Prof. Dr. Sinsi
|
Kadınlara Ait Meselelerin Hükmü
Kadınlara Ait Meselelerin Hükmü
Kadınlara ait hayız, nifas ve istihaze halleri vardır Şöyle ki: Hayız, bir kadının döl yatağı denilen rahminden bir hastalık veya çocuk doğurma sebebi olmaksızın belirli günler içinde gelen kandır Buna "Adet hali" de denir Bu şekilde gelen bir kana Hayız kanı denir Bu kan sebebiyle belli bir zaman meydana gelen şer´î engele de "Hayız" denir Böyle âdet gören bir kadına da "Hâiz" denir
Nifas: Çocuğun doğumu arkasından kadınlardan gelen yahut çocuğun çoğu meydana çıktıktan sonra gelen kandır Bu haldeki kadına Nüfesa denir ki lohusa demektir
İstihaza: Rahimden değil de, bir damardan gelip tenasül organı yolu ile akan kokusuz bir kandır Bu durumda olan kadına da Müstehaze denir
Hayızla İlgili Meseleler
Kadınlar âdet hallerine çok dikkat etmelidirler Çünkü bu haller, onların birçok din görevleri ile ilgilidir Bu konu ile ilgili başlıca meseleler şunlardır:
Kadınlar en az dokuz yaşlarında büluğ çağına erer ve âdet görmeye başlarlar Elli veya elli beş yaşlarında da "Sinn-i İyas" denilen âdet görmeme devresine girerler Bu yaştan daha önce âdetten kesilen kadınlar da vardır
(Malikîlere göre, henüz dokuz yaşina girmemiş bir kizdan gelen bir illet kanıdir, hayız değildir Dokuz ile on iki yaş arasında bulunan bir kızdan gelen kan, uzman kimselere gösterilir Kesinlikle hayız kanı olduğunu söyler veya şübhe içinde kalırlarsa, hayız görmüş sayılır Hayız kanı olmadığını kesinlikle kararlaştırırlarsa, bir illet kanı sayılır, hayız hükmüne girmez On üç yaşını geçmiş bir kadından elli yaşına kadar gelen kan, mutlaka hayızdır Elli yaşını geçmiş bir kadından yetmiş yaşına kadar gelen kan da uzmanlara gösterilir ve ona göre hüküm verilir Yetmiş yaşından itibaren gelen kan ise, kesinlikle istihaze (bir illet kanı)dır
Şafiîlere göre, âdetlerin kesilmesi için belli bir zaman yoktur Hayat boyu hayız kanı devam edebilir Bu hususta bölgelerin iklimi etkili olur Çünkü âdet müddeti, bölgelerin sıcak ve soğuk olmasına göre degişir Ancak çogunluk olarak altmış iki yaşinda kan kesilir
Hanbelîlere göre, iyas (âdetten kesilme) zamanı elli yıldır Bundan sonra gelen kan kuvvetli de olsa, istihaze (illet) kanıdır, hayız kanı değildir )
Adet müddetinin en azı üç gündür (yetmiş iki saattir) En çoğu da on gün, (iki yüz kırk saat)  Bu iki zaman arasında görülecek kanlar, âdet kanı sayılır Bu zaman içinde devamlı olarak kanın gelmesi gerekmez, ara sıra kesilebilir Örnek: Bir kadın üç gün kan gördükten sonra iki gün kanı kesilse ve arkasından üç gün daha devam etse, bu sekiz günün hepsi âdet gününü teşkil etmiş olur
(Malikî mezhebine göre, ibadetler için âdetin en azı diye bir müddet yoktur Çok az bir zaman içinde görülen kanla âdet hali gerçekleşir Fakat ölüm ve boşanma iddetleri ile istibralar bakımından âdetin en az müddeti bir gün veya bir günün bir miktarıdır Adetin en çok müddeti ise, gebe olmayan yeni âdet görmeye başlamış kadın (Mübtedie) hakkında on beş gün takdir edilir )
İki âdet arasındaki temizlik haline Tuhr (Temizlik) hali denir Bunun müddeti on beş günden az olamaz Fakat bundan çok olabilir Tuhr hali aylarca ve senelerce devam edebilir Böyle temizlik hali devam eden kadına Mümteddetü´t-Tuhr (Temizliği devamlı) denir
(Malikîlerle Hanbelîlere göre, bir hayız arasında kanın kesildiği günlere Temizlik günleri (Yevmü´n-Neka) denir Hayız olan kadın, bu günlerde temiz sayılır Diğer âdet halinde olmayan kadınların temiz halinde sayılır, onlar gibi ibadet eder Tuhr´un en az müddeti sekiz veya on veya on yedi gündür Hanbelîlere göre ise, on üç gündür )
Bazı kadınların âdet günleri, sayıları belli günlerdir Örnek: Her ay beş veya yedi veya dokuz gün âdet görürler Böyle bir kadına "Mu´tade" denir Bir âdet, bir kez meydana geldiği üzre kararlaşmış olabilir Şöyle ki: Henüz âdet görmeye başlayan bir kız, ilk kez sekiz gün kan görse, sonra yirmi iki gün temiz olsa, bu şekilde âdeti kararlaşmış olur Ondan sonra devamlı olarak kendisinden bir hastalık sebebiyle kan gelecek olsa, onun hem âdet günleri, hem de temizlik günleri her ay o şekilde hesab edilir
Bazı kadınlarda âdet günleri değişik olur Şöyle ki: Bir ay beş gün, diğer ay altı gün âdet görebilirler Bu durumda ihtiyatlı hareket etmek gerekir Böyle bir kadın, altıncı gün oldu mu yıkanır, namazlarını kılar ve eğer ramazansa orucunu tutar; çünkü bu altıncı gündeki kanın illet (istihaze) kanı olması muhtemeldir Fakat bu altıncı gün çıkmadıkça, cinsî münasebette bulunamaz, boşanmışsa iddeti dolmuş sayılmaz Çünkü bu altıncı günün kanı, hayız kanı olmak ihtimali vardır
