Yalnız Mesajı Göster

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



B

Bab: Bahis, kapı

Babullah: Allah kapısı

Bac: Baç

Baç: Haraç, vergi

Baç: Osmanlı imparatorluğunda gümrük vergisi, zorla alınan para harç

Bade: 1 Esriklik veren içki 2 Pir'in, Üçler'in, Erenler'in içirdiğine inanılan aşık edici içki, şarap

Baden: Semiz, İri gövdeli kimse

Bad-ı saba: Bahar sabahları, gün doğumunda esen hafif yel

Bad-ı saba: Seher yeli

Bad-ı sabah: Bad-ı saba

Bağ ı Cennet: Cennet bağı, cennet benzeri bahçe

Bağ: 1 Demet, deste, 2 Üzüm kütüklerinin dikili olduğu toprak parçası, üzümlük 3 Bahçe

Bağ-bağat: Bağ, bağçe

Bağban: Bahçıvan, bağcı

Bağır: 1Yürek, gönül 2Göğüs 3 Sine

Bağman: Bahçıvan, bağcı

Bağrı veran: Gönlü yıkık, üzgün

Bağu bahçe-bağu bahca: Bağ-bahçe

Bağvan: Bahçıvan, bağcı

Baha: Değer

Bahah: Bakalım, görelim

Bahar: Bakar

Bahaya kalmak: Değer biçilebilir olmak

Bahça-bahça: Bahçe

Bahr: Deniz, büyük göl veya nehir

Bahr-ı muhit: Okyanus

Bahr-ı zulmet: Zulmet denizi

Baka: Tutam, demet, beste

Bakaram: Bakarım

Bakasız: Destesiz

Bakı: Baki, sürekli, kalıcı

Bakırsan: Bakıyorsun

Bal ü per: Kanat

Bala: Çocuk, yavru

Balaban göz: Keskin bakışlı, iri güzel göz

Balaban: 1 Sazlıklarda yaşayan, tüyleri kızıl-külrengi karışığı renkli, iri bir kuş 2 Atmaca, doğan gibi avcı kuşlara kimi bölgelerde verilen ad

Balınan: Balla, bal ile

Balkımak: Parlamak

Ban: Otluk

Banay: 1 Taşlı, kıraç toprak, yamaç 2Batı yönü

Banı: (Bani) Kurucu, yapan, yapıcı, bina edici

Bannamak: Ötmek, seslenmek

Bar: 1Yük 2Ürün, verim 3Meyve ağacının ilk verimi

Bara gelmek: Meyve ağacının ilk verime durması, ilk veriminin olgunlaşması

Barekallah: [Barek-Allah] Kutlu olsun, hayırlı ve bereketli olsun

Barhane: Tutulmuş yük, kervan, kafile

Barı: Bari, hiç değilse, hiç olmazsa

Bari: Tanrı

Basmışam: Basmışım

Baş bulama: Utanarak başı öne eğme, yana çevirme

Baş gözel: Baş güzel, güzellerin başı

Başa yetmek: Sona ermek,

Başına dolanmak: Başa dönmek, başına dönmek

Başına dönmek: Bir konuyu ya da bir durumu yalvarışla anlatmak, istekte bulunmak

Batıl: Boş, beyhude, yalan, çürük

Batın: İç, dahili, gizli, sır, esrar

Bay: Varlıklı kimse

Bayler: Bağlar

Baz: Bir şeyin küçük kısmı, parçası, bir miktar, bir kısım

Baz: Doğan

Becare-becare: Biçare, çaresiz, umarsız

Bed: Bet, kötü, yakışıksız

Bedahşan (Badakşan) : Afganistan'da eyalet Merkezi Feyzabat şehridir Kökçe nehrinin yukarı yatağında çıkan -bir yakut türü olan- lacivert taşıyla ünlüdür

