Prof. Dr. Sinsi
|
Kur'an-İ Kerim Meali
TAHA SURESİ
1- Tâ, Hâ,
2- Ey Muhammed! Kur'ân'ı sana sıkıntıya düşesin diye indirmedik
3- Ancak Allah'tan korkan kimse için bir öğüt olarak (indirdik )
4, Yeri ve yüce gökleri yaratanın katından yavaş yavaş bir indirilişle (onu) indirdik
5- O Rahmân (kudret ve hakimiyyetiyle) Arş'a hakim oldu
6- Bütün göklerde olanlar, bütün yerdekiler, bu ikisinin arasında ve toprağın altıda bulunanlar O'nundur
7- Sen (Allah'a ettiğin dua ve zikirle) sesini yükseltirsen (bilki Allah bundan mustağnîdir ) Çünkü O şüphesiz gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir
8- Allah O'dur ki, kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur En güzel isimler O'nundur
9- (Habîbim!) Musa'nın (başından geçen hayat) hikayesi sana geldi mi?
10- Hani o bir ateş görmüştü de, ailesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ateş ilişti, belki size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum" demişti
11- Ateşe vardığı zaman şöyle çağrıldı: "Ey Musa!
12- "Ben şüphesiz senin Rabbinim Hemen ayakkabılarını çıkar, çünkü sen kutsal bir vadi olan Tuvâ'dasın "
13- "Ben seni seçtim, şimdi (sana) vahyolunacak şeyleri dinle "
14- Şüphesiz ben Allah'ım, benden başka hiçbir ilâh yoktur Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl
15- Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir Onun vaktini gizli tutuyorum ki, herkes yaptığının karşılığını görsün
16- Sakın kıyamete inanmayıp, kendi heva ve hevesine uyan kimse seni, ona iman etmekten alıkoymasın; sonra helak olursun
17- Ey Musa! Sağ elindeki nedir?
18- Musa dedi: "O benim asâm (değneğim) dır, ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkerim ve onda başka hacetlerim (faydalanacağım şeyler) de var"
19- Allah: "Ey Musa! onu (yere) bırak"dedi
20- Musa da onu bıraktı, bir de ne görsün! o bir yılan olmuş koşuyor
21- Allah buyurdu ki: "Tut onu, korkma; biz onu yine eski durumuna çevireceğiz"
22- "Bir de diğer bir mucize olmak üzere elini koynuna koy ki, kusursuz olarak bembeyaz çıksın "
23- "Bunları sana en büyük mucizelerimizden (bir kısmını) gösterelim diye yaptık "
24- "Firavun'a git, çünkü o hakikaten azdı "
25- Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Benim göğsüme genişlik ver,
26- İşimi kolaylaştır,
27- Dilimden düğümü çöz
28- Ki, sözümü iyi anlasınlar
29- Bir de bana ailemden bir vezir ver
30- Kardeşim Harun'u (ver)
31- Onunla arkamı kuvvetlendir
32- (Elçilik) işimde onu bana ortak et
33- Ki seni çok tesbih edelim
34- Seni çok analım
35- Şüphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun "
36- Allah buyurdu: "Ey Musa! Dilediğin (şeyler) sana verildi "
37- "And olsun biz, sana diğer bir defa daha ihsan etmiştik"
38- Hani bir vakit ilham edilmesi gereken (ancak ilham ile bilinebilen) şu ilhamı annene verdik:
39- "Onu (Musa'yı) tabut içine koy da denize bırak Deniz de onu sahile atsın Onu hem bana düşman, hem ona düşman olan biri alsın " Bir de benim gözetimim altında yetiştirilmen için, üzerine katımdan bir sevgi bırakmıştım (Ey Musa!)
