Prof. Dr. Sinsi
|
Kur'an Fihristi- Y
Sonunda ikisinin de düşmanı olan (adam)ı yakalamak isterken (adam ona) dedi ki: "Ey Musa dün birini öldürdüğün gibi, bugün de beni mi öldürmek istiyorsun? Sen yeryüzünde yalnızca bir zorba olmak istiyorsun, ıslah edicilerden olmak istemiyorsun " (28/19)
O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar (28/39)
Allah'ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünyadan da kendi payını (nasibini) unutma Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama Çünkü Allah, bozgunculuk yapanları sevmez " (28/77)
İşte ahiret yurdu; biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız (Güzel) Sonuç takva sahiplerinindir (28/83)
De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın, sonra Allah ahiret yaratmasını (veya son yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir (29/20)
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Böylece dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın " (29/36)
Karun'u, Firavun'u ve Haman'ı da (yıkıma uğrattık) Andolsun, Musa onlara apaçık delillerle gelmişti, ancak yeryüzünde büyüklendiler Oysa onlar (azabtan kurtulup) geçecek değillerdi (29/39)
Andolsun onlara: "Gökten su indirip de ölümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?" diye soracak olursan, şüphesiz: "Allah" diyecekler De ki: "Hamd Allah'ındır " Hayır, onların çoğu akletmiyorlar (29/63)
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt-üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı (30/9)
De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın, böylece daha öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görün Onların çoğu müşrik kimselerdi " (30/42)
Şimdi Allah'ın rahmetinin eserlerine bak; ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir? Şüphesiz O, ölüleri de gerçekten diriltecektir O, herşeye güç yetirendir (30/50)
İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez " (31/18)
Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine de Allah'ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez Şüphesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir (31/27)
Yeryüzünde sizi halifeler kılan O'dur Öyleyse kim inkâr ederse, artık inkârı kendi aleyhinedir Rableri katında kafir olanlara kendi inkârları gazabtan başkasını arttırmaz ve kafir olanlara kendi inkârları kayıptan başkasını arttırmaz (35/39)
(Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın (35/43)
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler; üstelik onlar kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydüler Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur Şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir (35/44)
Ey Davud, gerçek şu ki, Biz seni yeryüzünde bir halife kıldık Öyleyse insanlar arasında hak ile hükmet, istek ve tutkulara (hevaya) uyma; sonra seni Allah'ın yolundan saptırır Şüphesiz Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli bir azab vardır " (38/26)
Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık Bu, inkâr edenlerin zannıdır Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o inkâr edenlere (38/27)
Yoksa Biz, iman edip salih amellerde bulunanları yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar gibi (bir) mi tutacağız? Ya da muttakileri facirler gibi (bir) mi tutacağız? (38/28)
Eğer yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha zalimlerin olmuş olsaydı, kıyamet günü o kötü azabtan (kurtulmak amacıyla) gerçekten bunları fidye olarak verirlerdi Oysa, onların hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah'tan kendileri için açığa çıkmıştır (39/47)
Onlar, yeryüzünde gezip-dolaşmıyorlar mı ki, böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını bir görsünler Onlar, kuvvet ve yeryüzündeki eserleri bakımından kendilerinden daha üstün idiler Fakat Allah, onları günahları dolayısıyla (azabla) yakalayıverdi Onları Allah'tan koruyacak kimse olmadı (40/21)
Firavun dedi ki: "Bırakın beni, Musa'yı öldüreyim de o (gitsin) Rabbine yalvarıp-yakarsın Çünkü ben, sizin dininizi değiştirmesinden ya da yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum " (40/26)
Ey Kavmim, bugün mülk sizindir, yeryüzünde hüküm sahibi kimselersiniz Fakat bize Allah'tan dayanılmaz bir azab gelecek olursa bize kim yardımcı olabilecek?" Firavun dedi ki: "Ben, size yalnızca gördüğümü (kendi görüşümü) gösteriyorum ve ben sizi doğru yoldan da başkasına yöneltmiyorum " (40/29)
Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz şeylerden rızık verdi İşte sizin Rabbiniz Allah budur Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir (40/64)
İşte bu, sizin yeryüzünde haksız yere şımarıp-azmanız ve azgınca ölçüyü taşırmanız dolayısıyladır (40/75)
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını bir görsünler Onlar, kendilerinden (sayıca) daha çoktu ve yeryüzünde kuvvet ve eserler bakımından daha üstündüler Fakat kazandıkları şeyler, (azaba karşı) onlara hiçbir şey sağlayamadı (40/82)
Ad (kavmin)e gelince; onlar yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve dediler ki: "Kuvvet bakımından bizden daha üstünü kimmiş?" Onlar, gerçekten kendilerini yaratan Allah'ı görmediler mi? O, kuvvet bakımından kendilerinden daha üstündür Oysa onlar, bizim ayetlerimizi (bilerek) inkar ediyorlardı (41/15)
O'nun ayetlerinden biri de, senin gerçekten yeryüzünü huşu içinde (solmuş, boynu bükülmüş ve kupkuru) görmendir Ama Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman, deprenir ve kabarır Şüphesiz onu dirilten, ölüleri de elbette dirilticidir Çünkü O, herşeye güç yetirendir (41/39)
Eğer Allah, kulları için rızkı (sınırsızca) geniş tutup-yaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı Ancak O, dilediği miktar ile indirir Çünkü O, kullarından haberi olandır, görendir (42/27)
Siz yeryüzünde (O'nu) aciz bırakacak değilsiniz Ve sizin Allah'ın dışında ne bir veliniz vardır, ne bir yardımcınız (42/31)
Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere 'tecavüz ve haksızlıkta bulunanların' aleyhinedir İşte bunlara acıklı bir azab vardır (42/42)
Eğer biz dilemiş olsaydık, elbette sizden melekler kılardık; yeryüzünde (size) halef (yerinize geçenler) olurlardı (43/60)
Gece ile gündüzün ardarda gelişinde (veya aykırılığında), Allah'ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgarları (belli bir düzen içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için ayetler vardır (45/5)
İnkâr edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "Siz dünya hayatınızda bütün 'güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile cezalandırılacaksınız " (46/20)
Kim Allah'a davet edene icabet etmezse, artık o, yeryüzünde (Allah'ı aciz bırakacak değildir ve onun O'ndan başka) velileri yoktur İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler " (46/32)
Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler Allah, onları yerle bir etti O kafirler için de bunun bir benzeri vardır (47/10)
Demek, 'iş başına gelip yönetimi ele alırsanız' hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi? (47/22)
Yeryüzünde kesin bir bilgiyle inanacak olanlar için ayetler vardır (51/20)
Bilin ki gerçekten Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir Şüphesiz Biz, umulur ki aklınızı kullanırsınız diye size ayetleri açıkladık (57/17)
Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır (57/22)
Artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın Allah'ın fazlını isteyip-arayın ve Allah'ı çokca zikredin; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz (62/10)
Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O'nun rızkından yiyin Sonunda gidiş O'nadır (67/15)
De ki: "Sizi yeryüzünde üretip-türeten O'dur Siz O'na toplanıp götürüleceksiniz " (67/24)
Yeryüzü ve dağlar yerlerinden oynatılıp kaldırılacağı, ardından tek bir çarpma ile birbirlerine çarpılıp parça parça olacağı zaman (69/14)
Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa (70/14)
Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma " dedi (71/26)
Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?" (72/10)
Biz şüphesiz, Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık " (72/12)
(Öyle) Bir gün ki, yeryüzü ve dağlar titremeye-tutulur ve dağlar göçüveren bir kum yığını olur (73/14)
Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir) Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah katında bulursunuz Allah'tan mağfiret dileyin Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (73/20)
Biz yeryüzünü bir toplanma yeri kılmadık mı? (77/25)
Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı? (78/6)
Bundan sonra yeryüzünü serip döşedi (
|