Yalnız Mesajı Göster

İlmihal Bilgileri

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlmihal Bilgileri



İslamda Oruc

Ramazan orucu ve oruç çesitleri
Ramazan orucu müslüman , akilli ve ergenlik çagina gelmis kimselere farzdir Ramazan orucu, kameri
aylardan Ramazan ayinin bazen 29, bazen 30 gün sürmesine göre 29 veya 30 gün olarak tutulur Oruçlarda niyet önemlidir Niyet kalp ile olur Geceleyin imsaktan önce veya imsak vaktinde ertesi gün oruç tutacagini kalbinden geçiren bir müslüman o günün orucuna niyet etmis olur Oruç tutmak düsüncesi ile sahur yemegine kalkan kimse de oruca , niyet etmis sayilir Ancak oruç tutan kimsenin hem içinden niyet etmesi, hem de dili ile "Niyet ettim Ramazan'in yarinki orucuna" diye söylemesi daha iyi olur

Bes çesit oruç vardir:
1) Farz oruç: Ramazan orucunun edasi ve kazasi farzdir Keffaret oruçlarinin tutulmasi da farzdir
2) Vacip oruç: Adak oruçlari ile bozulan nafile orucun kaza edilmesi vaciptir
3) Sünnet oruç: Kamerî aylardan Muharrem ayinin 9-10 veya 10-11 günlerinde oruç tutmak sünnettir
4) Müstehap oruç: Kameri aylarin 13 14 15 günleri ile her haftanin Pazartesi ve Persembe günleri, Sevval ayinda 6 gün oruç tutmak müstehaptir
5) Mekruh oruç: Iki türlü mekruh oruç vardir:
a Muharrem ayinin sadece 10 günü, yalniz Cuma veya Cumartesi günleri oruç tutmak, iki orucu iftar etmeksizin birbirine eklemek veya senenin tamamini oruçlu geçirmek "TENZÎHEN MEKRUH"tur
b Ramazan bayraminin birinci günü ile Kurban Bayraminin 4 günü oruç tutmak "TAHRÎMEN MEKRUH"tur

Ramazanda oruç tutamayanlar ne yaparlar ?

Oruç tutmayacak kadar hasta olanlar, hastaya bakanlar, Ramazan ayinda yolculuk yapanlar,
gebe veya emzikli olanlar, asiri yaslilar ve düskünler, aybasi hali veya logusalik halinde bulunan
kadinlar Ramazan ayinda oruç tutmazlarBunlardan:
a Aybasi hali veya logusalik halinde olan kadinlar ile emzikli ve gebe olan kadinlar,
bu özürleri sona erdikten sonra ve Ramazan ayi disinda oruçlarini kaza ederler
b Yolcular, yolculuklari bitince oruçlarina baslarlar Ramazan ayinda tutamadiklari
oruçlarini Ramazan ayindan sonra tutarlar

Oruca nezaman ve nasil niyet edilir

Orucun sahih olmasi için niyet etmek sarttir Niyetsiz oruç makbul degildir
Ramazan orucuna, aksamdan itibaren kusluk vaktine kadar niyet edilebilir Söyle ki:
Normal olarak oruca, sahur yemegini yedikten sonra niyet edilir Ancak sahurda uyanamayip yeme içme zamaninin bittigi imsak vaktinden sonra kalkan bir kimse, günes dogmus olsa bile, kusluk vaktine kadar o günün orucuna niyet edebilir Yeter ki, imsak vaktinden sonra orucu bozacak bir sey yapmasin Sahura kalkmak istemeyen bir kimse, aksamdan sonra yarinin orucuna niyet edebilir,
geceleyin kalkip tekrar niyet etmesi gerekmez Ramazan ayinda tutulamayan orucu, baska günlerde kaza ederken niyetin geceleyin «tan yeri agarmadan önce» yapilmasi gerekir Keffaret oruçlari da böyledir Bu oruçlara imsaktan sonra niyet edilmez Niyet esasen kalp ile olur Yani geceleyin, yarin oruç tutacagini kalbinden geçiren kimse niyet etmis demektir Oruç tutmak düsüncesi ile sahur yemegine kalkan kimsenin bu düsüncesi de niyettir Oruca kalp ile niyet etmek yeterlidir Ancak kalp ile yapilan bu niyeti dil ile söylemek daha iyidir Bu sebeple, oruç tutacak olan kimse, hem içinden niyet etmeli, hem de dili ile: " Niyet ettim Ramazan-i serifin yarinki orucuna "
diye söylemelidir

