Konu
:
Ölümün Şiddeti
Yalnız Mesajı Göster
Ölümün Şiddeti
11-04-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Ölümün Şiddeti
Ölümün Şiddeti
İnsanın doğması; çeşitli zahmetler sıkıntılar acılar çekilmesi sonucunda gerçekleşiyor
Doğumundan sonrasında ise bu meşakkat zincirine yeni halkalar eklenerek devam ediyor
Doğumu ve sonrası meşakkat elem ve zahmetlerle dolu olan insanın bu dünyadan dar-ı ukbaya göç etmesi esnasındaki durumu da çok elemli ve zahmetli geçmektedir
Bu yazımızda da bütün insanların kaçınılmaz olarak karşılaşacağı ölüm anını ve bu esnada çekilen sıkıntı ve elemleri âyet ve hadisler ışığı altında zikredeceğiz
İnsanların dünyadaki yaşayışları ve ölüm hâlindeki durumları üç kısma ayrılmaktadır:
1- Herkesten daha ziyade bu güzel dine bağlanmış dini yakinen anlayan ve yaşayan zatlardır
Bu zatlar için ölüm Hakka bir vuslat vesilesidir
2- Salih kimseler ki amel defterlerini sağ taraflarından alacaklardır
Bu zatlar için de ölüm bu meşakkatli dünyadan bir kurtuluş vesilesidir
3- Amel defterlerini sol taraflarından alacak olan facirlerdir
Bunların varacağı yer alevli ateş olduğu için ölüm bunlar için ızdırabtır
Ubade ibn-i Samit (r
a
) anlatıyor: “Rasûlullah (s
a
v
) buyurdular ki: Kim Allaha kavuşmayı severse Allah da ona kavuşmayı sever
Kim Allaha kavuşmaktan hoşlanmazsa Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz
Hz
Âişe (r
anha): Biz ölmekten hoşlanmayız
dedi
Rasûlullah (s
a
v
): Kastımız bu değil; fakat mümine ölüm gelince Allahın rızası ve ikramıyla müjdelenir
Ona önünde (ölümden sonra kendisini bekleyen) şeyden daha sevgili bir şey yoktur
Böylece o Allaha kavuşmayı sever Allah da ona kavuşmayı sever
Kâfir ise ölüm kendisine gelince Allahın azabı ve cezasıyla müjdelenir
Bu sebeple ona önünde (kendini bekleyenlerden) daha kötü bir şey yoktur
Bu sebeple Allaha kavuşmaktan hoşlanmaz Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz
buyurdular
”
Ölüm anındaki çekilen zahmeti Allah (c
c
) Kuranda bize şu âyetiyle bildiriyor: “Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir de işte (ey insan) bu senin öteden beri kaçtığın şeydir denir
” İşte insanı bayıltan aklını ve şuurunu gideren ölüm sarhoşluğu çok şiddetli ve dehşet vericidir
Hz
Âişe annemizden rivayetle Peygamber (s
a
v
) Efendimize ölüm sekerâtı geldiğinde yüzünden teri silmeye ve şöyle demeye başladı: “Subhanallah! Kuşkusuz ölümün sekerâtı vardır
” Hatta Hz
Fatıma annemiz Efendimizin bu durumuna dayanamayıp ağlamaya başladığında Efendimiz (s
a
v
): “Üzülme kızım babana bu günden sonra sıkıntı yoktur” diye teselli etmişlerdir
Bir diğer âyet-i kerimede ölüm sekerâtı (sarhoşluğu) şöyle anlatılmaktadır: “Hele can boğaza dayandığı zaman o vakit siz bakar durursunuz
” Ruh boğaza gelip çıkmak üzereyken insan ölüm sarhoşluğunu yaşar yaşamış olduğu hayat gözünün önünden geçer acizlik ve çaresizlik içinde o acı ve ızdırabı çekerek bakıp durur
ÖLÜM ANINDAKİ MUSİBET ÜÇ KISIMDIR:
1
Ruhun bedenden ayrılmaya başladığı andaki şiddetli acı:
Bu acı ve elem hiçbir acıya benzemez çok şiddetlidir
Şeddad b
Evs bu durumu şöyle izah etmiştir: “Ölüm testerelerle biçilmekten makaslarla kesilmekten tencerelerde kaynatılmaktan daha şiddetli ve acıdır
Eğer ölen tekrar dirilip dünya ehline ölümün verdiği acıyı haber verse dünya ehli ne yiyebilir ne de uyuyabilirdi
” Ölüm anındaki dehşetten dolayı kulun aklı karışır dili tutulur azaları dermandan düşer
İşte can boğaza dayandığı zaman kul bütün dünyalıklardan gözünü çeker kimseye bakamaz olur
Artık tövbe kapısı kapanmıştır
O anda kendisiyle sadece hasret ve pişmanlık kalır
Ölüm anındaki şeytanın insanın imanını çalmak için çeşitli vesveseler vermesi en sevdiği kimselerin suretlerinde gelmesi gibi karşılaşılacak imtihanlara hazırlıklı olmamız ve bu durumun dehşetinden Rabbimize sığınıp çokça dua ve niyazda bulunmamız gerekiyor
Efendimiz (s
a
v