Bedir nar: mec Meme

Bedir: Dolunay

Bedirlenmiş ay: Dolunay

Bedov at: Soylu at, Arap atı

Beg: Bey, ulu kişi

Begler: Beyler, ulu kişiler

Beğlerinen: Beylerle, beyler ile

Beka: Devamlılık, sabitlik

Beklersen: Beklersin, bekliyorsun

Bel: İnsan bedeninin göğüsle karın arasında kalan daralmış bölüm, bel

Bele: 1Böyle, böylece 2Birlikte

Belenmek: Bulanmak, bulaşmak

Beli bükülmek: Beli bükülmek, güçsüz ve umarsız kalmak

Beli: (Beli best) Evet

Belik: Saç örgüsü

Belini bükmek: Belini bükmek, umarsız olmak

Bend: 1Su benti, büget 2Bağ, tutarlılık

Bend: Bağ, yular , bağlama

Bende defteri: Kul defteri

Bende: Köle, kul, hizmetkar

Bene: Bana

Benefşe: Menekşe

Benevşe: Menekşe

Bengi: Tiryaki, esrarkeş

Benövşe: Menekşe

Benövşeni: Menekşeyi, menekşesini

Benzek: Nazire

Benziyirsen: Benziyorsun

Berat: Rütbe, nişan ve imtiyaz verildiğini bildiren ferman

Berbad eylemek: Berbat etmek, yıkmak, bozmak, dağıtmak

Berdar: Tutucu, itaat edici ve ettirici, asılmış

Bergüzar: Hediye

Berhava: Boş, faydasız

Beslenen: Beslenen

Beş arşın bez: mecKefen

Beş: Beş sayısı

Bey: Arap abecesinin ikinci harfi

Beyhuşt: Kökünden, dibinden kopmuş olan, koparılmış

Beyrek: Oğuzlar'ın destan kahramanı ''Bamsı Beyrek'' Bamsı Beyrek destanının en eski kolu -biçimi- ''Dede Korkut Kitabı''ndadır Beyrek'in mezarının Bayburt'ta, Duduzar köyünde olduğu inancı yaygındır

Beytullah: Allah'ın evi, kabe

Beytullah: Tanrı evi, kabe

Bezenmek: Bezenmek, süslenmek

Bezestan: Değerli eşyanın satıldığı kapalı çarşı

Bezirgan: Kervan, tüccar

Bezirgan: Tacir, tüccar, alış veriş eden esnaf

Bezm: Meclis

Bezm-i irfan: Olgun, kamil İnsanlar meclisi

Bıçağ: Bıçak

Bıldır: Geçen yıl

Bi mekan: Y ersiz yurtsuz

Bi-basar: Gözü keskin olmayan, görmeyen

Bidar: Uyanık, uykusuz

Bider: Tohum

Bi-gane: Kayıtsız, alakasız, dünya ile ilgisini kesmiş olanlar

Bigüman: Umutsuz, bilgisiz

Bi-huş: Akılsız

Bikir (Bikr): Bozulffiamış, temiz

Bilbil: Bülbül

Bile: Birlikte, bir arada

Bilekçe: Kolbağı, kelepçe

Billah: Tanrı adına içilen ant

Bilmez: Bilgisiz, nobran, nadan

Bilmir: Bilmiyor

Binin: Binini

Birez: Biraz

Birin: Birini

Bi-vefa: Vefasız

Bizar: Bıkmış

Bizzazure: Zaruri olarak

Boyağ: Boya

Boyu selv ağacı: İnce-uzun boylu, selvi boylu

Boyunnu: Boyunlu

Boz at: Boz donlu at

Boz: Açık toprak renginde olan, külrengi

Boz-bulanık: 1Dumanlı, tipili, sisli 2 Duru olmayan, çok bulanık

Boz-ötergi: Tarlakuşu,

Bögün: Bugün

Böhtan: Bühtan, iftira, kara çalma

Böyüten: Büyüten

Bubal: Vebal

Buhağ : Çene altı, sakal

Bulmuşam: Bulmuşum

Bulum mı-mi: Bulayım mı?

Bulundi: Bulundu

Burak: Girdap, anafor

Burçak: Baklagillerden, taneleri hayvan yemi olarak kullanılan yıllık bir yem bitkisi Bu bitkinin mercimeğe benzeyen tanesi

Burma: Büklüm, kıvrım

Bus etmek: Öpmek

Buse: Öpüş

Buyumuş: Bu imiş

Bühtan: Yalan, iftira

Bükülmek: Dönmek, eğilmek

Bülbül teki: Bülbül gibi

Bülmek: Bilmek

Bülmez: Bilmez, bilgisiz, nobran

Bülüm: Bileyim

Bünyad: Temel, esas, yapı, bina

Bünyan: Yapı, bina

Bürünüptür: Bürünmüştür

Büryan: Biryan kebabı Kuzu ya da koyun etinin yarım ya da tam gövde olarak tandırda

Alıntı Yaparak Cevapla