Orucu bozup kaza ve keffaret gerektiren haller

Oruçlu oldugunu bildigi halde kasden:
1) Yemek, içmek, (ister gida maddesi, isterse ilaç olsun)
2) Cinsi iliskide bulunmak
3) Sigara içmek
Orucu bozar, kaza ve keffareti gerektirir
Bozulan orucun yerine gününe gün oruç tutmaktir
Bozulan bir gün orucun yerine iki ay veya altmis gün pespese oruç tutmaktir
Ramazan ayinda niyet ederek oruca baslayan bir kimse özürsüz olarak bile bile yiyip içse veya cinsi iliskide bulunsa orucu bozulur Bozulan bu orucun gününe gün kaza edilmesi, ayrica oruç özürsüz olarak ve bile bile bozuldugu için de keffaret tutmasi gerekir
Baslanan bir orucu bilerek bozmanin dünyadaki cezasi keffarettir Yani altmis gün birbiri ardinca oruç tutmaktir Herhangi bir sebeple keffaret orucuna ara verilir veya eksik tutulursa yeniden baslayip altmis günü kesintisiz tamamlamak lazimdir Kadinlar keffaret orucu tutarken araya giren âdet günlerini tutmazlar, âdet halleri bitince ara vermeden temiz günlerinde oruca devam ederek altmis günü tamamlarlar

Oruçluya mekruh olan hususlar

1) Bir seyi dilinin ucuyla gereksiz yere tatmak
2) Lüzumsuz yere bir sey çignemek
3) Sakiz çignemek
4) Kendisinden emin olmayan bir kisinin hanimini öpmesi, boynuna sarilmasi, kucagina almasi
5) Tükrügü agizda biriktirip yutmak
6) Kan aldirmak
7) Kendini zayif düsürecegini tahmin ettigi yorucu bir iste çalismak
8) Agzina su alip çalkalamak

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun

Teravih namazı Teravih Namazının Kaç Rekat Olduğu

Teravih ramazan ayına mahsus
bir gece namazıdır Yatsı namazından sonra kılınır Kadın erkek her müslüman
için sünnet-i müekkede bir namazdır Kılınmadığı takdirde kazası gerekmez tek
başına kılınabildiği gibi cemaatla kılınması kifai sünnettir peygamberimiz
cemaatla namaz kılmaya olan iştiyakına rağmen farz namazları dışında sadece
teravih namazını cemaatla kılmışlardır (1)

Sevgili Peygamberimiz (sav)
bu namazın kılınmasını ümmetine tavsiye ve teşvik etmişlerdir: “Kim inanarak ve
sevabını umarak Ramazan namazını kılarsa geçmiş günahlarından bir kısmı
bağışlanır” (2) buyurmuşlardır

Buhari teravihin önemine
binaen bu hadisi “nafile olan Ramazan Namazını kılmak imandandır” başlığı ile
açtığı bir babda zikretmiştir(3)

Toplumumuzda her kesimin
ilgisini çeken bu çok sevimli ve ruhlara ferahlık veren neşeli ibadetimiz
ülkemizde büyük bir huşu ve huzur içerisinde yerine getirilmekte toplumumuzda
birlik beraberliği ve uzlaşıyı da beraberinde getirmektedir