)in şöyle dua etmesi bize ölüm anının ne kadar ehemmiyetli olduğunu göstermeye yeterdir: “Ya Rabbi! Ölümün fitnesinden sana sığınırım
” “Allahım! Muhammede (s
a
v
) ölüm sekerâtını kolaylaştır
”
Hz
Ömer (r
a
) Kabul-Ahbara: “Ey Kab bana ölümü anlat dedi: Kab şöyle dedi: Çok dikenleri olan dallı budaklı bir ağacı bir adamın karnına boğazından soksalar onun dal ve budakları damarlara takıldıktan sonra onu tekrar çıkarsalar bu çıkarma anında o ağaç nasıl tuttuğu damarları koparır da tutmadıklarını bırakırsa işte ölüm de bu ağaç gibidir
”
Rivayet edilir ki: İbrahim (a
s
) vefat ettiği zaman Allah Teâlâ ona buyurdu ki: Ey dostum! Ölümü nasıl buldun? İbrahim (a
s
): Yaş bir yün parçasına sokulup sonra çıkarılan demirden bir şiş gibi buldum
Cenâb-ı Hak şöyle buyurdu: Biz ise sana ölümü kolaylaştırdık
Diğer bir rivayette ise Hz
Musa (a
s
) vefat ettiğinde Cenâb-ı Hak ona da sordu: Ey Musa ölümü nasıl gördün? Hz
Musa (a
s
): Sac üzerinde kavrulan bir kuş gibi gördüm
Ölmüyor ki istirahata kavuşsun kurtulmuyor ki uçsun
Hz
Âişe (r
anha) annemiz şöyle demiştir: “Hz
Peygamber (s
a
v
)in vefatının şiddetini gördükten sonra ölümü kolay geçmiş hiçbir kimsenin haline gıpta etmem
” Ölüm anındaki kulun karşılaşacağı bu durumları öğrendikten sonra hele hele Efendimiz (s
a
v
)in vefat anındaki yaşamış olduğu zahmetler şu soruyu nefislerimize sormamızı kaçınılmaz kılıyor: Acaba bizim gibi günahkârların çekeceği elem ve meşakkat nasıl olacaktır?
2
Azrail (a
s
)in suretinin görülmesi ve o anda insanın kalbinin korkuyla dolması:
Hz
İbrahim (a
s
) ölüm meleğine: Facir bir kimsenin ruhunu aldığın andaki suretini bana gösterebilir misin? diye sordu
Ölüm meleği: Bu durumda sen bana bakmaya tahammül edemezsin
dedi
İbrahim (a
s
): Tahammül ederim
dedi
Melek: O halde yüzünü çevir
der
Bunun üzerine İbrahim (a
s
) yüzünü çevirince; simsiyah saçları dik kokusu iyi olmayan elbiseleri simsiyah ağız ve burun deliklerinden alevler ve duman çıkan bir kişiyi gördü
Bunun üzerine İbrahim (a
s
) düşüp bayıldı
Ayıldığında melek eski suretine dönmüştü
İbrahim (a
s
): Ey ölüm meleği! Eğer ölüm anında facir kimseye görünüşünden başka bir dehşet isabet etmese dahi bu ona yeterli olurdu
dedi
Fakat ölüm meleği Allaha itaat eden mümin bir kulun ruhunu alırken ise tam aksine en güzel surete bürünerek gelir
3
Mücrimlerin ölüm anında cehennemdeki yerlerini görmeleri sonucu şiddetli korkmaları:
Ölüm esnasında ruh ilk önce ayaklardan başlayarak çekilmeye başlanır
Kişi bu anda 300 kılıç darbesini bir anda vücuduna saplanmasından daha ziyade acı hisseder
Yavaş yavaş bütün kuvveti tükenir
Eğer ölecek olan kişi facir ise ölüm meleğinin şu nidasını duymadan ruhu çıkmaz: “Ey Allahın düşmanı ateşle müjdelen!” Bu hitabın kalbine saldığı korku ve dehşetle gideceği yeri görerek ölür
Mümin kul ise aynı şekilde ölüm meleğinin nasıl nida edeceğini korku içinde bekler
“Ey Allahın dostu cennetle müjdelen!” nidasını işitince sevinç ve mutlulukla ruhunu teslim eder
Rasûlullah (s
a
v
) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Sizin biriniz gideceği yerin neresi olduğunu bilmeden cennetten veya cehennemden yerini görmeden dünyadan çıkmaz (ölmez)
”
Böylece insanın dünyadaki yolcuğu başladığı gibi yani elem zahmet ve meşakkatlerle sona eriyor
İnsanın ölüm anında kendisine fayda sağlayacak tek unsur hayatta iken zamanını ömrünü Allaha itaat ve ibadetlerle doldurduğu anlardır
Ölüm anındaki çekilen sıkıntı ve acıları ancak o durumda olan iyi anlar ve bilir
Bundan dolayıdır ki iş o duruma gelmeden Rabbimize olan kulluk vazifemizi hiçbir engel tanımadan yerine getirmemiz lâzımdır
Aksi halde çok pişman oluruz ne yazık ki bu pişmanlığımızı telafi edecek ne bir vaktimiz kalır ne de ibadet etme fırsatımız kalır
Ölüm meleği geldiği zaman gözlerimiz ona acziyet ve çaresizlik içinde baka kalır
Rabbim cümlemize ölüm anını kolaylaştırsın
Ölümün fitnesinden cümlemizi muhafaza eylesin
Âmin
ölümün şiddeti
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul