Yalnız Mesajı Göster

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Mü'min Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Mü'min Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



8- Rabbimiz! Mü'minleri ve babalarından, eşlerinden, soylarından iyi olanları, kendilerine söz verdiğin Adn cennetlerine koy; şüphesiz güçlü olan, hakim olan ancak sensin

Cennete girmek hem bir nimet hem bir kurtuluştur Buna bir de ataların, eşlerin ve nesillerin iyi olanları ile arkadaşlık ilave edilmektedir Bu ise başlı başına bir nimettir Ayrıca bu bütün inananlar arasındaki birliğin bir görüntüsüdür Demek ki, iman bağı olduğunda atalar, nesiller ve eşler birbiriyle buluşmakta, bu bağ olmadığında ise aralarındaki ilişki kopmaktadır

Duanın bu bölümünden sonraki cümle hikmete işaret ettiği gibi kuvvete de işaret etmektedir Zira ancak bunlarla kullar hakkında hüküm verilebilir:

"Şüphesiz güçlü olan, hakim olan ancak sensin"

9- Onları kötülüklerden koru! O gün kötülüklerden kimi korursan, ona şüphesiz rahmet etmiş olursun Bu büyük kurtuluştur

Müminleri Adn cennetlerine koyması için yaptıkları duadan sonra meleklerin böyle bir niyazda bulunmaları o günkü zor şartların en önemlisine dikkat çekmek içindir Zira ahiret gününde insanları uçuruma yuvarlatan ve onları korkunç badirelerle karşı karşıya getiren günahlardır Cenabı Allah kullarını bu günahlardan koruduğunda, onların sonuçlarından ve cezalarından da muhafaza etmiş olur Bu ise o durumda rahmetin ta kendisidir Ve aynı zamanda mutluluğa doğru atılan ilk adımdır: "Bu büyük kurtuluşdur" Yani sırf günahlardan korunmuş olmak bile gerçekten büyük bir saadettir!

Arşı taşıyanlar ve etrafında görevli olan melekler mümin kardeşleri için Rablerine yönelip bu şekilde dua ederken inkar eden kafirleri görüyoruz Herkesin bir yardımcı aradığı fakat yardımcı bulmanın çok zor olduğu bu durumda inkar eden bu insanların evrende bulunan herkes ve her şeyle tüm bağlarının, ilişkilerinin kesildiğini görüyoruz Her taraftan onlara azarlamaların aşağılamaların ve hakaretlerin yağdığını seyrediyoruz Onların büyüklük tasladıktan sonra şimdi zillete düştüklerini, umudun hiçbir yarar sağlayamayacağı bir günde kurtuluş ümidi peşine düştüklerini görüyoruz:

10- İnkar edenlere de bağrılır: "Allah'ın gazabı sizin birbirinize olan öfkenizden daha büyüktür Zira siz imana çağrıldığınızda inkar ederdiniz"

Ayeti kerimede geçen "makt" kavramı tiksinmenin, nefretin en son haddi anlamına gelmektedir Onlara her taraftan şöyle seslenilmektedir: "Siz imana çağrıldığınız halde inkar ettiğiniz gün yüce Allah o kadar sizden nefret etmiştir ki, bu nefret sizin bu inkarınızın sizi sürüklediği kötülüğü ve çirkinliği gördüğünüz bugün kendi kendinize duyduğunuz nefretten daha fazladır Siz iş işten geçmeden önce iman çağrısına kulak asmadığınız ve onu inkar ettiğiniz için bugün kendinizden nefret ediyorsunuz" Böyle korkunç ve çetin bir günde bu hatırlatma ve bu sitem o kadar acı olmaktadır ki!

Şu anda aldanma ve sapıklık maskeleri indirildiği için onlar yalnız Allah'a yönelineceğini öğreniyorlar ve O'na yöneliyorlar:

11- Dediler ki: "Rabbimiz, bizi iki kez öldürdün ve iki kez dirilttin Günahlarımızı itiraf ettik Şimdi şu ateşten çıkmak için bize bir yol var mı?"

Bu aşağılanmış, umudunu yitirmiş, dünyası kararmış bir insanın son çırpınışıdır "Ey Rabbimiz!" Halbuki daha önce onlar inkara kalkışıyor ve küfrü seçiyorlardı Bizi önce yarattın Sonra ölülere ruh üfledin Birden diriliverdiler Birden kendimizi dirilmiş gördük Sonra bizi öldükten sonra tekrar dirilttin Ve huzuruna geldik Sen bizi şu anda içinde bulunduğumuz durumdan kurtarabilirsin Günahlarımızı itiraf etmiş bulunuyoruz zaten: "Kurtuluşun bir yolu var mı acaba?" Yanmayı, hayıflanmayı ve acı ümitsizliği çağrıştıran böyle bir ifadeyle: Herhangi bir yol

Böyle ümitsizlik dolu bir ortamda bu akıbetlerinin sebebi yüzlerine vuruluyor:

12- Onlara "Bu duruma düşmenizin sebebi şudur: Tek Allah'a çağrıldığınız zaman inkar ederdiniz O'na ortak koşulunca inanırdınız Artık hüküm yüce ve büyük Allah'ındır"

İşte sizi bu zillet ortamına sürükleyen sebep budur Allah'a ortak koşulan düzmece ilahlara inanmanız ve Allah'ın birliğini kabul etmemeniz Hüküm yüce ve büyük olan Allah'ındır Yücelik ve büyüklük hüküm konumu ile tam uyum sağlayan iki sıfattır Her şeyden üstün olmak ve her şeyden büyük olmak Hem de herkesin son durumunun belirlendiği sırada

Bu sahnenin etkileri devam ederken bu üstünlük konumuna uygun düşen Allah'ın bazı sıfatlarına geçilmekte ve bu esnada müminler Allah'a niyazda bulunmaya yöneltilmektedir Sırf Allah'a yönelerek, samimi bir biçimde O'na teslim olarak dua etmeleri istenmektedir Karşılaşma, hüküm ve ceza-mükafat gününün yüce Allah'ın hakimiyet, egemenlik ve üstünlük konusunda yegane güç odağı olarak ön plana çıktığı günün önemine dikkat çekmek için vahiy gerçeğine işaret ediliyor:

Alıntı Yaparak Cevapla