Teravih namazını ilk olarak
Sevgili Peygamberimiz (sav) bir ramazan gecesi ashabı ile birlikte
kılmışlardır Ertesi gün duyulunca cemaat artmış yine teravih namazı beraber
kılınmıştı Üçüncü gece cemaat daha da çoğalmış yine Rasullüllah hanesinden
çıkıp teravih namazını ashabıyle kılmışlar ancak dördüncü gece cemaat mescide
sığmayacak derecede çoğalınca Peygamberimiz yalnız yatsı namazını kıldırarak
hanesine çekilmiş teravih namazı için çıkmamış ve sabah namazına kadar bekleyen
cemaata namazdan sonra “teravih için beklediğinizi biliyordum fakat üzerinize
farz olur da edasından aciz kalırsınız diye korktum” (4) buyurmuştur O günden
sonra herkes teravih namazını evinde veya mescidde kendi kendine kılmaya devam
etmiştir HzÖmer devlet başkanlığı sırasında teravih namazı kılmadaki
dağınıklığı görmüş bunu önlemek için cemaati bir imam arkasında toplayıp tekrar
cemaatla kılmanın daha hoş olacağını arkadaşlarına söylemiş ve ashabın ileri
gelen hafızlarından Ubey İbn-i Kâbı imam tayin ederek teravih namazının
cemaatla kılınmasını başlatmıştır HzÖmer halkın dini bir vecd ile namaz
kıldıklarını görünce “bu ne güzel bir adet oldu” diye sevincini belirtmiştir
Gerçi teravih namazı zamanı saadette vardı Birkaç gece de olsa bizzat
Rasulüllahın beraberinde cemaatla kılınmıştı Dinde olmayan birşey dine
sokulmamıştı Bu bakımdan HzÖmerin “şu ne güzel bir bidat oldu” sözündeki
bidat ifadesi dinde olmayanı dine sokma anlamında değildir Belki cemaatla
kılınmasının yeniden ihdas edilmiş olması anlamındadır Bunun da bir sakıncası
yoktu Çünkü HzPeygamber farz sayılacağı endişesiyle teravihin cemaatla
kılınmasını bırakmıştı Onun irtihalinden sonra artık böyle bir endişe de
kalmamıştı Teravihin tekrar cemaatla kılınması şariin maksadına aykırı
değildi

Nitekim bilahire HzAli
(ra) da bu namazı teşvik etmiş ve “Ömer mescidlerimizi teravihin feyziyle
nurlandırdığı gibi Allahda Ömerin kabrini öyle nurlandırsın” diye
memnuniyetini belirtmiştir

HzÖmer zamanındaki cemaatla
kılınan teravihin kaç rekat olduğu hakkında iki rivayet vardır: Vekîın malik
İbn Enesden onun da yahya İbn Saddan rivayetine göre HzÖmer görevli birisine
cemaatına yirmi rekat kıldırmasını emretmişti(5)

HzAişeden HzPeygamberin
ramazanda ve sair gecelerde, bir rivayette onbir, diğer rivayette onüç rekattan
fazla namaz kılmadığı hakkındaki sahih rivayete ilaveten HzÖmerin de
Muvattadaki rivayete göre onbir rekat kıldırması için Ubey İbn Kâba emir
verdiği hakkındaki rivayetleri karşısında Beyhakînin Said İbn Yezidden HzÖmer
döneminde teravihi yirmi rekat kıldıklarına dair rivayetini İmam Nevevî telif
etmiş ve HzÖmerin onbir rekat emri, döneminde ilk kılınan teravih gecelerine
aitti Sonra teravih yirmi rekat olarak yerleşmişti Şimdiye kadar
devamedegelen de budur “(6) demiştir

Teravih namazının asrı
saadette ve ondan sonraki dönemde rekatlarının adedi hususunda daha geniş
malumat edinebilmek ve sağlıklı bir sonuca kavuşmak için Allame Bedreddin
Aynînin Umdetül-kârî isimli eserindeki malumata kısaca bir göz atma
ihtiyacını duymaktayız

Bu İslâm aliminin verdiği
bilgiye göre Resûuli Ekremin gece namazının gerek kemiyet ve gerek keyfiyeti
hakkındaki haberleri HzAişe ile İbn-i Abbastan başka daha birçok sahabiden
gelmektedir Bu husustaki rivayetlerin özeti şunlardır:

Tirmizi nin Medinelilerin
uyguladıklarını söylediği teravih namazı vitirle birlikte kırkbir rekattır

İmam Mâlikden meşhur olan
otuzaltı rekat teravih, üç de vitirdir

Tirmizi ekseri ilim ehline
göre teravih yirmi rekattır, zira HzÖmer, HzAli (ra) ve daha başka
sahabilerden rivayet edilen de budur Bizim Hanefi ekolünün görüşleri ve sözleri
de budurdemiştir

Saib İbn Yezidden Ömer İbn-i
Hattabın Ubey İbn-i Kâb ile temimi Dariye ramazan imamlığı verirken yirmi
bir rekat kıldırmalarını söylediği yüzer âyet okunarak kılınan bu namazdan
cemaat dağılırken nerdeyse tan yeri ağaracağı rivayet edilmiştir

İbn-i Abdilberr demiştir ki
Haris İbn-i Abdirrahman İbn-i Ebî Zübabın Saib İbn-i Yezidden rivayetine göre
de teravih namazı HzÖmer zamanında yirmiüç rekattı Bunun üçü vitir namazıydı

HzAliden gelen bu husustaki
rivayete gelince Vekîin, Hasan İbn-i Salih kanalıyla Ebul Hasnadan, gelen
rivayetine göre de HzAli görevli bir adama teravih namazını yirmi rekat
kıldırması için emir vermişti

Ameş, Abdullah İbn-i
Mesudun da ramazan ayında yirmi rekat teravih üç de vitir kıldığını
söylemiştir

Bedreddin Ayni Tabiinden bu
görüşte olanların isimlerini de verdikten sonra diyor ki İbn-i Abdilberr de
demiştir ki cumhur-i Ulemanın kavli de budur Kufe uleması, İmam-ı Şafiiyi ve
birçok fukaha da bu görüştedirler Sahabeden bu hususta bir ihtilaf da
sözkonusu olmamıştır Ubey İbn-i Kâbdan sahih nakledilen de budur

Allame Aynî teravih
namazının rekatlarıyle ilgili başka rivayetlere de şöyle temas etmektedir:

Ebu Muclizden gelen rivayete
göre bu zat cemaata onaltı rekat kıldırır her gece kuranın yedide birini
okurdu

Teravihin onüç rekat
olduğunu Saib İbn-i Yezid söylemiştir ve demiştir ki: Biz HzÖmer zamanında onüç
rekat kılardık Ama yeminle söyliyeyim ki mescidden ancak sahaba karşı
çıkabilirdik Her rakatında elli-altmış âyet okunurdu İbn-i İshak diyor ki,
bu hususta duyduklarımın en sağlamı ve uygunu budur

Bedreddin Aynî bu onüç rekat
HzÖmerin döneminde işleme koyduğu ilk gecelere ait teravih namazıydı Sonra
bunu yirmi üçe çevirmişti, diyor (7)

Bu hususta İbn-i
Ebî Şeybenin el-kitab-ül Musannefinde: HzÖmer yirmi rekat teravih kılınmasını
emrettiği tasrih edilmiş, Abdülaziz bin Refîin Ubey bin Kâbın ramazanda
Medinede yirmi rekat teravih, üç rekat da vitir kıldırdığını söylemiştir(8)

Saib bin Yezid diyor ki biz
HzÖmer zamanında yirmi rekat teravih ve ayrıca vitir kılardık Nevevi Hûlâsada
bunun isnadı sahihtir diyor Muvattadaki onbir rekat rivayeti başlangıca
aitdi, sonradan yirmi üzerinde istikrar etmiştir, tevarûs eden de budur(9)

Mezhep İmamlarının görüşüne
gelince:

İmam Malikden otuz altı
rivayetine karşılık öteki üç mezhep imamı da teravih için yirmiden noksan bir
sayıyı benimsememişlerdir Bu hususta Tahavî Cessasın telhîs ettiği
“İhtilâfü Ulema” isimli eserinde bu hususda sadece şu bilgiyi vermiştir

Hanefiler ve İmam Şafiî
vitirden başka yirmi kılınır demişlerdir

İmam Malik vitirle beraber
otuz dokuz kılınır, otuz altısı teravih üçü vitirdir demiş Ve insanların
kadimden uygulayageldikleri budur diye de ilave etmiştir

Saib İbn-i Yezid HzÖmer
zamanında biz ramazanda yirmi kılardık Fakat yorulur değneklere dayanma
ihtiyacı duyardık demiştir

Hasan İbn-i Hayy, Amr İbn-i
Kaysdan, o da Ebul Hasnadan rivayet etmiştir ki: HzAli (ra) bir kişiye
ramazan da cemaata yirmi rekat kıldırmasını emretmiştir(10)

İbn-i Rüşd bu hususta şu
bilgiyi veriyor: Ramazanda kılınan namazın rekatları sayısında Alimler ihtilaf
etmişlerdir İmam-ı Malik iki görüşünün birinde, Ebu Hanife, İmam Şafii ve İmam
Ahmed ve Davud bu namazın vitir namazından başka yirmi rekat olduğunu
söylemişlerdir İmam Malikden İbn-i Kasımın anlattığına göre İmam Malik,
teravihin otuz altı, vitir namazının da üç olduğunu ve bunu güzel gördüğünü
nakletmiştir

Rekatların adedindeki
ihtilaf bu husustaki naklin ihtilafına bağlıdır Şöyleki Malik, Yezid İbn-i
Rumandan HzÖmer zamanında insanlarımız yirmi üç rekat kılırlardı diyor

