Prof. Dr. Sinsi
|
A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük
F
Eazi: Aziz, izzetli, yüksek
Ebrişim: Kalınca bükülmüş ipek, iplik, saç, ibrişim
Ebru: Kaş
Ebrüm ebrüm: Büklüm büklüm, dalga dalga
Ebtüm: Dalga, büklüm
Ecel kuşları: Doğan, şahin, atmaca gibi avcı-yırtıcı-kuşlar
Ecel kuşu: Ölüm
Eda: Biçem [üslup], çalım, işve, naz
Eder : Der, der ki
Edim : Edeyim
Edin: Edin, verilen, eyleyin
Edip: Ederek, etti
Edna: Basit, değersiz
Efgan: Yüksek sesle yakınma, inleme
Eflak: Felek, felekler , gökler , alemler
Efsun: Sihirli, büyülü, çekici
Eger: Eğer
Egans: Göl sularının 1841 'de yükselerek Erciş Kalesi'ni kaplamasından sonra, halkın Erciş Kalesi'ni bırakarak yerleştikleri köy, bugünkü Erciş'in kurulu bulunduğu yerin 1841'den önceki adı
Eğlemek: Oyalamak, alıkoymak, geciktirmek
Eğlen: Dur, oyalan
Eğlenmek: Oyalanmak, gecikmek
Eğleşmek: Durmak, beklemek, oyalanmak
Eğn: Boyun
Eğnine: Üstüne
Eğrice tel: Erkek yaban ördeğinin kuyruğunun üstündeki kıvrık, yeşil tüyler
Eğrice: Eğri, kıvrık, kıvrılmış
Eğva: (İğva) Azdırma, baştan çıkarma
Ehdipeyman: (bkz: ahdipeyman]
Ehl-i beyt: Hane halkı, Hz Muhammet'in ailesi Hz Muhammet, Hz Ali, Hz Fatma, Hz Hasan ve Hz Hüseyin
Ehlidil: Gönül eri, sevecen
El aman: Bozgun ve sızlanma anlatır
Ekdam: Gayret ve sebatla çalışma
El I: Yabancı
El II: Oymak, oba
El III: İI, ülke
El tutan: EI uzatan, yardım eden
Elden ele: İlden ile, ülkeden ülkeye
Ele [eyle]: Öyle, o biçim
Elete: Ulaştıra, ilete, iletsin
Elif: 1 Uzun ve ince boy yerine kullanılan bir benzetme 2 Arap abece'sinin İlk harfi
Elif: Arap alfabesinin ilk harfi
Elifterezisi: Uzun ve hafif yay biçimi [kaş benzetmesİnde kullanılır ]
Elim: Bilim, ilim
Elin: Elini
Elinnen: Elinden
Ellerin: İllerin, ülkelerin
Ellerinen: Elleriyle
Elvan: Alemler, mahluklar, varlıklar, oluşlar
Em: İlaç, çare
Ember : [bkz: amber]
Emcek: Meme
Eme: Emse
Emi: Amca
Emim: Amcam
Emim: Emeyim
Emlik kuzu: süt kuzusu, süt emme çağındaki kuzu
Emmare: Emreden, zorlayan, cebreden
Emrah Gulamı: Ercişli Emrah
Emrah: Ercişli veya Erzurumlu Emrah
Enden: Ondan, işaretten
Enel Hak: Hallac-ı Mansur'un söylediği ''Ben Tanrı'yım'' anlamında meşhur bir söz dür ki, Mansur bu yüzden öldürülmüştür Bu söz tasavvufta tek varlık (Vahdet vücut) felsefesine dayanır
Engür: Üzüm
Enik: Kedi ve köpek yavrusu
Epizod: Bir şiirde, hikayede, romanda ana konuya bağlı ikinci derecede olay, ek
Er görmek: İse, olsa, olur ise
Erden: Erken vakitte, erkenden
Erdiş: Erciş
Eren [ermiş]: Benliğinden sıyrılmış, özünü, öz varlığmı Tanrı'ya adamış kimse Evliya, veli
Erkan: Esaslar , destekler , direkler, reisler, önemli kişiler
Erkek: Erkek, cesur, sözünün eri
ermek şerefini kazanmış kimseler
Ervah: Ruhlar, geçmiş atalar
Erzayıl: Azrail
Esgilmez: Eksilmez
Eshab: Sahipler , malik ve mutasarrıf olanlar , Peygamber'i görmek ve sohbetine
Esma: İsmin çoğulu, isimler
Esma-i hikmet: Hikmet isimleri
Esr: Yüzyıl
Esrar: Sırlar, gizler
Eşg [eşg] : Aşk
Eşi: Eşi, arkadaşı
Eşitmek: İşitmek, duymak
Eteğin döşür: Eteğini topla
Etmek: Etmek, yapmak, eylemek
Evedi: İvedi, acele
Evel: Evvel, önce
Ey: Ey, hey
Eyle I: Öyle, onun gibi
Eyle II: Söyle
Eylemek : Eylemek, etmek, yapmak
Eylerem: Eylerim
Eyliyim: Edeyim, eyliyeyim
Eyvan: Ayvan Bir tarafı açık oda, aralık, salon
Eyvanmnan: Ayvanmdan
Eyyam: Günler
Ezel: Öncesizlik, başlangıcı bilinmeyen zaman
Ezrayıl: Azrail
|