Yalnız Mesajı Göster

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Nuh Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Nuh Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



Fizilal-il Kuran Tefsiri - Nuh Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

1- Milletine can yakıcı bir azab gelmezden önce onları uyar diye Nuh'u milletine peygamber olarak gönderdik
2- O da şöyle dedi: "Ey milletim! Şüphesiz ben, size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım"
3- "Allah â kulluk edin; ondan sakının ve bana itaat edin"
4- "Ki Allah günahlarınızı size bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin; doğrusu Allah'ın belirttiği süre gelince geri bırakılmaz; keşki bilseniz"
Sure, peygamberlik misyonunun ve inanç sisteminin kaynağını vurgulayan, pekiştiren bir ifadeyle başlıyor: "Nuh'u milletine peygamber olarak gönderdik" Peygamberlerin görev aldıkları, inanç gerçeğini edindikleri kaynak budur Varlıklar alemi de hayat da bu kaynaktan doğmuştur Bu kaynak, insanı yaratan ulu Allah'tır Ulu Allah insanın öz yaratılışına kendisini bilme ve kendisine kulluk sunma yeteneğini yerleştirmiştir insanoğlu bu öz yaratılıştan sapıp yolunu yitirdikçe kendisini tekrar öz yaratılışın çizgisine getirecek peygamberler göndermiştir Nuh peygamber Hz Adem'den sonra bu amaçla gönderilen ilk peygamberdir Kur'an-ı Kerim, Hz Adem'in yeryüzüne gönderilişinden ve dünya hayatına alışmasından sonra kendisine peygamberlik misyonunun verilip verilmediğinden sözetmiyor Belki de Adem evlatlarına ve torunlarına öğretmenlik yapıyordu Hz Adem'in vefatından uzun süre sonra evlatları ve torunları tek Allah'a kulluk sunmaktan uzaklaştılar Birtakım putları tanrı edindiler Bu putları başlangıçta kutsal bildikleri güçleri sembolize etmek için diktiler Bunlar görülen veya görülmeyen evrensel güçlerdi Bu putların en ünlüleri bu surede sözü edilen beş puttu Bu yüzden yüce Allah onları yeniden tek Allah inancına getirmek, Allah, hayat ve varlık hakkındaki düşüncelerini düzeltmek için Hz Nuh'u onlara peygamber olarak gönderdi Kur'an-ı Kerim'den önce gönderilen kutsal kitaplar Hz idris'in Hz Nuh'tan önce peygamber olarak görevlendirildiğinden sözederler Fakat, tahrif, ekleme ve değiştirme kuşkusundan dolayı bu kitaplarda anlatılanlar müminin inancının yapılanmasında yer edinemezler
Kuran'daki peygamberler kıssalarını okuyanlar Hz Nuh'un insanlığın ilk dönemlerinde peygamber olarak gönderildiğini anlarlar Hz Nuh, dokuz yüz elli senelik ömrünü milletini davet etmekle geçirmişti Hiç kuşkusuz milleti de uzun ömürlü insanlardan oluşuyordu Gerek onun, gerekse milletinin bu şekilde uzun yıllar yaşamış olmaları o sırada insanların az olduğunu ve sonraki kuşaklarda olduğu gibi henüz çoğalmadıklarını gösteriyor Biz bu sonucu, yüce Allah'ın canlılara ilişkin yasasından çıkarıyoruz Bu yasaya göre sayı azaldı mı ömür uzar Sanki bu yasa doğal dengenin ve yenilenmenin ifadesidir Fakat bunu en iyi Allahbilir Bu sadece bir görüştür, Allah'ın yasası ile ilgili karşılaştırmalı gözleme dayalı bir sonuçtur
Sure, peygamberlik misyonunun kaynağını vurgulayan ve bu gerçeği pekiştiren bir ifadeyle başlıyor Ardından Hz Nuh'un sunduğu mesajın özünü özetleyerek hatırlatıyor Mesajın özü, uyarıdır:
"Milletine can yakıcı bir azap gelmezden önce onları uyar"
Hz Nuh'un, uzun yıllar verdiği mücadelenin, yaptığı davetin sonunda Rabbine sunduğu bilançodan anlaşıldığı kadariyle onun milleti büyüklenme, burun kıvırma, serkeşlik yapma ve sapıklıkta o kadar ileri gitmişlerdi ki, onlara yönelik mesajın uyarı' kelimesi ile özetlenmesi son derece normaldir Kavmine yönelik davetinde ilk önce acıklı azapla başlaması, dünya veya ahirette veya her ikisinde birlikte başlarına gelecek olan çetin azabı gündeme getirerek söze girişmesi, onların durumuna son derece uygundur
Görevlendirme sahnesinden surenin akışı öz bir ifadeyle mesajın açıkça duyurulduğu sahneye geçiyor Bu mesajın en belirgin özelliği uyarı içerikli oluşudur Bununla beraber, işlenen günah ve hataların bağışlanabileceği, hesaplaşmanın kıyametteki son hesâplaşmaya kadar ertelenebileceği ima ediliyor Bunun yanısıra kendilerine yöneltilen çağrının temel ilkeleri de kısa ve öz bir ifadeyle dile getiriliyor:
"Dedi ki: Ey milletim! Şüphesiz ben, size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım Allah'a kulluk edin; O'ndan sakının ve bana itaat edin ki Allah günahlarımdı size bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin; doğrusu Allah'ın belirttiği süre gelince geri bırakılmaz; keşki bilseniz"