Bir âdetin değişmiş olması için, ona aykırı iki âdet hali görülmelidir Örnek: Her ay beş gün âdet gören bir kadın, sonra iki kez dört gün veya iki kez altı gün kan görse, onun âdeti beş günden dört güne veya altı güne geçmiş olur
Sonuç
Adet, bir defa ile yerleşir, iki defa ile değişebilir Bununla beraber İmam Ebû Yusuf´a göre, âdet bir defa ile değişmiş sayılabilir Buna yeni âdetin eskisini bozup onun yerini alması anlamında "Fesh-î âdet" de denilmektedir
Belli günler devam eden bir âdete aykırı olup da on günden fazla devam etmeyen kanlar, âdet kanı sayılır Bu halde âdet değişmiş olur Örnek: Her ay yedi gün kan gören bir kadın, sonra on gün kan görse, hepsi hayız kanı sayılır Bu halde âdeti yedi günden on güne geçmiş olur Fakat belli günlerden sonra gelen kan, belli günlerle toplandığı zaman on günden fazla olursa, yedi günden ziyade olan kanlar hayız kanı sayılmaz, İstihaze (illet) kanı olur Şöyle ki: Böyle yedi gün kan gören bir kadın sonradan on bir veya on iki gün kan görmeye başlarsa, bunun âdet edinilmiş yedi günlüğü hayız kanı olur Sonraki dört veya beş günü istihaze (illet) kanı olur
Yine: Her ay başından itibaren beş gün âdet görmekte olduğu farz edilen bir kadın, bu âdeti üzere kan gördüğü gibi, bundan iki gün veya üç gün veya beş gün önce de kan görmüş olsa, bunların hepsi âdet sayılır; çünkü âdet sayısı on günü geçmemiştir Fakat kan görme günlerinin tümü bu şekilde on günden fazla olursa, yalnız âdeti olan o beş günde gördüğü kan hayız kanı sayılır, âdet edindiği günlerden fazla olan bütün kanlar istihaze (illet) kanı sayılır
Adet görmekte olan bir kadından bir hastalık sebebi ile devamlı olarak kan gelecek olsa, onun hayız ve temizlik hallerindeki belli günlerine göre hüküm verilir Örnek: Her ay başından itibaren on gün kan gören bir kadın, ondan sonra yirmi gün veya altı aydan noksan olmak üzere şu kadar ay ve gün temizlik üzere olsa, onun âdeti böyle kararlaşmış olur Sonra böyle bir kadından devamlı olarak kan gelse, yine eski şekli üzere her ayın ilk on günü hayız, diğer yirmi günü veya şu kadar ay ile günü de temizlik hali sayılır Fakat temizlik müddeti tam altı ay veya daha ziyade bulunmuş olursa, temizlik müddeti altı aydan bir saat noksan kabul edilir ki, bu müddet, gebelik halinin en az zamanıdır
Yine: Yeni hayız görmeye başlayan bir kızın âdeti kararlaşmaksızın kanı akıp devam etse, her aydan on günü âdetine sayılmış olur Diğer yirmi günü de temizlik müddeti kabul edilir
Bir hastalık veya önemsememe neticesi âdet günlerini unutmuş olan bir kadına "Mütehayyire" denir Böyle bir kadının gördüğü akıntı kesilmeyecek olsa, onun âdeti hakkında kuvvetli olan görüşü ile işlem yapar Kuvveti fazla olan bir görüşe sahib değilse, ihtiyat olan yolu benimser Boşanmış ise, iddeti için on gün, temizlik müddeti de altı aydan bir saat noksan olmak üzere takdir edilir Diğer bir görüşe göre: Temizlik müddeti iki ay kabul edilir Bunun namaz ve oruçları üzerinde ayrıntılı bilgi vardır Bu konu ile ilgili geniş bilgi, İmam Sarahsî´nin "Mebsûd" isimli kitabında vardır
Adet görme çağına gelen bir kız, ilk kez görmeye başladığı kandan dolayı hemen namazını bırakır ve oruçlu ise, orucunu kaza etmek üzere sonraya bırakır Evli ise, cinsî ilişkide bulunmaz Böyle bir kıza "Mübtedie" denir Bu kan üç günden az bir zaman içinde kesilirse, hayız kanı olmadığı anlaşılır O zaman bırakıp kılmadığı namazları kaza etmesi gerekir İmam Azam´dan nakledilen bir görüşe göre, ilk başlayan bu kan üç gün devam edip de hayız kanı olduğu bilinmedikçe, namazı terk etmez ve orucuna da devam eder
Hayız müddeti içinde gelen kan tamamiyle kesilmedikçe, âdet son bulmuş olmaz Bu kan, siyah, kırmızı, yeşilimtrak veya sarı olabileceği gibi bulanık ve toprak rengi de olabilir Adetini tamamlamış olan bir kadından gelecek akıntı bembeyaz bir renkte bulunur
Bir kadının görmekte olduğu âdetini, kocasına karşı inkâr etmesi veya gerçeğe aykırı olarak âdet gördüğünü söylemesi helal değildir
Adet görmekte olduğunu söyleyen bir kadın, iffetli ve saliha bir kadın ise, sözü kabul olunur; değilse kabul olunmaz Ancak doğru söylediğine inandırıcı bir hal olursa, kabul edilir Meselâ, söylediği söz, âdetinin başlangıç zamanına rasgelmişse, o halde dediği kabul olunur
|