şüphesiz cehennem, kâfirleri elbette kuşatacaktır

50- Eğer sana bir iyilik dokunursa fenalarına gider Eğer sana bir musibet gelirse "Biz zaten tedbirimizi önceden almıştık" derler ve sevine sevine dönüp giderler

51- De ki: "Hiçbir zaman bize Allah'ın bizim için takdir ettiğinden başkası dokunmaz O bizim mevlamızdır Müminler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler"

52- De ki: "Siz bizde iki güzelliğin (Zafer veya şehitliğin) birinden başkasını mı gözetirsiniz? Biz ise size Allah'ın kendi katından veya bizim elimizle bir azap indirmesini gözetiyoruz Haydi siz gözetedurun, biz de sizinle beraber gözetmekteyiz"

53- O münafıklara şunu da de ki; gerek isteyerek, gerek istemeyerek infak edip durun O infak ettikleriniz sizden hiçbir zaman kabul edilmeyecektir Çünkü siz fasık bir kavimsiniz

54- İnfakların onlardan kabul olunmamasına sebep, gerçekte Allah'a ve Resulüne inanmamaları, namaza ancak üşene üşene gelmeleri, verdiklerini de ancak istemeye istemeye vermeleridir

55- Onların malları da, evlatları da sakın seni imrendirmesin Bu olsa olsa, Allah'ın onları dünya hayatında bu gibi şeylerle azaba uğratmasından ve canlarının kâfir olarak çıkmasını murat etmiş olmasından başka birşey değildir

56- Hiç şüphesiz onlar, sizden olduklarına dair yemin de ederler Halbuki sizden değildirler Fakat onlar öyle bir kavimdirler ki, korkudan ödleri patlıyor

57- Eğer sığınacak bir yer veya barınacak mağaralar veyahut girilecek bir delik bulsalardı başlarını diker o tarafa doğru koşarlardı

58- İçlerinde (topladığın) sadakalar hakkında sana tariz eden (dil uzatan) ler de var Eğer o sadakalardan kendilerine verilmişse hoşnut olurlar, verilmemişse hemen kızarlar

59 Ne olurdu bunlar, Allah ve Resulünün kendilerine verdiğine razı olsalar da "Bize Allah yeter Allah bize lütuf ve ihsanından yine lutfeder, verir Bizim bütün rağbetimiz Allah'adır" deselerdi

60- Sadakalar ancak şunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o işte çalışan görevliler, müellefe-i kulûb (kalbleri İslâm'a ısındırılacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar Allah tarafından böyle farz kılındı Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir

61- Yine onların içinde öyleleri vardır ki, Peygamber'i incitiyorlar ve "O her söyleneni dinleyen bir kulaktır" diyorlar De ki; "Sizin için bir hayır kulağıdır Allah'a inanır, müminlere inanır, ayrıca sizden iman edenlere de bir rahmettir" Allah'ın Resulünü incitenlere acıklı bir azap vardır

62- Gönlünüzü hoş etmek için gelir size yemin ederler Bunlar eğer mümin iseler Allah'ı ve Resulünü razı etmeleri daha doğrudur

63- Bilmiyorlar mı ki, kim Allah'a ve Resulüne karşı gelirse, ona muhakkak ki içinde ebedi kalınacak cehennem ateşi vardır İşte rüsvaylığın büyüğü de budur

64- Münafıklar, kalblerindekileri bütünüyle haber verecek bir sûrenin tepelerine inmesinden çekinirler De ki, alay edip durun bakalım, Allah o sizin çekindiğiniz şeyi kesinlikle ortaya çıkaracaktır

65- Eğer kendilerine sorarsan, "Biz sırf lafa dalmış, şakalaşıyorduk" derler De ki: "Allah ile, âyetleri ile ve peygamberi ile mi alay ediyorsunuz?"