İbn-i Ebi Şeybe Davud İbn-i
kaysdan tahricine göre davud İbn-i kays demiştir ki insanlarımız Ömer İbn-i
Abdülaziz ve Eban İbn-i Osman zamanında Ramazanda Medinede üç rekat vitir
namazı olmak üzere otuz altı rekat namaz kılarlardı

İbn-ül Kasımın İmam
Malikden anlattığına göre ötedenberi uygulanagelen bu idi Yani ramazan namazı
otuzaltı rekattı(11)

İLK TERAVİH

Peygamberimizin ashabına
kıldırdığı ilk teravih namazından bahseden muteber hadis kaynaklarının
verdikleri hadislerde teravih namazının rekatları ile ilgili bir sayı yoktur
Bu sayı, HzAişeden rivayet edilen, Peygamberimizin gece namazları hakkındaki
varid olan soruya HzAişenin verdiği cevapla tesbit edilmeye çalışılmıştır
HzAişeden Rasulüllahın ramazandaki gece namazından sorulduğunda HzAişe
“Rasulüllah (sav) ne ramazanda ne de ramazandan başka gecelerde onbir rekat
üzerine ziyade etmiş değildir” (12) karşılığını vermiştir Başka bir
rivayette bu sayı onüç rekat olarak hadiste yer almıştır (13)

Ancak HzAişenin
HzPeygamberin gece namazları ile ilgili belirttiği bu sayının kesin olarak
teravihle ilgili olduğu şüphelidir Zira Hadisin Sûret-i Sevkinden de
anlaşılıyor ki Rasulüllahın devamlı kıldığı bir gece namazı vardı Acaba
ramazan münasebetiyle her ibadetinde olduğu gibi Peygamberimizin bu namazında da
bir değişme, bir artış olur muydu? şeklinde bir yaklaşımla sorulmuş olabileceği
variddir HzAişenin, Rasulüllahın gece namazını övmesinden de anlaşılıyor ki
soru sadece ramazandaki bu gece namazı hakkında idi HzAişe soranın bir
şüphesi kalmasın diye Rasulüllahın hem ramazandaki hem de ramazandan başka
gecelerdeki namazını kapsayacak şekilde cevap vermiştir(14) HzAişenin bu
cevabî cümlelerinde teravih namazını veya kıyam-ı Ramazanı işar eden bir tasrih
ve tabir de yoktur Ayrıca HzAişeye bu soru ne zaman sorulmuştur? sorunun
sorulduğu günlerde teravih namazı biliniyor muydu? HzEbu Zerr-i ElGıfari diyor
ki Rasulüllahın ilk olarak ashabıyla kıldığı teravih namazı o yılın ramazanının
yirmiüçüncü, yirmidördüncü, yirmibeşinci, gecelerinde idi Demek ki o güne kadar
böyle bir namazı henüz kimse bilmiyordu Rasulüllahın gece namazları hakkında
sorulan bir soruya HzAişenin cevabı ilk teravih namazından önce miydi,
sonramıydı? Bu sorunun cevabını tam olarak verebilmemiz için, Buharinin bu
hadisi teravih hakkında açtığı babda zikretmesinden başka elimizde natık bir
delil yok gibidir

Nasslardaki şumûllülük,
konusunda kesin hüküm ifade edemiyeceğine bakılırsa sadr-ı İslâmda teravih
namazı sekiz rekattı diye kesip atmanın isabetli olmayacağı anlaşılır

Fakat şu bir gerçektir ki:
HzÖmer döneminde başlayıp, HzAli ve HzOsman dönemlerinden beri İslâm aleminde
teravihin yüzyıllarca yirmi rekat olarak kılanagelmesi onu, böylece bütün İslâm
toplumunun üzerinde ittifak ettiği bir üne ve özelliğe kavuşturmuştur ki
Rasulüllah, ümmetinin yanlış bir iş üzerinde toplanmıyacağını bildirmiştir(15)

İmam Ebu Yusuf, üstadı Ebu
Hanifeden, teravih namazının hükmünü ve HzÖmer tarafından ne gibi bir delile
istinad edilerek bu namazın yirmi rekat olmak ve cemaatle eda edilmek suretiyle
ortaya konulduğu sormuştu İmam Azam, cevaben demişti ki: Teravih namazı hiç
şüphesiz bir sünnet-i müekkededir HzÖmer bu namazın cemaatla yirmi rekat
kılınması ne kendi ictihadıyle ne de sırf kendi düşüncesinden çıkartmıştır O,
Asr-ı Saadette carî olmayan bir din meselesini ihdas edip ortaya koyan bir
bidatçı değildir Elbette HzÖmer bunu kendisine malum olan dinin bir asıl
kaynağına ve Rasullüllahın bir tavsiyesine dayandırmıştır(16)

