Yalnız Mesajı Göster

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



D

Dad: 1Yakınma anlatan, vah, eyvah anlamında bir ünlem 2 Ey, hey anlamında bir ünlem

Dağ salı: Dağ düzlüğü, dağ eteği

Dağ: Kızgın demirle vurulan özlük belirtici damga, işaret, nişan

Dağdağa: Çekişme, anlaşmazlık

Dağlanmak: 1 Kızgın demirle damgalanmak 2 Yanmak 3Sağaltma amacıyla vücudun yaralı ve sayrılıklı bölümlerinin kızgın demirle yakılması

Dağlı: Damgalı

Daha: Bundan sonra

Daim: Sürekli, her an, daima

Dal: Omuz, omuz başı

Dalam: Dalayım

Dalda: Gölge

Daldalanmak: Gölgelenmek

Daldalık: Gölgelik

Dalgerdan: 1Güzel göğüs 2Vücudun omuzla birlikte göğüsten yukarı bölümü, büst Dalıptır: Dalmıştır, dalıyor

Dallanmak: Salınmak, sallanmak

Daluptur: Dalmıştır, dalıyor

Dam: Tuzak

Dane: Tane, tohum, çekirdek

Dane-i kısmet: Kısmet tohumu

Danışmak: Konuşmak

Danıştırmak: Konuşturmak

Dankilom: Rum kadın ismi

Dar çekmek: İdam edilmek

Dar gün: Kara gün; sıkıntılı, zor, bunalımlı an

Dar I: Sıkıntı, bunalım

Dar II: Darağacı, ölüm hükümlülerini asmak İçin kurulan -kullanılan- sehpa

Dar: Ev, yer, dar ağacı

Dara çekilmek: Dağarcında idam edilmek, asılarak İdam edilmek

Dara çekmek: Darağacında idam etmek

Dara düşmek: Sıkıntıya düşmek, zorda kalmak, bunalmak

Daranmak: Taranmak

Dar-ı Mansur: Hallac-ı Mansur'un idamı

Darılıpsan: Darılmışsın

Darıyıp: Taramış

Dartmak: Tartmak

Daş: Taş

Daylak: Tüylü devenin erkeği

De ki: Sanki, tut ki

Değer: Dokunur

Değilem: Değilim

Değilem: Değilim

Değişke: Varyant

Dehr: Dünya, zaman, devir

Dehr-i zulmet: Zulüm devri

Dem etmek: Sazla çalıp, söylemek

Dem: Soluk, nefes, ses

Deman: (Damen) etek

Demek: Söylemek

Demi devran: Dünya demi (Devir zamanı)

Demkeş: Devamlı öten bir güvercin cinsi, şarap içen

Der: Der, söyler

Dercetmek: Toplamak

Derde çatmak: Derde düşmek

Derdimend: (Derdmend) tasalı, kaygılı, dertli

Dergah: Tekke

Derilmek: Toplamak

Deriptir: Toplamıştır

Dermek: Toplamak

Dertli Emrah: Ercişli Emrah

Derun: İç taraf, dahil, kalp

Dest: El

Deste: Demet; sıra

Devran: Dünya, zaman

Devr-i cihan: Dönen dünya

Devşirmek: Toplamak, toparlamak

Deyer: Der ki, söyler ki

Deyişmek: Karşılıklı şiir söylemek

Dırığ: Esirgemek

Di: Söyle

Didar: Yüz, çehre

Didarın kıyamete kalması: Sevgiliyle kavuşmanın, sevgiliye kavuşmanın kıyamete kalması

Dide seli: Gözyaşı

Dide: Göz

Dilber: Güzel

Dilçevüren: Dilçeviren, söz gezdirici, dedikoducu

Dildar: Sevgilisinin gönlünü çelmiş

Dil-inen: Dil ile [dilinen=diliyle ]

Dimek: Demek, söylemek

Din uğrusu: Din hırsızı

Dinnemek: Dinlemek

Dinnemez: Dinlemez

Dir: Derlemek, toplamak, bir araya getirmek

Diskinmek: Korkudan sıçramak: uykudan sıçrayarak uyanmak

Diş: Düş, rüya

Divana: Divane

Diyek: Diyelim, söyleyelim

Diyeller: Derler, söylerler

Diyer: Der, söyler

Diyiş: Deyiş, şiir

Dodağ [dodah]: Dudak

Dodağınnan: Dudağından

Doğancı: Erciş'in Altındede (Zilan) bölgesindeki eski bir yerleşim alanı

Dolama: Çuha giysi, kat kat giysi

Dolu: 1İçki 2Halk inancında Pir'in , Üçler'in, Erenler'in-Hakk katından aşıklık verilenlere sunduğu kutsal içkiyle dolu kadeh, kase

Donburcuh-dunburcuh: Tomurcuk

Doru: Bir at tonu [Gövdesi kızıl, yelesi ve (çoğunlukla) ayakları kara olan at]

Dost: 1 Tanrı 2 Sevgili

Dostlar dostu: Zor durumda kalana yardım edici Hızır

Doymiyi: Doymuyor

Döndi: Döndü

Dönmenik: Dönmeyiz

Dört iklim: Dört yön; Doğu, batı, güney, kuzey yönlerindeki ülkeler

Dört kitap: Büyük dinlerce kutsal sayılan dört din kitabı Kur'an, İncil, Tevrat, Zebur

Dört köşe: Dört yön Doğu, batı, kuzey, güney yönleri, bu yönlerdeki ülkeler, yerler

Döş: Etek

Döşek: Yatak, minder

Döşürmek: Devşirmek, toplamak

Dözmek: Katlanmak, dayanmak

Dudu: (Tuti) Dudu kuşu, papağan

Dudu: Papağan türünden, taklit yapan bir kuş

Duman: Bulut, sis

Duram: Durayım

Durasan: Durasın

Durasız: Durasınız

Durmuşam: Durmuşum

Durmuyi: Durmuyor

Durna: Turna

Durupsan: Durmuşsun, duruyorsun, durmuşsan, duruyorsan

Dutar: Tutar

Dübeş: Tavla oyununda zarların iki beşi göstermesi

Dübür: İki yaşındaki erkek keçi

Dügü: Pirinç

Dühan: Tütün, duman Kur'an-ı Kerim'in 44 suresinin adı

Dülbent: Yazma

Dür eyle: Uzak dur

Dür: İnci

Dür: Uzak, doğmak, bölüm İlahi rahmetten kısmen veya tamamen yoksun olma

Düş: Rüya

Düşdi: Başladı, koyuldu

Düşeliden: Düştüğünden beri, düştüğü an

Düşem: Düşeyim

Düşersiz: Düşersiniz

Düşgüni: Düşkünü

Düşim: Düşeyim

Düşmek: İnmek

Düşüpsen: Düşmüşsün, düştün

Düşüptür : Düşüyor, düşmededir

Düz: Kır, ova, çöl

Düzmek: Dizmek, sıralamak, süslemek

Düzülür: Dizilir, sıralanır

Alıntı Yaparak Cevapla