66- Boşuna özür dilemeyin, iman ettik dedikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz İçinizden bir kısmını affetsek bile bir kısmını suçlarında ısrar ettikleri için azabımıza uğratacağız

67- Münafıkların erkekleri de kadınları da birbirlerine benzerler Kötülüğü emreder, iyilikten sakındırırlar ve Allah yolunda harcamaktan ellerini sıkı tutarlar Allah'ı unuttular da, Allah da onları unuttu Gerçekten de münafıklar hep fâsık kimselerdir

68- Allah, erkek kadın bütün münafıklara ve bütün kâfirlere cehennem ateşini ebedî olarak vaad buyurdu O ateş onlara yeter Allah onlara lânet etmiştir Onlara bitmez tükenmez bir azap vardır

69- (Ey münafıklar!) siz de tıpkı kendinizden öncekiler gibisiniz Oysa onlar sizden daha güçlü, kuvvetli, mal ve evlatça sizden daha varlıklı idiler Dünya nimetlerinden paylarına düşen kadar zevk sürdüler Sizden öncekiler kısmetlerine düşen kadarıyla nasıl zevk sürmek istedilerse siz de onlar gibi kısmetinize düşen kadarıyla zevk sürmeye baktınız, siz de sizden önce batağa dalanlar gibi batağa daldınız İşte bunların dünyada ve ahirette bütün amelleri heder olup gitti ve işte bunlar hep hüsran içinde kalanlardır

70- Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi'nin, Âd'in, Semûd'un, İbrahim Kavmi'nin, Medyen Ashabı'nın ve o mü'tefikelerin haberi gelmedi mi? Onların hepsine peygamberleri delillerle gelmişlerdi Demek ki Allah, onlara zulmetmiş değildi, lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı

71- Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler İyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve Resulüne itaat ederler İşte bunları Allah rahmetiyle yarlığayacaktır Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir

72- Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu Orada ebedi kalacaklardır Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür İşte asıl büyük kurtuluş da budur

73- Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla savaş Onlara karşı katı ol Onların varacakları yer cehennemdir ve orası ne kötü bir yerdir

74- Onlar, kötü bir şey söylemedik, diyerek Allah'a yemin ederler Onlar o küfür kelimesini kesinlikle söylediler İslâm'a girdikten sonra yine kâfirlik ettiler Ve o başaramadıkları cinayeti tasarladılar Halbuki intikam almaları için Allah'ın, Resulü ile onları lütfundan zenginleştirmiş olmasından başka bir sebep yoktu Eğer tevbe ederlerse haklarında hayırlı olur Yok yanaşmazlarsa Allah onları dünyada da, ahirette de acıklı bir azaba uğratır Yeryüzünde onları koruyacak veya onlara yardım edecek bir kimse de bulunmaz

75 Yine onlardan kimi de Allah'a şöyle ahdetmişlerdi: "Eğer bize lütuf ve kereminden ihsan ederse biz de elbette zekâtı veririz ve kesinlikle salihlerden oluruz" diye söz vermişlerdi

76 Ne zaman ki, Allah lutfedip onlara ihsanda bulundu, onlar da cimrilik edip yüz çevirdiler ve zaten yan çizip duruyorlardı

77 Allah'a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için, O da bu yaptıklarının sonucunu kıyamet gününe kadar yüreklerinde sürüp gidecek bir münafıklığa çevirdi

78 Allah'ın, onların sırlarını da, fısıltılarını da bilip durduğunu ve Allah'ın bütün bilinmeyenleri bildiğini hâlâ öğrenemediler mi?