40- Hani kız kardeşin (Firavun'un sarayına) giderek: "Ona bakacak birini size buluvereyim mi? diyordu Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydın olsun da kederlenmesin Hem sen, bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık Seni çeşitli musibetlerle imtihan ettik Bu sebeple yıllarca Medyen halkı içinde kaldın Sonra ey Musa! Belli bir çağa (peygamberlik görevini yüklenecek bir yaşa) geldin
41- Ben, seni kendime (peygamber) seçtim
42- Sen kardeşinle birlikte mucizelerimle git İkiniz de beni anmakta gevşeklik etmeyin
43- Firavun'a gidin, çünkü o gerçekten azdı
44- Varın da ona yumuşak söz söyleyin; olur ki, öğüt dinler, yahut korkar
45- (Musa ile Harun) "Rabbimiz! Onun bize kötülük yapmasından veya azgınlığını artırmasından korkarız" dediler
46- Allah buyurdu ki: "Korkmayın, zira ben sizinle beraberim, işitir ve görürüm "
47- Hemen gidin de Firavun'a deyin ki: "Biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz Artık İsrailoğulları'nı bizimle gönder, onlara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik Selam doğru yolda gidenleredir "
48- "Bize kesin olarak vahyolundu ki, azab şüphesiz (gerçeği) inkâr edip ona sırt çevirenleredir "
49- Firavun: "Ey Musa! Sizin Rabbiniz kimdir?" dedi
50- Musa: "Bizim Rabbimiz her şeye şeklini veren, sonra da yolunu gösterendir " dedi
51- Firavun : "Öyleyse geçmiş asırlar (daki insanlar)ın durumu nedir?" dedi
52- Musa dedi ki: "Onların bilgisi Rabbimin katında bir kitapta (yazılı)dır Rabbim yanlış yapmaz ve unutmaz "
53- "Yeryüzünü sizin için bir döşek yapan, oradan sizin için yollar açan ve gökten bir su indiren O'dur " İşte biz o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çıkardık
54- Hem siz yiyin, hem de hayvanlarınızı otlatın Akıl sahibleri için bunda nice ibretler vardır!
55- Sizi yerden (topraktan) yarattık, yine (ölümünüzden sonra) ona döndüreceğiz Hem de ondan sizi bir kere daha çıkaracağız
56- And olsun ki, biz, Firavun'a mucizelerimizin hepsini gösterdik Böyle iken o yine onları yalan sayıp kabulden çekindi
57- (Firavun Musa'ya şöyle) dedi: "Ey Musa! Sen sihrinle bizi yerimizden çıkarmak için mi geldin bize?"
58- "O halde biz de senin sihrin gibi bir sihirle sana geleceğiz (karşına çıkacağız); şimdi bizimle senin aranda bir vakit ve bir buluşma yeri tayin et ki; ne senin, ne bizim caymayacağımız uygun bir yer olsun "
59- Musa: "Sizinle buluşma zamanı, süs (bayramı) günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir " dedi
60- Bunun üzerine Firavun döndü gitti ve bütün hile vasıtalarını topladıktan sonra geldi
61- Musa onlara dedi ki: "Yazıklar olsun size! Allah'a yalan uydur
mayın Sonra bir azab ile kökünüzü keser Gerçekten (Allah'a) iftira eden hüsrana uğramıştır "
62- Sihirbazlar aralarında işlerini tartıştılar ve konuşmalarını gizli tuttular
63- (Sihirbazlar daha sonra Musa ve Harun'u göstererek şöyle) dediler: "Bu ikisi muhakkak sihirbazdır; büyüleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve de örnek dininizi yok etmek istiyorlar "
64- "Onun için bütün tuzaklarınızı bir araya getirin, sonra hep bir sıra halinde gelin Bugün üstün gelen muhakkak zafer kazanmıştır "