"Ey milletim! Şüphesiz ben, size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım" Uyarıcılığını açıkça ortaya koyuyor, gerekçesini, kanıtını gözler önüne seriyor Kem küm etmiyor, lafı ağzında gevelemiyor Mesajını iletme işini ağırdan almaya kalkışmıyor Onları çağırdığı gerçek hususunda ve sunduğu gerçeği yalanlayanları bekleyen azap hususunda kapalılığa, karışıklığa yer vermiyor
Onları çağırdığı şey son derece basit, açık ve tutarlıdır: "Allah'a kulluk edin ondan sakının ve bana itaat edin" Tek ve ortaksız Allah'a kulluk Duygu ve davranışlara egemen olan Allah'tan korkmak Hayat düzenlerini ve davranış kurallarını alacakları bir kaynak olarak öngördüğü peygamberine itaat
Ana hatlarıyla vurgulanan bu prensiplerle gök menşeli dinlerin temel özellikleri dile getiriliyor Bunun ardından daha geniş boyutlu açıklamalara, ayrıntılara geçiliyor imana dayalı düşüncenin büyüklüğü, derinliği, genişliği, kapsamlılığı, en ince noktasına kadar varlıklar aleminin ve insan varlığının değişik yönlerini içermesini vurguluyor
Sadece Allah'a kulluk sunmak, eksiksiz bir hayat sistemidir Bu sistem, ilahlık ve kulluk gerçeklerine, yaratıcı ile yaratıklar arasındaki ilişkiye, evren ve insan hayatındaki güç ve değerlerin gerçek mahiyetine ilişkin düşünceyi kapsar Bu yüzden insanlığın hayat düzeni bu düşünceye dayalı olarak biçimlenir Böylece her yönüyle özgün bir hayat sistemi oluşur ilahlık makamı ile kulluk makamı arasındaki ilişkiye, yüce Allah'ın eşya ve canlılara ilişkin olarak belirlediği değer yargılarına dönük bir hayat sistemidir bu
Allah korkusu insanların bu sisteme bağlı kalmalarının, sağa-sola sapmamalarının, çarpıtmaya kalkışmamalarının, uygularken yanıltmamalarının tek güvencesi Bu, aynı zamanda, riyasız, gösterişsiz olarak Allah'ın hoşnutluğunun gözetilmesini öngören üstün ahlakın da kaynağıdır
Peygambere itaat etmek: Allah'ın yolunda dosdoğru yürümenin aracıdır Hidayeti ilk merkeze bağlı kaynaktan edinmenin yoludur Sağlam, güvenli ve direkt bağlantıyı sağlayan bir istasyon aracılığı ile göklerle sürekli iletişim hâlinde olmanın tek seçeneğidir
Dolayısıyle dünya üzerindeki hayatının ilk dönemlerinde Hz Nuh'un milletini çağırdığı bu geniş çizgiler, ondan sonra her kuşağa yöneltilen Allah davasının özetidir Buna karşılık Hz Nuh, yine Allah'ın tevbe edenlere, pişman olanlara vaadettiği ödülü bildirmişti:
"Ki Allah günahlarınızı size bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin"
Allah'a kulluk sunmaya, O'ndan korkmaya ve peygamberine itaat etmeye ilişkin çağrıya olumlu karşılık vermenin ödülü bağışlanma ve geçmiş günahların sorumluluğundan kurtulmadır; hesaplaşmanın Allah'ın bilgisinin kapsamında belirlenen bir süreye kadar ertelenmesidir, kıyamet gününe kadar hesap sorulmamasıdır Dünya hayatında topyekün yok edilme durumunda kalmamalarıdır (ileride Hz Nuh'un Rabbine sunduğu bilançoda da görüleceği gibi Hz Nuh, dünya hayatında başka şeyler de onlara vaadetmiştir)
Ardından Hz Nuh, bu sürenin değişmez olduğunu ve vakti gelince kaçınılmaz olarak gerçekleşeceğini, dünya azabının ertelenmesi gibi ertelenmeyeceğini açıklıyor Amaç, inanç sistemini ilgilendiren şu büyük gerçeği vurgulamaktır:
"Doğrusu Allah'ın belirttiği süre gelince geri bırakılmaz; keşke bilseniz"
Nitekim bu ayetin, yüce Allah'ın belirlediği her süreyi kast etmiş olması da muhtemeldir Bu durumda güdülen amaç, genel bir ifadeyle bu ger,:eğin kalplere yerleşmesidir Şayet peygambere itaat edip yanlıştan dönerlerse hesaplarının kıyamet gününe bırakılacağından söz edilmişken bu genel prensibin burada vurgulanması uygundur
Nuh peygamber hiçbir çıkar gözetmeden, herhangi bir maddi yarar sağlamayı düşünmeden milletinin doğru yola gelmesi için onurlu, saygın ve soylu mücadelesini sürdürüyor Bu soylu hedefe ulaşmak için burun kıvırmalara, büyüklenmelere, alaycı saldırılara göğüs geriyor Dokuz yüz elli sene boyunca destansı bir sabır örneği gösteriyor Çağrısına olumlu karşılık verenlerin sayısı neredeyse hiç artmıyordu Ama gerçekten yüz çevirme, sapıklıkta ısrar etme ivme kazanıyordu, artarak sürüyordu Sonra dönüyor Hz Nuh mücadelesinin sonunda, kendisine bu soylu görevi, bu ağır yükümlülüğü veren Rabbine rapor veriyor Yaptıklarını ve aldığı tepkileri anlatıyor Aslında Rabbi olup bitenleri biliyor O da Rabbinden olup bitenlerden haberdar olduğunu biliyor Fakat bu, mücadelenin sonunda yorgun düşen bir kalbin, peygamberlerin, resullerin, gerçek müminlerin şikayetlerini sundukları biricik merciye, yani Allah'a sunduğu şikayetlerdir

Alıntı Yaparak Cevapla