79 Müminlerden zekâttan fazla olarak kendi gönülleriyle bağışta bulunanlara, bir de güçlerinin yettiğinden fazlasını bulamayanlara bakıp da onlarla alay edenleri Allah, maskaraya çevirmiştir Onlara pek acıklı bir azap vardır

80 Onlar için Allah'dan ister mağfiret dile, ister dileme Onlar için yetmiş kere mağfiret dilesen de yine Allah onları affetmeyecektir Bu, onların Allah'ı ve Resulünü inkâr etmelerinden dolayı böyledir Allah, böylesine baştan çıkmış fasıklar güruhuna hidayet etmez

81- Savaştan geri kalan münafıklar, Resulullah'ın hilafına, onun savaşa gitmesine karşılık, oturup kalmalarıyla ferahladılar ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar, üstelik "Bu sıcakta savaşa gitmeyin" dediler De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır" Keşke anlayabilselerdi

82- Kazandıkları günahın cezası olarak, artık az gülsünler, çok ağlasınlar

83- Eğer Allah, seni onlardan bir kısmının yanına döndürür de onlar başka bir cihada seninle birlikte çıkmak için senden izin isterlerse, de ki; "Artık siz hiçbir zaman benimle çıkamayacaksınız Daha önce oturup kalmaktan hoşlanıyordunuz Bundan böyle artık geride kalanlarla beraber oturup kalın"

84- Ve onlardan biri ölürse asla namazını kılma ve kabirinin başına gidip durma Çünkü onlar Allah'ı ve Resulünü tanımadılar Ve fasık olarak can verdiler

85- Onların ne malları, ne de evlatları seni imrendirmesin Allah, onları dünyada bunlarla cezalandırmayı ve canlarının kâfir olarak çıkmasını murad ediyor, başka değil

86- "Allah'a iman edin ve Resulü ile birlikte cihada gidin" diye bir sûre indirildiği zaman, içlerinden mal mülk sahibi olanlar senden izin istediler ve "Bırak bizi oturanlarla beraber oturalım" dediler

87- Onlar, oturanlarla beraber oturmaktan hoşlandılar Kalblerine mühür vuruldu Bundan dolayı onlar anlayışsızdırlar

88- Fakat Peygamber ve onunla beraber olan müminler mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler İşte bütün hayırlar onlarındır Murada erenler de işte onlardır

89- Allah onlara, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı İçlerinde ebedi kalacaklar İşte o büyük kurtuluş budur

90- Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler Allah'a ve Resulüne yalan söyleyenler de oturdular kaldılar Bunlardan kâfir olanlara acıklı bir azap isabet edecektir

91- Allah ve Resulü adına nasihat ettikleri takdirde ne zayıflara, ne hastalara, ne de verecek birşey bulamayan yoksullara savaştan kalmaktan dolayı bir günah yoktur İyilik edenleri ayıplamaya bir yol yoktur Allah gafurdur, rahîmdir

92- Kendilerini bindirip savaşa gönderesin diye gönüllü olarak sana geldiklerinde, "Sizi bindirecek birşey bulamıyorum" dediğin zaman, bu uğurda harcayacakları birşey bulamadıklarından dolayı üzülüp gözlerinden yaş döke döke geri dönüp gidenlere de bir günah yoktur

93- Kınamaya yol, ancak zengin oldukları halde geri kalmak için senden izin isteyenleredir Bunlar geri kalanlarla beraber olmayı tercih ettiler Allah da kalblerini mühürledi Onlar, artık başlarına geleceği bilmezler

94- Savaştan dönüp yanlarına geldiğinizde size özür beyan edecekler De ki: "Özür beyan etmeyin Size kesinlikle inanmayız Allah bize, sizin durumunuzdan haberler verdi" Bundan sonra da Allah ve Resulü yaptıklarınızı görecektir Daha sonra da gizliyi ve âşikârı bilen Allah'a döndürüleceksiniz O vakit O, size neler yapmış olduğunuzu tek tek haber verecektir

95- Dönüp de yanlarına geldiğinizde kendilerinden yüz çeviresiniz (hesaba çekmekten vazgeçesiniz) diye Allah'a yemin edecekler Siz de onlardan yüz çevirin Çünkü onlar gerçekten murdar kimselerdir Yaptıklarının cezası olarak nihayet varacakları yer cehennemdir

