Yalnız Mesajı Göster

Esma-Ül Hüsna Manalari

Eski 11-04-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esma-Ül Hüsna Manalari



es-SAMED

Hâcetlerin bitirilmesi, ızdırapların giderilmesi için tek merci', ihtiyaç ve dileklerde kendisine müracaat edilen, arzu ve bütün istekler kendisine sunulan

Allah Teâlâ, her dileğin biricik merciidir Yerde, gökte bütün hâcet sâhipleri yüzlerini O'na döndürmekte, gönüllerini O'na bağlamakta, el açarak yalvarmalarını O'na arzetmektedirler Buna lâyık olan da yalnız O'dur

el-KÂDİR

İstediğini, istediği gibi yapmağa gücü yeten

Allah Teâlâ, kudretine bir ayna olmak üzere kâinatı yaratmıştır Gök boşluğunun ölçülmesi mümkün olmayan genişliği içinde, akıllara hayret ve dehşet verecek derecede birbirlerine uzak mesafelerde milyarlarca güneşleri yandırmak Fezalarda, sayısı belirsiz âlemleri birbirine çarpmadan koşturmak Bir damla suyun içinde, birbirine temas etmeden hesapsız hayvanatı yüzdürmek Kâdir isminin tecelliyatındandır

el-MUKTEDİR

Kuvvet ve kudret sâhipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden

Allah Teâlâ her şey'e karşı mutlak ve ekmel surette Kâdirdir Her şey'e kâdir olduğu içindir ki, dilediği şey'i yaratır ve isterse onda dilediği kadar kuvvet ve kudret de yaratır

el-MUKADDİM

İstediğini ileri geçiren, öne alan

Allah Teâlâ bütün mahlûkatı yaratmıştır Fakat, ancak seçtiklerini ileri almıştır İnsanların bâzısını dince, dünyaca bâzısı üzerine derece derece yükseltmiştir Fakat bu yükseltme ve seçme, kulların kendi amelleri ile ona lâyık olmaları neticesinde olmuştur

el-MUAHHİR

İstediğini geri koyan, arkaya bırakan

Allah Teâlâ istediğini ileri, istediğini geri aldığı gibi, bâzan da kullarının teşebbüslerini, onların bekledikleri zamanda semerelendirmez, maksadlarını arkaya bırakır Bunda birçok hikmetleri vardır Bu hikmetleri araştırmalı, sezmeğe çalışmalıdır

el-EVVEL

Her varlıktan mukaddem olan, başlangıcı olmayan

Allah Teâlâ bütün varlıklar üzerine mukaddem olup kendi varlığının evveli yoktur Kendisi için asla başlangıç tasavvur olunamaz Onun için Ona EVVEL demek, "ikincisi var" demek değildir "Sâbık'ı, yani, kendisinden evvel bir varlık sâhibi yok" demektir

el-ÂHİR

Sonu olmayan

Herşey biter, helâk ve fenaya gider, ancak O kalır Varlığının sonu yoktur Evveliyetine bidayet olmadığı gibi, âhiriyetine nihayet yoktur Onun için Ona "Âhir" demek, "Bir sâbık'ı yani, kendisinden evvel bir varlık sâhibi var" demek değildir "Bir lâhıkı yok" demektir

ez-ZÂHİR

Âşikâr olan, kat'î delillerle bilinen

Allah Teâlâ'nın varlığı herşeyden âşikârdır Gözümüzün gördüğü her manzara, kulağımızın işittiği her nağme, elimizin tuttuğu, dilimizin tattığı her şey, fikirlerimizin üzerine çalıştığı her mâna, hâsılı, gerek içimizde, gerek dışımızda şimdiye kadar anlayıp sezebildiğimiz her şey O'nun varlığına, birliğine, kemal sıfatlarına şâhiddir

el-BÂTIN

Gizli olan; duyu organları ile idrâk edilemeyen

Allah Teâlâ'nın varlığı hem âşikardır, hem gizlidir

Âşikârdır, çünkü varlığını bildiren delil ve nişanları gözsüzler bile görmüş ve bu hakikatler hakikatı yüce varlığa, eşyanın umumî şehadetini sağırlar bile işitmiştir

Gizlidir Çünkü biz Onu künhüyle bilemeyiz Amma varlığını kat'î surette biliriz

el-VÂLÎ

Mahlûkatın işlerini yoluna koyan;

Bu muazzam kâinatı ve her an biten hâdisatı tek başına tedbîr ve idare eden

Allah Teâlâ bütün varlığı idare eden, biricik ve en büyük vâlidir Diğer vâliler ve hükümdarların idaresi, O'nun izni ve müsaadesi iledir Ve onların velâyet ve idaresi, son derece nâkıstır

Allah'ın velâyet ve tedbiri ise sınırsız, gerçek ve hakikîdir Her şey emri ve iradesi altındadır Herşey'i bilir Ondan habersiz mülkünde hiçbir şey cereyan etmez Âdile mükâfatını, zâlime cezasını eksiksiz verir Sebebler, O'nun icraat ve idaresinde yardımcı değil, sadece izzet ve haşmetini gösteren birer perdedirler Hakikî te'sir, O'nun kudretindendir

el-MÜTEÂLÎ

Yaratılmışlar hakkında aklın mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tavırdan pek yüce ve pek münezzeh

Meselâ, bir zengin hakkında, "Bu adam yarın fakir düşebilir", denebilir ve adam da zenginken fakir olabilir Fakat Allah Teâlâ hakkında, bu gibi ihtimallerin düşünülmesi mümkün değildir O, her türlü noksanlık, eksiklik, zaaf, âcizlik, hatâ ve kusurdan münezzehtir İsteyenler çoğaldıkça ihsanı artar, herkese hikmet ve iradesine göre verir Verdikçe hazîneleri tükenmez

el-BERR

Kulları hakkında kolaylık isteyen; iyilik ve bahşişi çok olan

Allah Teâlâ kulları için daima kolaylık ve rahatlık ister, zorluk istemez, zorluk çıkaranları da sevmez Yapılan kötülükleri bağışlar, örter Bir iyiliğe en az 10 mükâfat verir Kul gönlünden iyi bir şey geçirmişse, onu yapmamış olsa bile, yapmış gibi kabûl edip mükâfat verir Aksine kötülükleri ise yapmadıkça cezalandırmaz

et-TEVVÂB

Tevbeleri kabûl edip, günahları bağışlayan

Bu ism-i şerîf, tevbe'nin mübalâğa sîgasıdır Tevbenin asıl mânâsı dönmektir Kulun isyan yolundan dönmesi demektir

Alıntı Yaparak Cevapla