65- Sihirbazlar: "Ey Musa! Ya sen at, yahud ilk atan biz olalım" dediler
66- Musa dedi ki: "Hayır, siz atın " Bir de ne görsün! Onların ipleri ve değnekleri, yaptıkları sihirden ötürü kendisine sanki yürüyorlarmış gibi geldi
67- Bu yüzden Musa içinde bir korku hissetti
68- Biz dedik ki: "Korkma, çünkü sen muhakkak üstünsün (galib geleceksin) "
69- "Sağ elindekini atıver, o, onların yaptıklarını yutar Çünkü onların yaptıkları ancak bir büyücü tuzağıdır Büyücü ise, her nerede olursa olsun başarıya ulaşamaz "
70- Sonunda bütün sihirbazlar secdeye kapandılar, "Musa ile Harun'un Rabbine iman ettik" dediler
71- Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona iman ettiniz? O, muhakkak size sihir öğreten büyüğünüzdür And olsun ki, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve muhakkak sizi hurma dallarına asacağım Böylece hangimizin azabının daha şiddetli ve devamlı olduğunu bileceksiniz" dedi
72- (İman eden sihirbazlar şöyle) dediler: "Bize gelen bu açık mucizeler ve bizi yaratana karşı, asla seni tercih edemeyiz Ne hüküm vereceksen ver Sen, ancak bu dünya hayatına hükmedebilirsin "
73- "Doğrusu biz hem günahlarımıza, hem bizi zorladığın sihre karşı, bizi bağışlasın diye, Rabbimize iman ettik Allah (sevabça senden) daha hayırlı ve (azab verme bakımından da) daha devamlıdır "
74- Her kim Rabbine suçlu olarak varırsa, şüphesiz ki ona cehennem vardır Orada ne ölür, ne de dirilir
75- Kim de ona bir mümin olarak salih ameller işlemiş olduğu halde varırsa, işte onlara en yüksek dereceler vardır
76- Adn cennetleri vardır ki, altlarından ırmaklar akar, onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır Ve işte bu, (küfür ve isyandan) arınanların mükafatıdır
Meâl-i Şerifi
77- Gerçekten Musa'ya şöyle vahyettik: "Kullarımla geceleyin yürü (Mısır'dan çık) de (asânı vurarak) onlara denizde kuru bir yol aç; (artık firavun tarafından) yetişilmekten korkmazsın ve (boğulmaktan) endişe de etmezsin "
78- Firavun ordularıyla hemen onları takip etti, denizden kendilerini sarıveren (korkunç boğulma) sarıverdi
79- Böylece Firavun kavmini yanlış yola sürükledi ve doğru yola götürmedi
80- Ey İsrailoğulları! Sizleri düşmanınızdan kurtardık ve Tûr dağının sağ yanında size söz verdik, üzerinize de kudret helvası ve bıldırcın indirdik
81- Size verdiğimiz rızıkların en temizlerinden yiyin ve bunda taşkınlık etmeyin, sonra üzerinize gazabım iner Kimin üzerine de gazabım inerse, muhakkak o mahvolur
82- Bununla beraber, şüphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip salih amel işleyen, sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bağışlayıcıyım
83- "Ey Musa! Seni kavminden (ayırıp) daha çabuk (gelmeye) sevkeden nedir?" (dedik )
84- Musa: "Onlar benim izimdeler (arkamdan beni takip edip geliyorlar) Ben sana acele ettim (geldim) ki, hoşnud olasın" dedi
85- Allah: "Doğrusu biz senden sonra kavmini imtihan ettik Sâmirî onları saptırdı" dedi
86- Hemen Musa öfkeli ve üzgün olarak kavmine döndü (onlara şöyle)
dedi: "Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaad ile söz vermedi mi? Size bu süre mi çok uzun geldi, yoksa Rabbinizden size bir gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan vaadinizden caydınız?"