96- Kendilerinden razı olasınız diye size yemin ederler Eğer siz onlardan razı olursanız, şunu bilin ki Allah, o fasıklar güruhundan kesinlikle razı olmaz

97- Bedeviler inkâr ve münafıklık bakımından daha beterdirler Bununla beraber Allah'ın, Resulüne indirdiği (hükümlerin) sınırlarını bilmemeye daha yatkındırlar Allah alîmdir, hakîmdir,

98- Bedevilerden kimi de var ki, verdiğini angarya sayar ve sizin üzerinize belalar gelmesini bekler O çirkin belalar kendi başlarına olsun! Allah herşeyi işitendir, bilendir

99- Yine bedevilerden kimi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır ve harcadığını Allah katında yakınlıklara ve Peygamber'in dualarını almaya vesile sayar Gerçekten de bu, onlar için bir yakınlıktır Allah onları rahmeti içine koyacaktır Şüphesiz ki, Allah bağışlayıcıdır ve rahmet edicidir

100- Muhacir ve Ensar'dan İslâm'a ilk önce girenlerin başta gelenleri ve iyi amellerle onların ardınca gidenler var ya, işte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah'dan razı oldular ve onlara, altlarında ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedi kalacaklar İşte büyük ve muhteşem kurtuluş budur

101- Hem çevrenizdeki bedevilerden münafıklar var, hem de Medine halkından münafıklıkta ısrar edenler var Sen onları bilmezsin Onları biz biliriz Biz onları iki kere azaba uğratacağız Daha sonra da büyük bir azaba itilecekler

102- Onlardan bir kısmı günahlarını itiraf ettiler Ve iyi bir amelle kötü bir ameli karıştırdılar Ola ki, Allah tevbelerini kabul eder Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir

103- Onların mallarından sadaka al ki, onunla kendilerini temizlersin, tertemiz edersin Bir de haklarında hayır dua et Çünkü senin duan kalblerini yatıştırır Allah işitendir, bilendir

104- Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah kullarının tevbesini kabul eder ve sadakaları da alır Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir

105- Ve de ki; "Çalışın! Yaptıklarınızı hem Allah görecek, hem Resulü, hem de müminler görecektir Sonra da gizliyi ve açığı bilen Allah'ın huzuruna iletileceksiniz İşte o zaman, neler yaptığınızı size O bildirecektir

106- Savaşa katılmayanlardan diğer bir kısmının affı da Allah'ın emrini beklemek için geri bırakılmıştır Ya kendilerini cezalandırır ya da tevbelerini kabul eder Allah alîmdir, hakîmdir

107- Bir de müslümanlara zarar vermek, kâfirlik etmek ve müslümanların arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulü'ne karşı savaş açmış olanı beklemek için mescid yapanlar var "İyilikten başka bir maksadımız yoktu" diye yemin de edecekler Fakat bunların kesinlikle yalancı olduklarına Allah şahittir

108- O mescit içinde sen kesinlikle namaza durma Ta ilk gününde temeli takva üzerine kurulan mescit elbette içinde namaz kılmana daha layıktır Onun içinde günahlarından arınmayı seven kişiler vardır Allah da arınmış, ak pak olmuş olanları sever

109- O halde binasını Allah korkusu ve Allah rızası üzerine kurmuş olan mı hayırlıdır, yoksa binasını yıkılmak üzere olan bir uçurumun kenarına kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mı daha hayırlı? Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez

110- Onların kurmuş oldukları bu türlü binalar, kalpleri parça parça olmadıkça, kalblerinde bir nifak düğümü olup kalacaktır Allah, alîmdir, hakîmdir

111- Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır: Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur

112- (Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiliği emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'ın hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarının ölçülerine riayet edenler)dır Müjde ver o müminlere, müjde!

113- Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik oldukları iyice belli olduktan sonra müşriklere istiğfar etmek yoktur

114- İbrahim'in babası için istiğfar etmesi de sırf ona vermiş olduğu bir sözden dolayı idi Böyle iken onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıklanınca o işten vazgeçti Şüphesiz ki İbrahim, çok bağrı yanık, çok halim birisi idi

115- Allah, bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, nelerden sakınacaklarını kendilerine iyice açıklamadıkça dalalete düşürmez Gerçek şu ki, Allah her şeyi bilir

116- Hiç şüphesiz, göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır O, diriltir de, öldürür de Size O'ndan başka ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı

117- Andolsun ki, Allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan Muhacirler'le Ensar'a, içlerinden bir kısmının kalbleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, tevbe nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu Çünkü O, gerçekten çok şefkatli, çok bağışlayıcıdır

118- Allah, haklarında hüküm beklenen o üç kişiyi de bağışladı Çünkü o derece bunalmışlardı ki, yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmeye başlamıştı, vicdanları da kendilerini sıkıntıya sokmuştu Allah'dan kurtuluşun, ancak Allah'a sığınmakta olduğunu anlamışlardı Sonra da Allah, onları tevbekâr olmaya muvaffak kıldı da tevbelerini kabul buyurdu Şüphesiz ki Allah, tevbeleri çok çok kabul edendir, çok merhametli olandır

119- Ey iman edenler! Allah'dan korkun ve doğrularla beraber olun

120- Medine halkına ve civardaki bedevilere, Resulullah'ın emrine aykırı hareket etmek uygun olmadığı gibi, onun katlandığı zahmetlere öbürlerinin katlanmaya yanaşmamaları da yakışık almaz Çünkü onların Allah yolunda çektikleri hiçbir susuzluk, hiçbir yorgunluk ve hiçbir açlık, ayrıca kâfirleri öfkelendirecek ayak bastıkları hiçbir yer veya düşmana karşı elde ettikleri hiçbir başarı yoktur ki, karşılığında kendilerine salih bir amel yazılmış olmasın Çünkü Allah, güzel iş yapanların mükafatını zayi etmez

121- Onların, Allah yolunda yaptıkları küçük veya büyük her harcama veya geçtikleri her vadi karşılığında, yaptıkları işin daha güzeliyle Allah'ın kendilerini mükâfatlandırması için sevap yazılmaması mümkün değildir

122- Bununla beraber müminlerin hepsinin birden topyekün savaşa katılmaları uygun değildir Her kabileden bir kısım insanlar da din ilimlerinde derinleşmeli ve kabileleri savaştan dönüp gelince onları uyarmalıdır ki, böylece Allah'ın azabından sakınırlar

123- Ey iman edenler, önce yakın çevrenizdeki kâfirlerle savaşın ki, sizde bir güç ve kuvvet olduğunu görsünler Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir

124- Bir sûre indirildiği zaman, içlerinden biri çıkar, "Bu sûre hanginizin imanını arttırdı?" der Fakat müminlere gelince, aslında her inen sûre onların imanını arttırmıştır ve onlar sürekli olarak müjdelenip duruyorlar

125- Kalblerinde bir hastalık olanlara gelince, onların da murdarlıklarına (küfürlerine) murdarlık (küfür) katmıştır ve kâfir olarak ölüp gitmişlerdir

126- Onlar (münafıklar) her yıl bir veya iki kere kendilerinin çeşitli belalara uğratıldıklarını görmüyorlar mı? Böyle iken yine de tevbe etmiyor ve ibret almıyorlar

127- Aleyhlerinde bir sûre indirilince, "Sizi birisi görüyor mu?" diye birbirlerine göz ederler, sonra da sıvışır giderler Allah onların kalblerini (imandan) çevirmiştir Bu yüzden onlar anlayışsız bir kavimdirler

128- Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve şefkatlidir

129- Eğer aldırmazlarsa onlara de ki: Bana Allah yeter O'ndan başka ilâh yoktur Ben O'na dayanmaktayım ve O, o büyük Arş'ın Rabbidir

Alıntı Yaparak Cevapla