Hakkı batıldan, sünneti
bidatdan ayırmak hususunda müstesna kudreti ve din hususunda üstün deredeki
dikkati, isabetli görüş ve ictihadı, müsellem olan HzÖmerul-Faruk şeri bir
konuda kaynak olmaya değer bir kabiliyettir Bu bakımdan gerek Hanefi fukahası,
gerek Şafii fukahasının büyükbir kısmı teravih namazının yirmi rekat olarak
sünnet kılındığını söylemişlerdir(17)

Görüldüğü üzere HzÖmer,
HzAli ve HzOsman dönemlerinden başlı¤¤¤¤¤ günümüze kadar uygulandığı biçimiyle
teravih namazı yirmi rekattır Bütün fıkıh kaynaklarımızda da teravih yirmi
rekat olarak ele alınmış ve işlenmiştir Şu anda başta ülkemiz olmak üzere
bütün İslâm ülkelerinin camilerinde cemaatla teravih namazı yirmi rekat olarak
kılınmaktadır Bu mübarek rahmet ayında büyük bir zevk ve iştiyakla,
kadını-erkeği, genci-yaşlısı, hatta çoluk-çocuğu ile tam bir kaynaşma, sevgi,
saygı, huzur ve sükun içerisinde dolup taşan mabetlerimizde eda edilen bir
ibadetimizin rekat sayısını tartışma konusu yaparak toplumumuzda dine karşı
şüphe uyandırmak ve toplumumuzu sebepsiz yere bir fikir kargaşasına sürüklemek
iyi niyetli hiç kimseye bir şey kazandırmaz Aksine yokyere toplumumuzda
tedirginlik, huzursuzluk ve sitresin artmasına sebep olur ki, bu ibadetlerin
ruhuna da aykırıdır

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun

Teyemmüm
Teyemmüm; ellerinin içiyle yeryüzü cinsinden bir şeye vurup yüzünü yıkar gibi bir defa sıvazlamak, tekrar aynı şekilde vurup, sol eliyle sağ kolunu, sağ eliyle de sol kolunu dirseklerle beraber birer defa sıvazlamak ve bunları temizlenme niyyetiyle, yani rastgele değil de, teyemmüm kastıyla yapmaktır

Teyemmümün farzı ikidir: niyyet ve yüzü ve kolları sıvazlamak üzere, ellerle iki vuruş Buna kısaca "iki darp bir niyyet" denir

Teyemmümün sağlam olabilmesi için; suyu kullanmaktan aciz olmak, teyemmüm edecek şeyin temiz olması, teyemmüm edilen organların heryerini sıvazlamak şarttır

Toprak, kum, kiremit, tuğla; beton ve taş gibi şeylerle, tozları olmasa dahi teyemmüm yapılır

Cünüp, âdetli, lohusa ve abdestsizin teyemmümleri aynıdır

Su soğuk olduğu ve ısıtma imkânı bulamadığı için, hasta olmaktan korkuyorsa gusul yerine teyemmüm yapabilir, ama bu durumda abdest yerine teyemmüm yapamaz Gusul yerine teyemmüm eder ve ibadetler için ayrıca abdest alır

Su bulunmadığı sürece teyemmüm abdest gibidir, vakit girmeden de alınabilir ve onunla istenildigi kadar namaz kılınabilir

Teyemmüm yapmak isteyen kimsenin; su bulma ihtimalı varsa, dörtbir yanına doğru bir ok atımı kadar yeri araması, parası varsa normal olan fiyatla suyu satın alması, su alabileceği bir kimsede su varsa istemesi gerekir Su bulma ihtimalı yoksa aramaz

Teyemmüm edecek kimsenin, namazı vaktin sonuna kadar geciktirmesi müstehap (hoş) tır Belki su bulabilir

Teyemmümü; abdesti bozan şeyler ve abdeste yetecek kadar suyu kullanma imkânı bulunması bozar Bu imkân, namazda iken bulunursa o namaz batıl olur ve su ile alınmış abdestle kılınması gerekir Namaz bittikten sonra bulunursa, tekrar kılması gerekmez

Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'a hamd olsun Salatü selam alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) ve tüm inananlarin üzerine olsun


Alıntı Yaparak Cevapla