87- Onlar dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden, kendiliğimizden caymadık Fakat biz o (Kıbtî) kavminin süs eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiştik Onları (ateşe) attık Sâmirî de (kendi mücevheratını) böylece atmıştı "
88- Nihayet Sâmirî onlara böğüren bir buzağı heykeli ortaya çıkardı Bunun üzerine Sâmirî ve adamları: "İşte sizin de, Musa'nın da ilâhı budur, ama o unuttu" dediler
89- Onlar görmüyorlar mıydı ki, o buzağı, kendilerine hiçbir sözle karşılık veremiyor; onlara ne bir zarar, ne de bir yarar vermeye sahip bulunamıyordu
90- And olsun ki Harun daha önce onlara: "Ey kavmim! Siz bununla (buzağı ile) imtihana çekildiniz Sizin gerçek Rabbiniz Rahmân'dır Gelin bana uyun ve emrime itaat edin" demişti
91- Onlar (cevap olarak şöyle) demişlerdi: "Musa bize dönüp gelinceye kadar, biz ona tapmaya elbette devam edeceğiz "
92- (Musa gelince kardeşine şöyle) dedi: "Ey Harun! bunların sapıklığa düştüğünü gördüğün vakit, seni engelleyen ne oldu?"
93- "(Neden) benim yolumu takip etmedin, benim emrime karşı mı geldin?"
94- Harun: "Ey anamın oğlu! Sakalımı ve başımı (saçımı) tutma Ben senin 'İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözüme bakmadın' diyeceğinden korktum " dedi
95- (Hz Musa bu defa Sâmirî'ye dönerek) "Ey Sâmirî! Senin bu yaptığın nedir?" dedi
96- Sâmirî: "Onların görmedikleri bir şey gördüm: (Sana gelen) ilâhî elçinin (Cebrail'in) izinden bir avuç (toprak) aldım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım Bunu, bana böylece nefsim hoş gösterdi" dedi
97- (Musa ona şöyle) dedi: "Haydi çekil git Artık senin için hayat boyunca, 'benimle temas yok' diye söylemen var (bir vahşi gibi yapayalnız yaşamağa mahkum olacaksın) Hem senin için asla kaçamayacağın bir ceza daha vardır Bir de ibadet edip durduğun ilâhına bak; elbette biz onu yakacağız, sonra da kül edip muhakkak onu denize savuracağız "
98- Sizin ilâhınız, ancak kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah'dır Onun ilmi her şeyi kuşatmıştır
99- (Ey Muhammed!) Sana geçmişin haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz Şüphe yok ki, sana katımızdan bir zikir (düşünüp kendisinden ibret alınacak bir kitab) verdik
100- Kim ondan yüz çevirirse, şüphesiz o, kıyamet günü bir günah yüklenecektir
101- Devamlı o azabın altında kalacaklar Kıyamet günü onlar için, bu ne fena bir yüktür!
102- Sûr'a üfürüleceği gün ki biz suçluları o gün, (gözleri korkudan) göğermiş olarak mahşerde toplayacağız
103- "Siz dünyada sadece on(gün) kaldınız" diye kendi aralarında gizli gizli konuşurlar
104- Aralarında ne konuşacaklarını biz çok iyi biliriz Görüşü en üstün olan: "Ancak bir gün kaldınız" diyecektir
105- (Ey Muhammed!) Sana dağlar(ın kıyametteki durumunu) sorarlar, de ki: "Rabbim onları ufalayıp savuracak "
106- "Böylece yerlerini dümdüz boş bir halde bırakacak "
107- "Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin "
108- O gün, hiçbir tarafa sapmadan o davetçiye (Sûr'a üfleyenin çağrısına) uyarlar Öyleki, Rahmân'ın heybetinden sesler kısılmıştır Artık bir fısıltıdan başka hiçbir şey işitemezsin
109- O gün, Rahmân'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnud olduğu kimselerden başkasının şefaatı fayda vermez
110- Allah, onların geleceklerini de, geçmişlerini de bilir Onlar ise O'nu ilmen kavrayamazlar
111- Bütün yüzler, diri ve bütün yarattıklarını gözetip duran Allah'a baş eğmiştir Bir zulüm yüklenen gerçekten hüsrana uğramıştır
112- Her kim de mümin olarak salih amelleri işlerse, artık o, ne bir haksızlıktan ve ne de çiğnenmekden korkar
113- İşte böylece biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik Onda tehditlerden nice türlüsünü tekrar tekrar açıkladık ki belki sakınırlar, yahut onlara bir ibret ve uyanış verir
114- Hükmü her yerde geçerli gerçek hükümdar olan Allah yücedir (Ey Muhammed!) Kur'ân sana vahyedilirken, vahiy bitmeden önce (unutma korkusu ile) Kur'ân'ı okumada acele etme; "Rabbim! benim ilmimi artır" de
115- Doğrusu bundan önce Âdem'e (bu ağaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlılık) bulmadık
116- Bir vakit meleklere: "Âdem(e hürmet) için secde edin" demiştik; İblis'ten başka hepsi secde etmiş, o çekinmişti
117- Biz de (Âdem'e) şöyle demiştik: "Ey Âdem! Şüphesiz bu (İblis) sana ve eşine düşmandır Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra bedbaht olursun (sıkıntı çeker, perişan olursun) "
118- "Doğrusu senin acıkmaman ve çıplak kalmaman (ancak) cennettedir "
119- Ve sen orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kalırsın"
120- Nihayet şeytan ona vesvese verdi Şöyle dedi: "Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacını ve çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?"
121- Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler Hemen ayıp yerleri kendilerine açılıp görünüverdi Ve üzerlerine cennet yaprağından örtüp yamamaya başladılar Âdem Rabbinin emrinden çıktı da şaşırdı
122- Sonra Rabbi, onu seçti de tevbesini kabul buyurdu ve ona doğru yolu gösterdi
123- Allah (onlara) şöyle dedi: "Birbirinize düşman olmak üzere hepiniz oradan (cennetten) inin Artık benden size bir hidayet (kitab) geldiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa işte o, sapıklığa düşmez ve (ahirette) zahmet çekmez
124- Her kim de benim zikrimden (Kur'ân'dan) yüz çevirirse, (bilsin ki) ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz
125- (O zaman Kur'ândan yüz çeviren kimse) "Rabbim! beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim" der
126- Allah: "Böyledir, sana âyetlerimiz gelmişti de onları sen unutmuştun, bugün de öylece unutulursun" der
127- İşte haddi aşanları, Rabbinin âyetlerine inanmayanları biz böyle cezalandırırız Ve muhakkak ki ahiret azabı (dünya azabından) daha şiddetli ve daha devamlıdır
128- Onları, yerlerinde gezip durdukları şu kendilerinden önce yok ettiğimiz bunca nesiller(in o korkunç akibeti) doğru yola sevk etmedi mi? Doğrusu bunda ibret alacak aklı olanlar için nice deliller vardır
129- Eğer Rabbinin verdiği bir hüküm ve tayin ettiği bir süre olmasaydı, hemen azaba uğrarlardı
130- O halde, dediklerine sabret; güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et Gecenin bir kısım vakitlerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki hoşnudluğa eresin
131- Kâfirlerden bir kısmına, onları sınamak için dünya hayatının zineti olarak verdiğimiz ve onunla kendilerini geçindirdiğimiz şeye (mal ve saltanata) sakın rağbetle bakma Rabbinin (ahiretteki) rızkı daha hayırlı ve daha devamlıdır
132- (Ey Muhammed!) Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de ona sabırla devam et Biz senden bir rızık istemiyoruz Seni biz rızıklandırırız Güzel akibet takva sahiplerinindir
133- (İnkâr edenler): "Rabbinden bize bir mucize getirse ya" dediler Onlara önceki kitablarda olan apaçık deliller gelmedi mi?
134- Eğer biz, onları bundan (peygamber veya Kur'ân'dan) önce bir azab ile yok etseydik, muhakkak "Ey Rabbimiz! bize bir peygamber gönderseydin de, alçak ve rezil olmadan önce âyetlerine uysaydık, olmaz mıydı?" diyeceklerdi
135- De ki: "Hepimiz beklemekteyiz, siz de bekleyedurun Şüphesiz düz yolun sahiplerinin kimler olduğunu ve kimlerin doğru yolda bulunduğunu yakında bileceksiniz
|